Antonio Negri

1933 yılında İtalya'nın Padua kentinde doğdu. Yirmi üç yaşın­da, Alman tarihselciliği üzerine hazırladığı teziyle felsefe diploması aldı. 1957-1958 yılları arasında, Benedetto Croce Tarihsel Çalışmalar Enstitüsü'nde çalıştı ve 1959 yılında Hukuk Felsefesi profesörlüğü unvanını kazandı. 1967 yılına dek Padua Üni­versitesi'nde asistan olarak görev yaptı ve aynı yıl Devlet Doktrinleri profesörü ol­du.


Negri'nin yayımcılık faaliyeti, 1956'da Padua Üniversitesi'nin öğrenci temsilcileri dergisi olan Il Bo'nun direktörlüğüyle başlar. 1959'da İtalyan Sosyalist Partisi'nin yerel konseyine seçilen Negri, partinin Padua bölgesi yayım olan II Progresso Ve­neto dergisinin yöneticiliğini yapmaya başlar. Negri Sosyalist Parti'den, Hıristiyan Demokrat Parti'yle koalisyona girmesi üzerine ayrılır.


Bu dönemde yayımlanmaya başlanan işçi sınıfının özerkliğine ağırlık veren bir dergi olan Quaderni Rossi'de yazılar yazar. Negri bu yıllarda, bir felsefe dergisi olan Aut-Aut ve hukuk felsefesi üzerine makaleler yayımlayan Critica del Dritto gi­bi dergilere de katkıda bulunur.

Negri, 1973 yılında dağılacak olan Potere Operaio çevresinde, bu siyasal oluşumun en ünlü kuramcısı olarak ön plana çıkar. Autonomia hareketinin doğuşu bu döneme denk gelir. Padua'daki geniş bir ayaklanma üzerine suçlanan Negri, 1977 sonların­da bu suçlamalardan aklanıp Padua'ya döner. 1978-79 yıllarında zamanının çoğunu Paris'te École Normale'de geçirir.


Nisan 1979'da Milano'ya geri dönen Negri, Aldo Moro'nun Kızıl Tugaylar tarafın­dan kaçırılıp öldürülmesi sonrasında açılan soruşturma çerçevesinde niteliği belirsiz suçlamalarla tutuklanır. Kızıl Tugaylar üyesi birçok insan daha önceleri Potere Ope­raio benzeri siyasal oluşumlarda yer almış olmakla birlikte, Negri'nin bu örgütle doğrudan bir ilişkisi yoktur.

 

Marx Beyond Marx yayımlanıp İtalya'da edebiyat dışı kitap listelerinde bir numa­raya yerleştiğinde, Negri hapistedir ve 1983 yılında Radikal Parti'nin yürüttüğü bir kampanya sonunda bu partinin listesinden İtalyan Parlamentosu'na seçilene dek dört buçuk yıl boyunca hapiste kalır. Eylül 1983'te Bakanlar Kurulu'nun dokunul­mazlığını kaldırmaya karar vermesiyle Negri İtalya'yı terk eder ve 1997 yılına dek yaşayacağı Fransa'ya geçer. 1 Temmuz 1997 günü devlet terörizminden kaynakla­nan "kurşun yılları"na bir son vermek için İtalya'ya geri döner.

📚 Antonio Negri'nin Başlıca Yapıtları (Seçme Bibliyografya)

Negri'nin yapıtları geniş bir dönemi kapsadığı için, en bilinen ve temel eserlerine odaklanılmıştır.

Erken Dönem ve Temel Felsefi Çalışmalar

  • Sull'anomalia selvaggia: Studio su potere e potenza in Baruch Spinoza (1981).
    • Çevirisi: Vahşi Anomali: Baruch Spinoza'da Güç ve Kudret Üzerine Bir Çalışma.
    • İçerik: Negri'nin Spinoza felsefesi üzerine yaptığı en temel ve etkili çalışmasıdır. Spinoza'nın oluş ve iktidar kavramlarını Marksist bir perspektifle birleştirerek, özgürleşme potansiyelini vurgular.
  • Marx oltre Marx: Quaderni di lavoro sui "Grundrisse" (1979).
    • Çevirisi: Marx Marx'ın Ötesinde: "Grundrisse" Üzerine Çalışma Defterleri.
    • İçerik: Marx'ın Grundrisse'si üzerine yaptığı bu çalışma, toplumsal işçi (social worker) ve soyut emek gibi kavramları yeniden yorumlayarak İtalyan otonomist Marksizminin temellerini atmıştır.
  • Il dominio e il sabotaggio: Sul metodo e la teoria politica operaia (1978).
    • Çevirisi: Egemenlik ve Sabotaj: İşçi Siyasal Teorisi ve Metodu Üzerine.
  • L'anomalia selvaggia: Saggio su potere e potenza in Spinoza (1981).
    • Çevirisi: Vahşi Anomali: Spinoza'da İktidar ve Kudret Üzerine Bir Deneme.

Biyoiktidar ve Devlet Eleştirisi

  • Dionysos'un Emeği: Devlet Biçiminin Bir Eleştirisi (Labor of Dionysus: A Critique of the State-Form, 1994, Michael Hardt ile).
    • İçerik: Geleneksel devlet biçimini eleştiren bu eser, modern iktidarın biyoiktidar karakterine odaklanır ve yeni bir kurucu iktidar biçimi önermeye çalışır.

Michael Hardt ile Ortak Yazılan Üçleme ve Devam Eserleri

Negri'nin küresel tanınırlığını sağlayan ve güncel siyaset felsefesine yön veren en önemli eserleridir.

  • I. İmparatorluk (Empire, 2000, Michael Hardt ile).
    • İçerik: Küresel kapitalizmin yeni, merkezi olmayan, ulus-üstü egemenlik biçimi olan İmparatorluk kavramını ortaya atar ve ona karşı direnişin öznesi olarak Çokluk'u teorize eder.
  • II. Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi (Multitude: War and Democracy in the Age of Empire, 2004, Michael Hardt ile).
    • İçerik: Üçlemenin ikinci kitabı, Çokluk kavramını derinleştirir, küresel savaşı ve yeni bir devrimci demokrasi biçiminin nasıl kurulabileceğini tartışır.
  • III. Ortak Zenginlik (Common Wealth, 2009, Michael Hardt ile).
    • İçerik: Üçlemenin son eseri olup, ortak (the common) kavramına odaklanır; hem doğal hem de kültürel, toplumsal ve bilişsel üretimin ortak kaynaklarının kapitalist tahakkümden kurtarılmasını hedefler.
  • Meclis (Assembly, 2017, Michael Hardt ile).
    • İçerik: Dörtlemenin son halkası olarak kabul edilebilir. Güncel toplumsal hareketlerin örgütsel sorunlarını, otonomi, liderlik ve kurucu pratik eksenlerinde ele alır.

Diğer Önemli Çalışmalar (Seçme)

  • Kurucu İktidar: Anayasa Sorununa Bir Çalışma (Il potere costituente: Saggio sulle alternative del moderno, 1992).
    • İçerik: Egemen iktidarın (constituted power) karşısına, sürekli yeniden yaratma gücünü elinde tutan halkın gücü (constituent power) kavramını koyar.
  • Bizi Yürekten Seven Üç Ay (Fabbriche del soggetto, 2007).
    • İçerik: Kişisel denemeler ve teorik analizlerin karışımıdır.
  • Aşk ve Devrim: İtalyan Otonomisinin Kısa Tarihi (Pipeline: La mia vita per l'autonomia, 2003).
    • İçerik: Hem biyografik notlar hem de İtalyan otonomist hareketin teorik ve siyasi tarihine dair bilgiler içerir.
  • Kitle Hâkimiyet: İmparatorlukta Emek ve Direniş (Exil: Saggio su Michel Foucault, 2000, Michael Hardt ile).
    • İçerik: Foucault'nun biyoiktidar kavramı üzerinden, modern emek ve direniş biçimlerini inceler.

İmparatorluk

Michael Hardt ve Antonio Negri'nin 2000 yılında yayımlanan İmparatorluk (Empire) eseri, küreselleşme çağında dünya siyasetinin ve egemenliğin doğasını kökten yeniden tanımlayan, çağımızın en etkili siyaset felsefesi metinlerinden biri olarak kabul edilir. Bazı çevrelerce "Yeni Komünist Manifesto" olarak nitelendirilen bu yapıtın ana izlekleri üç temel alanda yoğunlaşır: Yeni Egemenlik Biçimi Olarak İmparatorluk, Biyopolitik Üretim ve Direnişin Öznesi Olarak Çokluk.


1. Yeni Egemenlik Biçimi Olarak İmparatorluk

Kitabın en temel tezi, klasik emperyalizm döneminin sona erdiği ve onun yerini yeni, merkezi olmayan, küresel bir egemenlik biçiminin aldığıdır. Hardt ve Negri bu yeni düzeni İmparatorluk olarak adlandırır.

Emperyalizmden Farkı

  • Emperyalizm: Geçmişteki Avrupa merkezli emperyalizm, ulus-devletler arasında bir rekabet ve sömürgecilik sistemiydi. Güç, ulusal sınırlar ve coğrafyalar üzerinden işlerdi.
  • İmparatorluk: Ulus-devletlerin siyasi sınırlarını aşan, merkezi olmayan ve ağ mantığıyla işleyen küresel bir iktidar düzenidir. Belirli bir coğrafi merkeze (örneğin ABD'ye) indirgenemez, aksine Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, ulus-aşırı şirketler ve hatta sivil toplum kuruluşları gibi farklı tipteki görece otonom yapıların iç içe geçtiği karmaşık bir aygıttır.
  • Evrensellik: İmparatorluk, kendini ulusal sınırların dışında, evrensel bir düzenin kurucusu olarak sunar. Hukuki ve ahlaki bir düzeni temsil etme iddiasındadır.

İmparatorluğun Bileşenleri

Hardt ve Negri, Roma İmparatorluğu'nun anayasal yapısını çağrıştıran bir modelle, İmparatorluğun yönetişimini üç ana bileşenin işbirliği olarak görür:

  1. Monarşik Unsur: ABD ve G8 gibi tekil, güçlü figürler ve kurumlar.
  2. Aristokratik Unsur: Çok uluslu şirketler ve ulus-aşırı kurumlar (IMF, Dünya Bankası) gibi sermayenin küresel egemenliğini temsil eden seçkin yapılar.
  3. Demokratik Unsur: Devlet dışı kuruluşlar (NGO'lar) ve medya gibi küresel sivil toplumu ve "evrensel değerleri" temsil eden kurumlar.

2. Biyopolitik Üretim ve Yeni Emek Biçimi

Hardt ve Negri, İmparatorluk'un sadece malların ve bölgelerin sömürüsü üzerine kurulmadığını; iktidarın doğasının, Foucault'nun kavramları ışığında, kökten değiştiğini öne sürer.

Biyoiktidar (Biopower) ve Biyopolitika (Biopolitics)

  • Biyoiktidar: İktidarın artık sadece bireylerin yasaları çiğnemesini cezalandırmakla kalmayıp, bizzat yaşamın kendisini (sağlık, nüfus, toplumsal üretim) yönetmeye ve kontrol etmeye başlamasıdır. İmparatorluk, hayatın tüm veçhelerine nüfuz eden bir yönetimsel mantık geliştirir.
  • Biyopolitik Üretim: Çağdaş kapitalizmde üretimin odağı, maddi malların üretiminden kayarak enformasyon, iletişim, duygular, semboller ve işbirliği gibi alanı kapsar. Bu, bilişsel ve afektif emek olarak adlandırılır. Artık sadece beden değil, zihin ve toplumsal ilişkiler de doğrudan sermayenin üretken güçleri haline gelir.


Emek Alanındaki Değişim

Hardt ve Negri, üretim biçimindeki bu değişimin, kapitalizmin kendisi için yeni sorunlar yarattığını savunur. Biyopolitik üretim, işbirliğini gerektirdiği ve doğrudan hayatın kendisini ürettiği için, sermayenin onu tam olarak kontrol etmesi ve metalaştırması daha zor hale gelir. Bu durum, direniş için yeni bir potansiyel yaratır.


3. Direnişin Öznesi Olarak Çokluk (Multitude)

Eser, İmparatorluk'un bu yeni egemenlik biçimine karşı direnişin öznesini de teorize eder: Çokluk (Multitude).

Çokluk Kavramı

  • Halktan Farkı: Geleneksel siyaset teorisindeki Halk (People) kavramı, tek bir ulusal kimlik veya ortak bir iradeye (Volonté Générale) indirgenmiş homojen bir toplumsal bedeni temsil ederdi. Oysa Çokluk, tek bir kimliğe ya da öze indirgenemeyen, içsel farklılıklardan (ırk, cinsiyet, kültür, emek biçimi vb.) oluşan, çoğul ve tekil toplumsal bir öznedir.
  • Kurucu İktidar: Çokluk, İmparatorluk'un komuta biçimlerine karşı çıkan ve yeni bir toplumsal düzeni kurma potansiyeline sahip kolektif ve müşterek bir güçtür (Kurucu İktidar).
  • Sınırların Aşılması: Çokluk, küresel ve ulus-üstü doğası gereği, mücadelesini artık ulus-devlet sınırları içinde değil, İmparatorluk'un küresel uzamında yürütür.
Temel Politik Görev

Kitap, Çokluk'un temel politik görevinin, Ortak Olan'ı (dil, bilgi, iletişim, toplumsal ilişkiler ve doğa) İmparatorluk'un kontrolünden kurtarmak ve herkesin faydalanabileceği demokratik bir küresel toplum inşa etmek olduğunu öne sürerek sonlanır. Hardt ve Negri, İmparatorluk'un iç çelişkilerinden doğacak olan bu devrimci potansiyelin altını çizerek, küreselleşmenin getirdiği yeni dünya düzenini hem eleştirir hem de bu düzen içinde yeni bir kurtuluş yolu arar. 

Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi (Multitude: War and Democracy in the Age of Empire), Michael Hardt ve Antonio Negri'nin İmparatorluk (2000) ile başlayan üçlemesinin ikinci halkasıdır ve 2004 yılında yayımlanmıştır. İmparatorluk, küresel egemenliğin yeni biçimini tanımlamaya odaklanırken, Çokluk eseri bu yeni egemenliğe karşı direnişin öznesini ve siyasi projesini merkeze alır.

Eser, üç ana bölümden oluşur: Savaş, Çokluk ve Demokrasi.


1. Savaş: Küresel İç Savaşın Devamlılığı

Kitabın ilk bölümü, günümüz dünyasını karakterize eden savaş durumunu analiz eder. Hardt ve Negri'ye göre, İmparatorluk yalnızca barışçıl bir küresel düzeni yönetmez; aynı zamanda sürekli bir savaş halini de idare eder.

  • Sürekli Savaş Hali (Pax Imperii): Antik Roma'daki Pax Romana gibi, İmparatorluk da kendini barışın sağlayıcısı olarak sunar. Ancak bu "İmparatorluk Barışı" (Pax Imperii), aslında sürekli çatışmaları gizleyen sahte bir barıştır. Küresel düzen, sürekli olarak iç bölünmeler ve çatışmalarla yönetilir.
  • Küresel İç Savaş: Modern ulus-devletler arasındaki savaşların yerini, artık merkezi olmayan bir küresel iç savaş almıştır. Bu savaş, belirli ulusları hedef almaktan ziyade, terörizm, isyanlar, yoksulluk ve göç akımları üzerinden toplumsal yaşamın tüm alanlarına yayılmıştır. Savaş artık bir yönetim aracıdır.
  • Müdahale ve Polislik: Egemenlik, geleneksel savaş ilanları yerine, insani müdahale ve "polislik" operasyonları şeklinde işler. Bu durum, demokrasinin güvenlik rejimleri ve silahlar altında askıya alınmasını kalıcı hale getirme tehlikesini taşır.

2. Çokluk: Kurucu Özne Olarak Tekillikler Topluluğu

Eserin merkezinde, İmparatorluk'a karşı koyacak potansiyele sahip yeni bir siyasi özne olan Çokluk (Multitude) kavramının derinlemesine analizi yer alır. Hardt ve Negri, Çokluk'u siyasi değişimin itici gücü olarak görür.

Çokluk ve Halk Ayrımı

  • Halk (People): Siyaset felsefesinin geleneksel öznesidir. Ulus-devletin inşası için gereklidir, tek bir kimliğe, ortak bir iradeye ve homojen bir yapıya dayanır. Devlet tarafından yönetilmeye ve temsil edilmeye uygundur.
  • Çokluk (Multitude): Tekilliklerden oluşan bir kolektivitedir. Her tekillik, kültürü, ırkı, cinsiyeti, emeği ve yaşam tarzı açısından farklıdır, ancak bu farklılıkları bir araya getiren ortak bir şeyi paylaşırlar. Çokluk temsil edilemez, çünkü doğası gereği çoğuldur ve siyasi iktidarı doğrudan kullanma eğilimindedir.

Otonomi ve Yaratım Gücü

  • Otonom Yaratım: Çokluk, sadece İmparatorluk'un komuta biçimlerine tepki vermekle kalmaz, aynı zamanda hayatı ve kendini yeniden üreten otonom yaratım gücüne sahiptir. Çokluk, kendini yaratan hayatı yaratarak, mutlak demokrasiyi oluşturacak olan kurucu güçtür.
  • Ortak Olanın Paylaşımı: Çokluğun gücü, biyopolitik üretimin bir sonucu olan iletişim, bilgi, duygulanım (afekt) ve işbirliği gibi ortak kaynakları paylaşmasından ve bu kaynakları birlikte kullanmasından gelir. Bu ortak payda, Çokluk'un kolektif direnişinin zeminini oluşturur.

3. Demokrasi: Yeni Bir Küresel Siyasi Proje

Kitabın üçüncü ve son bölümü, Çokluk'un hedefini, yani mutlak demokrasiyi tartışır.

Temsiliyetin Reddi

Hardt ve Negri, ulus-devlet merkezli temsili demokrasi biçimlerinin İmparatorluk çağında yetersiz kaldığını ve Çokluk'un çoğul, hiyerarşik olmayan doğasına uymadığını savunur. Temsil, her zaman Çokluk'un tekilliğini ve yaratıcı gücünü kısıtlama eğilimindedir.


Mutlak Demokrasi İhtiyacı

  • Doğrudan Demokrasi ve Ortak Yönetim: Çokluk'un siyasi projesi, eşitlik ve özgürlük üzerine kurulu, açık ve kapsayıcı, küresel bir toplumun inşasıdır. Bu, gücün bizzat Çokluk tarafından, aracı kurumlar olmaksızın, doğrudan ve ortak biçimde kullanıldığı bir mutlak demokrasi idealini içerir.
  • Direnişin Yolu: Bu mutlak demokrasiye ulaşmanın yolu, İmparatorluk tarafından hayatın tümüne yayılan savaş ve korku rejiminden çıkmakla mümkündür. Hardt ve Negri, Çokluk'un direnişinin, sadece egemenliği reddetmekle kalmayıp, aynı anda yeni, alternatif toplumsal ve politik örgütlenmeleri de kurması gerektiğini vurgular.

Özetle, Çokluk, İmparatorluk'ta ortaya konan küresel egemenlik analizini, ona karşı duran devrimci özne üzerine yapılan detaylı bir incelemeyle tamamlar ve bu öznenin küresel bir barış ve mutlak demokrasi hedefine nasıl ulaşabileceğine dair umutlu bir çerçeve sunar.

Ortak Zenginlik (Common Wealth), Michael Hardt ve Antonio Negri'nin İmparatorluk (2000) ve Çokluk (2004) ile başlayan üçlemesini sonlandıran ve 2009 yılında yayımlanan eseridir. İlk iki kitap küresel egemenliği (İmparatorluk) ve direnişin öznesini (Çokluk) tanımlarken, Ortak Zenginlik bu öznenin eylemini, etiğini ve yeni bir toplumsal düzeni nasıl kuracağını ele alan kurucu bir siyaset projesi sunar.

Bu yapıtın ana izleği, isminden de anlaşılacağı üzere, ortak (the common) kavramına ve mülkiyetin modern siyasi sistemler üzerindeki tahakkümüne odaklanır.


1. Mülkiyet Cumhuriyeti ve Ortak Olanın Tanımı

Kitap, modern siyasetin ve anayasaların temelini oluşturan mülkiyet kavramının eleştirisiyle başlar.

Mülkiyet Cumhuriyeti

  • Hardt ve Negri, modern siyasi düzeni, özellikle büyük burjuva devrimlerinden bu yana, temelini mülkiyet hakkının oluşturduğu bir Mülkiyet Cumhuriyeti olarak tanımlar. Bu cumhuriyet, mülkiyeti bireysel hakların ve güvenliğin merkezine yerleştirir.
  • Yazarlar, bu mülkiyetçi siyasi paradigmanın hem kapitalist hem de sosyalist geleneklerdeki kamu-özel ayrımına dayandığını ve bu ayrımın, asıl zenginlik kaynağı olan Ortak Olan'ı yeterince kavrayamadığını savunur.

Ortak Olanın İki Boyutu

Hardt ve Negri, Ortak Olan'ı iki temel boyutta tanımlar ve bunun, ne özel mülkiyete ne de devlet mülkiyetine indirgenemeyeceğini gösterir:

  1. Doğal Ortak Olan: Hava, su, yeryüzünün ürünleri gibi maddi dünyanın ortak zenginliğidir. Klasik siyaset felsefesinde insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen bu kaynaklar, kapitalist tahakküm tarafından sürekli olarak özelleştirilme tehlikesi altındadır.
  2. Sosyal Ortak Olan: Bilişsel ve biyopolitik üretimin sonuçlarıdır; bilgi, diller, kodlar, iletişim ağları, duygular ve sosyal ilişkiler gibi, sosyal etkileşim ve ileri üretim için gerekli olan sonuçlardır. Bu, Çokluk'un işbirliği ve yaratıcılığıyla sürekli olarak yeniden üretilen ve kapitalizmin el koymaya çalıştığı asıl alandır.

2. Ortak Olan Üzerindeki Mücadeleler

Kitap, Ortak Olan'ın, hem İmparatorluk hem de Çokluk arasındaki mücadelenin ana savaş alanı haline geldiğini ileri sürer.

Kapitalizmin Asalak Rolü

  • Biyopolitik üretim çağında, üretkenlik artık maddi sermayeden ziyade Çokluk'un yaratıcılığı ve işbirliği tarafından yönlendirilir.
  • Sermaye, Ortak Olan'ı (bilgi, ağlar, işbirliği) kendi dışında, parazitik bir biçimde sömürerek ayakta kalır. Üretimin toplumsal ve kolektif doğasına rağmen, sermaye bu üretimin sonuçlarını özelleştirir ve onu kâr makinesi haline getirir.

İstimlak ve Yıkım (Expropriation and Destruction)

İmparatorluk, Ortak Olan'a iki yönlü saldırır:

  1. Doğal Olanın İstimlakı: Doğal kaynakları özelleştirerek ve tahrip ederek (çevre krizi).
  2. Sosyal Olanın Kontrolü: Bilgi akışını, iletişimi ve sosyal ilişkileri kontrol altına alarak (gözetim, fikri mülkiyet yasaları).

3. Özgürlük Etiği ve Devrimi Yönetmek

Ortak Zenginlik'in nihai amacı, Çokluk'un bu sömürüye karşı, kendi otonom varlığını ve özgürlük etiğini nasıl geliştirebileceğini ve yeni bir toplumsal düzeni nasıl kurumsallaştıracağını göstermektir.

Altermodernite Arayışı

Yazarlar, modernite ve antimodernite arasındaki diyalektik karşıtlığın ötesine geçerek, altermodernite adını verdikleri bir yol önermeye çalışırlar. Bu, yalnızca geçmişi reddetmek veya ona geri dönmek değil, mevcut çelişkilerden doğan yeni bir politik ve etik varoluş biçimi icat etmektir.

Kurucu Anayasa ve Komünizm

  • Kitabın en iddialı kısmı, Ortak Olan'ı temel alan yeni bir kurucu anayasa olasılığını tartışmasıdır. Bu anayasa, mülkiyete değil, ortak kaynakların yönetimine ve Çokluk'un kendi kendini yönetme becerisine dayanacaktır.
  • Hardt ve Negri, Komünizm'i (küçük k harfiyle, tarihsel sosyalizmden ayrı olarak), ne özel ne de kamusal mülkiyete dayanan, tamamen Ortak Olan tarafından tanımlanan bir toplumsal örgütlenme biçimi olarak yeniden tanımlar.

Devrimi Yönetmek

Hardt ve Negri, devrimci süreçlerin yalnızca bir patlama anından ibaret olmadığını, aynı zamanda bir kurumsallaşma süreci gerektirdiğini savunur. Devrimi Yönetmek dedikleri şey, Çokluk'un, otonom yaratım gücünü kullanarak, İmparatorluk'un yıkılışını takiben ortaya çıkacak Ortak Zenginlik dünyasında barışçıl ve demokratik yönetim modellerini icat etme projesidir. Bu proje, aşk ve neşe gibi duygusal ve etik temellere de dayanır.

Ortak Zenginlik, böylece üçlemeyi, somut bir etik ve kurumsal vizyonla tamamlayarak, Çokluk'un direnişini, kalıcı bir toplumsal dönüşüm projesine taşıma yol haritasını çizmeye çalışır.

  Meclis (Assembly), 2017 yılında yayımlanmış, genellikle önceki üçlemenin (İmparatorluk, Çokluk, Ortak Zenginlik) analizlerini güncelleyen ve özellikle örgütlenme, strateji ve liderlik sorunlarına odaklanan bir eserdir. Kitap, küresel toplumsal hareketlerin neden kalıcı siyasi değişim yaratamadığı sorusuna bir yanıt arar.

Meclis, esas olarak Çokluk'un gücünü, onu siyasi eyleme ve kalıcı kurumsallaşmaya dönüştürmenin yolları üzerinden inceler.


1. Liderlik Sorunu ve Kentaur Eleştirisi

Kitabın temel problemi, son dönemdeki toplumsal hareketlerin (Occupy, Arap Baharı, Gezi vb.) adaletsizliğe karşı ilham verici protestolar yaratmasına rağmen, neden kalıcı ve kurumsal bir alternatif inşa edemediği sorusudur.

  • Liderliğin Değeri: Hardt ve Negri, geleneksel hiyerarşik liderlik biçimlerinin Çokluk'un doğasıyla çeliştiğini ve devrimci potansiyeli kısıtladığını savunur. Ancak, liderlik sorununu tamamen yok saymak yerine, onun doğasını yeniden tanımlamayı amaçlarlar.
  • Kentaur Stratejisi Eleştirisi: Yazarlar, devrimci siyasetin geleneksel anlayışını Kentaur (yarı insan, yarı at) miti üzerinden eleştirir. Kentaur'un insan kısmı stratejiyi (fikirler, teoriler), at kısmı ise taktiği (örgütlenme, pratik eylem) temsil eder. Geleneksel sol hareketler, stratejiyi teorisyenlere veya liderlere bırakıp, hareketi bu stratejiyi uygulayan bir araç olarak görme eğilimindedir.
  • Yeni Yaklaşım: Hardt ve Negri, bu hiyerarşiyi tersine çevirerek stratejinin bizzat hareketlere, Çokluk'a ait olması gerektiğini söyler. Taktik (örgütlenme ve pratik kararlar) ise yerel ve geçici liderlere bırakılabilir. Yani, Çokluk kendi stratejisini yaratmalı, liderler ise geçici organizasyon görevlerini üstlenmelidir.

2. Çokluk'un Girişimciliği ve Sabit Sermayenin Geri Alınması

Kitap, kapitalizmin dönüşümünü, özellikle de dijital kapitalizm ve finansallaşmanın artan gücünü analiz etmeye devam ederken, Çokluk'un üretkenliğini de vurgular.

  • Çokluk'un Girişimciliği (Entrepreneurship of the Multitude): Neoliberal ideoloji, bireysel girişimciliği yüceltir. Hardt ve Negri bu kavramı ele geçirerek, asıl yaratıcılığın ve üretkenliğin kolektif ve toplumsal işbirliğine dayandığını savunur. Çokluk'un yaratıcı gücü, bireysel kârdan ziyade Ortak Olan'ın üretimi için kullanılmalıdır.
  • Sabit Sermayenin Geri Alınması: Sanayi kapitalizminde sabit sermaye (makineler, fabrikalar) maddiydi. Dijital çağda ise sabit sermaye giderek bilgi, ağlar ve iletişim teknolojileri haline gelmiştir. Bu araçlar, aslında Ortak Olan'ın bir parçasıdır. Çokluk, bu yeni sabit sermayeyi (örneğin dijital platformlar, veri merkezleri) kapitalizmin kontrolünden geri almalı ve onu ortak, demokratik amaçlar için kullanmalıdır. Bu, teknolojiye sırt çevirmek yerine, teknolojinin içinden bir kurtuluş yolu çizmeyi gerektirir.

3. Kurumsallaşma ve "Yeni Prens"

Meclis, önceki kitaplarda vaat edilen yeni siyasi yapının nasıl somutlaştırılacağına dair bir plan sunmaya çalışır.

  • Egemenliğin Ötesine Geçmek: Hardt ve Negri, egemenliğin (tek, merkezî iktidar) her türlü biçimini reddeden egemen olmayan kurumlar icat etme çağrısı yapar. Siyasetin hedefi, devleti ele geçirmek değil, farklı yoldan iktidarı almak olmalıdır.
  • Meclis Hakkı: Kitabın ismi, toplanma (meclis) özgürlüğünün sadece bir protesto hakkı değil, aynı zamanda yeni bir toplumsal alternatif oluşturmaya yarayan kurucu bir siyasi hak olduğunu vurgular. Meclis, Çokluk'un kendini sürekli olarak örgütlemesi, kararlar alması ve Ortak Olan temelinde bir toplum inşa etmesi için bir mekanizmadır.
  • Yeni Prens: Machiavelli'nin Prens'ine gönderme yapan Hardt ve Negri, devrimin ve Çokluk'un stratejisinin somutlaşacağı Yeni Prens'in, tek bir kişi ya da parti değil, bizzat Çokluk'un kendisinin kolektif kapasitesi olduğunu ilan ederler. Bu, hiyerarşik bir liderin yerine, Ortak Olan temelinde örgütlenmiş, sürekli olarak yenilenen bir örgütlenme pratiğinin geçmesi demektir.

Meclis, Hardt ve Negri'nin felsefi analizlerini pratik ve örgütsel siyasetin zorlu alanına taşıyan, güncel sağ popülizm ve otoriterleşme tehditlerine karşı sol hareketlere kalıcı değişim yaratma ve iktidarı farklı yoldan alma yollarını gösteren bir rehber niteliği taşır.

Eleştiriler

Michael Hardt ve Antonio Negri'nin İmparatorluk ve onu takip eden Çokluk, Ortak Zenginlik ve Meclis gibi yapıtları, küresel sol düşünce üzerinde büyük bir etki yaratmış olsa da, hem akademik hem de siyasi çevrelerden çok çeşitli eleştiriler almıştır.

Eleştiriler genellikle üç ana başlık altında toplanır:


1. İmparatorluk Tezine Yönelik Eleştiriler (Ulus-Devlet ve Emperyalizm Sorunu)

Hardt ve Negri'nin ulus-devletin gücünün azaldığı ve merkezsiz, küresel bir İmparatorluk rejiminin doğduğu tezi, en şiddetli eleştirileri almıştır.

  • Ulus-Devletin İhmal Edilmesi: Özellikle Marksist eleştirmenler, yazarların ulus-devletin kalıcı gücünü ve önemini hafife aldığını iddia eder. Günümüz dünyasında, ulus-devletler hala küresel ekonominin ve siyasetin temel aktörleridir ve egemenliklerini sürdürmektedirler. Uluslararası çatışmalar ve büyük güç rekabetleri, İmparatorluk'un varsaydığı "merkezsiz ağ" yerine, hala emperyalizmin geleneksel biçimleriyle açıklanabilir.
  • Küresel Dışarısının Yokluğu: İmparatorluk kavramının bir dışarısının olmadığını iddia etmesi, eleştirmenlere göre, eşitsiz gelişimi ve küresel güneyin sömürülmesini yeterince hesaba katmamaktadır. Sınırlar ve ulusal eşitsizlikler, Hardt ve Negri'nin varsaydığından çok daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

2. Çokluk ve Maddi Olmayan Emek Tezine Yönelik Eleştiriler (Sınıf ve Öznenin Belirsizliği)

Çokluk (Multitude) kavramı, klasik Marksist sınıf kavramının yerine geçme iddiasıyla önemli tartışmalara yol açmıştır.

  • Maddi Olmayan Emeğin Aşırı Vurgulanması: Hardt ve Negri'nin, güncel üretimin ana biçiminin maddi olmayan emek (bilgi, iletişim, duygulanım üretimi) olduğu tezi eleştirilmiştir. Eleştirmenler, bu tezin, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun hâlâ maddi ve tarımsal sektörlerde çalıştığı gerçeğini görmezden geldiğini veya önemsizleştirdiğini belirtirler. Dünyadaki işçilerin büyük bir kısmı hala "maddi olmayan emek" sarf etmemektedir.
  • Sınıf Mücadelesinin Belirsizleşmesi: Çokluk kavramının çok geniş ve her şeyi kapsayıcı olması, devrimci öznenin netliğini kaybetmesine neden olduğu şeklinde eleştirilir. Çokluk, kimlik, kültür, ırk ve cinsiyet farklarını koruyan çoğul bir yapı olsa da, Somut bir siyasal eylem ve organizasyon için gerekli olan ortak zeminin ve mücadelenin odak noktasının belirsizleştiği iddia edilir.
  • Aşırı İyimserlik (Ontolojik İyimserlik): Özellikle Çokluk ve Ortak Zenginlik'teki, kapitalizmin biyopolitik üretiminin aynı zamanda kurtuluşun tohumlarını da taşıdığı yönündeki tezleri, aşırı iyiser ve teleolojik (kaçınılmaz bir sonuca yönelmiş) bulunmuştur. Kapitalizmin krizlerinin otomatik olarak komünizme veya mutlak demokrasiye yol açmayacağı, bunun için somut siyasi örgütlenmenin ve mücadelenin gerekliliği vurgulanır.

3. Kurumsallaşma ve Stratejiye Yönelik Eleştiriler (Meclis Kitabı)

Ortak Zenginlik ve Meclis'te sunulan kurucu siyaset ve strateji önerileri de eleştiriye açıktır.

  • Siyasi Pratiğin Eksikliği: Hardt ve Negri'nin felsefi ve teorik analizlerinin güçlü olmasına rağmen, iktidarı alma ve kurumsallaştırma önerilerinin (Ortak Zenginlik'teki "kurucu anayasa" veya Meclis'teki "Yeni Prens") yeterince somut siyasi pratik ve tarihsel deneyimden yoksun olduğu söylenir. Devrimin nasıl yönetileceği konusundaki çözümleri, politik olarak naif bulunabilir.
  • Liderlik İkilemi: Meclis'te ele alınan Kentaur Stratejisi eleştirisi (strateji Çokluk'ta, taktik liderlikte olmalı) teorik olarak ilgi çekici olsa da, pratik siyasette bu ayrımın nasıl keskin bir şekilde korunacağı ve geçici taktik liderliklerin nasıl kalıcı bir hiyerarşiye dönüşmeyeceği konusunda şüpheler mevcuttur.
  • Teknolojinin Eleştirisi: Yazarların, teknolojinin (özellikle dijital ağların) Çokluk için bir kurtuluş yolu olabileceği yönündeki iyimser bakış açısı, teknolojinin aynı zamanda gözetim, kontrol ve sermaye birikimi için ne kadar güçlü bir araç olduğu gerçeğini göz ardı ettiği için eleştirilmiştir.

Özetle, Hardt ve Negri'nin tezleri, küresel egemenliğin ve direnişin doğasına dair güçlü bir yeniden kavramsallaştırma sunsa da, genellikle ulus-devletin kalıcı gücünü, maddi emeğin önemini ve pratik siyasi örgütlenmenin zorluklarını yeterince ele almadıkları yönünde eleştirilmektedir.

📚 Kitap Çevirileri (Türkçe)

  • Hardt, M. & Negri, A. (2001). İmparatorluk (Çev. Abdullah Yılmaz). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Hardt, M. & Negri, A. (2004). Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Hardt, M. & Negri, A. (2011). Ortak Zenginlik (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Negri, A. (2013). Marx Ötesi Marx: Grundrisse Üzerine Dersler (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Otonom Yayıncılık.
  • Negri, A. (2014). İçkinlik Felsefesi (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Otonom Yayıncılık.
  • Negri, A. (2016). Spinoza ve Biz (Çev. Barış Yıldırım). İstanbul: Otonom Yayıncılık.

📄 Akademik Makaleler

  • Aykutalp, A. & Çelik, A. (2018). Antonio Negri ve Michael Hardt Düşüncesinde İmparatorluk, Çokluk ve Biopolitik Üretim Kavramları Üzerine Kaygı. Kaygı: Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 31, 404–430. https://doi.org/10.20981/kaygi.480834
  • Çakır, H. (2016). Haklı Savaş Kavramına Post-Modern Bir Yaklaşım Olarak M. Hardt ve A. Negri’nin İmparatorluk Tezi. Humanitas, 4(8), 31–45. https://doi.org/10.20304/humanitas.277534
  • Duman, M. Z. (2019). İmparatorluk Nostaljisi: Michael Hardt ve Antonio Negri’de Egemenlik ve İmparatorluk. Liberal Düşünce Dergisi, 24(95), 37–65. https://doi.org/10.36484/liberal.598883
  • Ekren, A. (2025). Antonio Negri ve Michael Hardt’ın “İmparatorluk” ve “Çokluk” Tezleri Üzerinden Küreselleşme Değerlendirmesi. Akademik Düşünce Dergisi, 11, 65–78. https://doi.org/10.53507/akademikdusunce.1613707

🎓 Tezler

  • Tanışır, Ü. A. (2016). İçkinlik Felsefesi ve Antonio Negri’nin Yaklaşımı (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ABD, İstanbul.
  • Alp, E. (2007). Küresel Kapitalizme Karşı İki Makro Politik Eleştirel Yaklaşım: Michael Hardt, Antonio Negri ve Slavoj Žižek (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder