Hollandalı filozof Peter-Paul Verbeek, teknoloji felsefesi alanında çağdaş ve etkili bir isimdir. Çalışmaları, insan ve teknoloji arasındaki ilişkiyi yeni bir perspektiften ele almasıyla öne çıkar.
📘 Peter‑Paul Verbeek – Biyografi
Doğum: 6 Aralık 1970, Middelburg, Hollanda
Eğitim: Twente Üniversitesi’nde Bilim, Teknoloji ve Toplum Felsefesi eğitimi aldı; 2000’de doktorasını tamamladı.
Akademik Görevler:
2000’ler boyunca Twente Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi, ardından bölüm başkanı.
2018’den itibaren Twente Üniversitesi’nde İnsanlar ve Teknoloji Felsefesi profesörü ve DesignLab’ın eş‑direktörü.
2022’den beri Amsterdam Üniversitesi Rektörü.
Araştırma Alanları:
Teknolojik Aracılık Teorisi: Don Ihde’nin postfenomenolojisinden esinle, teknolojinin insan–dünya ilişkilerini nasıl şekillendirdiğini inceler.Peter-Paul Verbeek'in Felsefesi ve Yaklaşımı Verbeek, felsefesini postfenomenoloji ve aracılık teorisi (mediation theory) adı verilen bir yaklaşım üzerine kurmuştur. Bu yaklaşım, teknolojiyi sadece insandan ayrı bir araç olarak görmek yerine, teknolojik nesnelerin insan deneyimini, eylemlerini ve hatta ahlaki seçimlerini aktif bir şekilde şekillendirdiğini savunur.
Temel Felsefi Görüşleri:
Teknolojik Aracılık: Verbeek için teknoloji, dünyayı deneyimlememize, anlamlandırmamıza ve dünyada eylemde bulunmamıza aracılık eder. Örneğin, bir stetoskop sadece bir ses yükseltici değildir; aynı zamanda doktorun hastanın vücuduna dair duyusal deneyimini ve teşhis yeteneğini değiştiren bir araçtır. Gözlükler dünyayı daha net görmemizi sağlar, ancak aynı zamanda dünyaya ilişkin algımızı da değiştirirler.
- "Şeylerin
Ahlakı" ve Tasarım Etiği: En önemli tezlerinden biri,
teknolojilerin ahlaki bir boyuta sahip olmasıdır. Verbeek'e göre,
teknolojiler, kullanıcılarını belirli eylemlere yönlendirerek veya belirli
eylemlerden alıkoyarak ahlaki kararlar üzerinde etki ederler. Örneğin, bir
organ donasyonu uygulaması, kullanıcıların bağışçı olma kararını daha kolay
hale getirerek ahlaki bir davranışı teşvik eder. Bu bağlamda, Verbeek
teknoloji tasarımcılarının sadece işlevsellikten değil, aynı zamanda
teknolojinin ahlaki etkilerinden de sorumlu olması gerektiğini savunur.
- İnsan
ve Teknoloji Arasındaki Hibritlik: Verbeek, insanı teknolojik
araçlardan ayrı düşünmenin imkânsız olduğunu, aksine ikisinin birlikte hibrit
bir varlık oluşturduğunu belirtir. Bu, posthümanist ve aktör-ağ
teorisi gibi akımlarla benzerlik gösteren bir yaklaşımdır.
Başlıca Eserleri
- What
Things Do: Philosophical Reflections on Technology, Agency, and Design
(2005): Bu eserinde, teknolojinin sadece bir araç değil, insan
failliğini (agency) ve tasarım süreçlerini dönüştüren aktif bir aktör
olduğunu anlatır.
- Moralizing
Technology: Understanding and Designing the Morality of Things (2011):
Verbeek'in en önemli kitabı olup, teknolojilerin ahlaki etkilerini
ayrıntılı olarak inceler ve "şeylerin ahlakı" kavramını
geliştirir. Bu kitap, teknoloji etiği alanında bir dönüm noktası olarak
kabul edilir.
Peter-Paul Verbeek, felsefeyi soyut tartışmaların ötesine taşıyarak somut teknolojik nesneler ve onların günlük hayatımız üzerindeki derin etkileriyle ilişkilendirmesiyle tanınan bir düşünürdür.
Biyo-Teknolojiye Yaklaşımı: İnsan ve Makinenin
Hibritleşmesi
Verbeek, biyoteknolojiyi, insan ve teknolojinin giderek daha
fazla iç içe geçtiği, hatta birbirine karıştığı bir alan olarak görür. Bu
durumu, teknolojik aracılık ve insan-teknoloji ilişkileri
teorileri üzerinden inceler.
- Vücut
Dışındaki Teknolojiden Vücut İçindeki Teknolojilere: Verbeek,
teknoloji felsefesinin geleneksel olarak dışsal araçlara (çekiç, araba
gibi) odaklandığını belirtir. Ancak biyo-teknoloji, bu sınırı ortadan
kaldırır. Koklear implantlar, kalp pilleri, beyin implantları veya genetik
müdahaleler gibi teknolojiler, artık vücudumuzun ve varlığımızın ayrılmaz
bir parçası haline gelmektedir. Bu durum, insanı teknolojik bir varlık
(homo technologicus) olarak yeniden düşünmemizi gerektirir.
- Ahlaki
Kararların Aracıları: Verbeek'in "Moralizing Technology"
(Teknolojiyi Ahlakileştirme) adlı kitabında savunduğu gibi,
biyo-teknolojiler de ahlaki bir rol oynar. Örneğin, bir genetik tarama
testi, sadece bir "bilgi" sağlamaz; aynı zamanda ebeveynlerin
çocuklarının genetik yapısı hakkında ahlaki bir karar vermesi gereken bir
durum yaratır. Tıbbi teknolojiler, bir hastalığı tedavi etmenin yanı sıra,
hastalık ve sağlık hakkındaki algılarımızı, hatta acı ve ölümle olan
ilişkimizi de yeniden şekillendirir.
Biyo-Teknoloji ve Sorumluluk
Verbeek, bu yeni "hibrit" varoluşun, hem
kullanıcılar hem de tasarımcılar için yeni bir sorumluluk etiği gerektirdiğini
savunur.
- Tasarım
Odaklı Yaklaşım: Teknolojik aracılık teorisi, felsefenin sadece
teknolojinin etkilerini analiz etmekle kalmayıp, aynı zamanda daha iyi
teknolojilerin nasıl tasarlanabileceği konusunda rehberlik etmesi
gerektiğini vurgular. Verbeek, biyo-teknolojilerin tasarlanırken, potansiyel
ahlaki etkilerinin de baştan düşünülmesi gerektiğini söyler.
- Daha
İyi Bir İnsan Olmak: Verbeek, teknolojiyi kullanmanın bizi "daha
az insan" yapmadığını, aksine bu araçlarla olan ilişkimiz sayesinde
"nasıl bir insan olacağımız" konusunda sürekli seçimler
yaptığımızı belirtir. Bu açıdan, biyo-teknoloji, sadece sağlığımızı değil,
aynı zamanda kimliğimizi ve varoluşumuzu da dönüştürme potansiyeli taşır.
Verbeek, biyo-teknolojinin getirdiği bu karmaşık ahlaki
manzarayı, ne iyimser bir ilerlemecilikle ne de karamsar bir teknofobiyle ele
alır. Bunun yerine, insan ve teknolojinin iç içe geçtiği bu yeni gerçekliği
kabul edip, bu ilişkinin etik boyutlarını sorumlu bir şekilde nasıl
şekillendirebileceğimizi araştırmaya odaklanır.
📘 Türkçe Kaynaklar
📌 1. Çevrilmiş Metinler
Verbeek, P.‑P. (2016). “Teknolojik Aracılık ve Etik” Çev. M. Yıldız, Doğu Batı Düşünce Dergisi, 19(77), 45–62.
Verbeek, P.‑P. (2019). “Tasarım Etiği ve Teknolojik Aracılık” Çev. E. Kılıç, Toplum ve Bilim, 147, 88–104.
📌 2. Akademik Çalışmalar (Türkçe)
Kahraman, S. (2021). Peter‑Paul Verbeek’te Teknolojik Aracılık ve Etik. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi.
Demir, B. (2022). “Teknolojik Aracılık Kuramı ve Etik Tasarım.” Felsefe Dünyası, 75(1), 55–72.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder