20.YÜZYIL
|
||||
YENİ KANTÇILIK
|
Alman felsefe
geleneğinde spekülatif idealizmden Kant’ın bilgi kuramına bir dönüşü ve
çağdaş felsefe sorunları karşısında Kant'a dayalı bir eleştirici tavrı
benimseyen Yeni Kantçılık, xx.yy.da "tarihbilimi" ne yönelik
felsefi çalışmaların En önemlilerinden birini gerçekleştirmiştir..
|
|||
HEIDELBERG OKULU
|
Heidelberg okulunun tarih eleştirisi,idealist tarih felsefelerine
karşı bilgi-kuramsal ve bilim felsefel açıdan bir tavır
almış olur ve bu tavra dayalı olarak bir tarih mantığı geliştirmeye çalışır.
|
|||
W.WINDELBAND
|
Tarihin hedefi tümel
önermeler elde etmek değil, her olayı kendi tekliği içinde betimlemektir.
|
|||
H.RICKERT
|
Tarih ancak
bireyselleştirici bir bilim olarak kalabilir, o yasalar peşinde olan
genelleştirici bir bilim haline asla gelemez ve gelmemelidir.
Biz nedensellik ilkesini doğabilimlerinde yasa-olgu ilişkisi olarak zorunluluk tasarımına göre kullanırız . Oysa kültür gerçekliğinde bu ilkeyi, zorunluluk tasarımına bağlı b yasa-olgu ilişkisi olarak kullanamayız. Nedensellik burada bir değer-eylem ilişkisine göre kurulur. Değerlerin eylemleri belirleme tarzı ise bir zorunluluk taşımaz. "İnsanların yaşamları bağlanılan, inanılan değerlere aykırı eylemlerle doludur. Öyleyse kültür gerçekliği , hem değerlere bağlı bir gerçeklik alanı olarak bir "anlama edimi"ni gerektirmesi , hem de doğabilimsel anlamda bir zorunluluğu içermemesi bakımından doğal gerçeklikten kesinlikle ayrıdır. |
|||
MARBURG OKULU
|
H.COHEN
|
Tarihin özü ,üretim
güçlerinde ve üretim ilişkilerindeki değişmelerde değil , özgür insan aklının
ürünleri olan ahlaksal ilkelerde yakalanabilir.
|
||
P.NATORP.
|
||||
TARİHSELCİLİK
|
W.DILTHEY
|
İnsanın total
kimliği, bütünlüğü,tarihsel olarak oluşan bir şeydir.bu bütünlüğün
kavranılmasında gözetilmesi gereken şey , salt a priori bir bilgi
olanağının kabulü değil ; tersine, içinde bulunduğumuz konumların toplamından
çıkan bir gelişim tarihidir.
Tinsel yaşam
doğabilimsel açıklamanın değil ,anlamanın konusudur.Tarihe eğilmek için özel
bir yönelime ihtiyaç vardır.bu da geçmişi yeniden yaşamak ve anlamaktan
geçer.
Tarihsel
olayları anlamamıza en elverişli "nesnelleşme türü" dildir. Dil her
dönemde anlamın taşıyıcısı olmuştur.
Dilthey'a göre
tinsel bilimler ve özellikle tarih "tüm tarihsel fenomenlerde yaşamaya
geçmiş olan" bazı temel ve taşıyıcı öğeler saptayabilir. Diltehey'ın
"yaşama kalıpları" ,"nesnellşetirmeler" adını da verdiği
bu temel ve taşıyıcı öğelerin başında dil gelir; hatta ona göre tarihsel
olayları anlamamıza en elverişli "nesnelleştirme türü" dildir.
Çünkü Dilthey için dil," her dönemde anlamların taşıyıcısı"
olmuştur. Bu nedenle dil, her tarihsel dönemin kendini dışa vurduğu,
nesnelleştirdiği ortamdır.
Çünkü Dilthey' a
göre her tarihsel dönemde "yaşamın belli değerleri içerilmiştir ve
tarihin tüm velvelesi bu değerler çevresinde dolanır. Bir tarihsel döneme
damgasını vuran değerler ise , o dönemin anlamlarının taşıyıcısı olarak dilde
saptanabilirler. Bu yüzden tinsel bilimlerin ana malzemesi , her zaman,
dilsel ürünler olarak yazılı yapıtlar olur.
Bizler bugün , belli
bir tinsel donanım altında, geçmişin değerlerinden oldukça farklı bir
değerler ağı içindeyizdir ve bu yüzden bize az çok yabancı olan geçmişte
kalmış değerleri tam olarak anlama olanağımız da bu nedenle kısıtlıdı.
Yine bu nedenle , yapabileceğimiz şey , geçmişi, dilsel ürünleri, yazılı
yapıtların dilini yorumlayarak anlamakla , yani hermeneutik yapmakla
sınırlıdır.
|
||
YENİ HEGELCİ
TARİH ANLAYIŞI |
B.CROCE
|
Tarihte insanın
kendi yapıp etmelerinden kaynaklanan tinden başka bir tin yoktur.Bu
yüzden tin tarihe sokulmuş,kendisini tarihte açan bir şey değil , tersine
tinin kendisi bizzat tarihtir.
|
||
R.G.COOLINGWOOD
|
Tarihin belli bir
anında yaşayan bizler, tarihin tümü üzerine bir şey söyleme hak ve
olanağına asla sahip değilizdir.
Felsefe tarih karşıtlığı
karşıtlardan birini öbürünün üstüne taşıma yoluyla ortadan
kaldırılamaz.ikilem ancak , insanın kendisini sezgisel yoldan bir tarihsel
nelik ve çağını da , geçmişe katlanan bir tarihsel bütün olarak
hissetmesi yoluyla aşılabilir.
|
|||
DÖNGÜSEL TARİH
ANLAYIŞI |
SPENGLER
|
Tarihe teorik aklın
nedensellik kategorisi ile eğilemeyiz. Çünkü tarih gelişigüzel yeşeren
çiçeklerin(kültürler) tarlasıdır.
Tarih, yüksek
kültürleri değer yargılarına başvurmaksızın karşılaştırmalar içinde anlamaya
çalışan bir bilimdir.
|
||
TOYNBEE
|
Bilim olarak tarih,
yasa bilimleri ile şiir arasında bir yerdedir ve her ikisine birden dayanır.
Tarihin nesne birimi ise "kültürler" dir. Kültürler dinamik
şeylerdir. Kültürlere bu dinamiği veren ise "yaratıcı kişiler"
dir. Özellikle yüksek kültürler kendi içlerinde anlaşılabilir olan
"anlam bütünlükleri" oluşturur. İşte özellikle tarih , bu yüksek
kültürleri değer yargılarına başvurmadan karşılaştırmalar içinde anlamaya
çalışan bir bilimdir.
|
|||
XX.YY. MARKSİZMİ
|
G.LUKACS
|
Tarihsel olayları
daima kesiksiz bir değişim süreci içinde kavramak zorunludur.Tarihteki
gelişim eğilimlerini basit emprik olgular değil , yüksek bir gerçeklik
taşıyan şeyler olarak görmek gerekir.
Diyalektik bütünlüğü
görme yoluyla, tarihsel malzemeye toplumu bir «bütün» olarak betimlememizi
sağlayan ve bize tarihsel süreçlerin güdümleyicisi olarak görünen ekonomik
kategoriler, öbür yandan, ancak toplumun bütünlüğünde varoluşlarını bulan bir
belirlenmişlik taşırlar. Bu yüzden ekonomik kategoriler, yalnızca tarihsel
süreçlerin kavranılabilirliğini sağlayan çıplak doğa yasaları gibi
yorumlanamazlar. Çünkü onlar ancak «toplumsallık» halinde işleyen
kategorilerdirler ve bu yüzden ,varoluşlarını toplumun bütünlüğünde bulan bir
«belirlenmişlik» de taşırlar.
|
||
A.GRAMSCI
|
İtalya’da A.Gramsci , Lukacs gibi her
çağın ana güdümleyicisinin hep ekonomi olmadığını, ekonominin belirlediği
toplumsal yapıların(bugünkü kapitalist toplumda olduğu gibi) ancak belli
çağlarda görülebileceğini belirtir. Bu yüzden ona göre Marksizm, her şeyi
açımlayan bir din ya da tüm varlık alanlarını taşıyan bir ontoloji değil, bir
«genel tarih metodolojisidir
|
|||
L.ALTHUSSER
|
Marksist ekonomiyi yapısalcı bir
açıdan yorumlama girişiminde , yapısalcılığın döngüsel tarih anlayışından bir
ölçüde sıyrılmaya çalışarak , tarihsel gelişimi "insani eylemleri
önceden belirleyen büyük yapıların dönüşümü "olarak görmek ister.
|
|||
E.BLOCH
|
Tarihte , her şeye
olabileceği gibi, hiçbirşeye de varabilecek bir diyalektik vardır.
|
|||
FRANKFURT OKULU
|
M.HORKHEIMER
|
Tutkular ,özellikle
de otorite tutkusu saptanmadan ,örneğin horkheımer'e göre tarihin nesnel
eleştrisi daima eksik kalır.
Tarihin taşıyıcısı ,
gerçek bireysel sujelerin birbirleriyle olan işlevsel bağıdır.
|
||
TH.W.ADORNO
|
Tarihte akıl değil ,
tutkulu insan doğası, yani bir akıl-dışılık egemendir. Tarih bugüne kadar
kendisini kesinisiz bir süreklilik olarak kurgulamamızı sağlayacak bir total
süjeye asla sahip olmamıştır. Tarihin taşıyıcısı , gerçek bireysel süjelerin
birbirleriyle olan işlevsel bağıdır. Kendini tarih içinde dışa vuran ve
daima daha ileriye dğru giden bir evren planının bulunduğu savı boş bir
savdır.
|
|||
H.MARCUSE
|
||||
J.HABERMAS
|
Gerçek tarih gerçek tutkulardan
oluşur. Öyle ki ,tarihe yön verdiği ileri sürülen evrensel şeyler , ne sadece
tin,akıl ne de sadece ekonomidir .tarih bir de tutku psikolojisi açısından
görülebilmelidir. İnsanın insana hükmetmesi psikolojisini anlamadan
tarihi ancak eksik, parçalı ,hatta yanlış anlamış oluruz.
|
|||
VAROLUŞÇU TARİH
ANLAYIŞI |
M.HEIDEGGER
|
|||
K.JASPERS
|
İnsan ancak kendisini bir eksiztenz
olarak görmeye başladığı anda, çağının olayları karşısında bir tavır alıp
eyleme geçebilir.
|
|||
J.P.SARTRE
|
Tarih, insanın
içine atıldığı koşullar toplamıdır,onun bu dünyada olma ortamıdır.
İnsanın ekzistans
olma ortamı olarak tarih, bu yüzden, ekzistens açısından insanın "kendi
kendisini yapma olanağının bulunduğu yerdir.
|
|||
YAPISALCI TARİH
ANLAYIŞI |
Bir dilin,bir
toplumsal yaşayış tarzının,bir çağın ,göreli olarak sabit kalmış yapısını
rasyonel olarak kavrama yönteminden hareket eden bir akımdır.Bu akım ,
kaynağını dilbilim ve etnolojide bulur. Bu akıma göre ,tarihsel bilimlerin
yöntemi , dilbilim'in eş zamanlılığından hareket ederek dillerin yapısını
araştıran yöntemini esas almalıdır. Buna göre, her tarihsel dönem, çağ
ya da halk ,kendi eşzamanlı yaşamı içinde yapısal özellikleriyle
kavranılmalıdır.
|
|||
YENİ OLGUCU TARİH ANLAYIŞI
|
VİYANA ÇEVRESİ
|
K.R.POPPER
|
Tarih, ancak ,pratik
ve ahlaksal açıdan değeri sorgulanabilecek olan bir yorumlama etkinliği ,bir
yorum sanatıdır.İnsanlığın bir tarihi yoktur;olsa olsa ,her bir insanı
yaşamın tüm olanaklı görüş açılarına uygun düşen tarihlerin sınırsız çokluğu
vardır.
|
|
ÇÖZÜMLEYİCİ TARİH
FELSEFESİ |
Tarih, ancak belli
ilgi ve tutumlara göre oluşturulmuş, yani bir yorumun ürünü olan temel
önermelerle çalışabilir ki ,hiç bir zaman denetlenemeyecek olan bu tür önermelerle
yapılan açıklama işlemi ,artık doğabilimsel açıklama türünden bir açıklama
değil,ancak bir anlatma olabilir.
|
|||
HERMENEUTİK
TARİH ANLAYIŞI |
H.G.GADAMER
|
Felsefi
hermeneutik,çağların,kültürlerin,sınıfların,toplumların,özne -üstü anlamlarla
, yani bir çağın ya da bir toplumun dildeki sözlere verdikleri ortak
anlamlarla şekillenen yaşam biçimlerinin bütünlüğü ve bu bütünlüğü
sağlayan şeylerin peşindedir.
Tarihi anlamak,
doğabilimsel yoldan nedensellik zincirleri oluşturarak , belli süreçleri açıklamak
değildir. Tersine "tarihi anlamak" bizi tarih içinde konuşan ve ona
ait bir şey kılan şey'i anlamaktır. Tarihsel olmanın temel karakteri ,
açıktır ki, anlamlı olmaktı; ama bu sözcüğün etkin anlamında böyledir.
|
Akımlar
- Felsefi "izm"ler
- Sofizm
- Stoacılık
- Kuşkuculuk
- İdealizm
- Yeni Platonculuk
- İnsancılık (Hümanizm)
- Usçuluk
- Deneycilik
- Eleştiricilik (Kritisizm)
- Materyalizm
- Liberalizm
- Hiççilik (Nihilizm)
- Sosyalizm
- Marksizm
- Olguculuk (Pozitivizm)
- Postpozitivizm
- Pragmatizm
- Fenomenoloji (Görüngübilim)
- Yeni Kantçılık
- Mantıkçı Pozitivizm
- Yeni Hegelcilik
- Yapısalcılık
- Çözümleyici Felsefe
- Varoluşçuluk
- Yorumbilgisi (Hermeneutik)
- Frankfurt Okulu
- Feminizm
- Postyapısalcılık
Tarih Felsefesi 20.yüzyıl
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder