Ludwig Andreas Feuerbach (1804-1872)
Hegel'e yönelttiği sıkı eleştirilerle Marx'ı da derinden etkileyen, dinin gerçek yüzünü açığa çıkartan çalışmalarıyla tanınan Alman maddeci filozof. Ludwig Andreas Feuerbach, çalışmalarıyla Hegel'in saltık idealizmi ile Marx'ın ve Yeni Hegelcilerin tarihsel maddecilik kuramları arasındaki başlıca bağlantıyı oluşturur. Metafiziğe ve dine yönelttiği sert eleştirilerle aralarında genç Marx ve Engelsin de bulunduğu Yeni Hegelcileri önemli ölçüde etkileyen Feuerbach, dinin bir tür yabancılaşma olduğunu savunan Hıristiyanlığın Özü (Das Wesen des Christentums, 1841) adlı başyapıtıyla o dönemde büyük bir ilgi uyandırmış; daha sonra buna Geleceğin Felsefesinin İlkeleri (Grundsätze der Philosophie der Zukunft, 1843) ve Dinin Özü (Das Wesen der Religion, 1845) gibi ses getiren diğer önemli çalışmalarını da ekleyerek kendisi gibi monarşizmi ve Hegelci Saltık Us'u reddeden, dini her şeyi Tanrı'ya mâl edip insanın insana özgü güçlerini elinden alarak ona egemen olmaya yönelik bir girişim olarak gören bir Feuerbachçılar kuşağı yaratmıştır. Landshut'ta (Bavyera) doğan Feuerbach, Heidelberg'de tanrıbilim üzerine başlayıp Hegel'den de dersler aldığı Berlin'de felsefe üzerine sürdürdüğü eğitimini 1829 yılında Erlangen'de felsefe doçenti olarak tamamladı. 1832'de din karşıtı görüşleri nedeniyle profesörlüğe atanmamasını protesto ederek üniversiteden ayrıldı. 1836-1846 yılları arasında Hegel'in idealist felsefesini maddeci bir açıdan eleştirerek insani arzuların yansıtılması tasarımı olarak gördüğü din kavramı üzerine yoğunlaştığı en etkili çalışmalarım üreten Feuerbach, 1848 Devrimi' nde siyasi liberalizmin ünlü bir savunucusu ve devrimin fikir babalarından biri olarak büyük saygı gördü. Buna karşın Almanya'nın dinsel saplantılarından cumhuriyeti kurabilecek denli kurtulamadığını düşünen Feuerbach, devrime karşı çekimser ve kuşkucu bir yaklaşım benimseyerek, Frankfurt'ta kurulan devrimci parlamentoya katılmak yerine kuramsal alandan çok uygulamaya yönelik olduğunu özellikle vurguladığı, dini siyasetle bağdaştırdığı Heidelberg'deki tanrıbilim derslerine dönmeyi tercih etti. Ardında çalışmalanm üzerine kurduğu felsefi sorunlardan hiçbiri üstüne incelikle işlenmiş tutarlı bir düşünceler bütünü bırakmayan Feuerbach, dizgeli bir felsefeci sayılamazsa da XIX. yüzyıl düşün tarihinde birçok vönden önemli ver tutar. Feuerbach Alman İdealizminin metafizik dizgeyi inşa etmesinden yarım yüzyıl sonra Kantçı felsefi eleştiri tasarısını yeni bir biçim içerisinde yeniden canlandırmıştır. Ne var ki Kant aklı bir inan a-lanı haline getirmek için sınırlarken Feuerbach somut, cisimleşmiş insan bilincinin varoluşu lehine aklı gizeminden a-nndırmaya çalışır. Feuerbach, Alman i-dealist felsefesinin tanrıbilimin bir mazereti olduğunu, tannbiliminse dizgeleşti-rilmiş bir dinsel bilinçten ibaret olduğunu ileri sürer. Ona göre dinin kendisi yalnızca insan zihninin bir yanılgısı ve duygusal gereksinimlerimizin anlaşılabilir ama tahrif edilmiş bir yansıması olduğundan metafiziğin, tannbilimin ve dinin tümüyle insanbilime, başka bir deyişle somut insan bilincinin ve onun kültürel ürünlerinin soruşturulmasına indirgenebileceğim savunur. Feuerbach'ın din karşısında benimsediği bu kuşkucu ve insanmerkezci yaklaşım Hume ile Voltaire'in yaklaşımlarına ruhça oldukça benzese de XIX. yüzyıl ortalarının dinsel düşüncenin ağır baslığı saltıkçı ortamında oldukça gürültü koparmıştır. Feuerbach'ın din gibi toplumsal kurumların kökenlerini ve işlevlerini belirlemeyi amaçlayan soybilimsel/eleştirel araştırma yöntemi daha sonra Marx tarafından devlete uygulanacak ve maddeci tarih anlayışının temel unsurlarından biri olacaktır. Feuerbach'ın Hegel'in "birey saltıkın bir işlevidir" tümcesinin öznesi ile yükleminin yerlerini değiştirip "saltık bireyin bir işlevidir" biçiminde ortaya koyduğu dönüştürücü eleştiri de Marx tarafından benimsenmiş ve onun "Hegel'in başaşağı çevrilmesi" düşüncesinde önemli bir rol oynamıştır.
(…)
Feuerbach'ın klasik felsefeden radikal bir biçimde ayrılan felsefesi, onu düşünsel gelişiminde önemli bir adım olarak gören Marx aracılığıyla daha sonraki tarihsel maddecilik kuramlarını etkilemeye devam etmiş; Feuerbach dine getirdiği eleştiriler, bu eleştiriler sırasında ortaya attığı "yabancılaşma" terimi, kendine özgü maddeciliği ve Hegel'e yönelttiği e-leştirilerle son dönemde yeni çalışmalara öncülük ederek Marxçı felsefenin önemli bir parçası olmuştur. Feuerbach insan varoluşuna yönelik ilgisiyle de —özellikle de "sevgi"yi yüceltişi ve "ben ile sen" öğretisiyle— XX. yüzyılda Martin Buber ile Kari Barth gibi varoluşçu tanrıbilim-cilerin felsefelerine kaynaklık etmiştir.
Metnin tamamı için: Felsefe Sözlüğü , Bilim ve Sanat Yayınları
|
Akımlar
- Felsefi "izm"ler
- Sofizm
- Stoacılık
- Kuşkuculuk
- İdealizm
- Yeni Platonculuk
- İnsancılık (Hümanizm)
- Usçuluk
- Deneycilik
- Eleştiricilik (Kritisizm)
- Materyalizm
- Liberalizm
- Hiççilik (Nihilizm)
- Sosyalizm
- Marksizm
- Olguculuk (Pozitivizm)
- Postpozitivizm
- Pragmatizm
- Fenomenoloji (Görüngübilim)
- Yeni Kantçılık
- Mantıkçı Pozitivizm
- Yeni Hegelcilik
- Yapısalcılık
- Çözümleyici Felsefe
- Varoluşçuluk
- Yorumbilgisi (Hermeneutik)
- Frankfurt Okulu
- Feminizm
- Postyapısalcılık
Feuerbach
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder