Pythagoras ortaya koyduğu düşüncelerde felsefenin enson amacının evreni bilmek ya da kavramak olmadığını, daha çok insanın arınmasını, bilgiyle temizlenerek evrenin tiniyle bütünleşmesini amaçladığını savlamaktadır. Hemen bütün düşüncelerinde, maddeye karşı formu, niteliğe karşı niceliği, fiziğe karşı matematiği savunan Pythagoras, matematiğin temel ilkelerinin varlığın yasalarıyla özdeş olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca bir şeyi açıklamak için açıklanmaya çalışılan şeye üçkatlı bir yöntembilgisiyle yaklaşmanın gereğini vurgulamıştır. Buna göre, ✅önce ele alınan şeyin yapısı, yani ne olduğu ortaya konacak; sonra ✅o şeyin neye hizmet etmek için varolduğu, yani işlevinin ne olduğu belirlenecek; en sonunda da ✅niçin varolduğu, yani varolma amacı açıklığa kavuşturulacaktır. Sırasıyla tek tek her soru yanıtlandığı vakit, Pythagoras 'a göre ele alınan şey açıklanmış olacaktır.
Pythagoras'ın salt bugünkü anlamda bir matematikçi olmadığı açıktır. Kendi adıyla anılır olmuş "Pythagoras Kuramı"nı kendisinin bulup kanıtladığı yönündeki bilgi de oldukça kuşkuludur. Buna karşın dünyanın düzeninde sayının, geometrik biçimlerin ve büyüklüklerin gücünün ne denli büyük olduğunun çok iyi ayırdında olduğu kuşku götürmez. Matematik ilkelerinin varolan her şeyin de ilkesi olduğu düşüncesine dayalı olarak arkhe'nin, yani evrenin ilk ilkesinin "sayı" olduğu sonucuna varmıştır. Özellikle Anaksimandros'un *apeiron ("sonsuz ya da sınırsız olan") tasarımından etkilenerek belirsiz ya da sınırsız olana biçim ya da uyum kazandıranın bütünüyle sınır düşüncesi olduğunu öne sürmüştür. Bu bağlamda sayıları tek sayılar ile çift sayılar diye ikiye ayıran Pythagoras'a göre, tek olan sayılar belirli ya da sınırlı sayılarken, çift sayılar sınırsız ya da belirsiz sayılardır. "1" sayısı ise bütün sayıların kendisinden çıktığı hem tek hem de çift bir sayıdır. Bu anlamda sınırlanmamışı sınırlamak için ortaya çıkan sınır düşüncesi, karşıt öğeler arasındaki ilişki mantığını kavramak açısından son derece önemlidir. Nitekim Pythagoras'a göre uyum ("harmonia), karşıt öğeler arasındaki ilişkinin bir ürünüdür. Sözgelimi sınırın ya da sınırlının sınırlanmamışa üstün gelmesi doğrudan bir uyum yaratmaktadır.
Pythagoras uyumun altında yatan başlıca karşıt öğeleri iki sütun halinde on ayrı çift olarak şu biçimde sıralamıştır: sınırlı ile sınırsız, tek ile çift, erkek ile dişi, bir ile çok, sağ ile sol, doğru ile eğri, durağanlık ile devinim, aydınlık ile karanlık, iyi ile kötü ve kare ile dikdörtgen. Burada Pythagoras'ın uyumu doğuran temel karşıtlıkları "10" ile sınırlaması ilginçtir. Bu sayıda odaklanması, büyük olasılıkla düşüncelerine egemen olan sayı gizemciliğinin doğal bir sonucudur. Pythagoras, Yunan dünyasında matematiğin ilk temellerini atmasının yanında, müzikte gördüğü uyumun evrendeki uyumun en belirgin örneği olduğunu da savunmuştur.
Pythagoras'ın yaşadığı yöre olan Güney İtalya'nın o dönemdeki yerleşik topluluklarında oldukça katı birtakım yaşam biçimleri egemendi. Pythagorasçılığı benimsemiş olanlar arasında da sınırları keskin kurallarca çizilmiş buna benzer bir yaşam biçimi hüküm sürmekteydi. Nitekim yaşam biçimlerine kuşbakışı baktığımızda, öz-denetim gibi, belleğin eğitimi gibi, özellikle baklagiller yemeye karşı getirilen yasakta görülen kuttörensel tabulara içtenlikle bağlılık gibi birtakım ahlaksal erdemlerin öne çıktığına tanık olmaktayız. Önderleri Pythagoras'ın doğaüstü birtakım güçleri bulunduğuna, yeri geldiğinde birtakım mucizeler yaratabileceğine inançları da tamdır. Pythagoras'ın ölümünden sonra Pythagorasçı örgütlenmeler güçten düşerek aşama aşama kaybolmuşlar; M.Ö. 300 yıllarındaysa bütünüyle ortadan kalkmışlardır. Bununla beraber, yine aynı süre boyunca Pythagoras kimilerince gerçek felsefenin kaynağı olarak görülmeye de başlanmıştır. Öyle ki daha sonraki yüzyıllarda kimileyin Pythagoras'ın kimileyin de önde gelen Pythagorasçıların adları kullanılarak çeşitli yapıtlar yazılmış; özellikle Platon ile Aristoteles'in öğretilerinin pek çoğunun Pythagorasçı felsefeden doğduğu düşüncesi enine boyuna işlenmiştir.
Pythagoras'ın en önemli izleyicileri kendisi gibi gene Güney İtalya'dan çıkmıştır. Bunlar arasında Sokrates'in çağdaşı Krotonlu Philolaos ile Tarentumlu-Arkhytas'ı en önemli iki ad olarak anabiliriz. Söz konusu Pythagorasçı düşürlerirı ancak birkaç yazısı günümüze eksiksiz ulaşmasına karşın, çeşitli yazılarından pek çok fragmanları mevcuttur. Philolaos kitap yazan ilk Pythagorasçı olması bakımından özellikle önemlidir.
Söz konusu kitap hem Aristoteles’in Pythagorasçılığı
öğrendiği, temel düşünceleriyle hesaplaştığı kitap olması bakımından,
hem de Platon'un Philebos diyalogunda irdelenen düşünceleri baştan aşağı
etkilemiş olması bakımından ayrıca anılmaya değerdir. Kitap evrenin başlangıcına
yönelik bir açıklamayla başlar, sonra gökbilim, tıp, ruhbilim alanlarındaki
çeşitli konulara eğilerek ilerler. Philolaos evren ve içinde varolan
her şeyin "sınırlayıcılar" (yapılandırıcı, düzene sokucu
öğeler) ile "sınırlandırılmış"lardan (yapılandırılmış, düzene
sokulmuş ögeler) oluştuğunu ileri sürmüştür. Bu sınırlayıcılar
ile sınırlandırılmışlar ancak matematiğin diliyle açıklanabilecek bir uyum
içinde birbirlerine bağlıdırlar. Bu anlamda gerçekliğin gerçek bilgisi bu
sayılar arası ilişkilerin kavranmasından geçmektedir. Philolaos ayrıca dünyanın
bir gezegen olduğunu öne süren ilk düşünürdür. Dünya, güneş, ay, gezegen, durağan yıldızlar ve karşı-dünya, hep
birlikte tam ortada bulunan bir ateşin çevresinde ortak bir yörünge izlemektedirler.
Hepsi birlikte böylece Pythagorasçılığa göre kusursuzluk ve yetkinlik
anlamına gelen "on" sayısını oluşturmaktadırlar.
Öbür yanda Arkhytas'ın genel felsefe ilkelerinin neler olduğuna ilişkin çok az şey bilinmektedir. Ama gene de gökbilim, geometri, aritmetik, müzik gibi matematik yönelimli çalışmaların gerçekliği aramada vazgeçilmez önemde olduklarını düşündüğü açıktır. Philolaos ile Pythagoras'ın tersine Arkhytas gerçek anlamda bir matematikçidir; elimizde küpün katını alma gibi çeşitli matematik problemleri için önerdiği çözümlerin ayrıntılı raporları bulunmaktadır. Bunların yanında özellikle müzik kuramının matematiği ile ilgilenmiş ve bir akustik kuramı geliştirmiştir.
Pythagoras'ın önemi zaman geçtikçe artmış; Platoncu geleneğin sürdürücüsü pek çok düşünür düşüncelerini saygıyla anar olmuştur. Bu durum Platoncular'ın kimileyin Yeni Pythagorasçılar diye de anılmalarına yol açmıştır. Bunlardan Geresalı Nikomakhos Aritmetiğe Giriş başta olmak üzere matematik ile müzik alanlarında çeşitli kitaplar yazmış; Yeni Platoncu Suriyeli İamblikhos da önceki kaynaklara dayanarak Pythagorasçı yaşam biçiminin ayrıntılı bir açıklamasını vermiştir. Pythagoras 'ın düşünceleri daha yakın tarihli Batı düşünce geleneğini de derinden etkilemiş; hatta doğanın, dünyanın mükemmel birtakım matematik ilişkilerle düzene konulduğunu benimsemiş her düşünüre zamanla Pythagorasçı denir olmuştur. Bunlara çok daha yakın tarihli bir gökbilimci olan Kepler'i dahi katmak olanaklıdır.
Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder