Prof. Macit Gökberk
Remzi Kitabevi
Elea’lı Parmenides
Metafiziğin doğuşu
Geleneksel yorumlara göre Elealı Parmenides, Thales,
Anaksimandros, Anaksimenes ve bir dereceye kadar Herakleitos gibi physikosların
[doğa filozofu] doğa konusundaki ilk araştırmalarını geliştirmelerine izin
veren, akıl ile duyular arasındaki birliği bozan ilk düşünürdür. Bu yoruma göre
Parmenides, duyuların bilgi edinme araçları olarak katkılarına değer vermeyen,
onları tamamıyla güvenilmez bulan ve akla önem veren ilk filozoftur.
Dolayısıyla Parmenides fizik gerçekliğin ötesinde sadece akıl yoluyla
ulaşılabilecek, ebedi, değişmez ve bozulmaz bir gerçekliğin keşfi anlamındaki
metafiziğin kurucusudur.
Parmenides'in etkisi sadece felsefede değil, siyaset alanında da önemlidir; Ploutarkhos'a göre (Kolotes'e Karşı, 1 126A-B), "Parmenides vatanını o kadar mükemmel yasalarla düzenler ki, yurttaşlar her yıl idarecilere Parmenides'in yasalarına sadık kalma yemini ettirirler."
Şiirin yapısı
Parmenides'in heksametron [altılı ölçü] vezninde yazdığı
şiirden geriye kalan sayısız fragman, daha çok Sekstos Empeirikos (180-220) ile
Simplikios'un (VI. yüzyıl) Aristoteles'in Fizik ve Gökyüzü Üzerine eserlerini
konu alan yorumları sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Bu fragmanlan inceleyince şiiri üç bölüme ayırmamız mümkün olur: (1) Sekstos Empeirikos (Bilginlere karşı, VII.III) tarafından neredeyse bir bütün halinde aktarılmış olan ve Parmenides'in yolculuğunu alegori (Sekstos Empeirikos'a Şiirin yapısı göre onu taşıyan dişi atlar duyulan, ona yolu gösteren genç kızlar da duyumları temsil eder), kahramanlık (Parmenides'in yolculuğu odysseus'unkiyle kıyaslanmıştır) ve bilgiye erişim açısından sunan giriş. Yolculuğun sonunda Parmenides'in huzuruna çıktığı tanrıça ona bilmesi gereken her şeyi açıklar. (2) Parmenides'in felsefi öğretisini sunduğu, "var olma yolu" olarak da bilinen "metafizik" bölüm (fr. II, III, VI ve VIII. 8-49 Diels-Kranz). (3) Parmenides'in, geleneksel yorum doğrultusunda "ölümlülerin görüşü" yolu adını vermesine ve duyuları temel aldığı için güvenilmez olduğunu öne sürmesine rağmen, seleflerine göre yenilikçi olan doğa görüşünü sunduğu "fizik" bölümü (fr. VIII. 50-6 1; IX; X; XI; XII; XIV-XIX Diels-Kranz). Bu tutarsızlık ve Parmenides'in, dahil olduğu "doğa filozoflarının" geleneğinden bu kadar radikal bir şekilde ayrılmasının tuhaf olduğu göz önüne alınarak 1970'li yıllardan itibaren (Alexander P.D. Mourelatos, The Route of Parmenides [Parmenides'in Yolu), 2008) physikos Parmenides de yeniden değerlendirmeye alınmış ve bu "yolu" kurtarılmaya çalışılmıştır. Bu girişimde bulunan araştırmacılar, Parmenides'in bu yolu hakiki bulmasa da en azından mantıklı bulduğuna veya her şeye rağmen fiziğin "ölümlülerin görüşünün yolu"yla değil, "var olma yolu"yla özdeşleştiğine inanmaya eğilimlidir.
İki Yol Mu, Üç Yol Mu?
II ve VI numaralı fragmanlar görünürde bir çelişki içerir:
Birincisi var olma ve var olmama olmak üzere sadece iki yol sunarken, ikinci
fragman üç yol sunar gibi görünür: (1) var olma yolu; (2) var olmama yolu; (3)
var olma ile var olmamanın birbirine karıştığı ölümlülerin yolu.
Var Olmama Yolu.
Aslında ölümlülerin
yolu, var olmama yoludur, çünkü var olmamayı ifade etmenin ve düşünmenin imkansızlığı
(fr. II.7-8, III ve VI. 1 -2; VIII.8-9 Diels Kranz), var olma ile var olmama
bileşiminin yoluyla da korkunç bir şekilde bağlantılıdır. Var Olmama Yolu II. 1-4
fragmanında tanrıça Parmenides'e "algılanabilir araştırma yollarını"
açıklar: "var olan ve var olamayan birinci yol / kanaatin yoludur,
hakikati izler; / var olmayan ve olmaması gerekli olan diğer yol / sana bu
yolun bilinemez olduğunu söylüyorum / zaten var olmayanı ne bilebilirsin (çünkü
mümkün değildir) / ne de ifade edebilirsin." Burada kavrayış açısından
birçok sorun söz konusudur: (1) Her şeyden önce, "var olma"nın ve
"var olmama"nın öznesi kimdir? (2) "Var olma," birden fazla
anlamı olan muğlak bir terim olduğuna göre, "var olan"ın ve dolayısıyla
"var olmayan"ın anlamı nedir? (3) "Var olmadığı" söylenen
ve tanrıçaya göre algılanabilir olan ("var olanın" olduğu söylenen
yolla birlikte), ama varlık olmayanın düşünülemez ve ifade edilemez olduğu göz
önüne alınınca kaybedilemeyecek yol hangisidir?
Yorum Sorunları
Fr. VIl; VIII. 1 -4; 32'de öne sürülen geleneksel yorum
doğrultusunda var olma yolunun ifade edilmeyen öznesinin "varlık"
olduğu, var olmama yolunun ifade edilmeyen öznesinin de "varlık
olmayan" olduğu savunulur. Parmenides bu şekilde şunları öne sürmüş olur:
1) varlık var olandır ve var olmayan olamaz; 2) varlık olmayan var olmayandır
ve var olmayan olması zorunludur. İmkansızlık ve zorunluluk çelişkili olmadığı
için (çelişkili olanlar, zorunlu olanla zorunlu olmayan, yani mümkün olandır)
bu iki yol karşılıklı olarak birbirini dışlamazsa da, aslında Parmenides'in
onları böyle gördüğü, yani bu yollardan biri izlendiği takdirde diğerini
izlemenin imkansız olduğuna inandığı anlaşılır. Peki ama bu iki yola nasıl bir
anlam vermek lazım? "Var olma" fiiline varoluş anlamı atfeden en
anlaşılabilir açıklamaya göre ilk yol, var olanın var olduğunu ve var
olmamazlık edemeyeceğini, var olmayanın da var olmadığını ve var olamayacağını
öne sürer. Ayrıca Parmenides'in araştırma yollarından, yani gündelik hayatla
ilgili olmayan yöntemlerden söz ettiğini vurgulayarak, ona göre bilimsel
araştırmanın sadece var olan ve zorunlu olarak var olan nesneler açısından
mümkün olduğunu (örneğin matematik nesneler veya mantık kavramları), var
olmayan nesneler açısından -düşünülemez ve ifade edilemez olmalarından dolayı-
imkansız olduğunu söyleyebiliriz (örneğin Khimairalar, kanatlı atlar veya
yuvarlak dörtgenler). Nesnelerin bazen var olduğunu (örneğin t1 zamanında),
bazen de var olmadığını (örneğin t2 zamanında) öne süren ölümlülerin yolu da bu
hükme dahildir. Bu açıdan ilkbahar ve yazın var olup sonbahar ve kışın var
olmayan bazı böcekler göz önüne alınabilir. Bu durum[1]da
var olmayan nesnelerde, ebedi olarak var olan nesneler de var olmamaya
indirgenir, dolayısıyla da bilimsel araştırmaya tabi tutulması imkansızdır (var
olmayan nesnelerle ilgili olarak, onları düşünmenin veya ifade etmenin imkansız
olduğunu öne sürmek doğru mudur diye sorulabilir. Belki de Parmenides'in demek
istediği bu değildir, o sadece bu nesnelerin bilimsel açı[1]dan düşünülemez veya ifade edilemez olduğunu
söylemek ister).
Var Olma Yolu
Var olmanın tanımı
Parmenides'in zorunlu ve ebedi olarak var olan konusunda bilimsel bir araştırma öne sürdüğü varsayılırsa, aşağıdaki soruları sormak gerekir: (1) Var olan bu nesneyi veya nesneleri nasıl tespit etmeli? (2) Var olan bu nesnenin veya nesnelerin nitelikleri nelerdir? llk soruya cevap vermeye imkan yoktur, çünkü Parmenides bu konuda bir şey demez. İkinci soruya ise cevap vermek mümkündür, çünkü fr. VIII'de Parmenides tümdengelim yöntemiyle var olanın, var olduğu için, belli niteliklere sahip olduğunu gösterir. Bu niteliklerin atfedilmesi, teoride Parmenides'in sözünü ettiği var olanın tespit edilmesine izin verebilir. Ama fr. VIII o kadar zor ve o kadar tartışmalıdır ki, yorumcuları günümüzde bile bu konuda fikir birliğine varamamıştır. Bu bölüm farklı yorumlara konu olmuştur ve aralarından bir tanesini seçmek mümkün değildir.
Tek, ezeli, ebedi, hareketsiz.
Fr. VIII'in ilk dört mısrasında Pannenides şöyle der: “Geriye sadece var olma yolu kalıyor. / Bu yoldaki sayısız işaretin gösterdiği / varlığın ezeli ve ebedi, / bir bütün olduğu ve hareketsiz olduğu ve sonsuz olmadığıdır." Burada var olanın, var olduğu için, belirli niteliklere sahip olduğu beyan edilir. Bu durum bir dizi tümdengelim yoluyla gösterilir: 5-21 arası mısralarda var olanın ezeli ve ebedi olduğu, 22-25 arası mısralarda bir bütün olduğu, yani tek ve sürekli olduğu, 42-49 arası mısralarda sonsuz olmadığı, yani sonlu olduğu kanıtlanır. Ancak fiiliyatta durum bu kadar basit değildir ve nitelikler listesi de, tümdengelimler de sorunludur. İlk iki nitelik, yani ezeli ve ebedi olma, hatta hareketsiz olma da tartışma konusu değildir, halbuki diğer nitelikler yüzyıllardan beri felsefi ve filolojik tartışmalara konu olmuştur. Ancak bunların ötesinde, bu niteliklerin hangi var olanla ilgili olarak kanıtlanabildiğidir. Aslında araştırma konusunun var olan olduğunu belirlemiş olmanın araştırma alanını genişlettiği ve birçok var olanı içine aldığı düşünülebilir (örneğin sayılar, geometrik figürler, mantık kavramları). Ama Parmenides'in fr. VIII'de sunduğu nitelikler ve tümdengelimlerin bu alanı ciddi şekilde daralttığı görülür. Aristoteles'ten itibaren doksografi yoluyla günümüze gelene kadar araştırmacıların neredeyse hepsi, Parmenides'in bir monist olduğu, yani var olan tek bir şeyin olduğuna inandığı konusunda hemfikirdir. Geleneksel olarak üzerinde durulan mesele, fr. VIII'in bazı bölümlerinde bu tek varlığa mekansal bir nitelik atfedilmesi, dolayısıyla da her şeyle veya gerçeklikle veya doğayla özdeşleştirilecek fizik bir varlığın öngörülüyor olmasıdır. Örneğin 22-25 arası mısralarda Parmenides'in mekansal her şeyi mi, zamansal her şeyi mi kastettiği anlaşılmaz; 26-31 arası mısralarda "sınır" kavramının mekansal sınırlara işaret ettiği sanılır; ayrıca ünlü bir mısrada "yusyuvarlak bir kürenin kütlesine benzer" denir (VIII. 42-43 Diels-Kranz)
Yeni bir yorum.
Quarterly, X, 1 960, s. 84- 102). Bu son yorum benimsendiği takdirde, Parmenides'in araştırma ufku, bilimsel araştırma konusu varlıkları kapsayacak şekilde genişletilebilir ve (oluşmaz, bozulmaz ve ebedi olduğu için) duyumsal deneyimle apaçık şekilde çelişen tek bir varlıkla sınırlanmaya gerek kalmaz; zaten Aristoteles'in Parmenides'e atfettiği monizm de oldukça tartışmalıdır (örneğin "varlık" anlamına gelen to on, tek bir varlığa işaret etmek zorunda değildir. Jonathan Barnes, The Presocratic Philosophers'da (Routledge, 1982) s. 203-204 ve 211'de geleneksel olarak fizik olduğu öne sürülen niteliklerin fizik olmayabileceğini gösterir). Sonuç olarak Parmenides'in hem değişim, doğum ve ölüm gibi niteliklerden yoksun olan (ama fiziksel niteliklere sahip olabilecek) bir varlığı hem de duyumsal olmayan niteliklere sahip olan (görünürde fiziksel olan nitelikler şiirsel metaforlar olarak da yorumlanabilir) birden fazla varlığı araştırmayı önerdiğini söyleyebiliriz.
Antik Yunan, Ed.Umberto Eco, Parmenides, Maddalena Monelli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder