Bithynia'da, Kalkedon'da doğan ve özellikle hatip olarak ün salan Thrasymakhos MÔ V. yüzyılın son otuz yılında faaliyet gösterir. Aristophanes'in Mô 427'de yazdığı Daitaleis'te [Şölene Katılanlar) ondan sunduğu alıntının da gösterdiği üzere, Atina'da da bulunmuştur. Tüm Sofistler gibi ana ilgi alanı doğa felsefesidir (85A9 DK) ve hem siyaset hem de retorik içerikli sayısız eser yazar.
Tarihsel Thrasymakhos ile Platon'un Thrasymakhos'u
Thrasymakhos'un siyasi düşüncesinin yeniden kurgulanması,
Platon'un Devlet'in ilk kitabında ona atfettiği tezlerin gerçekten ona ait olup
olmadığının bilinmemesinden dolayı son derece zordur. Burada bu karmaşık
meseleye fazla girmeden, Thrasymakhos'un tarihsel kişiliğiyle ilgili olarak
başka yollardan bildiklerimizin Platon'un söylediklerini
ne teyit etmeye ne de çürütmeye yeterli olduğunu
gözlemlemekle yetinebiliriz, dolayısıyla Platon'un tasviri -bir
hipotezin sınırları içinde de olsa- göz önüne alınabilir.
Siyasi düşünceleri
Platon'un Thrasymakhos'u her şeyden önce her şehrin
(demokrasi, oligarşi veya tiranlık şeklinde yönetiliyor olsun) sadece hakim
gruba faydalı olanı (sympheron) kendine nomos olarak dayattığını öne sürer.
Benzer şekilde, ahlaki ve siyasi erdemler de örf ve adetlerden
kaynaklanır: Adil insan aslında zayıf olup doğası itibarıyla sahip olduğu
zayıflığını korumak için yaptırımlara başvurur, adalet de güçsüzlükten başka bir
şey değildir. Sadece doğa anlamında ele alınınca adaletsizlik "daha
güçlüdür, özgür insanların ve egemen olanların hakkıdır" (Devlet, 344c);
ama sadece büyük olaylar yoluyla ve bir defada gerçekleştirilmelidir, çünkü
küçük olaylar şeklinde gerçekleştiği zaman fiili olarak cezalandırılır; sonuca
ulaşan adaletsizlik ise normalde cezalandırılmaz ve kreittönun, yani en güçlü
olanın üstünlük hakkına sahip olduğuna dair ilkenin zaferine işaret eder.
İktidar
Platon'un Thrasymakhos'una göre antikçağın kalos kai agathos [güzel ve iyi] insan ideali, siyasi açıdan en iyi olan insanın üstünlüğünün kuramlaştırılmasına dönüşmüştür. Siyasi açıdan en iyi olan, radikal bir yanlılık eylemiyle iktidarı ele geçirir; egemen hale gelen insanın hakiki fiili gerçeklikte en güçlü kişi olması durumunda yanlılık doğaya uygun olacaktır; bu durumda de iure ve de factonun alanları örtüşecek, tam tersi durumda ise yanlılık doğaya karşı olacaktır. Böylece haklı sebep kuralı temelinde tiranlığı gerekçelendirmek mümkün olduğu gibi, tam tersine her tür yönetim şeklinin physis açısından gerekçelendirilmesi mümkün olmayan boyun eğdirme temelini ortaya çıkarmak mümkündür. Bu açıdan nomos hiçbir haklı sebebi temel almaz, hatta tamamıyla temelsizdir ve sadece egemen olmayı başaranların şehre güçlerini dayatması anlamında geçerlidir; burada Platon'un Thrasymakhos'unun kutsallığa saygısız olan akılcılığının deneysel doğrulamayı ve gerçekliğin irrasyonelliğini uygun ve geçerli bir değerlendirme normu olarak benimsediği görülür. Bu düşünceler tarihsel Thrasymakhos'a ait olsun, -veya daha da muhtemel olanı- Thrasymakhos yoluyla Platon, ikinci Sofist kuşağı tarafından ortaya atılmış bir dizi teorik ifadeyi bir kişide birleştirmek istemiş olsun, bu düşünceler ışığında hem Kritias'ın siyasi iktidar konusunda öne sürdüğü karmaşık analizin hem de Iamblikhos'un anonim eserinin demokrasi açısından tepkisinin daha anlamlı olduğu kesindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder