(d. y. M.Ö 412,
Sinope [Sinop] - ö. y. M.Ö 320, Korinthos), kendine yeterlilik ve sadelik
ilkelerine dayalı Kynik yaşam biçiminin
öncülerinden çileci düşünür. Kimilerince felsefede Kynik okulun kurucusu sayılmakla
birlikte, bu alanda Anthistenes'in öncülüğünü Diogenes de kabul eder.
Diogenes'e ilişkin
doğruluğu kuşkulu pek çok öykü anlatılır. Bunlardan birine göre Diogenes,
köle olarak satılması üzerine, efendisine mesleğinin insanları yönetmek
olduğunu söylemiş ve onun çocuklarına ders vermiştir. Gündüzleri Atina
sokaklarında elinde bir fenerle dolaşarak dürüst bir adam aradığı da
söylenir. Büyük İskender'in, bir dileği olup olmadığı yönündeki sorusuna,
"Gölge etme başka ihsan istemem" biçiminde yanıt verdiği de
anlatılanlar arasındadır. Sinope darphanesinin sorumlusu olan babasıyla
birlikte, sahte para bastığı suçlamasıyla bu kentten sürgün edildiği hemen
hemen kesindir.
Diogenes, büyük
olasılıkla daha Atina'ya gelmeden önce çileci yaşam biçimini benimsemişti.
Aristoteles'in, Atina'da herkesçe tanınan bir kişi olarak söz ettiği Diogenes
burada gelenekçiliğe karşı tutumunu açığa vurmaya başladı. Burada da görevim
"paranın üzerini kazımak" biçiminde tanımlıyor, bu yolla belki de
"piyasayı sahte paralardan temizlemek" eğretilemesiyle
toplumlardaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okuyordu. Amacı,
toplumun bütün yerleşik kurallarına karşı çıkmaktı; ona göre her türlü
yerleşik kural insanın doğallığına aykınydı. Uzlaşımsal ölçülerin ve inanışların
çoğunun boş olduğunu göstermek, in-sanlan yalın ve doğal bir yaşam biçimine
çağırmak istiyordu.
Diogenes'e göre yalın yaşam biçimi yalnızca sadelik değil, aynca örgütlenmiş, dolayısıyla "uzlaşımsal" toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek demekti. Doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durum alacaktı. Diogenes, yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin bu biçimde yaşaması gerektiği görüşünde değildi; onun tek amacı, en kısıtlı yaşam koşullarında bile kişinin mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermekti. Diogenes'in savunduğu yaşam biçiminin ilk ilkesi kendine yeterlilik, yani kişinin, mutluluk için gerekli her şeyi kendi içinde taşıyabilmesiydi. İkinci ilke olan "utanmazlık", kendi başına zararsız olan bazı eylemlerin her durumda yapılamayacağını öne süren uzlaşmaları umursamamak anlamına geliyordu. Bu ilkeden yola çıkarak yerleşik davranış kalıplarına uymadığı için, ayrıca kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısındansa sefil denebilecek bir yaşam sürdürdüğü için Diogenes'e kynik (Yunanca: kyon "köpek") denmiştir.
Diogenes'in üçüncü
ilkesi, yozluğu ve kendini beğenmişliği açığa vurmaktan ve insanları
yenilenmeye yöneltmekten asla çekinmemek anlamında "sözünü
sakınmazlık"tı. Düşünürün dördüncü ilkesine göre ahlaki yetkinliğe
ancak yöntemli eğitimle (askesis) ulaşılabilirdi. Diogenes'in hiçbir
yapıtı günümüze ulaşmamıştır. Çeşitli diyalog ve oyunlar yazdığı, Devlet
adlı bir yapıtta ise insanların "doğal" bir yaşam sürdüğü bir düş
ülkesini anlattığı sanılmaktadır.
A.B.
|
Akımlar
- Felsefi "izm"ler
- Sofizm
- Stoacılık
- Kuşkuculuk
- İdealizm
- Yeni Platonculuk
- İnsancılık (Hümanizm)
- Usçuluk
- Deneycilik
- Eleştiricilik (Kritisizm)
- Materyalizm
- Liberalizm
- Hiççilik (Nihilizm)
- Sosyalizm
- Marksizm
- Olguculuk (Pozitivizm)
- Postpozitivizm
- Pragmatizm
- Fenomenoloji (Görüngübilim)
- Yeni Kantçılık
- Mantıkçı Pozitivizm
- Yeni Hegelcilik
- Yapısalcılık
- Çözümleyici Felsefe
- Varoluşçuluk
- Yorumbilgisi (Hermeneutik)
- Frankfurt Okulu
- Feminizm
- Postyapısalcılık
Diegones (Diyojen)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder