Benedetto
Croce
(1866-1952) tinin, düşünce ve deneyiminde ortaya konmuş olarak, temel
gerçeklik olduğu şeklindeki idealizmin merkez savını kabul eder Onun
idealizmi nin ayırt edici özelliği düşünce ve deneyimi karakterize etmesidir.
Onun gerçeklik ile eşit kıldığı deneyim, aşkın ya da mutlak deneyim değil,
insan deneyimidir. Bunun ötesinde, deneyim zamansaldır ve şu an yaşayan
deneyim ile sınırlandırılmıştır, geçmiş yalnızca şu anki koşullara değin
oluşu açısından gerçektir, ve gelecek, şimdiki durumu açıkladığı ölçüde
gerçektir. Şimdiki deneyimin iki temel biçim ya da görünümü şunlardır
1)kuramsal görünümü, zihnin sezgisel yada kavramsal etkinliği ile tüm
bilinenleri içerir, ve 2)pratik görünümü, istencin uygulanması sonucu anlağın
isteme ve etkinliklerini kuşatır.
Kuramsal etkinlik, hem özdeksel hem de
bilgi biçimi ile zihin ortaya koyar sezgi, tam deneyimimizin özdeğini yaratan
zihin oluşumudur, estetik, sezgi ile ilintili kuramsal felsefenin dalıdır.
Kavramsal düşünme, deneyimin yapı ve düzenlemesini gerçekleştiren zihnin
kuramsal etkinliğinin aşamasıdır, Croce’nin arı kavram bilimi olarak
tanımladığı mantık, kuramsal felsefenin kavramsal yönü ile ilintilidir.
Estetik, sezginin genel bilimi, hem algılama kuramı, hem de güzellik kuramı
ile ilintilidir. Croce’nin bu iki anlamlı “estetik” terimini kullanması
Kant’ın Arı Usun Eleştirisi yapıtının ilk bölümünde bulunan “estetik”
kavramının özgün bilgikuramsal anlamı ile Baumgarten’ın felsefi kuramını
nitelendirmek için kullandığı “estetik” teriminin birleşimi Croce’nin
kullandığı “estetik” terimini oluşturur. Bu terimin ikinci kullanımı
Croce’nin felsefesi için öğretisel bir anlam taşımaktadır, o, duyum
algılanmasındaki sezginin (Kant’m “estetığı”), estetik sezgi ile
(Baumgarten’ın “estetiği”) ile öz açısından aynı olduğunu öne sürer. Bir
algılama kuramı, eğer uygunsa, aynı zamanda yaratıcı sanatçı ya da şairin
etkinliğini de göz önünde bulundurur normal algılama estetik bır niteliğe
sahiptir, ve estetik yaratım ve değerlendirme, algısal deneyimin rafine
edilmesidir. Duyum algılaması zihnin dışsal nesneden edilgen olarak haberdar
olduğu bir oluşum değildir, bu, düşünce bilgilerinin sezgi ile yaratıldığı
bir kavrama oluşumudur. Algılama ve sanatsal yaratım arasındaki farklılık, ]
bir tür değil, bir derece farklılığıdır. onların her ikisi de zihnin aynı
ifadesel işlevlerinin ortaya konulmasıdır Duyum algılamasının estetik sezgisi
imgeler ortamında vurgulama gerektirmektedir ve bu yaratıcı sanatçının
birincil işlevidir. Sanatçının algısal sezgilerini ifade eden imgeleri özgün
sezgiden ayrı değil, daha çok bu sezgiye geriye dönüştürür. Sanat, bu açıdan,
zihni düşüncenin yansımacı seviyelerinden özgür bırakır.
Mantık, sezgi maddesini düzenleyen ve
sınıflandıran, kavramsal ve yansımacı düşünce düzeyı ile ilintilidir. Croce,
mantığı arı kavramın birimi olarak ve arı kavramı ise Kant ve Hegel’in
idealistik geleneğindeki felsefi kategorilerin bir kuramı olarak tanımlar.
Croce tarafından sıradan mantığın arı kavramları şunlardır nitelik,
evrim, biçim ve güzellik.
Croce ortak duyum ve bilimin kavramları ile felsefenin arı kavramlarını karşı
karşıya koyar Arı kavram, 1)evrensellik, 2)etkileyicilik ve 3)somutluk,
özelliklerine sahiptir. Her kategori, her deneyimde içkindir (mimanent) Fakat
arı kavram aynı zamanda aşkındır (transcendent) O, görgücü örneklerin toplamı
tarafından tüketilmiştir. Kavram, zihnin mantıksal etkinliğinin ifadesidir.
Bu, algı ya da imgenin, onun estetik etkinliğinin ifadesidir.Kavram, somut
deneyimi oluşturan bir olgudur Hegel’in ifadesi ile söylemek gerekirse, o
soyut bir evrensel değil, somuttur Onların deneyimdeki somutluğu ve içkinliği
nedeniyle felsefe kavramları bilimin soyut ya da sahte-kavramlarıyla karşıtlık
oluşturur. Somut ve soyut arasındaki karşıtlık Croce’nin bilimler
eleştirisinde ortaya konur; soyut kavramlardan yararlanıldığı için bilimin
sonuçları yalnızca göreceli bir geçerliliğe sahiptir. Her ne kadar bazı
bilimler, madde, elektron üçgen gibi deneyimlerin bu tür soyutlamaları
üzerine çalışmalar yapıyorsa da, onlar deneyim dünyasının gerçek oluşturucularıdır.
Gerçeğe ancak felsefenin arı kavramları ile ulaşılabilir.
Zihnin pratik etkinliği, iki ayırt
edilebilen fakat bölünemeyen aşamada çözümlenebilir isteme ve edim. İsteme ve
edim özdeştir: istenç ifadesi olmadan hiçbir edim meydana gelmez. Gerçek bir
edim olmadan da istençten bahsedilemez. Bu yalnızca mekanik hareketler için
ve bilimin sahte-. kavra için geçerli olabilecek bir durumdur. Kuramsalın,
pratik üzerine bağımlılığı karşılıklı değildir. Bilmeden isteme olanaksızdır.
Pratik alan, yalnızca fayda ve törel olguya ilişkin ekonomik bir bakış açısına
sahiptir. Ekonomik alan yalnızca beniçincilik ile yönetilir. Törel alan ise
evrensel bir beniçicilik, bir altruism ortaya koyacaktır.
Tarih, Croce tarafından felsefesel
tarihçinin zihnindeki tarihsel anlayış ve yorumlamasının varolan yaratıcı
oluşum olarak ifade edilir. Tarih yalnızca geçmişin olaylara dayanan bir
yeniden oluşumu değil, tarihsel oluşumun yaratıcı ve düşsel yorumlamasıdır.
Çağdaş
Felsefe-Frank Thilly-Çeviri: İbrahim Şener-İzdüşüm Yayınları
|
Akımlar
- Felsefi "izm"ler
- Sofizm
- Stoacılık
- Kuşkuculuk
- İdealizm
- Yeni Platonculuk
- İnsancılık (Hümanizm)
- Usçuluk
- Deneycilik
- Eleştiricilik (Kritisizm)
- Materyalizm
- Liberalizm
- Hiççilik (Nihilizm)
- Sosyalizm
- Marksizm
- Olguculuk (Pozitivizm)
- Postpozitivizm
- Pragmatizm
- Fenomenoloji (Görüngübilim)
- Yeni Kantçılık
- Mantıkçı Pozitivizm
- Yeni Hegelcilik
- Yapısalcılık
- Çözümleyici Felsefe
- Varoluşçuluk
- Yorumbilgisi (Hermeneutik)
- Frankfurt Okulu
- Feminizm
- Postyapısalcılık
B.Croce
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder