Biyografi
Michael Sandel (d. 1953), Amerikalı bir siyaset
felsefecisi ve Harvard Üniversitesi'nde profesördür. Özellikle
"Adalet" dersiyle dünya çapında bir ün kazanmıştır. Bu ders, onlarca
yıldır binlerce öğrenciye ulaşmış ve kamuoyu nezdinde felsefi tartışmaları canlandırmıştır.
Sandel, modern liberalizmin ve piyasa ekonomisinin ahlaki sınırlarını
sorgulayan bir komüniteryen eleştirmen olarak tanınır.
Düşüncesi
Sandel, felsefesinin merkezine komüniteryenizm ile liberalizm
arasındaki gerilimi koyar. Onun en önemli eleştirisi, liberal filozof John
Rawls'ın adalet teorisine yöneliktir.
- "İlişki
kurmamış Benlik" Eleştirisi: Sandel, Rawls'ın "bilgisizlik
perdesi" ardında adalet ilkelerini seçen, kimliğinden ve toplumsal
bağlarından koparılmış soyut bir "benlik" fikrini reddeder. Ona
göre, kimliğimiz ve ahlaki yükümlülüklerimiz aile, din ve toplum gibi içinde
bulunduğumuz topluluklar tarafından derinlemesine şekillenir. Sandel,
kendimizi toplumsal bağlarımızdan bağımsız, "ilişki kurmamış"
varlıklar olarak düşünemeyeceğimizi savunur.
- "İyi
Yaşam"ın Önceliği: Sandel, liberallerin aksine, bir toplumun adalet
ilkelerini belirlemeden önce, o toplumun üyeleri için "iyi
yaşam"ın ne olduğu konusunda ortak bir anlayışa sahip olması
gerektiğini savunur. Bu, ahlaki yargıların, nötr ve tarafsız ilkelerden
ziyade, paylaşılan değerler ve amaçlar üzerine inşa edilmesi gerektiği
anlamına gelir.
- Piyasa
Ahlakının Sınırları: Sandel, bu düşüncesini, modern toplumdaki piyasa
ekonomisinin rolüne de uygular. "Parayla Alınamayan Şeyler" adlı
eserinde, para karşılığı alınıp satılmaması gereken ahlaki ve toplumsal
değerlerin (örneğin sıra bekleme hakkı, insan organları, onur) varlığını
savunur.
Sandel'in düşüncesi, bu yönleriyle Alasdair MacIntyre'ın
gelenek ve hikâye vurgusuyla örtüşürken, Habermas'ın prosedürel
diyalogla ahlaki ilkelere ulaşma çabasına karşı bir duruş sergiler.
Başlıca Yapıtları
- Liberalism
and the Limits of Justice (1982): Sandel'in komüniteryen eleştirisini
başlattığı temel eseridir.
- Justice:
What's the Right Thing to Do? (2009): Popüler "Adalet"
dersinin içeriğine dayanır ve düşüncelerini geniş bir kitleye ulaştırır.
- What
Money Can't Buy: The Moral Limits of Markets (2012): Piyasa
mekanizmasının ahlaki boyutlarını sorgulayan eseridir.
Sandel'in komüniteryen yaklaşımı, bireysellik ve piyasa ekonomisi eleştirisi, size daha önce tartıştığımız Habermas'ın liberal yaklaşımından daha mı ikna edici geliyor?
Sandel, biyoetik alanında iki temel konuda öne çıkar:
Biyoetik ve Sandel'in Komüniteryen Eleştirisi
- Genetik
Geliştirmenin Eleştirisi: Sandel, CRISPR gibi teknolojilerle
genetik "geliştirme" yapılmasına karşı çıkar. Ona göre,
yeteneklerimizi ve özelliklerimizi bir armağan olarak kabul etmek yerine,
onları tasarlayıp kontrol etme arzusu, insanlık için ahlaki açıdan
tehlikelidir. Bu durum, insanlık onurunu zedeleyebilir ve ebeveynlerin
çocuklarına karşı duyduğu koşulsuz sevgiyi, bir "tasarımın"
getirdiği başarı beklentisine dönüştürebilir.
- Piyasanın
Ahlaki Sınırları: Sandel, biyoetik sorunları piyasa mekanizmasıyla
ilişkilendirir. Organ satışı, vekil annelik veya genetik hizmetlerin
parayla alınıp satılması gibi konuların, etik açıdan kabul edilemez
olduğunu savunur. Ona göre, ahlaki olarak değerli olan her şeyin piyasaya
sunulması, o değerleri yozlaştırır.
Sandel'in bu argümanları, Biyoetik başlığı altında yer alan Özerklik, Adalet ve İyilikseverlik gibi ilkeleri, toplumun temel değerleri ve ortak iyilik anlayışı bağlamında yeniden düşünmemizi sağlar.
Michael Sandel'in genetik geliştirmeye yönelik eleştirisi,
biyoetiğin sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda derin bir felsefi ve
toplumsal mesele olduğunu en iyi şekilde gösterir. Sandel'e göre asıl mesele,
"neyin güvenli" olduğu değil, "neyin doğru" olduğudur.
Michael Sandel'in Genetik Geliştirme Eleştirisi
Sandel, genetik mühendisliğinin getirdiği en büyük
tehlikenin, insanlığın doğaya karşı olan tavrını temelden değiştirmesi olduğunu
savunur. Bu tehlikeyi, iki ana kavram üzerinden açıklar: "armağan
hissi" ve "kontrol arzusu."
1. Armağan Hissinin Kaybı
Sandel, insan hayatının ve doğuştan gelen yeteneklerin
(zeka, boy, kas gücü vb.) birer armağan olarak görülmesi gerektiğini
savunur. Bu armağan hissi, bizi doğanın belirlediği sınırlar içinde tevazu ve
minnettarlık duygularına yönlendirir. Ebeveynler çocuklarını, sahip oldukları
yetenekler ne olursa olsun, birer armağan olarak kabul ederler.
Genetik geliştirme ise bu hissi yok ederek yerine "kontrol
ve ustalık" arzusunu koyar. Artık yetenekler armağan değil,
tasarlanmış ve optimize edilmiş birer ürün haline gelir. Sandel'e göre, bu
tavır değişikliği, insanlığın doğaya ve birbirine karşı olan temel ahlaki
duruşunu zedeler.
2. Artan Sorumluluk Yükü ve Dayanışma Krizi
Genetik geliştirme yaygınlaşırsa, bireylerin ve toplumların
omuzlarına yeni ve ağır sorumluluklar yüklenir:
- Bireysel
Yük: Sandel'e göre, eğer bir çocuk ebeveynleri tarafından
tasarlanmışsa, onun başarısızlıklarından kim sorumlu olacaktır? Bir
sporcunun yeterince hızlı olmaması artık "doğanın bir hatası"
değil, ebeveynlerin gen seçimindeki bir hatası olarak görülecektir. Bu
durum, anne-baba sevgisindeki koşulsuzluğu ortadan kaldırabilir.
- Toplumsal
Dayanışmanın Zayıflaması: Sağlık ve başarı, doğanın getirdiği
"rastgele" bir şans değil, bir tasarım ve yatırım meselesi
haline gelirse, başarılı olanlar başarısız olanlara karşı daha az
sorumluluk hissedecektir. Genetik olarak "mükemmel" hale
getirilmiş bireylerin bulunduğu bir toplumda, engellilere veya
dezavantajlılara karşı duyulan sosyal adalet ve dayanışma duygusu
zayıflayabilir.
Sandel'in bu argümanı, transhümanizmin
"insanlığı daha iyi hale getirme" hedefiyle doğrudan çelişir. Ona
göre bu, insanlığı ahlaki olarak daha iyi değil, daha yozlaşmış hale getirme
riskini taşır.
Türkçeye Çevrilmiş Kitaplar
Adalet: Yapılması Gereken Doğru Şey Nedir? (Çev. Mehmet Doğan, İstanbul: Pegasus Yayınları, 2010) → Sandel’in Harvard’da verdiği ünlü “Justice” dersine dayalı, en çok bilinen kitabı.
Paranın Satın Alamayacağı Şeyler: Piyasanın Ahlaki Sınırları (Çev. Nil Köksal, İstanbul: Pegasus Yayınları, 2013) → Piyasa mantığının ahlaki sınırlarını tartışır.
Liberalizm ve Adaletin Sınırları (Çev. Mehmet Doğan, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2011) → Rawls’un liberal adalet teorisine yönelik eleştirilerini içerir.
📑 Akademik Makaleler ve İncelemeler
Koray Tütüncü, “Michael J. Sandel, Kamusal Felsefe ve Adalet”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014. → Sandel’in liberalizm eleştirisini ve kamusal felsefe anlayışını inceler.
Cemal C. Tarımcıoğlu (çev.), “Adalet”, Stanford Felsefe Ansiklopedisi maddesi, Sosyal Bilimler dergisi (çevrimiçi, 2021). → Sandel’in adalet anlayışını felsefi bağlamda özetleyen bir çeviri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder