Manuel Castells

Manuel Castells, çağımızın en önemli toplum teorisyenlerinden biridir. Onun düşünceleri, internetin ve bilgi teknolojilerinin getirdiği köklü değişimleri anlamak için birincil referans noktası olmuştur.

Castells'in temel tezleri, ağırlıklı olarak üç ciltten oluşan başyapıtı "Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür" üçlemesinde şekillenir.


Castells'in Temel Tezleri

Castells'in ana tezi, enformasyon teknolojileri devriminin, insanlığın sanayi devrimine benzer, köklü bir dönüşüm geçirerek "Ağ Toplumu" (Network Society) adı verilen yeni bir toplumsal yapıyı ortaya çıkardığıdır.

Bu ana tez, birkaç alt tezle detaylandırılır:

  1. Enformasyonelizm (Informationalism) ve Yeni Üretim Biçimi:
    • Castells'e göre, yeni teknolojik paradigma "enformasyonelizm" olarak adlandırılmalıdır. Kapitalizm ve sanayiciliğin aksine, enformasyonelizmde üretkenlik ve rekabet gücü, bilgi yaratma ve işleme yeteneğine dayanır. Bu, sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda yeni bir ekonomik sistem ve üretim biçimidir.
  2. Ağ Mantığı (The Logic of the Network):
    • Ağ toplumu, temelini hiyerarşik veya merkeziyetçi örgütlenmelerden ziyade, esnek ve dinamik "ağlar" üzerine kurar. Ağlar, bilgi akışına izin verir, hızla uyum sağlar ve küresel ölçekte işleyebilir. Ancak bu mantık, aynı zamanda bir ikilik de yaratır: "ağa dahil olanlar" ve "ağ dışında kalanlar". İktidar, artık bir yerde yoğunlaşmaktan çok, ağların düğüm noktalarında ve akışında bulunur.

Ağ Toplumunda İktidarın Yeni Yüzü

Castells, iktidarın artık sadece bir devletin veya bir kurumun elinde tuttuğu bir "şey" olmaktan çıktığını savunur. Ağ Toplumunda iktidar, öncelikle dört farklı biçimde kendini gösterir:

1. Ağ Oluşturma İktidarı (Networking Power)

Bu, Ağ Toplumunda iktidarın en temel ve en belirleyici biçimidir.

Tanım: Belirli bir ağın var olma ve kapsama yeteneğidir. Kimin veya neyin ağa dahil olduğunu ve kimin dışarıda bırakıldığını belirleme gücüdür.
İşleyiş: Bir birey, şirket veya devlet ne kadar çok küresel ağa (finans, teknoloji, bilgi akışı) erişebiliyorsa ve bu ağları yönetebiliyorsa, o kadar güçlüdür. Ağda olmayan, toplumda da olamaz. İktidara sahip olmak, küresel ağların düğümlerine (nodes) ve kanallarına erişim sağlamak ve onları kontrol etmektir.
Örnek: Küresel finans ağlarına entegre olan bir ulus-devlet (örneğin G7 ülkeleri), bu ağlardan dışlanan bir ulus-devletten (örneğin ekonomik yaptırım altındaki bir ülke) daha fazla iktidara sahiptir.

2. Ağ İktidarı (The Power of the Network)

Bu, iktidarın ağın yapısında kendiliğinden var olan, kişisel olmayan (impersonal) biçimidir.

Tanım: Ağın, üyelerinin ve düğümlerinin davranışları üzerinde uyguladığı normatif ve zorlayıcı kural setidir. Bu, ağın "kodudur."
İşleyiş: Bir ağın mantığı, üyelerinin uyması gereken kuralları (teknolojik standartlar, finansal yönetmelikler, ticari yasalar) belirler. Üyeler, bu kurallara uyarak hayatta kalır; uymayanlar dışlanır. İktidar, kodun içine gömülüdür.
Örnek: İnternet'in teknik protokolleri (TCP/IP), finansal piyasaların algoritmaları veya bir tedarik zincirinin kalite standartları. Bu kodları belirleyenler (teknoloji devleri, uluslararası düzenleyiciler), üyeler üzerinde dolaylı iktidar sahibidir.

3. Ağların Programlanma İktidarı (Programming Power)

Bu, ağın kodunu ve dolayısıyla mantığını değiştirme yeteneğidir. İktidarın en yüksek seviyesidir.

Tanım: Ağın hedeflerini, standartlarını ve başarının ölçütlerini belirleme ve değiştirme yeteneğidir.
İşleyiş: Ağın kurallarını değiştirenler, tüm ağın akışını ve sonuçlarını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirir. Bu, ağın programını değiştirmektir. Castells'e göre, bu iktidar genellikle küresel sermaye, teknokratik elitler ve büyük kurumsal yapılar tarafından kullanılır.
Örnek: AB'nin veri koruma standartlarını (GDPR) değiştirerek küresel şirketlerin işleyişini yeniden programlaması veya büyük bir teknoloji şirketinin algoritmasını değiştirerek kamusal söylemin kurallarını yeniden belirlemesi.

4. Ağları Değiştirme İktidarı (Switching Power)

Bu, farklı ağlar arasında köprü kurma ve kaynakları bir ağdan diğerine yönlendirme yeteneğidir.

Tanım: Farklı stratejik ağlar arasındaki bağlantı noktalarını kontrol etme ve bu bağlantılardan akışı yönetme gücüdür.
İşleyiş: Ağları birbirine bağlayan aktörler, kaynakların (para, bilgi, mal) hareket yönünü ve hızını belirleyerek kritik bir iktidar pozisyonu elde ederler. Bu, rekabet avantajı yaratır ve ağların işbirliğini veya çatışmasını yönlendirir.

Örnek: Bir lojistik şirketi veya bir enerji ticareti firması, farklı tedarik zinciri ve enerji ağları arasındaki geçişleri yöneterek piyasa üzerinde ciddi bir iktidar kurar.

  1. Akışlar Alanı (The Space of Flows) ve Mekânlar Alanı (The Space of Places):
    • Ağ toplumu, yeni bir coğrafya yaratır. "Akışlar alanı," teknolojik ağlar üzerinden hareket eden sermaye, bilgi, imaj ve enformasyonun oluşturduğu küresel, zamansız ve mekânsız bir alandır. İktidar bu alanda yoğunlaşır.
    • Buna karşılık, "mekânlar alanı," insanların gündelik yaşamlarını sürdürdükleri, yerel ve fiziksel coğrafyalardır. Akışlar alanının egemenliği altında, yerel mekânlar giderek marjinalleşme ve anlamsızlaşma riskiyle karşı karşıyadır.
  2. Kimlik ve Anlam Arayışı:
    • Küresel ağların istikrarsız ve akışkan yapısı, bireylerin geleneksel kimlik (aile, ulus, sınıf gibi) kaynaklarından kopmasına neden olur. Buna tepki olarak, Castells'e göre iki tür kimlik ortaya çıkar:
      • "Direniş Kimlikleri" (Resistance Identities): Ulusalcılık, dincilik veya etnik grupların kendi kültürel kimliklerine tutunarak ağın akışkanlığına karşı koyma çabasıdır.
      • "Proje Kimlikleri" (Project Identities): Yeni toplumsal hareketler (feminizm, çevrecilik gibi) ağın sunduğu imkânları kullanarak yeni bir anlam ve kimlik inşa etme çabasıdır.

Castells'in tezleri, sadece bir teknoloji analizi değil, aynı zamanda bu teknolojilerin yarattığı yeni sosyal yapılar, eşitsizlikler ve kimlik krizleri üzerine kapsamlı bir toplum teorisidir.

Castells'e göre, enformasyonelizm paradigması, sanayi toplumunun eski sınıf yapısını değiştirmiştir. Artık iki ana yeni emek türü ortaya çıkmıştır:

  1. "Kendini Programlayan Emek" (Self-Programmable Labor): Bu, enformasyon çağının yeni elit sınıfıdır. Bilgiyi, sembolleri ve teknolojiyi kullanarak yeni değerler yaratma ve yenilik yapma yeteneğine sahip olan yüksek nitelikli iş gücünü ifade eder. Bu kişiler, ağa dahil olma ve ağdan faydalanma gücüne sahiptir.
  2. "Jenerik Emek" (Generic Labor): Bu ise, ağların sunduğu teknolojiyi sadece uygulayan, tekrarlayan ve kolayca yer değiştirilebilen bir iş gücünü temsil eder. Bu emek türü, küresel ağlar içinde kolayca taşınabildiği için daha savunmasızdır ve genellikle düşük ücretlidir.

Castells'in bu tezi, günümüzdeki "bilgi işçisi" ve "gig ekonomisi" çalışanları arasındaki uçurumu açıklamada güçlü bir araç olarak görülür.

Castells'in bahsettiği bu yeni sınıf sistemi, çoğu zaman "meritokrasi" (liyakat sistemi) ideolojisiyle gerekçelendirilir. Yani, ağı yönetenlerin, yetenekleri ve sıkı çalışmaları sayesinde o pozisyonlara geldikleri ve bu durumun adil olduğu düşünülür.

Ancak, felsefeciler bu duruma eleştirel bir gözle bakar: Eğer bilgiye ve ağlara erişim, zaten doğuştan gelen sosyoekonomik avantajlara bağlıysa, yani başlangıç noktası eşit değilse, bu sistemi "adil" veya "liyakat üzerine kurulu" olarak adlandırabilir miyiz?

Bu durum, hukuk ve siyaset felsefesinde iki temel adalet ilkesi arasındaki en büyük gerilimi ortaya koyar:

  1. Liyakat Temelli Adalet: Bir kişinin, yeteneği ve çabasıyla yarattığı değeri hak ettiğini savunan görüştür. Fikirsel mülkiyetin korunması ve "icat edenlerin hakkının verilmesi" bu ilkeye dayanır. Bu görüşe göre, eşitsizlik, eğer adil bir süreçten kaynaklanıyorsa meşrudur.
  2. Dağıtımcı Adalet: Toplumsal faydaların, yüklerin ve zenginliğin nasıl paylaştırılması gerektiğini sorgulayan görüştür. Bu yaklaşım, sadece sürecin adil olmasını değil, aynı zamanda sonucun da ahlaki olarak kabul edilebilir bir eşitsizlik seviyesinde olmasını ister.


Kaynakça:

Türkçeye Çevrilmiş Kitaplar

  • Ağ Toplumunun Yükselişi (The Rise of the Network Society, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür, Cilt I) Çev. Ebru Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005.

  • Kimliğin Gücü (The Power of Identity, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür, Cilt II) Çev. Ebru Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006.

  • Milenyumun Sonu (End of Millennium, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür, Cilt III) Çev. Ebru Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2007.

  • İnternet Galaksisi: İnternet, İş, Toplum (The Internet Galaxy) Çev. Ebru Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005.

  • Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür Üzerine Söyleşiler (Conversations with Manuel Castells, Martin Ince ile söyleşiler) Çev. Ebru Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder