Arne Naess

(1912) Derin Ekoloji’nin felsefece gövdesini bina eden Norveçli felsefeci. Erken dönem yapıtları deneycilik ve davranışçılık etkisinde biçimlenen Naess, bu döneminde felsefeci olmayanların “hakikat” ve buna bağlı kavramlardan neler anladıkları üzerine deneysel bir çalışmayı da yürütmüştür. Uslamlamaların çözümlenmesi üzerine yazıları da bulunan düşünür, 1960’tan sonra Spinoza ve Gandhi etiklerinin kaynaştırılması üzerine çalışmalarda bulunmuştur; çalışmalarının ana izlekleri çoğunlukla insanlık bağlamında edilgin direniş ve dayanışma olmuştur. Asıl ününü ise Derin Ekoloji ve onun felsefece özü olan “ekosofı kuramı” ile kazanmıştır, Ekosofi, ekoloji ile insanların çevreleriyle olan ilişkilerini anlatan temel normlara yapılan vurgudan esin alan genel bir görüştür. Bu görüş evreni bir bütün olarak ele almaktadır. Naes’in en önemli yapıtları arasında 1968’de yayımlanan Scepticsm (Kuşkuculuk) 1972’de çıkan The Pluralist and Possibilist Aspect of the Sientific Enterprise (Bilimsel Uğraşının Çoğulcu ve Olasılıkçı Boyutu) ile 1989’ da basılan Ecology, Community and Lifestyle (Ekoloji, Topluluk ve Yaşam Biçimi) sayılabilir.

Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları


 Arne Naess ve George Sessions'a.göre "derin ekoloji"nin temel ilkeleri şunlardır: 
1) Yeryüzünde insan hayatının, insanlar dışındaki hayatın refahı ve gelişmesi kendi başına bir değerdir. Bu değerler, insanlar dışındaki dünyanın insani amaçlar açısından yararlı olmasından bağımsızdır. 
2) Hayat biçimlerinin zenginliği ve çeşitliliği, bu değerlerin hayata geçirilmesine katkıda bulunur; aynı zamanda bunlar da kendi başlarına birer değerdir.
 3) İnsanların, yaşamsal gereksinimlerini karşılamalarının dışında bu zenginliği ve çeşitliliği azaltmaya hakkı yoktur. 
4) İnsan hayatının ve kültürlerinin yeşermesi, insan nüfusunda ciddi bir azalma ile tutarlıdır. İnsanlar dışındaki hayatın gelişmesi de böyle bir azalmayı gerektirir. 
5) Bugün insanların, insanlar dışındaki dünyaya müdahalesi aşırıya varmıştır, durum giderek kötüleşmektedir. 
6) Bu yüzden bir politika değişikliği gerekmektedir. Bu politikalar temel ekonomik, teknolojik ve ideolojik yapıları etkiler. Sonuçta ortaya çıkan durumla, bugünkü durum arasında derin farklılıklar olacaktır.
 7) İdeolojik değişim, daha yüksek hayat standartlarının arzulanması yerine hayat kalitesine değer verilmesi (içkin değere sahip durumları benimseme) olacaktır. Büyükle çok büyük arasındaki farka dair derin bir bilinç yerleşecektir. 
8) Bahsedilen noktaları benimseyenlerin doğrudan ya da dolaylı olarak gerekli değişimleri uygulamak gibi bir yükümlülüğü vardır

Enformasyon Çağı, Manuel Castells, Bilgi Üniversitesi Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder