Charles Taylor (1931)
"Aydınlanma Tasarısı"nın bina
edildiği temel varsayımlara ilişkin yaptığı ayrıntılı eleştirilerle XX.
yüzyılın ikinci yarısında adından en çok söz ettiren felsefecilerden biri konumuna
gelen Amerikalı felsefeci.
Taylor'un eleştirilerinin kapsamını alabildiğine
geniş bir sorunlar, ilgiler ve alanlar yelpazesi oluşturur. Bu geniş
yelpazenin köşetaşları çok genel anlamda şu biçimde sıralanabilir: insan
eyleyeni bağlamında "özdeşlik" ile "ben", toplum
bilimleri bağlamında "yorumlama ile açıklama ayrımı", etik
bağlamında "demokratik eylem biçimleri" ve üstfelsefe bağlamında
"bilgikuramının açmazları".
Aydınlanmanın bilgikuramından geleneksel
dil kuramlarına, felsefenin perennial (demirbaş) sorunlarından çağdaş toplumun karşılaştığı sorunlara değin
sunduğu özgün eleştirilerinin
"çözümleyici felsefe" ile "kıta felsefesi"nin değişik
ilgi ve yaklaşımları arasında uyumlu bir bütünlük kurabilmiş olması da
ayrıca dikkat çekicidir. Taylor'un düşüncesinin ana doğrultusunu, yetkin bir
felsefe uslamlamasına ilişkin yetkin bir anlayışın ancak bu uslamlamaların
kökenlerinin iyi değerlendirilmesiyle, değişen bağlamların, başkalaşan
anlamların tam anlamıyla yakalanmasıyla olanaklı olduğu düşüncesi oluşturmaktadır.
Kuşkusuz böyle bir kalkış noktası Taylor'un düşüncelerine, çoğu durumda belli
kuramlar, belli anlama ya da değerlendirme dilleri aracılığıyla açılmış ve
yürünmüş düşünsel yolların betimlenebilmesi için "tarihsel yeniden kurmalar"
etkinliğini de katmaktadır. Taylor'un genel düşüncesinin bu ayırt edici
özelliği, Hegel'in felsefesine yakınlığını açığa çıkarmanın yanında, onu
Gadamer tarafından dillendirilen bilgi kuramsal kazanım adına ortaya
konan doğruluk ile yanlışlık gibi birtakım bilgikuramsal ayrımlar ya
da ikilikler karşısında korunaklı kılmaktadır.
En önemli ilk yazılarında Taylor, genelde
daha çok toplum bilimleriyle, daha özeldeyse ruhbilimde açıklamanın değergesi
sorunuyla ilgilenmiştir. Nitekim 1967 yılında yayımladığı Davranışın
Açıklanması (The Explanation
of Behaviour) başlıklı kitap, temelde yönelmişliğe
konu bir eylemin açıklanmasının ister istemez söz konusu eylemin sonuçlarına
ilişkin salt nedensellik kuramlarıyla açıklayamayacak erekbilgisel bir
yaklaşımı gerekli kılacağından hareketle, ruhbilimdeki "davranışçılık"
yaklaşımının yetersizliğini savlamaktadır. 1971 yılında The
Review of Metaphysics adlı
dergide yayımlanan ünlü makalesi "Interpretation and the Science of Man"de ("Yorumlama
ve İnsan'ın Bilimleri")
ise Taylor, bu aynı savın kapsamını siyaset ile toplumsal çözümleme
alanlarını da içerecek biçimde genişleterek, "yalınkat olgular"ı
dışsal yaklaşımlar doğrultusunda
açıklama girişimlerinin, insan
eyleyenini anlamaya yönelik doyurucu bir anlama sunmayacağı gibi, kendi
terimleri içinde de tutarsızlık barındırdığını ileri sürmektedir.
Taylor'un bu düşüncelerine ve ortaya
koyduğu hemen bütün incelemelere, XVII. yüzyılın bilimsel devrimleri ile
daha sonrasında temellendirilen bilgikuramına karşı geliştirilen ana
uslamlamanın uzantıları olarak bakılabilir. Taylor, bilgikuramı geleneğinin
insan doğası da dahil olmak, üzere farklı varlıklar arasında doğa ayrımı gözetmeyen
"atomcu" bir yaklaşıma dayanması nedeniyle insan yaşamını kavrama
edimini çarpıttığını, böylelikle de bilen özne ile bilinen nesne arasında insanlık
alanını oldukça daraltan çok keskin bir ayrıma gittiğini belirtmektedir. Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları |
Akımlar
- Felsefi "izm"ler
- Sofizm
- Stoacılık
- Kuşkuculuk
- İdealizm
- Yeni Platonculuk
- İnsancılık (Hümanizm)
- Usçuluk
- Deneycilik
- Eleştiricilik (Kritisizm)
- Materyalizm
- Liberalizm
- Hiççilik (Nihilizm)
- Sosyalizm
- Marksizm
- Olguculuk (Pozitivizm)
- Postpozitivizm
- Pragmatizm
- Fenomenoloji (Görüngübilim)
- Yeni Kantçılık
- Mantıkçı Pozitivizm
- Yeni Hegelcilik
- Yapısalcılık
- Çözümleyici Felsefe
- Varoluşçuluk
- Yorumbilgisi (Hermeneutik)
- Frankfurt Okulu
- Feminizm
- Postyapısalcılık
C.Taylor
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder