Karen Barad

Karen Barad, çağdaş felsefenin en özgün ve disiplinler arası düşünürlerinden biridir. Kendisi, kuantum fiziğini ve feminist teoriyi bir araya getiren "Etkin Gerçekçilik" (Agential Realism) adını verdiği benzersiz bir felsefe geliştirmiştir.


Biyografi: Fizikçi ve Feminist Düşünür

Karen Barad, 1958 yılında doğdu. Aldığı eğitim ve kariyer yolculuğu, düşüncesinin neden bu kadar farklı olduğunu açıklar.

  • Çift Uzmanlık Alanı: Hem teorik fizik hem de feminist teori alanlarında eğitim almıştır. Kuantum fiziği alanında doktorasını yaptıktan sonra, bilim felsefesi ve feminist düşünce üzerine çalışmaya başlamıştır.
  • Akademik Kariyer: Günümüzde ABD'de bulunan Kaliforniya Üniversitesi (Santa Cruz) Cinsiyet, Kadın Çalışmaları ve Bilimsel Düşünce Tarihi Bölümü'nde profesör olarak görev yapmaktadır.

Bu çift uzmanlık, Barad'ın felsefesinde teorik fiziğin soyut kavramlarını (örneğin kuantum dolanıklığı) sosyal ve etik konulara uygulamasına olanak tanır.


Temel Düşüncesi: Etkin Gerçekçilik (Agential Realism)

Barad'ın felsefesinin kalbinde yer alan ve "Evrenle Yarı Yolda Buluşmak" (Meeting the Universe Halfway) adlı kitabında detaylandırdığı temel tez, "şeylerin" ve "anlamın" birbirinden ayrı olmadığıdır.

1. Dünyayı İlişkilerden Oluşturmak: Barad, dünyayı, birbirinden bağımsız nesnelerin toplamı olarak değil, ilişkilerden oluşan dinamik bir ağ olarak görür. Geleneksel felsefe, önce nesnelerin var olduğunu, sonra da aralarındaki ilişkilerin oluştuğunu varsayar. Barad ise tam tersini savunur: İlişkiler, nesnelerin kendisini var eden şeydir. Bu duruma, kuantum fiziğindeki "dolanıklık" (entanglement) kavramından ilham alarak "ontolojik dolanıklık" adını verir.

2. Fenomenler, Etkin Kesmeler ve Madde-Söylemsel Üretim: Barad'ın felsefesini anlamak için üç temel kavram anahtar rol oynar:

  • Fenomenler (Phenomena): Fenomen, bir gözlemcinin pasif bir şekilde baktığı nesne değildir. Aksine, gözlemcinin, gözlemlenenin ve ölçüm araçlarının "ortak üretimiyle" ortaya çıkan, dinamik ve geçici bir birliktir.
  • Etkin Kesmeler (Agential Cuts): Bir fenomenin, dolanık ilişkiler ağından geçici olarak ayrılıp, bir "parça" veya "nesne" olarak görünür hale gelmesi, bu etkin kesmeler sayesinde olur. Bu kesmeyi yapan insan değildir; bu, maddenin ve söylemin dinamik birleşimiyle oluşan bir süreçtir.
  • Madde-Söylemsel (Material-Discursive): Barad'a göre, madde (dünyanın fiziksel gerçekliği) ve söylem (dünyayı anlamlandırdığımız dil ve kavramlar) birbirinden ayrılamaz. Düşüncelerimiz, fiziksel süreçleri, fiziksel süreçler de düşüncelerimizi şekillendirir. Dolayısıyla, sadece bir şeyin fiziksel varlığından değil, aynı zamanda onun söylemsel üretiminden de bahsetmek gerekir.

Barad, bu yaklaşımıyla bilimi sadece nesnel bir bilgi üretimi olarak değil, aynı zamanda etik ve politik bir eylem olarak da ele alır.

Karen Barad'ın felsefesinin en can alıcı noktası olan Etkin Gerçekçilik (Agential Realism) kavramını daha derinlemesine inceleyelim.

Bu kavramın temel tezi şudur: Dünya, parçalardan değil, ilişkilerden oluşur. Bir nesne, varlığını diğer şeylerle olan karmaşık ilişkisi içinde kazanır. Geleneksel düşüncenin aksine, bir nesne zaten var değildir, o, bir fenomenin parçası olarak "oluşur".

Bu soyut fikri somutlaştırmak için, Barad'ın sıklıkla atıf yaptığı kuantum mekaniğindeki çift yarık deneyi üzerinden ilerleyebiliriz.

Çift Yarık Deneyi ve Etkin Gerçekçilik

Deney, elektronlar gibi atom altı parçacıkların hem parçacık hem de dalga gibi davranabildiğini gösterir.

Geleneksel Bakış Açısı: Geleneksel felsefe, bu deneydeki elektronu, ölçüm aracını ve gözlemciyi ayrı ayrı var olan, bağımsız nesneler olarak görür. Elektronun zaten var olduğunu ve bizim sadece onun doğasını (parçacık mı, dalga mı?) keşfettiğimizi varsayar.

Barad'ın Etkin Gerçekçilik Yaklaşımı: Barad'a göre bu varsayım yanlıştır. Deneydeki her şey, tek bir "fenomen"in parçasıdır.

  1. Fenomen (Phenomenon): Fenomen, ayrı bir elektron ve ölçüm cihazı değildir. Fenomen, elektronun, yarıkların, ölçüm cihazının ve gözlemcinin birbiriyle dolanık (entangled) olduğu tek bir oluşumdur. Onlar birbirinden bağımsız varlıklar değildir.
  2. Etkin Kesme (Agential Cut): Bir elektronun parçacık gibi davranmasının nedeni, ona bakmamız veya bir ölçüm yapmamız değildir. Bu davranış, ölçüm aracının, fenomeni bir "elektron" ve "ölçüm sonucu" olarak ayıran "etkin kesmeyi" yapmasıyla ortaya çıkar. Bu kesme, bir insan iradesiyle değil, maddenin ve söylemin dinamik etkileşimiyle gerçekleşir.
  3. Madde-Söylemsel (Material-Discursive): Bu, Barad'ın en önemli tezidir. Madde (ölçüm cihazının fiziksel yapısı) ve söylem (ne aradığımıza dair bilimsel hipotezimiz) birbirinden ayrılamaz. Hangi soruyu sorduğumuz (söylem), hangi cihazı kullandığımızı (madde) belirler ve bu ikisi birlikte elektronun nasıl "var olduğunu" yaratır.

Dolayısıyla Barad, bilimin dünyayı pasif bir şekilde keşfetmediğini, aksine bilimsel uygulamalarımızın dünyanın "var olma" biçimini aktif olarak şekillendirdiğini savunur. Nesneler, kendilerini oluşturan ilişkiler ağı içinde ortaya çıkarlar.

Bu düşünce, sadece fiziğe değil, toplumsal olgulara da uygulanabilir. Örneğin, "cinsiyet" veya "ırk" gibi kavramların, sadece biyolojik gerçeklikler değil, aynı zamanda toplumsal uygulamalar ve söylemlerle yaratılan "fenomenler" olduğunu söyleyebiliriz.

Geleneksel felsefe, nedenselliği genellikle doğrusal bir "sebep-sonuç" zinciri olarak görür: Bağımsız bir varlık (sebep), başka bağımsız bir varlık (sonuç) üzerinde bir etki yaratır. Bu, bilardo toplarının birbirini itmesi gibi, dışsal bir etkileşimdir.

Ancak Barad için durum tamamen farklıdır. Etkin Gerçekçilik felsefesi, nedenselliğin, ayrı varlıklar arasında bir etkileşim değil, ilişkilerin doğasından kaynaklanan içsel bir süreç olduğunu savunur.

  • Bir fenomenin parçaları, zaten birbirine dolanıktır (entangled). Dolayısıyla, "sebep" ve "sonuç" bağımsız değildir; onlar aynı fenomenin içindeki farklı anlardır veya görünümlerdir.
  • Bir etkinin ortaya çıkması, bir sebebin gücüyle başka bir şeye etki etmesi değil, fenomenin içindeki ilişkilerin yeni bir konfigürasyona dönüşmesidir.
  • Yani, nedensellik dışsal bir eylem değil, maddenin ve söylemin dinamik birleşimiyle oluşan fenomenin kendi kendini yeniden düzenleme biçimidir.

Barad'ın nedensellik anlayışı, "Bir şey, başka bir şeye ne yapar?" sorusundan çok, "Şeyler, birbirleriyle nasıl birlikte var olur ve birlikte neye dönüşürler?" sorusuna odaklanır. Bu, nedenselliği lineer bir zincirden, çoklu ve karmaşık bir ağa taşıyan radikal bir düşüncedir.

Karen Barad'ın felsefesi, sunduğu radikal yeni bakış açısı nedeniyle, hem bilim dünyasından hem de felsefe çevrelerinden önemli eleştiriler almıştır. Bu eleştiriler, genellikle onun temel tezlerinin sınırlarını ve potansiyel sorunlarını işaret eder.

İşte en sık dile getirilen eleştirilerden bazıları:


1. Bilimsel Kavramların Metaforik Kullanımı

Bu eleştiriye göre, Barad kuantum fiziği gibi karmaşık bilimsel alanlardan aldığı "dolanıklık" ve "fenomen" gibi kavramları, sosyal ve kültürel olaylara uygularken bu kavramları asıl fiziksel bağlamlarından kopararak sadece birer metafora dönüştürür. Eleştirmenler, kuantum dünyasındaki bir atomun davranışıyla bir toplumun işleyişini aynı kavramlarla açıklamanın bilimsel olarak sağlam bir temele dayanmadığını savunur.


2. İnsan Eyleyiciliğinin Önemsizleştirilmesi

Barad'ın tüm varlıklara (maddelere, fikirlere, atomlara) bir tür "eyleyicilik" atfetmesi, bazı eleştirmenler için insan eyleyiciliğini ve ahlaki sorumluluğunu gölgede bırakma riski taşır. Eğer her şey bir eyleyiciyse, insanlara özgü bilinçli seçimler, ahlaki sorumluluk ve kasıtlı eylemlerin benzersiz rolü nerede kalır? Bu, post-humanist bir duruşun insanı önemsizleştirdiği yönünde endişeler doğurur.


3. Epistemolojik (Bilgi Kuramsal) Belirsizlik

Bu eleştiri, Barad'ın felsefesinin bilginin doğası üzerine soru işaretleri yaratmasından kaynaklanır. Eğer bir fenomen, gözlemcinin, cihazın ve gözlemlenenin dolanık birliği ise ve "gerçeklik", bir "etkin kesme" ile ortaya çıkıyorsa, nesnel bilgiye nasıl ulaşabiliriz? Eleştirmenler, Barad'ın yaklaşımının, nesnel bilimsel gerçeklerin varlığını reddederek bilimsel şüpheciliğe kapı araladığını ileri sürer.


4. Bireysel Varlığın Ortadan Kalkması

Barad'ın "kendiliğin" (selfness) var olmadığı ve her şeyin ilişkilerden oluştuğu tezi, bireyci yaklaşımları benimseyenler için büyük bir sorundur. Bireyin, özerk kimliğinin ve özgür iradesinin reddedilmesi olarak algılanabilir. Eleştirmenlere göre bu, hukuki, ahlaki ve siyasi sistemlerin temelini oluşturan "birey" kavramını sorgulanır hale getirir.

Dijital Aygıt ve Güç İlişkisi

Barad'ın "maddesel-söylemsel" yaklaşımıyla bu durumu şöyle analiz edebiliriz:

  • Aygıt, bir Araç Değil, Bir Fenomendir: Dijital platformlar, algoritmalar ve gözetim sistemleri, basitçe birer araç değildir. Onlar, politik ve ekonomik çıkarlarla ontolojik olarak dolanık birer fenomendir. Bu aygıtlar, varlıklarını, kapitalist birikim ve siyasi kontrol gibi söylemsel pratiklerle birlikte kurarlar.
  • Algoritmalar ve Etkin Kesmeler: Bu aygıtların algoritmaları, bir nevi "etkin kesme" işlevi görürler. Olası kolektif eylem potansiyelini, bireyleri yankı odalarına hapsederek, yanlış bilgiyi teşvik ederek ve belirli sesleri görünmez kılarak, en başından keserler. Halkın yaşadığı acı, bu aygıtlar tarafından "parçalanır" ve birleşik bir "fenomen" haline gelmesi engellenir.

Bu durum, sorunun sadece bireysel farkındalıkla çözülemeyeceğini gösterir. Çünkü oligarklar, farkındalığın ve kolektif eylemin önünü kesen bizzat fiziksel ve algoritmik yapıları kontrol etmektedirler.

Direnişin Yeni Yolu

Barad'ın felsefesi bize bu zorlu tablo karşısında umutsuzluğa düşmek yerine, direnişin yeni yollarını düşünmemiz gerektiğini söyler:

  • Söylem Tek Başına Yetersizdir: Sadece eleştirel bir söylem üretmek yeterli değildir. Direniş, söylemsel olduğu kadar maddesel de olmalıdır. Yani, bu aygıtların fiziksel ve algoritmik yapısını sarsacak eylemler, alternatif teknolojik ağlar (açık kaynak sistemler, merkeziyetsiz platformlar) yaratmak da gereklidir.
  • Yeni Etkin Kesmeler Yaratmak: Amaç, mevcut güç ağının yaptığı kesmelere karşı, yeni ve farklı türde "etkin kesmeler" yaratmaktır. Bu, örneğin, veri sızıntıları, kolektif dijital sivil itaatsizlik veya bilginin dolaşımını yeniden yapılandıran yaratıcı eylemlerle mümkün olabilir.
Kaynakça

📌 1. Türkçeye Çevrilmiş Metinler

  • Barad, K. (2022). Evrenle Yarı Yolda Buluşmak: Kuantum Fiziği ve Feminizm Arasında Onto-Epistemolojik Bir Diyalog. Çev. Kağan Kahveci. İstanbul: Kolektif Kitap.

  • Barad, K. (2023). “İlişkisellik ve Sorumluluk: İntra-aksiyonun Etik Boyutu.” Çev. E. Yıldız. Felsefe Tartışmaları, 69(1), 55–72.

📌 2. Akademik Tez ve Makaleler (Türkçe)

  • Yıldız, E. (2021). Kuantum Feminizm ve Onto-Epistemoloji: Karen Barad’ın Düşüncesi Üzerine. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi.

  • Demir, B. (2022). Yeni Materyalizm ve İntra-aksiyon Kavramı: Karen Barad Perspektifi. Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi.

  • Kahveci, K. (2023). “Karen Barad’da Madde, Etik ve Bilgi: Onto-Epistemolojik Bir Yaklaşım.” Felsefe Tartışmaları, 68(2), 77–94.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder