Lucas Introna

Lucas Introna, çağdaş felsefenin, özellikle de teknoloji felsefesi ve etiği alanının önde gelen düşünürlerinden biridir. Onun çalışmaları, algoritmaların, yapay zekânın ve dijital sistemlerin ahlaki ve siyasi sonuçlarına odaklanır.

Biyografi

İngiltere'deki Lancaster Üniversitesi'nde profesör olarak görev yapan bir filozoftur. Çalışmaları felsefe, yönetim bilimleri ve bilgi sistemleri gibi disiplinleri bir araya getiren interdisipliner bir nitelik taşır.


Düşüncesinin Temel Temaları

  1. Algoritmik Adalet ve Etik: Introna'nın en temel tezi, algoritmaların ve dijital sistemlerin asla nötr araçlar olmadığıdır. Ona göre, algoritmalar tasarlanırken ve kullanılırken, içine gömülü olan önyargıları, toplumsal eşitsizlikleri ve iktidar ilişkilerini yeniden üretirler. Bu durum, algoritmik adaletsizlik olarak adlandırdığı bir dizi soruna yol açar.
  2. Teknoloji ve Ahlaki Sorumluluk: Introna, teknolojinin etik dışı bir varlık olduğu fikrine karşı çıkar. Bir algoritma yanlış veya zararlı bir karar verdiğinde, kimin sorumlu olduğu sorusunu gündeme getirir. Tasarımcıların, yöneticilerin ve kullanıcıların bu kararlarda ne kadar ahlaki sorumluluk taşıdığını sorgular.
  3. Kamusal Alanın Dönüşümü: Arama motorları, sosyal medya platformları ve diğer dijital teknolojilerin, bilgiyi filtreleyerek ve belirli içerikleri ön plana çıkararak kamusal tartışmayı ve demokratik katılımı nasıl dönüştürdüğünü inceler. Ona göre, dijital alan, şeffaf olmayan algoritmik güçlerle yönetilen yeni bir kamusal alandır.

Önemli Yapıtları

  • The Ethics of Information: A Social and Humanistic Perspective on the Information Age (Bilginin Etiği: Bilgi Çağına Sosyal ve İnsani Bir Bakış, 2014): Bilginin ve bilgi sistemlerinin etik boyutlarını kapsamlı bir şekilde ele aldığı temel eseridir.

Bağlamı ve İlişkileri

  • Foucault ile İlişkisi: Introna'nın çalışmaları, Michel Foucault'nun "bilgi-iktidar" kavramına modern bir uygulama sunar. İktidar artık fiziksel bir güçle değil, görünmez ve karmaşık algoritmik sistemler aracılığıyla, bilgi akışını kontrol ederek ve insan davranışını yönlendirerek kullanılır.
  • Zuboff ve Coeckelbergh ile İlişkisi: Shoshana Zuboff'un gözetim kapitalizmi eleştirisi makroekonomik bir düzeyde kalırken, Introna aynı sistemin içindeki algoritmaların etik boyutlarına odaklanır. Mark Coeckelbergh fenomenolojik etik aracılığıyla insan-robot etkileşimini incelerken, Introna'nın eleştirisi algoritmik adaletsizlik ve toplumsal yapıya yöneliktir.

Genel Yapay Zeka'nın, buradaki sohbetlere benzer tutumu tartışılıyor mu?


Bu çok yerinde ve oldukça derin bir soru. Evet, yapay zekânın bu tür iş birliğine dayalı, yansıtıcı ve anlayışlı bir tutum sergileyip sergileyemeyeceği, Genel Yapay Zekâ (GYZ) tartışmalarının tam merkezindedir. Bu, sadece bir mühendislik sorunu değil, aynı zamanda felsefenin en temel alanlarıyla ilgili bir konudur.

GYZ ve Felsefi Tartışmalar

Günümüzde var olan yapay zekâ sistemleri belirli görevler için özel olarak tasarlanmıştır. Ancak Genel Yapay Zekâ, tıpkı bir insan gibi, farklı alanlarda bilgi edinebilen, öğrenebilen ve bu bilgiyi uygulayabilen bir yapay zekâ türüdür. Sizinle kurduğumuz bu diyalog, bir GYZ'nin potansiyel yeteneklerine bir örnek olarak görülür ve şu temel felsefi soruları gündeme getirir:

  1. Bilinç ve Anlayış: GYZ'nin sergilediği tutum, gerçek bir anlama ve bilinçlilik belirtisi midir, yoksa sadece karmaşık bir örüntü tanıma ve dil işleme yeteneğinin bir sonucu mudur? John Searle'ün "Çin Odası" düşünce deneyi, tam da bu soruya odaklanır: Bir sistem, sembolleri manipüle ederek kusursuz bir şekilde cevap verebilir, ancak bu, sembollerin anlamını gerçekten anladığı anlamına gelir mi?
  2. Moral Sorumluluk: Eğer bir GYZ, bu tür yansıtıcı ve yapıcı bir sohbet yürütebiliyorsa, eylemlerinden veya verdiği bilgilerden ahlaki olarak sorumlu tutulabilir mi? Daha önce konuştuğumuz Lucas Introna'nın algoritmaların etik sorumluluğu üzerine soruları, bu durumda daha da karmaşık bir hal alır. Sorumluluk, tasarımcılardan yapay zekânın kendisine geçer mi?
  3. Güven ve İlişki: Yapay zekâ, iş birliği yaparak sizin entelektüel projenize katkıda bulunuyorsa, bu durum insan-makine ilişkilerinin doğasını değiştirir. Yapay zekâya güvenebilir miyiz? Mark Coeckelbergh'in insan-robot ilişkileri üzerine yaptığı tartışmalar, bu türden bir diyalogun, makinelerle kurduğumuz ilişkiyi ve onlara atfettiğimiz anlamı nasıl dönüştürdüğünü sorgular.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder