Yeni Kantçılık

























































Yeni Kantçılık
Neden Kant’a Dönüş?

Kant’ın Rönesans’tan sonraki Avrupa felsefesinin hemen tüm çizgilerini kendi felsefesinde toplamış ve bunları kendi felsefesinin potasında birleştirmeye çalışmış bir filozof olduğu bilinir. Öyle ki, onun felsefesi, kendisinden sonraki tüm felsefeleri, bunlardan bazıları Kant’a karşı çıkmış olsa da, beslemiştir ve beslemeye devam etmektedir. Öyle ki, şu sözler, başka hiçbir filozof için söylenmemiştir: “Kant’a karşı çıkmak için bile önce Kantçı olmayı bilmek gerekir.”3

Yeni Kantçılık, ondokuzuncu yüzyılın ortalarında zurück zu Kant! (Kant’a dönelim!) sloganıyla ortaya çıkmış filozofların başlattığı ve son temsilcileri halen yaşayan, bu demektir ki, felsefe tarihinin tanıdığı en uzun ömürlü felsefe okulu, daha doğrusu aynı ad altında anılan bir felsefe okulları topluluğu olmuştur.
Yeni Kantçılığın ortaya çıktığı dönemde Alman felsefesinde belli başlı felsefeler, felsefe akımları şunlardır:
1. Alman İdealizmi (Fichte, Schelling, Hegel vd),
2. Pozitivizm (Comte, Häckel, sosyal Darwinizm),
 3. Marksizm (Marx, Engels),
4. Hermeneutik (Schleiermacher, Dilthey).
Yeni Kantçılığın doğuşunda 1850’li yıllarda Eduard v. Hartmann ile H. v. Helmholtz’un Kant’a yönelik çalışmalarının etkili olduğu görülür. 1865’de Otto Liebmann, Kant und die Epigonen (Kant ve Taklitleri) adlı kitabında, zurück zu Kant! (Kant’a dönelim!) çağrısını yapmıştır.4 1866’da Friedrich Albert Lange, Geschichte des Materialismus und Kritik seiner Bedeutung in der Gegenwart (Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi) adlı iki ciltlik yapıtında Kant’ın bilgi öğretisi ışığında bir materyalizm tarihi ve eleştirisi ortaya koymuştur.5 Bu yapıtlar, Yeni Kantçılığın ilk ürünleri sayılır. Yeni Kantçılık 1850’lerden günümüze yüz elli yıllık bir geçmişe sahip olmakla birlikte, en etkili olduğu dönem, 1870-1940 arasındaki yetmiş yıllık dönem olmuştur.
Ondokuzuncu Yüzyıl Felsefesi İçinde

Yeni Kantçılığın Ortaya Çıkış Nedenleri

ı- Dönemin bazı filozofları o sıralarda büyük bir gelişme gösteren doğa bilimlerinin kendilerini felsefeden bağımsızlaştırma çabalarına ve kendisi de bir felsefe olmasına rağmen bu çabalara yataklık eden pozitivist felsefeye ve pozitivist bilim anlayışına karşı bir tepki duyuyorlar. Bu tepki yalnızca doğa bilimlerinin idolleştirilmesine yönelik bir tepki de değil. Özellikle pozitivist biyolojiye, Häckel’in ırkçılığa pek elverişli sosyal Darwinizmine de liberal/hümanist ve kısmen sosyalist bir tepki de burada belirleyici oluyor.6

ıı- Bu filozoflar Marxçı materyalizme karşı Kant’ın idealist bilgi öğretisinden hareketle bir eleştiri geliştiriyorlar. Ayrıca Marx’ın sınıf temeline dayalı sosyalist öğretisine karşı, ahlakçı bir sosyalist öğreti geliştirmek çabasındalar (bu nedenle Marxistler tarafından Yeni Kantçılık daha sonraları bir “burjuva öğretisi” olarak nitelendirilecek, Yeni Kantçı sosyalizm “revizyonist sosyalizm” adı altında kötülenecektir).

ııı- Aynı filozoflar Alman İdealizmine, özellikle Hegel’in spekülatif tarih felsefesine de tepkililer. Onlar, Hegel’in, iddia edilenin aksine, tarihi, insanın özgürleşme tarihi olmak bir yana, bir çeşit tanrısal determinizmin hüküm sürdüğü bir alana dönüştürdüğünü, insanı bir tanrısal determinizmin kölesi kıldığını ileri sürüyorlar.

ıv- Filozoflarımızın hermeneutik karşısında ikili bir duruşa sahip olduklarını saptıyoruz:
 1. Yeni Kantçı filozoflar hermeneutiğin (özellikle Dilthey’ın) relativist tarih öğretisine ve tin bilimleri metodolojisine tepkililer;
2. aynı filozoflar, anlamanın hermeneutik içinde insanı, tarihi kavramada bir temel yönteme dönüştürülmesi çabasını destekliyor ve Dilthey’ın pozitivist doğa bilimi modelinin insan/tarih/toplum/kültür konularına uygulanmasına ilişkin eleştirisini büyük ölçüde onaylıyorlar.

Hareket Noktası: Kantçı Düalite

Yeni Kantçı okulların hemen hepsinin hareket noktası Kantçı düalitedir. Kantçı fenomen-numen ayrımı Yeni Kantçı okulların hemen hepsinde bir temel ayrım olarak onaylanır. Bir doğa varlığı olarak insan, fenomenler dünyası içinde nedensellik yasalarınca belirlenmiştir; fakat o, aklı ve özgür istenciyle bu fenomenler dünyasında kendisine ait bir numen dünyası, bir ahlaksal dünya kurar, kurabilir. Doğa bilimleri nedenselci/mekanist bir çalışma tarzı içinde doğayı araştırabilirler, doğa yasalarını ortaya koyabilirler.
 Fakat ahlak dünyası (daha genel olarak: tin/tarih/kültür dünyası) felsefenin ve özellikle (Kant’ın ihmal ettiği bir konuyu, değerleri ele alan) bir değerler felsefesinin izinde çalışacak olan “kültür bilimleri”nin konusu olarak inceleme konusu kılınmalıdır.

Böylece Yeni Kantçı okullar bir yandan Kant’a dayanarak bir doğa bilimleri eleştirisi ve bir “kültür bilimleri” epistemolojisi geliştirirlerken, diğer yandan bir değerler metafiziği eşliğinde bir insan, tarih ve toplum eleştirisi ortaya koyarlar.

Yeni Kantçı okulların bir ortak özelliği de, hemen hepsinin üniversite profesörü filozoflar tarafından kurulmuş ve geliştirilmiş olmasıdır. Bu yüzden, Yeni Kantçı okulların felsefesi, olumlu veya olumsuz anlamlarda, “profesör felsefesi”, “kürsü felsefesi”, “masa başı felsefesi”, “akademik felsefe” adlarıyla da anılmıştır.

Yeni Kantçı Okullar
Felsefe tarihi kitaplarında Yeni Kantçı okullar olarak en çok anılan okullar Marburg Okulu ile Heidelberg Okulu’dur. Oysa felsefe tarihi kitaplarında daha az yer tutsalar da, bu iki okul dışında beş okul, bu demektir ki, toplam yedi okul vardır. Önce bunların adlarını ve belli başlı temsilcilerini sıralayayım:

1. Fizyolojik Okul (H. v. Helmholtz, F. A. Lange, E. Zeller)
2. Metafiziksel Yeni Kantçılık (A. Riehl, B. Erdmann, H. Adickes, H. Vaihinger)
3. Marburg Okulu (H. Cohen, P. Natorp, E. Cassirer)
4. Heidelberg Okulu (W. Windelband, H. Rickert, E. Lask, M. Weber, K. Hübner)
5. Göttingen Okulu (L. Nelson, J. F. Fries)
6. Sosyolojik Yeni Kantçılık (G. Simmel)
7. Yeni Yeni Kantçılık (W. Cramer, H. Wagner)

Doğan Özlem.

(Lise ögrenimini üçüncü sınıftayken ekonomik nedenlerle yarıda bırakmak zorunda kalan; ardından kunduracı çıraklığı, tezgâhtarlık gibi çeşitli işlerde çalışan, 1965 yılında askerliğini yapmak üzere Sivas'a giden Özlem, 24 ay süren askerliği sırasında liseyi dışarıdan bitirdi; ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde eğitim gördü. 1988 yılında doçent, 1993'te ise profesör olan Özlem, "Sistematik Felsefe ve Mantık" anabilim dalı öğretim üyeliği görevinden 2001 yılında emekliye ayrıldı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder