Sadece insanlar mı eylemde bulunur? Bir kayanın, bir algoritmanın veya bir virüsün kendi gücü, kendi sözü olabilir mi?
İşte Yeni Materyalizm, bu sorulara evet diyen ve
modern felsefenin en canlı tartışmalarından birini başlatan bir düşünce
akımıdır.
Yeni Materyalizm Nedir?
Yeni Materyalizm, Batı felsefesinin iki bin yıllık
birikimine meydan okuyarak, dünyayı yalnızca insan merkezli bir bakışla
anlamayı reddeder. Bu felsefe, maddenin pasif ve cansız bir varlık olmadığını,
aksine aktif, dinamik ve kendi içinde bir "eyleyiciliğe" sahip
olduğunu savunur. İnsanlar, artık dünyayı şekillendiren tek etken değildir;
teknolojik sistemler, doğal olaylar ve hatta cansız nesneler de kendi
yörüngelerinde hareket eden ve etki yaratan varlıklardır.
Bu yaklaşım, dünyayı hiyerarşik bir düzen yerine, her şeyin
birbirine bağlı olduğu yatay bir ağ olarak görür. İnsanın doğaya karşı
üstünlüğünü reddederek, ekolojik krizden teknolojik gelişmelere kadar pek çok
konuya yeni bir perspektif sunar.
Peki, Bu Felsefe Kime Hizmet Ediyor?
Yeni Materyalizm, her ne kadar radikal ve özgürleştirici
görünse de, eleştirel bir karşıtlık da barındırır. Bu eleştiriye göre, Yeni
Materyalizm'in sunduğu "insan-merkezciliği terk etme" tezi, aslında geç
kapitalizmin ideolojik bir yansıması olabilir.
Modern kapitalizm, algoritmaların, otomasyonun ve finansal
akışların devasa güçler olarak ortaya çıktığı bir döneme girmiştir. Bu sistem,
insan emeğini ve iradesini giderek önemsizleştirerek, insanı merkezden zaten
çıkarmaktadır. Yeni Materyalizm'in, bu non-human (insan dışı) aktörlerin gücünü
ve ajanlığını vurgulaması, ironik bir şekilde, bu de-insanileştirici süreci
felsefi olarak meşrulaştırıyor olabilir. Bu eleştirel bakış açısı, Yeni
Materyalizm'i, sermayenin "meta-fetişizmini" (soyut güçleri kutsama eğilimini)
felsefi bir kılıfla sunmakla suçlar.
Sonuç olarak, Yeni Materyalizm, hem çağımızın temel
sorunlarına ayna tutan hem de bu sorunların altında yatan ideolojik yapıya dair
derin soruları beraberinde getiren, paradokslarla dolu bir düşünce akımıdır.
 
