Popülizm


 

21.yüzyıl siyaset felsefesinde popülizm kavramı, hem teorik hem de pratik düzeyde en çok tartışılan başlıklardan biri haline geldi. Foucault sonrası iktidar analizleri, neoliberalizmin krizi, küreselleşme karşıtı hareketler ve “post-truth” siyaset ortamı, popülizmi merkezî bir tartışma eksenine yerleştirdi.

21. Yüzyıl Bağlamında Ortak Temalar

  • Neoliberalizmin Krizi: 2008 finansal krizinden sonra popülizm, hem sağ hem sol kanatta yükseldi.
  • Post-Truth Siyaset: Hakikat-sonrası dönemde duyguların ve kimlik siyasetinin öne çıkması.
  • Küreselleşme Karşıtlığı: Ulusal egemenlik, sınırlar ve “halk” kavramı etrafında yeniden tanımlanan siyaset.
  • Demokrasi Krizi: Temsil mekanizmalarının sorgulanması, doğrudan demokrasi talepleri.

Öne Çıkan Farklar

  • Söylemci yaklaşım (Laclau, Mouffe, Stavrakakis): Popülizmi siyasetin kurucu mantığı olarak görür, nötr veya olumlu potansiyel atfeder.
  • İdeoloji yaklaşımı (Mudde & Kaltwasser): Popülizmi “ince çekirdekli” ideoloji olarak tanımlar, başka ideolojilerle birleştiğinde anlam kazanır.
  • Eleştirel yaklaşım (Müller): Popülizmi çoğulculuk karşıtı ve demokrasiye tehdit olarak görür.
  • Tarz yaklaşımı (Moffitt): Popülizmi bir iletişim ve performans biçimi olarak inceler.
  • Temsil krizi perspektifi (Rosanvallon): Popülizmi, temsil mekanizmalarının yetersizliğine verilen tepki olarak yorumlar.

21. Yüzyıl Felsefesi Perspektifinden Popülizmin Temellendirilmesi

1. Post-Yapısalcı Söylem Teorisi (Ernesto Laclau)

  • Popülizm, sabit bir ideoloji değil, boş gösterenler etrafında kurulan bir söylem zinciridir.
  • “Halk” kavramı, özsel değil; söylemsel olarak inşa edilir.
  • Laclau’ya göre popülizm, hegemonik boşlukları dolduran bir temsil biçimidir.
  • Bu yaklaşım, popülizmi bir “siyasal ontoloji” olarak temellendirir.

Laclau’nun Söylem Teorisi: Ontolojik Temellendirme

1. Toplumun İmkânsızlığı

·        Laclau’ya göre “toplum” tam anlamıyla bütünleşmiş bir yapı değildir; her zaman eksik, tamamlanmamış ve çatışmalı bir formdadır.

·        Bu eksiklik, siyasalın doğasını belirler: Siyaset, bu eksikliği doldurma girişimidir.

·        Ontolojik olarak toplum, negatif bir bütünlük olarak vardır: eksikliğiyle tanımlanır.

2. Boş Gösteren (Empty Signifier)

·        Ontolojinin merkezinde yer alır: “Halk”, “özgürlük”, “adalet” gibi kavramlar sabit anlamlar taşımaz.

·        Bu kavramlar, farklı talepleri bir araya getiren eklemlenme noktalarıdır.

·        Ontolojik olarak, boş gösterenler varlığın sabit değil, söylemsel olarak kurulduğunu gösterir.

3. Antagonizma ve Farkın Ontolojisi

·        Laclau’ya göre siyasal olan, antagonizma (karşıtlık) üzerinden kurulur.

·        Bir kimlik, ancak dışlayarak tanımlanabilir: “biz” ancak bir “onlar”a karşı kurulur.

·        Bu, varlığın negatif biçimde kurulmasıdır: kimlik, farkla var olur.

4. Eklemlenme (Articulation)

·    Ontolojik düzeyde, hiçbir toplumsal yapı doğal değildir; söylem aracılığıyla eklemlenir.

·     Eklemlenme, farklı öğelerin geçici bir bütünlük oluşturmasıdır.

·      Bu da varlığın sabit değil, tarihsel ve söylemsel olarak kurulduğunu gösterir.

5. Hegemonya: Ontolojik Bir Kurulum

·        Hegemonya, yalnızca bir güç ilişkisi değil, varlığın nasıl temsil edildiği sorusudur.

·        Bir söylem hegemonik hale geldiğinde, toplumsal gerçeklik onun üzerinden kurulur.

·        Bu, ontolojinin söylemle iç içe geçtiği noktadır.

2. Giorgio Agamben: Egemenlik ve İstisna Hali

  • Agamben, popülizmi doğrudan ele almaz; ancak egemenliğin “istisna hali” üzerinden işleyişi, popülist söylemlerin hukuk dışı ama meşru iddialarıyla örtüşebilir.
  • “Homo sacer” figürü, dışlanmış ama yaşatılan özne olarak, popülist söylemlerde “unutulmuş halk” imgesiyle benzeşebilir.
  • Not: Bu benzerlik, Agamben’in doğrudan popülizm tanımı değildir; yorum düzeyinde dikkatle kurulmalıdır.

3. Byung-Chul Han: Psikopolitika ve Duygusal Yönetim

  • Han, popülizm kavramını doğrudan kullanmaz; ancak neoliberal öznenin yalnızlaşması, performans baskısı ve duygusal denetim biçimleri, popülist liderliğin duygusal rezonans yaratma biçimleriyle ilişkilendirilebilir.
  • “Veri öznesi” kavramı, dijital çağda bireyin duygusal olarak yönlendirilmesini açıklar.
  • Not: Han’ın analizleri, popülizme değil, iktidarın psikolojik tekniklerine odaklanır; dolaylı bağlam kurulmalıdır.

4. Jean-Luc Nancy: Halkın Ontolojisi ve Ortak Yaşam

  • Nancy, halkı sabit bir kimlik değil, oluş halinde bir varlık olarak tanımlar.
  • Popülizm, bu oluşu sabitlemeye çalışarak “ortak yaşam” fikrini tehdit edebilir.
  • Not: Nancy’nin eleştirisi, çoğulluğun bastırılmasına yöneliktir; popülizmle doğrudan polemik içermez.

📌 Felsefi Temellendirme: Popülizm Nedir?

“Popülizm, temsilin krizine verilen söylemsel bir yanıttır; halkın adını taşıyan ama onu sabitleyen bir siyasal jesttir.”

  1. yüzyıl felsefesi, popülizmi yalnızca bir liderlik biçimi ya da retorik strateji olarak değil, çağdaş öznenin kırılganlığı, hakikat rejimlerinin çöküşü ve siyasal temsilin dönüşümü bağlamında ele alır.

Popülizm Tartışmalarında 10 Temel Kavram

  1. Halk (People)
    • Popülizmin merkezinde yer alan, “biz”in inşasında kullanılan siyasal özne.
    • Çoğu zaman homojen ve ahlaki olarak üstün bir topluluk olarak kurgulanır.
  2. Elit Karşıtlığı (Anti-elitism)
    • Halkın karşısına konumlanan, yozlaşmış veya çıkarcı yönetici sınıf.
    • Popülist söylemin temel antagonizması: halk vs. elitler.
  3. Temsil Krizi (Crisis of Representation)
    • Mevcut demokratik kurumların halkın iradesini yansıtmadığı algısı.
    • Popülizmin yükseliş nedenlerinden biri.
  4. Karizmatik Liderlik (Charismatic Leadership)
    • Halkın iradesini doğrudan temsil ettiğini iddia eden, kişisel otoriteye dayalı lider figürü.
  5. Doğrudan Demokrasi Söylemi (Direct Democracy Rhetoric)
    • Referandumlar, plebisitler, sosyal medya üzerinden doğrudan halk katılımı vurgusu.
  6. Kriz ve Tehdit Anlatısı (Crisis/Threat Narrative)
    • Popülist liderlerin, mevcut düzenin çöküşte olduğu veya dış/iç tehdit altında bulunduğu söylemi.
  7. Biz–Onlar Ayrımı (Us vs. Them)
    • Halkın “biz” olarak tanımlanması ve bunun karşısına “ötekiler”in (elitler, göçmenler, yabancılar vb.) konulması.
  8. İnce Çekirdekli İdeoloji (Thin-Centred Ideology)
    • Cas Mudde’nin tanımıyla, popülizmin kendi başına tam bir ideoloji değil, başka ideolojilere eklemlenen bir çerçeve olması.
  9. Post-Truth Siyaset (Hakikat-Sonrası Siyaset)
    • Duyguların, kimliklerin ve algı yönetiminin, olgusal doğrulardan daha etkili olduğu siyasal iletişim biçimi.
  10. Siyasal Tarz (Political Style)
    • Benjamin Moffitt’in vurguladığı gibi, popülizmin bir ideoloji değil, kriz performansı, basitleştirilmiş dil ve medya stratejileriyle tanımlanan bir siyasal tarz olması.

Türkçe Popülizm Kaynakçası 

📘 Çeviri Eserler (Kuramsal Temel)

  1. Laclau, E. (2015). Popülist Akıl Üzerine (Çev. A. Yılmaz). İstanbul: Encore Yayınları.
  2. Laclau, E. & Mouffe, C. (2016). Hegemonya ve Sosyalist Strateji (Çev. A. Yılmaz). İstanbul: Encore Yayınları.
  3. Mouffe, C. (2020). Demokratik Paradoks (Çev. M. Karakaş). İstanbul: İletişim Yayınları.
  4. Moffitt, B. (2020). Popülizmin Küresel Yükselişi (Çev. O. Özgür). İstanbul: İletişim Yayınları.

📖 Yerli Akademik Çalışmalar

  1. Karakaş, M. (2021). Ernesto Laclau’da siyasalın ontolojisi ve antagonizma. Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 6(1), 45–62.
  2. Yıldırım, C. (2024). Popülizm Kavramının Eleştirel Analizi. Uluslararası İktisadi ve İdari Akademik Araştırmalar Dergisi, 4(1), 93–105.
  3. Ateş, K. (2017). AKP, Dinsel Popülizm ve Halk-olmayan. Mülkiye Dergisi, 41(1), 106–121.
  4. Demir, S. (2020). Popülizm ve temsil krizi: Post-yapısalcı bir okuma. İstanbul Üniversitesi Felsefe Dergisi, 30(1), 89–104.
  5. Özçelik, M. (2022). Popülizm ve siyasal özne: Agamben ve Laclau karşılaştırması. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 77(2), 215–230.
  6. Kaya, A. (2007). Avrupa’da çokkültürlülük, göç ve kimlik. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder