Sofist Antiphon'un Rhamnouslu Antiphon'la aynı kişi olup olmadığı, antikçağda felsefe alanındaki tarihyazımının vexata questiosudur [tartışmalı mesele] ve günümüzde de çözüme kavuştuğu söylenemez, ama her halükarda doğumu Mô 470 civarında gerçekleşmiş olup oligarşik Dört Yüzler yönetiminin bir üyesi olan Rhamnouslunun ölümünün MÔ 411 'de, Sokrates ile Protagoras'ın çağdaşı olan Sofist filozofunkinin de bundan kısa bir süre sonra gerçekleşmiş olması gerekir. Atina'da doğan Antiphon, bazı fragmanları Oxyrhynkhos papirüsleri sayesinde günümüze ulaşmış olan Alethia [Hakikat) ve Peri Homonoia [Uyum Üzerine] adlı iki inceleme yazmıştır.
Physis ve arrhythmiston kavramları
Muhtemelen Alethia'da (bu yazının başlığı Protagoras'ın aynı
adlı eserini eleştirme amacı güder) sunulan gerçeklik teorisi, Aristoteles'in
ünlü bir yazısı (87B 15DK) temelinde yeniden kurgulanabilir; buna göre Antiphon
arrhythmiston, yani "biçimden yoksun" ile varlığın en temel
özelliğini, en derin doğasını, ancak müdahalelerle biçim kazanan en temel
kaideyi kasteder. Aristoteles'in bu kavramı kendi madde kavramına özgü
kelimelerle açıklar. Antiphon'a göre belirsiz bir maddi temel olan doğa
(physis), hem dışarıdan kaynaklanan hem de ontolojik bir niteliğe sahip olduğu
için temel özü içinde onu kabul etme girişimlerine karşı koyan tüm oluş
eylemlerinin ana şartıdır. Bu durumda Antiphon'a göre, toprağın altına bir
yatak gömülse ve çürüme sonucunda bir filiz üretme becerisi edinse, ortaya
adetler ve sanat yoluyla şekillendirilmiş olan bir yatak değil, doğası
itibarıyla var olan ahşap çıkacaktır. Başka fragmanlardan da Antiphon'un
arrhythmiston ve physis kavramları üzerine dinamik ve gayecilik karşıtı bir
gerçeklik görüşü inşa ettiğini ve bu sürecin bir sonucunun, Platon'un
Yasalar'ın bir bölümünde (889e) doğrudan adını vermeden de olsa oldukça şeffaf
imalar yoluyla onu eleştirmesine neden olan ateizm olabileceğini görürüz.
Nomos ve physis
Antiphon, antropolojiye ve ahlaki-siyasi alana geçişte insan
physisinin tasvirini ele alır ve insanlar arasındaki natüralist-biyolojik
eşitliği vurgular (B 44 DK). Ontolojik-kozmolojik arrhythmistona tekabül eden
şey, insanın içsel zorunluluğu, hakikati anlamındaki doğasıdır, onun karşısında
da kapsamı sınırlı ve alışılagelmiş dış kurallar anlamına gelen nomos, yani
yasa yer alır. Antiphon adaleti, şehir tarafından ilan edilen kuralların ihlal
edilmemesi olarak tanımlar. Ama yasalar, kendilerinin ihlal edilmesini
engelleyecek durumda değildir; yasalar saldırıya uğrayanın saldırıya
uğramasına, saldıranın da saldırmasına izin verir, saldırıya uğrayanın
saldırıya uğramasını veya saldırganın saldırmasını engellemez. Yaptırım da
kesin veya etkili değildir ve cezanın belirlenmesi için saldırıya uğrayanın da,
saldırganın da eşit düzeyde sahip olduğu ikna aracına başvurmak gereklidir; bu
durumda mahkemede hakikatin belirlenmesi riske girer ve saldırıya uğrayanın
daha da zarar görmesi muhtemel hale gelir. Tanıklık kurumu da benzer bir
çelişki içerir: Antiphon'un, bir zanlı tarafından zarara uğratılmayan bir
tanığın o zanlıyı hakiki de olsa kendi tanıklığı temelinde mahkûm ettirmesinin
adil bir eylem olmadığına dair inancı, bu durum ancak physis düzleminde göz
önüne alındığı takdirde anlamlıdır. Hakikati söyleyen tanığın, onun tanıklığı
temelinde mahkûm olan zanlının intikamına hedef olup kendine zarar vereceğine
dair gözlemi ise son derece gerçekçidir. Bundan dolayı bir insan sadece tanıkların
huzurunda bir eylemde bulunduğu zaman adaletten sonuna kadar faydalanacaktır;
yalnız başınayken doğanın kurallarına uyacaktır, çünkü bu kurallar, gerekli
olan tek kural türü olup ihlalleri durumunda gerekli cezayı da içerir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder