1933 yılında İtalya'nın Padua kentinde doğdu. Yirmi üç yaşında,
Alman tarihselciliği üzerine hazırladığı teziyle felsefe diploması aldı.
1957-1958 yılları arasında, Benedetto Croce Tarihsel Çalışmalar Enstitüsü'nde çalıştı ve 1959 yılında
Hukuk Felsefesi profesörlüğü unvanını kazandı. 1967 yılına dek Padua Üniversitesi'nde
asistan olarak görev yaptı ve aynı yıl Devlet Doktrinleri profesörü oldu.
Negri, 1973
yılında dağılacak olan Potere
Operaio çevresinde, bu siyasal oluşumun en ünlü kuramcısı olarak ön
plana çıkar. Autonomia hareketinin
doğuşu bu döneme denk gelir. Padua'daki geniş bir ayaklanma üzerine
suçlanan Negri, 1977
sonlarında bu suçlamalardan aklanıp Padua'ya döner. 1978-79 yıllarında
zamanının çoğunu Paris'te École Normale'de
geçirir.
Marx Beyond Marx yayımlanıp İtalya'da edebiyat dışı kitap listelerinde
bir numaraya yerleştiğinde, Negri hapistedir
ve 1983 yılında Radikal Parti'nin yürüttüğü bir kampanya sonunda bu partinin
listesinden İtalyan Parlamentosu'na seçilene dek dört buçuk yıl boyunca hapiste
kalır. Eylül 1983'te Bakanlar Kurulu'nun dokunulmazlığını kaldırmaya karar
vermesiyle Negri İtalya'yı
terk eder ve 1997 yılına dek yaşayacağı Fransa'ya geçer. 1 Temmuz 1997 günü
devlet terörizminden kaynaklanan "kurşun yılları"na bir son vermek
için İtalya'ya geri döner.
📚 Antonio Negri'nin Başlıca Yapıtları (Seçme Bibliyografya)
Negri'nin yapıtları geniş bir dönemi kapsadığı için, en
bilinen ve temel eserlerine odaklanılmıştır.
Erken Dönem ve Temel Felsefi Çalışmalar
- Sull'anomalia
selvaggia: Studio su potere e potenza in Baruch Spinoza (1981).
- Çevirisi:
Vahşi Anomali: Baruch Spinoza'da Güç ve Kudret Üzerine Bir Çalışma.
- İçerik:
Negri'nin Spinoza felsefesi üzerine yaptığı en temel ve etkili
çalışmasıdır. Spinoza'nın oluş ve iktidar kavramlarını
Marksist bir perspektifle birleştirerek, özgürleşme potansiyelini
vurgular.
- Marx
oltre Marx: Quaderni di lavoro sui "Grundrisse" (1979).
- Çevirisi:
Marx Marx'ın Ötesinde: "Grundrisse" Üzerine Çalışma
Defterleri.
- İçerik:
Marx'ın Grundrisse'si üzerine yaptığı bu çalışma, toplumsal
işçi (social worker) ve soyut emek gibi kavramları
yeniden yorumlayarak İtalyan otonomist Marksizminin temellerini atmıştır.
- Il
dominio e il sabotaggio: Sul metodo e la teoria politica operaia
(1978).
- Çevirisi:
Egemenlik ve Sabotaj: İşçi Siyasal Teorisi ve Metodu Üzerine.
- L'anomalia
selvaggia: Saggio su potere e potenza in Spinoza (1981).
- Çevirisi:
Vahşi Anomali: Spinoza'da İktidar ve Kudret Üzerine Bir Deneme.
Biyoiktidar ve Devlet Eleştirisi
- Dionysos'un
Emeği: Devlet Biçiminin Bir Eleştirisi (Labor of Dionysus: A
Critique of the State-Form, 1994, Michael Hardt ile).
- İçerik:
Geleneksel devlet biçimini eleştiren bu eser, modern iktidarın biyoiktidar
karakterine odaklanır ve yeni bir kurucu iktidar biçimi önermeye
çalışır.
Michael Hardt ile Ortak Yazılan Üçleme ve Devam Eserleri
Negri'nin küresel tanınırlığını sağlayan ve güncel siyaset
felsefesine yön veren en önemli eserleridir.
- I.
İmparatorluk (Empire, 2000, Michael Hardt ile).
- İçerik:
Küresel kapitalizmin yeni, merkezi olmayan, ulus-üstü egemenlik biçimi
olan İmparatorluk kavramını ortaya atar ve ona karşı direnişin
öznesi olarak Çokluk'u teorize eder.
- II.
Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi (Multitude: War and
Democracy in the Age of Empire, 2004, Michael Hardt ile).
- İçerik:
Üçlemenin ikinci kitabı, Çokluk kavramını derinleştirir, küresel
savaşı ve yeni bir devrimci demokrasi biçiminin nasıl
kurulabileceğini tartışır.
- III.
Ortak Zenginlik (Common Wealth, 2009, Michael Hardt
ile).
- İçerik:
Üçlemenin son eseri olup, ortak (the common) kavramına
odaklanır; hem doğal hem de kültürel, toplumsal ve bilişsel üretimin
ortak kaynaklarının kapitalist tahakkümden kurtarılmasını hedefler.
- Meclis
(Assembly, 2017, Michael Hardt ile).
- İçerik:
Dörtlemenin son halkası olarak kabul edilebilir. Güncel toplumsal
hareketlerin örgütsel sorunlarını, otonomi, liderlik ve kurucu
pratik eksenlerinde ele alır.
Diğer Önemli Çalışmalar (Seçme)
- Kurucu
İktidar: Anayasa Sorununa Bir Çalışma (Il potere costituente:
Saggio sulle alternative del moderno, 1992).
- İçerik:
Egemen iktidarın (constituted power) karşısına, sürekli yeniden
yaratma gücünü elinde tutan halkın gücü (constituent power)
kavramını koyar.
- Bizi
Yürekten Seven Üç Ay (Fabbriche del soggetto, 2007).
- İçerik:
Kişisel denemeler ve teorik analizlerin karışımıdır.
- Aşk
ve Devrim: İtalyan Otonomisinin Kısa Tarihi (Pipeline: La mia
vita per l'autonomia, 2003).
- İçerik:
Hem biyografik notlar hem de İtalyan otonomist hareketin teorik ve siyasi
tarihine dair bilgiler içerir.
- Kitle
Hâkimiyet: İmparatorlukta Emek ve Direniş (Exil: Saggio su
Michel Foucault, 2000, Michael Hardt ile).
- İçerik:
Foucault'nun biyoiktidar kavramı üzerinden, modern emek ve direniş
biçimlerini inceler.
İmparatorluk
Michael Hardt ve Antonio Negri'nin 2000 yılında yayımlanan İmparatorluk
(Empire) eseri, küreselleşme çağında dünya siyasetinin ve egemenliğin
doğasını kökten yeniden tanımlayan, çağımızın en etkili siyaset felsefesi
metinlerinden biri olarak kabul edilir. Bazı çevrelerce "Yeni Komünist
Manifesto" olarak nitelendirilen bu yapıtın ana izlekleri üç temel
alanda yoğunlaşır: Yeni Egemenlik Biçimi Olarak İmparatorluk, Biyopolitik
Üretim ve Direnişin Öznesi Olarak Çokluk.
1. Yeni Egemenlik Biçimi Olarak İmparatorluk
Kitabın en temel tezi, klasik emperyalizm döneminin
sona erdiği ve onun yerini yeni, merkezi olmayan, küresel bir egemenlik
biçiminin aldığıdır. Hardt ve Negri bu yeni düzeni İmparatorluk olarak
adlandırır.
Emperyalizmden Farkı
- Emperyalizm:
Geçmişteki Avrupa merkezli emperyalizm, ulus-devletler arasında bir
rekabet ve sömürgecilik sistemiydi. Güç, ulusal sınırlar ve coğrafyalar
üzerinden işlerdi.
- İmparatorluk:
Ulus-devletlerin siyasi sınırlarını aşan, merkezi olmayan ve ağ
mantığıyla işleyen küresel bir iktidar düzenidir. Belirli bir coğrafi
merkeze (örneğin ABD'ye) indirgenemez, aksine Dünya Bankası, Birleşmiş
Milletler, ulus-aşırı şirketler ve hatta sivil toplum kuruluşları gibi
farklı tipteki görece otonom yapıların iç içe geçtiği karmaşık bir
aygıttır.
- Evrensellik:
İmparatorluk, kendini ulusal sınırların dışında, evrensel bir düzenin
kurucusu olarak sunar. Hukuki ve ahlaki bir düzeni temsil etme
iddiasındadır.
İmparatorluğun Bileşenleri
Hardt ve Negri, Roma İmparatorluğu'nun anayasal yapısını
çağrıştıran bir modelle, İmparatorluğun yönetişimini üç ana bileşenin işbirliği
olarak görür:
- Monarşik
Unsur: ABD ve G8 gibi tekil, güçlü figürler ve kurumlar.
- Aristokratik
Unsur: Çok uluslu şirketler ve ulus-aşırı kurumlar (IMF, Dünya
Bankası) gibi sermayenin küresel egemenliğini temsil eden seçkin yapılar.
- Demokratik
Unsur: Devlet dışı kuruluşlar (NGO'lar) ve medya gibi küresel sivil
toplumu ve "evrensel değerleri" temsil eden kurumlar.
2. Biyopolitik Üretim ve Yeni Emek Biçimi
Hardt ve Negri, İmparatorluk'un sadece malların ve
bölgelerin sömürüsü üzerine kurulmadığını; iktidarın doğasının, Foucault'nun
kavramları ışığında, kökten değiştiğini öne sürer.
Biyoiktidar (Biopower) ve Biyopolitika (Biopolitics)
- Biyoiktidar:
İktidarın artık sadece bireylerin yasaları çiğnemesini cezalandırmakla
kalmayıp, bizzat yaşamın kendisini (sağlık, nüfus, toplumsal
üretim) yönetmeye ve kontrol etmeye başlamasıdır. İmparatorluk, hayatın
tüm veçhelerine nüfuz eden bir yönetimsel mantık geliştirir.
- Biyopolitik
Üretim: Çağdaş kapitalizmde üretimin odağı, maddi malların üretiminden
kayarak enformasyon, iletişim, duygular, semboller ve işbirliği
gibi alanı kapsar. Bu, bilişsel ve afektif emek olarak
adlandırılır. Artık sadece beden değil, zihin ve toplumsal ilişkiler de
doğrudan sermayenin üretken güçleri haline gelir.
Emek Alanındaki Değişim
Hardt ve Negri, üretim biçimindeki bu değişimin,
kapitalizmin kendisi için yeni sorunlar yarattığını savunur. Biyopolitik
üretim, işbirliğini gerektirdiği ve doğrudan hayatın kendisini ürettiği için,
sermayenin onu tam olarak kontrol etmesi ve metalaştırması daha zor hale gelir.
Bu durum, direniş için yeni bir potansiyel yaratır.
3. Direnişin Öznesi Olarak Çokluk (Multitude)
Eser, İmparatorluk'un bu yeni egemenlik biçimine karşı
direnişin öznesini de teorize eder: Çokluk (Multitude).
Çokluk Kavramı
- Halktan
Farkı: Geleneksel siyaset teorisindeki Halk (People)
kavramı, tek bir ulusal kimlik veya ortak bir iradeye (Volonté Générale)
indirgenmiş homojen bir toplumsal bedeni temsil ederdi. Oysa Çokluk,
tek bir kimliğe ya da öze indirgenemeyen, içsel farklılıklardan
(ırk, cinsiyet, kültür, emek biçimi vb.) oluşan, çoğul ve tekil
toplumsal bir öznedir.
- Kurucu
İktidar: Çokluk, İmparatorluk'un komuta biçimlerine karşı çıkan ve
yeni bir toplumsal düzeni kurma potansiyeline sahip kolektif ve
müşterek bir güçtür (Kurucu İktidar).
- Sınırların
Aşılması: Çokluk, küresel ve ulus-üstü doğası gereği, mücadelesini
artık ulus-devlet sınırları içinde değil, İmparatorluk'un küresel uzamında
yürütür.
Kitap, Çokluk'un temel politik görevinin, Ortak Olan'ı (dil, bilgi, iletişim, toplumsal ilişkiler ve doğa) İmparatorluk'un kontrolünden kurtarmak ve herkesin faydalanabileceği demokratik bir küresel toplum inşa etmek olduğunu öne sürerek sonlanır. Hardt ve Negri, İmparatorluk'un iç çelişkilerinden doğacak olan bu devrimci potansiyelin altını çizerek, küreselleşmenin getirdiği yeni dünya düzenini hem eleştirir hem de bu düzen içinde yeni bir kurtuluş yolu arar.
Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi (Multitude:
War and Democracy in the Age of Empire), Michael Hardt ve Antonio Negri'nin
İmparatorluk (2000) ile başlayan üçlemesinin ikinci halkasıdır ve 2004
yılında yayımlanmıştır. İmparatorluk, küresel egemenliğin yeni biçimini
tanımlamaya odaklanırken, Çokluk eseri bu yeni egemenliğe karşı
direnişin öznesini ve siyasi projesini merkeze alır.
Eser, üç ana bölümden oluşur: Savaş, Çokluk ve
Demokrasi.
1. Savaş: Küresel İç Savaşın Devamlılığı
Kitabın ilk bölümü, günümüz dünyasını karakterize eden savaş
durumunu analiz eder. Hardt ve Negri'ye göre, İmparatorluk yalnızca
barışçıl bir küresel düzeni yönetmez; aynı zamanda sürekli bir savaş halini de
idare eder.
- Sürekli
Savaş Hali (Pax Imperii): Antik Roma'daki Pax Romana gibi,
İmparatorluk da kendini barışın sağlayıcısı olarak sunar. Ancak bu
"İmparatorluk Barışı" (Pax Imperii), aslında sürekli
çatışmaları gizleyen sahte bir barıştır. Küresel düzen, sürekli olarak iç
bölünmeler ve çatışmalarla yönetilir.
- Küresel
İç Savaş: Modern ulus-devletler arasındaki savaşların yerini, artık
merkezi olmayan bir küresel iç savaş almıştır. Bu savaş, belirli
ulusları hedef almaktan ziyade, terörizm, isyanlar, yoksulluk ve göç
akımları üzerinden toplumsal yaşamın tüm alanlarına yayılmıştır. Savaş
artık bir yönetim aracıdır.
- Müdahale
ve Polislik: Egemenlik, geleneksel savaş ilanları yerine, insani
müdahale ve "polislik" operasyonları şeklinde işler. Bu durum,
demokrasinin güvenlik rejimleri ve silahlar altında askıya alınmasını
kalıcı hale getirme tehlikesini taşır.
2. Çokluk: Kurucu Özne Olarak Tekillikler Topluluğu
Eserin merkezinde, İmparatorluk'a karşı koyacak potansiyele
sahip yeni bir siyasi özne olan Çokluk (Multitude) kavramının
derinlemesine analizi yer alır. Hardt ve Negri, Çokluk'u siyasi değişimin itici
gücü olarak görür.
Çokluk ve Halk Ayrımı
- Halk
(People): Siyaset felsefesinin geleneksel öznesidir.
Ulus-devletin inşası için gereklidir, tek bir kimliğe, ortak bir iradeye
ve homojen bir yapıya dayanır. Devlet tarafından yönetilmeye ve temsil
edilmeye uygundur.
- Çokluk
(Multitude): Tekilliklerden oluşan bir kolektivitedir.
Her tekillik, kültürü, ırkı, cinsiyeti, emeği ve yaşam tarzı açısından
farklıdır, ancak bu farklılıkları bir araya getiren ortak bir şeyi
paylaşırlar. Çokluk temsil edilemez, çünkü doğası gereği çoğuldur ve
siyasi iktidarı doğrudan kullanma eğilimindedir.
Otonomi ve Yaratım Gücü
- Otonom
Yaratım: Çokluk, sadece İmparatorluk'un komuta biçimlerine tepki
vermekle kalmaz, aynı zamanda hayatı ve kendini yeniden üreten otonom
yaratım gücüne sahiptir. Çokluk, kendini yaratan hayatı yaratarak,
mutlak demokrasiyi oluşturacak olan kurucu güçtür.
- Ortak
Olanın Paylaşımı: Çokluğun gücü, biyopolitik üretimin bir sonucu olan iletişim,
bilgi, duygulanım (afekt) ve işbirliği gibi ortak kaynakları
paylaşmasından ve bu kaynakları birlikte kullanmasından gelir. Bu ortak
payda, Çokluk'un kolektif direnişinin zeminini oluşturur.
3. Demokrasi: Yeni Bir Küresel Siyasi Proje
Kitabın üçüncü ve son bölümü, Çokluk'un hedefini, yani mutlak
demokrasiyi tartışır.
Temsiliyetin Reddi
Hardt ve Negri, ulus-devlet merkezli temsili demokrasi
biçimlerinin İmparatorluk çağında yetersiz kaldığını ve Çokluk'un çoğul,
hiyerarşik olmayan doğasına uymadığını savunur. Temsil, her zaman Çokluk'un
tekilliğini ve yaratıcı gücünü kısıtlama eğilimindedir.
Mutlak Demokrasi İhtiyacı
- Doğrudan
Demokrasi ve Ortak Yönetim: Çokluk'un siyasi projesi, eşitlik ve
özgürlük üzerine kurulu, açık ve kapsayıcı, küresel bir toplumun
inşasıdır. Bu, gücün bizzat Çokluk tarafından, aracı kurumlar olmaksızın, doğrudan
ve ortak biçimde kullanıldığı bir mutlak demokrasi idealini
içerir.
- Direnişin
Yolu: Bu mutlak demokrasiye ulaşmanın yolu, İmparatorluk tarafından
hayatın tümüne yayılan savaş ve korku rejiminden çıkmakla mümkündür. Hardt
ve Negri, Çokluk'un direnişinin, sadece egemenliği reddetmekle kalmayıp,
aynı anda yeni, alternatif toplumsal ve politik örgütlenmeleri de kurması
gerektiğini vurgular.
Özetle, Çokluk, İmparatorluk'ta ortaya konan
küresel egemenlik analizini, ona karşı duran devrimci özne üzerine
yapılan detaylı bir incelemeyle tamamlar ve bu öznenin küresel bir barış
ve mutlak demokrasi hedefine nasıl ulaşabileceğine dair umutlu bir
çerçeve sunar.
Ortak Zenginlik (Common Wealth), Michael Hardt ve Antonio Negri'nin İmparatorluk (2000) ve Çokluk (2004) ile başlayan üçlemesini sonlandıran ve 2009 yılında yayımlanan eseridir. İlk iki kitap küresel egemenliği (İmparatorluk) ve direnişin öznesini (Çokluk) tanımlarken, Ortak Zenginlik bu öznenin eylemini, etiğini ve yeni bir toplumsal düzeni nasıl kuracağını ele alan kurucu bir siyaset projesi sunar.
Bu yapıtın ana izleği, isminden de anlaşılacağı üzere, ortak
(the common) kavramına ve mülkiyetin modern siyasi sistemler üzerindeki
tahakkümüne odaklanır.
1. Mülkiyet Cumhuriyeti ve Ortak Olanın Tanımı
Kitap, modern siyasetin ve anayasaların temelini oluşturan mülkiyet
kavramının eleştirisiyle başlar.
Mülkiyet Cumhuriyeti
- Hardt
ve Negri, modern siyasi düzeni, özellikle büyük burjuva devrimlerinden bu
yana, temelini mülkiyet hakkının oluşturduğu bir Mülkiyet
Cumhuriyeti olarak tanımlar. Bu cumhuriyet, mülkiyeti bireysel
hakların ve güvenliğin merkezine yerleştirir.
- Yazarlar,
bu mülkiyetçi siyasi paradigmanın hem kapitalist hem de sosyalist
geleneklerdeki kamu-özel ayrımına dayandığını ve bu ayrımın, asıl
zenginlik kaynağı olan Ortak Olan'ı yeterince kavrayamadığını
savunur.
Ortak Olanın İki Boyutu
Hardt ve Negri, Ortak Olan'ı iki temel boyutta
tanımlar ve bunun, ne özel mülkiyete ne de devlet mülkiyetine
indirgenemeyeceğini gösterir:
- Doğal
Ortak Olan: Hava, su, yeryüzünün ürünleri gibi maddi dünyanın ortak
zenginliğidir. Klasik siyaset felsefesinde insanlığın ortak mirası olarak
kabul edilen bu kaynaklar, kapitalist tahakküm tarafından sürekli olarak
özelleştirilme tehlikesi altındadır.
- Sosyal
Ortak Olan: Bilişsel ve biyopolitik üretimin sonuçlarıdır; bilgi,
diller, kodlar, iletişim ağları, duygular ve sosyal ilişkiler gibi,
sosyal etkileşim ve ileri üretim için gerekli olan sonuçlardır. Bu, Çokluk'un
işbirliği ve yaratıcılığıyla sürekli olarak yeniden üretilen ve
kapitalizmin el koymaya çalıştığı asıl alandır.
2. Ortak Olan Üzerindeki Mücadeleler
Kitap, Ortak Olan'ın, hem İmparatorluk hem de Çokluk
arasındaki mücadelenin ana savaş alanı haline geldiğini ileri sürer.
Kapitalizmin Asalak Rolü
- Biyopolitik
üretim çağında, üretkenlik artık maddi sermayeden ziyade Çokluk'un
yaratıcılığı ve işbirliği tarafından yönlendirilir.
- Sermaye,
Ortak Olan'ı (bilgi, ağlar, işbirliği) kendi dışında, parazitik bir
biçimde sömürerek ayakta kalır. Üretimin toplumsal ve kolektif doğasına
rağmen, sermaye bu üretimin sonuçlarını özelleştirir ve onu kâr makinesi
haline getirir.
İstimlak ve Yıkım (Expropriation and Destruction)
İmparatorluk, Ortak Olan'a iki yönlü saldırır:
- Doğal
Olanın İstimlakı: Doğal kaynakları özelleştirerek ve tahrip ederek
(çevre krizi).
- Sosyal
Olanın Kontrolü: Bilgi akışını, iletişimi ve sosyal ilişkileri kontrol
altına alarak (gözetim, fikri mülkiyet yasaları).
3. Özgürlük Etiği ve Devrimi Yönetmek
Ortak Zenginlik'in nihai amacı, Çokluk'un bu sömürüye
karşı, kendi otonom varlığını ve özgürlük etiğini nasıl
geliştirebileceğini ve yeni bir toplumsal düzeni nasıl kurumsallaştıracağını
göstermektir.
Altermodernite Arayışı
Yazarlar, modernite ve antimodernite arasındaki diyalektik
karşıtlığın ötesine geçerek, altermodernite adını verdikleri bir yol
önermeye çalışırlar. Bu, yalnızca geçmişi reddetmek veya ona geri dönmek değil,
mevcut çelişkilerden doğan yeni bir politik ve etik varoluş biçimi icat
etmektir.
Kurucu Anayasa ve Komünizm
- Kitabın
en iddialı kısmı, Ortak Olan'ı temel alan yeni bir kurucu anayasa
olasılığını tartışmasıdır. Bu anayasa, mülkiyete değil, ortak kaynakların
yönetimine ve Çokluk'un kendi kendini yönetme becerisine dayanacaktır.
- Hardt
ve Negri, Komünizm'i (küçük k harfiyle, tarihsel sosyalizmden ayrı
olarak), ne özel ne de kamusal mülkiyete dayanan, tamamen Ortak Olan
tarafından tanımlanan bir toplumsal örgütlenme biçimi olarak yeniden
tanımlar.
Devrimi Yönetmek
Hardt ve Negri, devrimci süreçlerin yalnızca bir patlama
anından ibaret olmadığını, aynı zamanda bir kurumsallaşma süreci
gerektirdiğini savunur. Devrimi Yönetmek dedikleri şey, Çokluk'un,
otonom yaratım gücünü kullanarak, İmparatorluk'un yıkılışını takiben ortaya
çıkacak Ortak Zenginlik dünyasında barışçıl ve demokratik yönetim
modellerini icat etme projesidir. Bu proje, aşk ve neşe gibi
duygusal ve etik temellere de dayanır.
Ortak Zenginlik, böylece üçlemeyi, somut bir etik ve
kurumsal vizyonla tamamlayarak, Çokluk'un direnişini, kalıcı bir toplumsal
dönüşüm projesine taşıma yol haritasını çizmeye çalışır.
Meclis, esas olarak Çokluk'un gücünü, onu
siyasi eyleme ve kalıcı kurumsallaşmaya dönüştürmenin yolları üzerinden
inceler.
1. Liderlik Sorunu ve Kentaur Eleştirisi
Kitabın temel problemi, son dönemdeki toplumsal hareketlerin
(Occupy, Arap Baharı, Gezi vb.) adaletsizliğe karşı ilham verici protestolar
yaratmasına rağmen, neden kalıcı ve kurumsal bir alternatif inşa edemediği
sorusudur.
- Liderliğin
Değeri: Hardt ve Negri, geleneksel hiyerarşik liderlik biçimlerinin
Çokluk'un doğasıyla çeliştiğini ve devrimci potansiyeli kısıtladığını
savunur. Ancak, liderlik sorununu tamamen yok saymak yerine, onun doğasını
yeniden tanımlamayı amaçlarlar.
- Kentaur
Stratejisi Eleştirisi: Yazarlar, devrimci siyasetin geleneksel
anlayışını Kentaur (yarı insan, yarı at) miti üzerinden eleştirir.
Kentaur'un insan kısmı stratejiyi (fikirler, teoriler), at kısmı
ise taktiği (örgütlenme, pratik eylem) temsil eder. Geleneksel sol
hareketler, stratejiyi teorisyenlere veya liderlere bırakıp, hareketi bu
stratejiyi uygulayan bir araç olarak görme eğilimindedir.
- Yeni
Yaklaşım: Hardt ve Negri, bu hiyerarşiyi tersine çevirerek stratejinin
bizzat hareketlere, Çokluk'a ait olması gerektiğini söyler. Taktik
(örgütlenme ve pratik kararlar) ise yerel ve geçici liderlere
bırakılabilir. Yani, Çokluk kendi stratejisini yaratmalı, liderler ise
geçici organizasyon görevlerini üstlenmelidir.
2. Çokluk'un Girişimciliği ve Sabit Sermayenin Geri
Alınması
Kitap, kapitalizmin dönüşümünü, özellikle de dijital
kapitalizm ve finansallaşmanın artan gücünü analiz etmeye devam
ederken, Çokluk'un üretkenliğini de vurgular.
- Çokluk'un
Girişimciliği (Entrepreneurship of the Multitude): Neoliberal
ideoloji, bireysel girişimciliği yüceltir. Hardt ve Negri bu kavramı ele
geçirerek, asıl yaratıcılığın ve üretkenliğin kolektif ve toplumsal
işbirliğine dayandığını savunur. Çokluk'un yaratıcı gücü, bireysel
kârdan ziyade Ortak Olan'ın üretimi için kullanılmalıdır.
- Sabit
Sermayenin Geri Alınması: Sanayi kapitalizminde sabit sermaye
(makineler, fabrikalar) maddiydi. Dijital çağda ise sabit sermaye giderek bilgi,
ağlar ve iletişim teknolojileri haline gelmiştir. Bu araçlar, aslında Ortak
Olan'ın bir parçasıdır. Çokluk, bu yeni sabit sermayeyi
(örneğin dijital platformlar, veri merkezleri) kapitalizmin kontrolünden geri
almalı ve onu ortak, demokratik amaçlar için kullanmalıdır. Bu,
teknolojiye sırt çevirmek yerine, teknolojinin içinden bir kurtuluş yolu
çizmeyi gerektirir.
3. Kurumsallaşma ve "Yeni Prens"
Meclis, önceki kitaplarda vaat edilen yeni siyasi
yapının nasıl somutlaştırılacağına dair bir plan sunmaya çalışır.
- Egemenliğin
Ötesine Geçmek: Hardt ve Negri, egemenliğin (tek, merkezî iktidar) her
türlü biçimini reddeden egemen olmayan kurumlar icat etme çağrısı
yapar. Siyasetin hedefi, devleti ele geçirmek değil, farklı yoldan
iktidarı almak olmalıdır.
- Meclis
Hakkı: Kitabın ismi, toplanma (meclis) özgürlüğünün sadece bir
protesto hakkı değil, aynı zamanda yeni bir toplumsal alternatif
oluşturmaya yarayan kurucu bir siyasi hak olduğunu vurgular.
Meclis, Çokluk'un kendini sürekli olarak örgütlemesi, kararlar alması ve Ortak
Olan temelinde bir toplum inşa etmesi için bir mekanizmadır.
- Yeni
Prens: Machiavelli'nin Prens'ine gönderme yapan Hardt ve Negri,
devrimin ve Çokluk'un stratejisinin somutlaşacağı Yeni Prens'in,
tek bir kişi ya da parti değil, bizzat Çokluk'un kendisinin kolektif
kapasitesi olduğunu ilan ederler. Bu, hiyerarşik bir liderin yerine, Ortak
Olan temelinde örgütlenmiş, sürekli olarak yenilenen bir örgütlenme
pratiğinin geçmesi demektir.
Meclis, Hardt ve Negri'nin felsefi analizlerini
pratik ve örgütsel siyasetin zorlu alanına taşıyan, güncel sağ popülizm ve
otoriterleşme tehditlerine karşı sol hareketlere kalıcı değişim yaratma
ve iktidarı farklı yoldan alma yollarını gösteren bir rehber niteliği
taşır.
Eleştiriler
Michael Hardt ve Antonio Negri'nin İmparatorluk ve
onu takip eden Çokluk, Ortak Zenginlik ve Meclis gibi yapıtları,
küresel sol düşünce üzerinde büyük bir etki yaratmış olsa da, hem akademik hem
de siyasi çevrelerden çok çeşitli eleştiriler almıştır.
Eleştiriler genellikle üç ana başlık altında toplanır:
1. İmparatorluk Tezine Yönelik Eleştiriler (Ulus-Devlet
ve Emperyalizm Sorunu)
Hardt ve Negri'nin ulus-devletin gücünün azaldığı ve
merkezsiz, küresel bir İmparatorluk rejiminin doğduğu tezi, en şiddetli
eleştirileri almıştır.
- Ulus-Devletin
İhmal Edilmesi: Özellikle Marksist eleştirmenler, yazarların ulus-devletin
kalıcı gücünü ve önemini hafife aldığını iddia eder. Günümüz dünyasında,
ulus-devletler hala küresel ekonominin ve siyasetin temel aktörleridir ve
egemenliklerini sürdürmektedirler. Uluslararası çatışmalar ve büyük güç
rekabetleri, İmparatorluk'un varsaydığı "merkezsiz ağ" yerine,
hala emperyalizmin geleneksel biçimleriyle açıklanabilir.
- Küresel
Dışarısının Yokluğu: İmparatorluk kavramının bir dışarısının
olmadığını iddia etmesi, eleştirmenlere göre, eşitsiz gelişimi ve
küresel güneyin sömürülmesini yeterince hesaba katmamaktadır. Sınırlar ve
ulusal eşitsizlikler, Hardt ve Negri'nin varsaydığından çok daha güçlü bir
şekilde varlığını sürdürmektedir.
2. Çokluk ve Maddi Olmayan Emek Tezine Yönelik
Eleştiriler (Sınıf ve Öznenin Belirsizliği)
Çokluk (Multitude) kavramı, klasik Marksist sınıf
kavramının yerine geçme iddiasıyla önemli tartışmalara yol açmıştır.
- Maddi
Olmayan Emeğin Aşırı Vurgulanması: Hardt ve Negri'nin, güncel üretimin
ana biçiminin maddi olmayan emek (bilgi, iletişim, duygulanım
üretimi) olduğu tezi eleştirilmiştir. Eleştirmenler, bu tezin, dünya
nüfusunun büyük çoğunluğunun hâlâ maddi ve tarımsal sektörlerde
çalıştığı gerçeğini görmezden geldiğini veya önemsizleştirdiğini
belirtirler. Dünyadaki işçilerin büyük bir kısmı hala "maddi olmayan
emek" sarf etmemektedir.
- Sınıf
Mücadelesinin Belirsizleşmesi: Çokluk kavramının çok geniş ve her şeyi
kapsayıcı olması, devrimci öznenin netliğini kaybetmesine neden
olduğu şeklinde eleştirilir. Çokluk, kimlik, kültür, ırk ve cinsiyet
farklarını koruyan çoğul bir yapı olsa da, Somut bir siyasal eylem ve
organizasyon için gerekli olan ortak zeminin ve mücadelenin odak
noktasının belirsizleştiği iddia edilir.
- Aşırı
İyimserlik (Ontolojik İyimserlik): Özellikle Çokluk ve Ortak
Zenginlik'teki, kapitalizmin biyopolitik üretiminin aynı zamanda
kurtuluşun tohumlarını da taşıdığı yönündeki tezleri, aşırı iyiser
ve teleolojik (kaçınılmaz bir sonuca yönelmiş) bulunmuştur.
Kapitalizmin krizlerinin otomatik olarak komünizme veya mutlak demokrasiye
yol açmayacağı, bunun için somut siyasi örgütlenmenin ve mücadelenin
gerekliliği vurgulanır.
3. Kurumsallaşma ve Stratejiye Yönelik Eleştiriler
(Meclis Kitabı)
Ortak Zenginlik ve Meclis'te sunulan kurucu
siyaset ve strateji önerileri de eleştiriye açıktır.
- Siyasi
Pratiğin Eksikliği: Hardt ve Negri'nin felsefi ve teorik analizlerinin
güçlü olmasına rağmen, iktidarı alma ve kurumsallaştırma
önerilerinin (Ortak Zenginlik'teki "kurucu anayasa" veya
Meclis'teki "Yeni Prens") yeterince somut siyasi pratik
ve tarihsel deneyimden yoksun olduğu söylenir. Devrimin nasıl yönetileceği
konusundaki çözümleri, politik olarak naif bulunabilir.
- Liderlik
İkilemi: Meclis'te ele alınan Kentaur Stratejisi
eleştirisi (strateji Çokluk'ta, taktik liderlikte olmalı) teorik olarak
ilgi çekici olsa da, pratik siyasette bu ayrımın nasıl keskin bir şekilde
korunacağı ve geçici taktik liderliklerin nasıl kalıcı bir hiyerarşiye
dönüşmeyeceği konusunda şüpheler mevcuttur.
- Teknolojinin
Eleştirisi: Yazarların, teknolojinin (özellikle dijital ağların)
Çokluk için bir kurtuluş yolu olabileceği yönündeki iyimser bakış açısı,
teknolojinin aynı zamanda gözetim, kontrol ve sermaye birikimi için
ne kadar güçlü bir araç olduğu gerçeğini göz ardı ettiği için
eleştirilmiştir.
Özetle, Hardt ve Negri'nin tezleri, küresel egemenliğin ve
direnişin doğasına dair güçlü bir yeniden kavramsallaştırma sunsa da,
genellikle ulus-devletin kalıcı gücünü, maddi emeğin önemini ve pratik
siyasi örgütlenmenin zorluklarını yeterince ele almadıkları yönünde
eleştirilmektedir.
📚 Kitap Çevirileri (Türkçe)
- Hardt,
M. & Negri, A. (2001). İmparatorluk (Çev. Abdullah Yılmaz).
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Hardt,
M. & Negri, A. (2004). Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve
Demokrasi (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Hardt,
M. & Negri, A. (2011). Ortak Zenginlik (Çev. Barış Yıldırım).
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Negri,
A. (2013). Marx Ötesi Marx: Grundrisse Üzerine Dersler (Çev. Barış
Yıldırım). İstanbul: Otonom Yayıncılık.
- Negri,
A. (2014). İçkinlik Felsefesi (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul:
Otonom Yayıncılık.
- Negri,
A. (2016). Spinoza ve Biz (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Otonom
Yayıncılık.
📄 Akademik Makaleler
- Aykutalp,
A. & Çelik, A. (2018). Antonio Negri ve Michael Hardt Düşüncesinde
İmparatorluk, Çokluk ve Biopolitik Üretim Kavramları Üzerine Kaygı. Kaygı:
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 31,
404–430. https://doi.org/10.20981/kaygi.480834
- Çakır,
H. (2016). Haklı Savaş Kavramına Post-Modern Bir Yaklaşım Olarak M.
Hardt ve A. Negri’nin İmparatorluk Tezi. Humanitas, 4(8),
31–45. https://doi.org/10.20304/humanitas.277534
- Duman,
M. Z. (2019). İmparatorluk Nostaljisi: Michael Hardt ve Antonio
Negri’de Egemenlik ve İmparatorluk. Liberal Düşünce Dergisi,
24(95), 37–65. https://doi.org/10.36484/liberal.598883
- Ekren,
A. (2025). Antonio Negri ve Michael Hardt’ın “İmparatorluk” ve “Çokluk”
Tezleri Üzerinden Küreselleşme Değerlendirmesi. Akademik Düşünce
Dergisi, 11, 65–78. https://doi.org/10.53507/akademikdusunce.1613707
🎓 Tezler
- Tanışır,
Ü. A. (2016). İçkinlik Felsefesi ve Antonio Negri’nin Yaklaşımı (Yüksek
Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset
Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ABD, İstanbul.
- Alp,
E. (2007). Küresel Kapitalizme Karşı İki Makro Politik Eleştirel
Yaklaşım: Michael Hardt, Antonio Negri ve Slavoj Žižek (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder