Marcus Aurelius
|
Marcus, Flavius hanedanı döneminde toplumsal ve siyasal gücünü pekiştirmiş olan Roma'nın yeni egemen zümresinin ileri gelen bazı aileleriyle akrabaydı. İmparator Hadrianus, Commodus'tan sonra Titus Aurelius Antoninus'u evlat edinerek Antoninus Pius adıyla geleceğin imparatoru ilan etti. Antoninus, Hadrianus'un buyruğuyla Lucius Ceionius Commodus'un oğlunu ve Marcus'u evlat edindi. Marcus'un adı bundan sonra Marcus Aelius Aurelius Verus olarak değiştirildi. Böylece Marcus 17 yaşına gelmeden geleceğin ortak imparatoru olarak seçildi, ama 40 yaşına değin tahta çıkamadı. Çalışkan, zeki ve ağırbaşlı olan Marcus Yunanca ve Latince geleneksel eğitim ve retorik sanatıyla yetinmek istemediği için stoacı filozof Epiktetos'un Diatribai'sine (Ders Notları) dört elle sarıldı. Bundan sonra felsefe, Marcus'un başlıca ilgi konusu oldu.
(…)
(…)
Marcus'un ilgi alanlarından biri de hukuktu. Onun döneminde yeni yasalar ve yargı kararlarıyla medeni hukukta değişiklikler yapıldı. Öte yandan Antoninus Pius ile Marcus'un dönemi bir yönüyle de hukukun toplumla ilişkisinde bir gerilemeyi simgeliyordu. Antoninus Pius döneminde ceza hukukunda honestiores (yukarı sınıf) ile humiliores (aşağı sınıf) arasındaki ayrım keskinleşmeye başladı, humiliores'e, daha ağır cezaların getirildiği iki ayrı ölçüt uygulamaya kondu.
Marcus, Hıristiyanlardan hoşlanmamakla birlikte, onlara sistemli bir baskı da uygulamamıştır. Hıristiyanların Traianus ve Hadrianus dönemindeki hukuksal konumunda bir değişiklik olmadı. Hıristiyanlık başlı başına ceza gerektiren bir suç sayılıyor, ama Hıristiyanlan ortaya çıkarmak için özel olarak kovuşturma yapılmıyordu. Marcus döneminde eskisine göre çok daha fazla Hıristiyan kanı aktığı söylense de Marcus herhangi bir kıyım başlatmış değildir. Marcus ile Verus 167 ya da 168'de Tuna boylarındaki ayaklanmaları bastırmak için sefere çıktılar. Bundan yararlanan Germen kavimleri büyük bir güçle İtalya'ya saldırarak Adriya Denizinde bir kavşak noktası olan Aquileia'yi kuşattılar. Bu olağanüstü durum karşısında imparatorluğun askeri ve mali gücünün yetersizliği açıkça kendini gösterdi. Boşalan birliklerin doldurulması için aşın önlemler alındı, para sağlamak amacıyla imparatorluğun mülkleri satıldı. Marcus ile Verus, Germenleri başarıyla geri püskürttüler ama 169'da Verus ansızın öldü. Marcus, Tuna sınırında ayaklanmaları bastırmak için üç yıl daha savaşmak zorunda kaldı. Bundan sonra üç yıl süren Bohemya seferiyle de Tuna'nın karşı kıyısındaki kabilelerle bir süre için barış sağlandı. Marcus 177'de 16 yaşındaki oğlu Commodus'u ortak imparator ilan etti. Birlikte yeniden Tuna'da sefere çıktılar. Marcus, savunma yerine saldırıya geçmeye ve yayılmacı bir politikayla Roma'nın kuzey sınırlarını yeniden çizmeye kararlıydı. Bu kararlılığı başarıyla sonuçlanacak gibi gözükürken 180'de karargâhında öldü.
Ta eis Eauton, Marcus'un günü gününe kaleme aldığı siyasal düşüncelerinden oluşur. Bunlar belli bir düzen taşımayan yer yer nükteli notlar halindedir. Bitmez tükenmez sorumlulukları karşısında kendini rahatlatmak amacıyla yazılmış gibidir. Marcus sürekli olarak kendisine ulaşılmaz hedefler koyuyor, fiziksel dünyanın olduğu kadar genel olarak insanın, özel olarak da kendisinin önemsizliği, kabalığı ve gelip geçiciliği üzerinde düşünüyordu. Bu dünya karşısında ilgisiz, ama bir başka dünyanın da varlığına inanmayan biri olarak hiçbir karşılık, hatta kalıcı bir ün bile beklemeksizin kendini göreve adamıştı.
Ta eis Eauton,
A.B.
Marcus Aurelius,C.Cengiz Çevik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder