N.Malebranche

Nicolas  Malebranche (1638-1715)

Augustinus ve Descartes felsefelerinin bi­leşimi sayılabilecek Kartezyen bir felsefe ortaya koyan Fransız filozof ve Katolik tanrıbilimci. En önemli yapıtı olan De la recherche de la vérité (Hakikatin Soruştu­rulması, 3 cilt, 1674-75) başlıklı kitabın­da metafizik, bilgikuramı, etik, fizik ve felsefi tanrıbilimi içine alan birçok ko­nuyu ele almıştır. Bu yapıt döneminin birçok düşünürünü etkilediği gibi birçok düşünür tarafından da eleştirilmiştir.

Malebranche'ın felsefesinin üç ayağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi en dizgeli ve ünlü yaklaşımını oluşturan ara-nedenciliktir. Malebranche düşünceleri­mizi ve duygularımızı incelerken onlar arasında zorunlu bağlantılar kuramadı­ğımızı, zihin ile bedenin birbirini neden­sel olarak etkilemediğini, ikisi arasındaki nedensel gibi görünen ilişkinin gerçekte Tanrı tarafından kurulduğunu savunur: Tanrı evrendeki tek nedensellik kaynağı­dır ve evrende ne kadar zihinsel ya da fi­ziksel olay varsa hepsi de Tanrı'nın gücü­nün kendini göstermesinin aranedenleri olarak değerlendirilmelidir.

Dolayısıyla bir bilardo topunun diğerinin ona çarp­masıyla hareket etmesi örneğinde olduğu gibi, bir olayın diğerini takip ettiğini gör­düğümüzde ikinci olaya neden olan zo­runlu bir bağlanu ya da güç göremeyiz. Malebranche'ın buna getirdiği açıklama yalın bir biçimde Tanrı'nın her olaya ne­den olduğu yönündedir. Nedensel sıra­lama zinciri ya da ardardalıklar olarak gördüğümüz şey aslında Tann'nın eyle­minin bağımsız aranedenlerinden başka bir şey değildir. Tanrı'dan başka etkin ya da ikincil nedenler söz konusu değildir.

 İkinci ayak ise "tanrısal yansıma" olarak adlandırılabilir. Buna göre insan bilgisi­nin üzerine kurulu olduğu bütün tasarımlar gerçekte Tanrı'nın zihnindeki tasarımlardır ve bunlar şeylerin özleridir. Malebranche yalnızca düşünceler ile duy­guların ayırdma varabildiğimizi öne sü­rer.

Düşünceler bizden bağımsız olarak varolan ve Tanrı'da görülen doğrulardır; biz bu kutsal düşünceler tarafından ay­dınlatılırız. Fiziksel gerçekliğin bilgisi dü­şüncelerimizden farklı olduğundan ötü­rü, doğrudan bir bilgisine sahip olmasak da vahiyle fiziksel dış dünyayı Tanrı'nın yarattığını biliriz.

Felsefesinin üçüncü ve son ayağı tanrıbilimde ise Malebranche, dünyada kötülüğün ve günahın varlığını doğa yasalarının yalınlığına ve evrenselli­ğine, bir de Tanrı'nın dünyada kurup iz­lenmesini salık verdiği erdeme dayanarak açıklamaya çalışır. Malebranche bu bağlamda Tanrı'nın bilgeliğini, iyiliğini ve gü­cünü yeryüzündeki kötülükle bağdaştıran ya da bu iki zıt kutbun nasıl bir arada bulunduğunu açımlayan bir teodise geliş­tirmiştir. Çok da doyurucu olmayan bu açıklamasında, Tanrı bu dünyayı sarmış bulunan bozuklukları barındırmayan da­ha mükemmel bir dünya yaratabilecek olsa da bunun kutsal biçimlerde çok daha büyük bir karmaşıklık gerektirece­ğini söyler. Oysa ki Tanrı daima olası en yalın biçimlerde ve yalnızca yasa benzeri genel istençlerle davranır; Tanrı asla tikel ya da ad hoc istençlerle eylemez. Tanrı herhangi bir tikel duruma müdahale ede­bilse de, herhangi bir kötülüğü önleyebilse de bunu yapmaz çünkü bu Tanrı' nın evreni yaratma amacıyla uyuşmaz; bu yüzden sıradan doğa yasaları süreçleri aracılığıyla kötülükler meydana gelebilir.

Malebranche'ın tanrıbilimsel dizgesinde, dünyanın mükemmelliği ya da iyiliği ya­saların yalınlığına göreceleştirilir. Birlikte alındıklarında evrenin yasaları ile görün­güleri Tanrı'nın en saygı duyulacak par­çası olan "bütün"ü oluştururlar. Her üç yaklaşımında da Malebranche, ister mad­di ister zihinsel isterse ahlâki olsun Tan­n'nın evrendeki etkin rolünü göstermeyi denemiştir.
Malebranche'ın diğer önemli çalışma­ları arasında Traite de la nature et de la grâce (Doğa ve Kayra Üzerine İnceleme, 1680), Entretiens sur la métaphysique et sur la reli­gon (Metafizik ve Din Üzerine Görüş­meler, 16S8) ile Traite de morale (Ahlâk Üzerine İnceleme, 16S3) sayılabilir.

Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder