Russ Shafer-Landau

Russ Shafer-Landau, çağdaş felsefenin en önemli etik düşünürlerinden biridir ve ahlakın objektif bir temeli olduğunu savunan ahlaki gerçekçilik pozisyonunun en güçlü savunucularından biridir. Onun çalışmaları, ahlaki görelilik ve ahlaki bilginin imkânsızlığına dair yaygın argümanlara karşı güçlü bir duruş sergiler.


Biyografi

Russ Shafer-Landau, 1963 doğumlu Amerikalı bir filozoftur. Brown ve Massachusetts Üniversitelerinde felsefe eğitimi aldıktan sonra, Arizona Üniversitesi ve son olarak da halen görev yaptığı Kuzey Karolina Üniversitesi'nde (UNC Chapel Hill) ders vermiştir. Başta meta-etik ve normatif etik olmak üzere, etik alanındaki çalışmalarıyla tanınır.


Düşüncesinin Temel Temaları

  1. Ahlaki Gerçekçilik (Moral Realism): Shafer-Landau, ahlaki iddiaların (örneğin, "işkence yanlıştır") yalnızca kişisel duyguların veya kültürel kuralların bir ifadesi olmadığını, aksine objektif olarak doğru veya yanlış olabileceğini savunur. Ona göre, tıpkı bilimsel gerçekler gibi ahlaki gerçekler de, bizim onlara olan inancımızdan bağımsız olarak var olan şeylerdir.
  2. Ahlaki Doğalcılık Karşıtlığı (Non-Naturalism): Shafer-Landau, ahlaki gerçeklerin var olduğunu kabul eder, ancak bu gerçeklerin bilimsel veya "doğal" gerçeklere (örneğin psikolojiye, evrime veya sosyolojiye) indirgenemeyeceğini ileri sürer. Ahlaki gerçekler, fiziksel dünyanın bir parçası olmayan, kendine özgü bir niteliğe sahiptir. Bu, sizin de sorduğunuz yeni bir evrensel yasa arayışına teorik bir zemin hazırlar.
  3. Ahlaki Bilgi ve Akılcılık (Moral Knowledge and Rationalism): Ahlaki bilgiyi nasıl edineceğimiz sorusuna, Shafer-Landau akılcılık (rationalism) ile cevap verir. Ona göre, ahlaki doğruları ampirik gözlemlerle değil, aklımızla ve sezgimizle (reason and intuition) kavrarız. Tıpkı matematiksel bir doğrunun (örneğin, 2+2=4) aklımızda kendiliğinden doğru görünmesi gibi, bazı ahlaki gerçekler de (örneğin, "masum birini sebepsiz yere öldürmek yanlıştır") aklen kavranabilir.
  4. Ahlaki Uzlaşmazlık Argümanına Karşı Savunma: Ahlaki görelilik savunucuları, farklı kültürler arasında ahlaki konulardaki derin uzlaşmazlıkların, objektif bir ahlaki gerçekliğin olmadığını kanıtladığını söylerler. Shafer-Landau ise bu argümana karşı çıkarak, bilim ve tarihte de benzer anlaşmazlıkların bulunduğunu, ancak bunun o alanlarda objektif gerçeklerin olmadığı anlamına gelmediğini belirtir. Ahlaki uzlaşmazlık, sadece doğru ahlaki cevapları bulmanın zor olduğunu gösterir.

Önemli Yapıtları

  • Moral Realism: A Defence: Ahlaki gerçekçilik pozisyonunu detaylı olarak savunduğu akademik eseridir.
  • The Fundamentals of Ethics: Lisans seviyesinde etik dersleri için yazdığı ve bu alanda en çok kullanılan ders kitaplarından biridir. Ahlaki akıl yürütmeye dair net ve erişilebilir bir giriş sunar.

Bağlamı ve İlişkileri

  • "Yeni Evrensel Yasa" Arayışı: Shafer-Landau'nun felsefesi, sizin de bahsettiğiniz yeni evrensel değerler arayışına doğrudan teorik bir temel sağlar. Onun için bu değerler, icat edilecek şeyler değil, keşfedilecek objektif gerçekliklerdir.
  • Meta-etik: Ahlaki iddiaların doğasını, yani ne anlama geldiklerini, neyin onları doğru kıldığını ve ahlaki bilginin mümkün olup olmadığını araştıran meta-etik alanının en önemli temsilcilerindendir.

Vicdanı temel alıyor diyebilir miyiz?

Bu sorunuza, "Evet, ancak daha rasyonel bir temelde" diye cevap vermek daha doğru olur.

Russ Shafer-Landau, ahlaki bilgiyi elde etmede "vicdan" kelimesini doğrudan kullanmaktan kaçınır. "Vicdan," genellikle dini veya psikolojik bir iç ses, ahlaki bir pusula veya suçluluk duygusuyla ilişkilendirilir.

Shafer-Landau ise bunun yerine "akıl" (reason) ve "sezgi" (intuition) kavramlarına vurgu yapar. Ona göre:

  • Vicdan: Duygusal ve sezgisel bir yönü olan, kişisel ahlaki yargılamayı ifade eder.
  • Akıl ve Sezgi: Aklımızla, tıpkı matematiksel veya mantıksal bir gerçeği anladığımız gibi, ahlaki bir gerçeği kavrarız. Örneğin, masum birini sebepsiz yere öldürmenin yanlış olduğunu, sadece vicdani bir hisle değil, akıl yoluyla da biliriz.

Bu nedenle, Shafer-Landau'nun teorisini vicdanın temel alındığı bir teori olarak görmek yerine, vicdanın aslında ahlaki gerçekleri rasyonel olarak kavrayışımızın bir sonucu olduğunu savunduğunu söyleyebiliriz. Yani, vicdanın size "bu doğru" demesi, rasyonel olarak kavradığınız bir ahlaki gerçeğin içsel bir yansımasıdır.Bu sorunuza, "Evet, ancak daha rasyonel bir temelde" diye cevap vermek daha doğru olur.

Russ Shafer-Landau, ahlaki bilgiyi elde etmede "vicdan" kelimesini doğrudan kullanmaktan kaçınır. "Vicdan," genellikle dini veya psikolojik bir iç ses, ahlaki bir pusula veya suçluluk duygusuyla ilişkilendirilir.

Shafer-Landau ise bunun yerine "akıl" (reason) ve "sezgi" (intuition) kavramlarına vurgu yapar. Ona göre:

  • Vicdan: Duygusal ve sezgisel bir yönü olan, kişisel ahlaki yargılamayı ifade eder.

  • Akıl ve Sezgi: Aklımızla, tıpkı matematiksel veya mantıksal bir gerçeği anladığımız gibi, ahlaki bir gerçeği kavrarız. Örneğin, masum birini sebepsiz yere öldürmenin yanlış olduğunu, sadece vicdani bir hisle değil, akıl yoluyla da biliriz.

Bu nedenle, Shafer-Landau'nun teorisini vicdanın temel alındığı bir teori olarak görmek yerine, vicdanın aslında ahlaki gerçekleri rasyonel olarak kavrayışımızın bir sonucu olduğunu savunduğunu söyleyebiliriz. Yani, vicdanın size "bu doğru" demesi, rasyonel olarak kavradığınız bir ahlaki gerçeğin içsel bir yansımasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder