Sofistler arasında düşünür olarak özgünlüğü
nedeniyle kuşkusuz en önemli yeri tutan Abderalı Protagoras tahminen MÖ.
481-411 yıllarında yaşamıştır; Platon’un ifadesine göre o Grek topraklarında
‘bilgelik öğretmeni” olarak 40 yıldan fazla etkinlikte bulunmuştur. Sicilya ve
güney İtalya’da, ama özellikle sık sık ziyaret ettiği, uzun süre kaldığı
Atina’da da kendisinden övgüyle söz ettirmiştir. Bu kentte bir yabancı için eşi
görülmemiş, şaşkınlık verici bir saygınlık kazanmış, hatta Periklesle tanışmış,
onun nüfuzu sayesinde, yeni kurulan Thurioi (M.Ö. 444-443) kenti için yasa
taslağı hazırlamıştır. Sofist olarak gezgin yaşamında nereye gittiyse, bize
adeta masal gibi gelen bir rağbet görmüş, buna uygun olarak yüksek ücretler
almıştır (ilk kez bir “bilgelik öğretmeni” olduğunu iddia eden ve bu etkinliği
için dinleyicilerinden ücret alan Protagoras’tır). Atina’nın seçkin gençleri
üzerinde bıraktığı büyüleyici etkiyi Platon ünlü diyaloğu “Protagoras”ta eşi
bulunmaz bir canlılıkla betimler. Ancak ömrünün sonuna doğru “Tanrılar Üstüne’
adlı eserinin başlangıcındaki tanrıtanımaz ifadeler yüzünden, eski inançlara
bağlı Atinalılardan bir kişi Protagoras’ı mahkemeye vermiştir; Protagoras idama
mahkum edilmiş, eserleri devlet eliyle toplatılmış ve pazar meydanında
yakılmıştır. Gerçi kendisi karar infaz edilmeden kaçmış, ama gemiyle Sicilyaya
giderken yolda ölmüştür. Sayısı pek çok olan eserlerinin listesinden bize
sadece ek bölüm kalmıştır.
A. Retorik
1 Platon, Protagoras 339 A = 74
A 25:
Sanırım bir kimse için eğitiminin ana
konusu, şiir yapıtlarını anlamakta yeteneğini göstermek olmalıdır, yani şairin
ne dediğini değerlendirerek hakkında karar verebilmelidir: Neyi yerinde neyi
yersiz söylediğini, şiiri analiz etmeyi, yapıda ilgili .sorulara cevap vermeyi
iyi bilmelidir.
B. Felsefe
1.
Diyalektik
2Aristoteles, Retorik II 24. 1402 a 23 vd. = 74 A 25:
2Aristoteles, Retorik II 24. 1402 a 23 vd. = 74 A 25:
Ve “zayıf tarafı güçlü hale getirmek” işte
budur. Bu yüzden insanlar Protagoras’ın söylediklerine haklı olarak
içerlemiştir. Zira bu bir yalandır ve doğru değildir, sadece olasılığın
görünüşlerinden biridir, buna retorik ve eristikten başka hiçbir sanatta
rastlanmaz.
4 Diogenes Laertius IX 51 – 74 A
ı
Her konuda birbirine karşıt iki görüş
açısının bulunduğunu ilk defa Protagoras öne sürdü. Sorularını da buna dayanarak
<dinleyicilerine> yöneltiyordu’; bu, ilk defa onun bulduğu bir yöntemdir.
5 Clemens, İçeriği çeşitli
yazılar VI 65 — 74 A 20:
Protagoras örneğinden sonra Grekler her
savın karşısında başka bir savın bulunduğunu iddia ediyorlar.
6 Bkz. Seneca, Mektuplar 88,43 =
74 A 20:
Protagoras der ki, insan her konuda aynı
hakkı tanıyarak iki yönden de tartışabilir, hatta her konuda iki yönden de
tartışılıp tartışılamayacağı konusunda bile.
7 Diogenes Laertius IX 52 vd. —
74 A 1:
İlk defa Protagoras 100 Mine tutarında bir
ücret talep etmiş ve zamanın bölümlerini ayırt eden de ilk defa o olmuştur.
“Tam zamanında”nın anlamı üzerinde düşünmüş ve tartışma müsabakaları
düzenlemiştir; tartışanlara sofizmin uygulanışını öğretmiş, adlar üzerinde
düşünmeye yönelerek görüşmeler yapmış ve bugün çok yaygın olan eristikçiler
sınıfını meydana getirmiştir. Bu yüzden Timon onun hakkında “kavga gürültünün
ortasında, tartışmasını çok iyi bilen Protagoras” der. Konuşmanın Sokratesçi
biçimini ilk defa uygulayan da odur. Ve aksini iddia etmenin mümkün olmadığına
dair An tisthenesin göstermeye çalıştığı argümanı. “Euthydemos’ diyaloğunda
Platonun belirttiği gibi, ilk defa bir konuşma biçiminde ele aldı. Ayrıca
ortaya atılan bir konu hakkında irtica ten konuşarak hemen cevap vermeyi de ilk
defa o bir adet haline getirdi...
II. Öznelcilik
8 Sextus Emp VII 60 fr. 1
<varsayımla birlikte>,
Kimileri Abderalı Protagoras’ı da, bilginin
ölçüsünü yok eden filozoflardan saymıştır; çünkü onun savına göre, her tasarım
ve düşünce doğrudur, doğruluk göreli şeylere aittir, zira bir kimsenin
tasarladığı ve düşündüğü her şey bu bakımlardan <da> gerçekten doğrudur.
9 Platon, Theaitetos 151 E vd. —
fr. 1 <varsayımla birlikte>:
<Sokrates ile Theaitetos konuşur.> Sokrates:
Bilginin özü hakkında yararsız düşünceler değil, Protagorasın ifade etme
alışkanlığında olduğu aynı düşünceleri açıkladın gibime geliyor. Ne ki, o aynı
görüşü değişik biçimde belirtmiştir. Zira bir yerde şöyle der: “insan her
şeyin, var olan şeylerin varlıklarının, var olmayanların yokluklarının ölçüsüdür.’!’
Bunu okumuşsundur herhalde? — Theaitetos: Evet, hem de birkaç defa. — Sokrates:
O bununla şunu kastetmiyor mu: Her tekil şey bana nasıl geliyorsa, o benim için
<gerçekten> öyledir ve sana nasıl geliyorsa, senin için de öyledir? Oysa
sen de benim gibi bir insansın, değil mi? ... Esen aynı rüzgarın kimini
üşüttüğü, kimini de üşütmediği, kimine hissedilmeyecek kadar hafif, kimine ise
sert geldiği zaman zaman görülmüyor mu? — Theaitetos: Kuşkusuz. — Sokrates:
Şimdi rüzgarın kendinde soğuk olduğunu mu yoksa olmadığını mı iddia edeceğiz,
ya da Protagoras’a inanarak, üşüyene göre soğuk, diğerlerine göreyse soğuk
olmadığını mı söyleyeceğiz?— Theaitetos: Olabilir. — Sokrates:
Her iki tarafa da öyle geliyor zaten, değil mi? Evet. — Sokrates: Ancak
‘geliyor sözcüğü o kişinin duyusal bir izlenim edindiğini belirtmiyor mu? — Hiç
kuşkusuz. Sokrates: Demek ki sıcaklığı ve buna benzer şeyleri
duyumsarken tasarım ile duyusal izlenim tek ve aynı şey oluyor. Çünkü bir kimse
bir şeyi nasıl algılı yorsa o şey diğerlerine de öyle gelir
10 Aynı yerde 161 C <74 B
1de>:
O öteki konuyu, yani. bir kimseye nasılsa
öyle gelen şeyin bunlara göre de gerçekten <öyle> olduğunu,tamamen hoşnut
kalmama yetecek şekilde açıkladı. Yalnız konuşmasının başlangıcı beni hayrete
düşürüyor; Gerçek” adlı eserinin başında her şeyin ölçüsünün, niçin duyularıyla
algılayan bir domuz ya da maymun ya da herhangi garip bir yaratık olduğunu
söylemedi; bilgeliğinden dolayı kendisine bir tanrı gibi şaşkınlıkla
baktığımızı bize hissettirerek konuşmasına gösterişle ve kibirle başlamıştı;
oysa feraseti, değil sıradan bir insanla, küçücük bir kurbağayla
kıyaslandığında bile pek de üstün değil.
11 Platon, Euthydemos 286 c = 74
A 19:
Sokrates: Birçok kişi tarafından
savunulduğunu sık sık duyduğum bu sava her defasında şaşırıyorum. Protagoras ve
yandaşları, hatta daha eski düşünürler buna büyük önem veriyorlardı; oysa bu ve
diğer bütün savlar bana çok garip geliyor, hatta kendi kendilerini
çürütüyorlar.
12 Aristoteles, Metafizik 111 4.
1007 b 18 vd. <74 A 19’da>:
Ayrıca, tek ve aynı konuda, birbiriyle
çelişen bütün savlar doğruysa, her şeyin tek ve aynı olduğu açıktır.
Protagorasın öğretisini savunanlar gibi her konuda bir şeyler öne sürmek ya da
yadsımak caizse, o zaman bir savaş gemisi, bir duvar ve bir insan tek ve aynı
şeydir. Zira bir kimseye bir insan savaş gemisi gibi gelirse, onun bir savaş
gemisi olmadığı bellidir. Bu yüzden, eğer diğer say doğruysa, sözü geçen insan
demek ki <aynı zamanda> bir savaş gemisidir.
13, Platon, Theaitetos 166 D vd.
74 A 21 a
<Protagorasın savunmasında.> Gerçek
söz konusuysa, bunun yazdığım gibi oldu iddia ediyorum: Yani her birimiz
varolanın da varolmayanın da ölçüsüyüz, ama bir kimse şu bakımdan binlerce defa
diğerlerinden farklıdır: Bir kimseye bir şey başkasına göre değişik gelir ve
değişiktir. Bilgeliği ve bilge insanların varlığını yadsımak aklımdan geçmez,
ama ben bilge diye, bizden birine kötü gelen ve kötü olan bir şeyi, onun
fikrini değiştirerek iyi diye gösteren ve iyi hale getiren kişiye derim ...
<167 B:> Ancak, haleti ruhiyesi iyi olan bir kimsenin, haleti ruhiyesinin
kötü olmasından dolayı kötü fikirler besleyen bir başkasını, <bunların
yerine’> iyilerini düşünmesi bakımından etkileyeceğine inanıyorum; bazıları
bu fikirleri bilgisizliklerinden dolayı ‘doğru sayar. Bense, gerçi birini
diğerinden daha iyi diye nitelerim, ama hiçbirini doğru diye değil. Ve bilge
diye ... insan bedeni söz konusu olunca hekimlere, buna karşılık bitkiler söz
konusuysa tanrıcılara derim. Zira iddia ederim ki, bu sonuncular da, tamamen
sağlıklı değillerse bitkilerin duyusal yönden kötü izlenimler bırakacak yerde
iyi ve sağlıklı, böylece ‘doğru’ izlenimler bırakmasına neden olurlar; ama
bilgeler ve iyi hatipler kötünün yerine iyinin devletlere uygun gelmesini
sağlarlar. Çünkü bir devlete uygun ve iyi gelen şey, devlet onu böyle gördüğü
sürece, —kanıma göre— devlet için uygun ve iyidir. Bilge ‘ise zararlı olan
şeylerin insanlara iyiymiş gibi gelmesini ve onlar için iyi olmasını sağlar.
işte bu yüzden öğrencilerini bu anlamda eğitebilen bir “sofist” de bilgedir ve
eğittiği kişilerin gözünde yüksek bir ücret almayı hak eder. Bu anlamda, bir
kişi diğerinden daha bilgedir, ama hiç kimse yanlış bir fikre sahip değildir ve
sen de —ister istemez— ölçü olmayı kabul etmek orundasın. Zira’ bu öğreti buraya
kadar açıkladıklarıma dayanarak geçerlik kazanır.
III. Görecelik
14 Sextus Empiricus,
Pyrrhonculuğun Ana Hatları I 216 =74 A 14
Protagoras sadece, bir kimseye <nasılsa
öyle> gelen şeyi doğru diye kabul ediyor ve böylece göreciliği öğretiyor.
Maddenin akış halinde olduğunu öne sürüyor; sürekli akış halinde
olduğu yerlerde ise azalma yerine çoğalmalar meydana geliyormuş; duyusal
izlenimler de insanın yaşına ve bedensel durumuna göre dönüşüp değişiyormuş.
Ama o, fenomenlerin nedenlerinin maddede bulunduğunu da iddia ediyor, böylece
madde, içinde bulunan şeyler insanlara nasıl geliyorsa öyle olabilirmiş. Oysa
insanlar değişen durumlarına uygun olarak <bunların> bazen birini bazen
de diğerini anlı yormuş. Zira haleti ruhiyesi normal olan insan maddede bulunan
<özellikleri> haleti ruhiyesi normal bir insana nasıl geliyorsa öyle
anlar, kavrar; buna karşılık haleti ruhiyesi anormal insan bu özellikleri
haleti ruhiyesi anormal kişilere geldiği gi bi anlar. Değişik yaş gruplarına,
insanın uyur ya da uyanık durumda olmasına göre ve genelinde her çeşit
<ruhsal> duruma uygun olarak aynı önerme. geçerlidir. Demek ki buradan,
Protagore. şeylerin öl insan Olduğu sonucu çıkıyor. Zira insana öyle gelen
şeyler gerçekten de öyledir; ama kimseye görünmeyen bir şey asla mevcut değildir.
Görüldüğü gibi o, maddenin akış halinde olduğunu, tüm fenomenlerin nedenlerinin
maddede bulunduğunu öne sürüyor; bu fenomenleri <aslında> idrak etmemek
mümkün değildir ve bunlar hakkında vereceğimiz kararlarda ihtiyatlı davranmak
zorundayız.
Protagoras da Etik Konusunda Acaba
Göreceliği mi Savunuyor?
15 Platon, Protagoras 333 D vd.
= 74 A 22:
Sokrates: İnsana yararlı olan şey demek ki
iyidir de? — “Tanrı hakkı için, evet!” diye cevap verdi, “insana yararlı ol
masa bile o şeye iyi derim...’ Sokrates: Kimseye yararlı olma yan şeyi
mi kastediyorsun Protagoras yoksa genel olarak yararlı olmayanı mı? Bu tür
şeylere de iyi der misin? — ‘Hayır, ama ben —<bazı> yiyeceklerin,
içeceklerin, zehirlerin ve binlerce başka şeyin— insana yararsız, ama başka bakımdan
yararlı olduğunu biliyorum. Buna karşılık insana ne yararlı ne de zararlı, ama
atlara yararlı olan başka şeyler vardır “ 2
IV. Duyumculuk
16 Hermias, Grek Filozoflannın Hicvedilişi
= 74 A 16:
Ancak diğer tarafta Protagoras duruyor ve
şu savı öne sürerek beni kendi tarafına çekmeye çalışıyor: Şeyleri belirleyen
hakkında karar veren insandır, sadece duyularının alanına giren’ şeyler
mevcuttur; girmeyenler ise töz biçimlerinde asla mevcut değildir.
17 Aristoteles, Metafizik IX 3. 1047 a 5
vd—74 A 17:
Cansız şeylerde de aynı durum söz
konusudur. Zira duyularıyla kimse algılamıyorsa bir şey ne sıcak ne soğuk ne de
tatlı ya da herhangi bir şekilde algılanabilir olacaktır. Bu yüzden onlar bu
savla Protagorasın önermesini savunmaktan başka bir şey yapmıyorlar,
V. Kuşkuculuk
1 Tanrılar Hakkında
18 fr. 4 <Varsayımla
birlikte. Tanrılar Üstüne’ adlı eserinden>:
Tanrılar hakkında bir tespitte
bulunamıyorum, ne var oldukları ne olmadıkları ne de nasıl bir biçime sahip
oldukları hakkında; zira bu konuda bilgi edinmeyi pek çok şey engelliyor:
Sorunun müphemliği ve insan ömrümün kısalığı.
2. Bilgi Hakkında
19 fr. 7 <Aristoteles,
Metafizik II 2. 997 b 32 vd.>:
Geometrinin görünür ve geçici niceliklerle
uğraştığı da doğru değildir. Çünkü bu nicelikler yok olursa, o da yok olurdu.
Ama astronomi de görünür nicelikleri ve bu <görünür> gök <kubbeyi>
ele almaz. Zira görünür çizgiler, matematikçilerin kastettiği gibi değildir
asla Çünkü görünür <çizgilerden> hiçbiri <matematikçilerin düşündüğü
gibi> düz ya da eğik değildir. Düz çizgi <görünür> daireye
<sadece> bir noktada değil, Protagoras’ın matematikçileri çürütmeye
çalışırken öne sürdüğü gibi <tamamen o şekilde> değer. Gökyüzündeki
hareketler ve. eğrilen, astronomi tarafından araştırılanlara benzemezler, ve
<matematiksel> noktalar <görünür> yıldızlarla aynı nitelikte
değildir.
Sokrates’ten
Önce Felsefe II-Hazırlayan Wilhelm Capelle-Kabalcı Yayınevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder