Genellikle Heidegger ile birlikte anılan Karl Jaspers’in (1883-1969) felsefesi varoluşçu düşüncenin diğer bir dünyasallaştırılmış görünümüdür. Varoluşçuluk, Jaspers’in ellerinde, daha kolay anlaşılır ve yöntemsel bir formül haline gele cektir. Jasper’in ilk dönem yazıları psikopatoloji alanında olmuştur, ve felsefesini bir bilimadamı kesinliği ve mantığı için de ortaya koyma girişiminde bulunacaktır. Psychologie der Weltanscharnmgen (Dünya-Görüşleri Psikolojisi, 1919) yapıtında, yazgı, kötülük ve ölüm gibi bazı kaçınılmaz olguların varlığı içindeki bireysel insanın çok sayıdaki temel insan tep ki ve kararlarının çeşitli olası dünya-kuramlarını göz önünde bulundurarak daha sonraki varoluşçuluğunun izlerini ortaya koymuştur. Varoluşçuluk, kültür içinde varolan buhrana bir yanıt, temel bır dünya görüşü olarak değerlendirilebilir. Jaspers’in üç ciltlik çalışması olan Philosophie (Felsefe, 1932) varoluşçu felsefesinin dizgesel bir formülleştirilmesidir. Jaspers, yöntembilimsel sorun üzerine yoğunlaşarak felsefe tarihi oluşumu içinde yer alan üç yöntemin ayrımını ortaya koyar Bu yöntemler karşılıklı olarak birbirleriyle ilintili değillerdir ve her bir yöntem, felsefi araştırma için kendi farklı katkısını sunar.
1)Felsefi dünya-çıkış noktası yöntemi (philosophische Weltorientierung) insan ve dünyanın bir felsefi anlayışı için araştırmada, bilimsel bilgi kullanımıdır. Fiziksel ve psikolojik bilimler kişinin dünyadaki çıkış noktasını ortaya koyar — ve bu Jaspers için önemli bir olgudur—felsefeci, bilimsel araştırmaların özsel sınırlandırmalarını hiçbir zaman göz önünde kaçırmamaktır; mantık ve matematik gibi biçimsel bilimler de, yetersizliklere sahiptir, ayrıca doğa ve insanın görgücü bilimlerinde tam bir doğruluk sistemi elde etmek olanaksızdır. Olguculuk (positivısm) ve düşüncecilik (idealizm) gibi bazı bilimsel kökenli felsefeleri sahte ve yapay bir tamamlanmışlığa sahiptir; fakat gerçek bir eleştirel felsefe, bilimin özsel yetersizliğini ortaya koyar Bu, Kant’ın felsefesinin başlıca öngörülerinden biridir.
2)Jas-Existenzerhellung (varlığın açıklaması) olarak adlandırır: bu Kierkegaard ve Heidegger bağlantısı ile ortaya koymuş olduğumuz varoluşçu düşünce yöntemidir. Bireyin tüm seçimlerindeki özgürlüğü ve bunun sonucu olarak mutlak sorumluluğu, varoluşçu açıklamanın başlıca olgularıdır. Jaspers’in varoluşçuluğu, özgür bireyler arasındaki, “iletişim” olarak adlandırılan ilintiyi vurgulamaktadır. Tamamen soyutlanmış bir kişilikte böyle birşey yoktur, yalnızca çağdaş toplumda değil, aynı zamanda tarihin yapısı içinde de, kişiler arasında her zaman için bir etkileşim olmuştur. Jaspers, tarihsel oluşum içinde farklı dönemlerin kişileri arasındaki karşılıklı etkileşimi, bireylerin özgürlükleri açısından ortaya koyacaktır.
3)Üçüncü yöntem Metaphysik (metafizik) yöntemidir. Jaspers’e göre, metafizik, felsefecinin “bir varlığı” araştırması, felsefecinin Tanrı ile denk tuttuğu bir mutlağı arayışıdır. Kılgın felsefenin ereği olan felsefi mutlak düşüncesine, bilim aracılığı ile değil, yalnızca varoluşçu düşünce ile ulaşılabilir. Metafiziksel düşünme, varoluşçu düşünmenin yanı sıra, çeşitli diyalektik, düşsel, spekülatif ve simgesel teknikleri kullanır.
Jaspers’in felsefi yöntemi, Heidegger’inkinden çok daha kapsamlıdır.. Çok geniş bir açık fikirliliğe sahip olmasına karşın, onun felsefesi tüm biçimleriyle varoluşçuluğun özelliklerini, aynı kızgınlık ve üzüntüyü taşımaktadır. Kierkegaard’ın “ölme düşüncesi” ve Heidegger’in “ölüm için varlığı”, Jaspers’in kişinin kendi özgürlüğü ve kendi üstünlüğü düşüncesinde yaşam bulur.
Çağdaş Felsefe-Frank Thilly-Çeviri: İbrahim Şener-İzdüşüm Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder