Onora O'Neill

 Onora O'Neill (d. 1941), ahlak felsefesi ve siyaset felsefesi alanında uzmanlaşmıştır. Kendisi, Kant'ın etik ilkelerini modern dünyanın karmaşık sorunlarına uygulama çabasıyla öne çıkar. Eserleri, güncel siyasi ve toplumsal etik sorunlara (medya, biyoetik, uluslararası yardım) yönelik pratik ve uygulanabilir çözümler sunmayı amaçlar.

1. Kantçı Etik ve Uygulanabilirlik

O'Neill, Immanuel Kant'ın ahlak felsefesinin en sadık ve en etkili yorumcularından biridir.

  • Evrenselleştirilebilirlik İlkesi: Kant'ın temel etik ilkesi olan Kategorik Buyruk'u (herkesin aynı şekilde davranmasını isteyebileceğimiz eylemlerin ahlaki olduğu ilkesi) benimser. O'Neill, bir eylemin ahlaki olup olmadığını, o eylemin ardındaki ilkenin (maksimin) herkes tarafından aynı anda uygulanıp uygulanamayacağına bakarak değerlendirir.
  • İnsanları Amaç Olarak Görmek: İnsanların asla sadece bir araç değil, her zaman bir amaç olarak görülmesi gerektiğini savunur. Bu, özellikle uluslararası ilişkiler, yoksulluk yardımı ve biyoetik gibi alanlarda güçlü bir ahlaki zorunluluk ortaya çıkarır.

2. Güven ve Şeffaflık (Trust and Accountability)

O'Neill'in çağdaş topluma en önemli katkılarından biri, "güven krizi" ve bu krizin çözümü üzerine yaptığı analizdir.

  • Güvenin Yanılsaması: O'Neill, günümüzde siyasetçilerin, şirketlerin ve kurumların sürekli olarak "güven inşa etmeye" çalıştığını, ancak bunun yerine genellikle şeffaflık ve hesap verebilirlikten kaçındığını savunur. Sürekli güvenden bahsetmek, aslında güvensizliği gizlemenin bir yolu olabilir.
  • Çözüm: Hesap Verebilirlik: Gerçek güven, duygusal bir durumdan ziyade, kurumların ve bireylerin eylemlerinden hesap verebilme yükümlülüğüne dayanır. Kurumların şeffaf, anlaşılır ve tutarlı bir şekilde hareket etmesi, doğal olarak güveni inşa edecektir. Bu, sivil toplumun ve vatandaşların bu kurumlardan talep etmesi gereken asıl şeyin "güven" değil, "şeffaf ve rasyonel hesap verebilirlik" olduğunu gösterir.

3. İletişimsel Etik ve Onay (Consent)

O'Neill'in çalışmaları, iletişimsel etiğin ve özellikle dijital çağda "onayın" (consent) ahlaki sınırlarını sorgular.

  • Zayıf Onay: Bireylerin çevrimiçi ortamda okumadan kabul ettiği uzun "kullanım koşulları" metinleri veya gizlilik sözleşmeleri, O'Neill'e göre gerçek bir onay (consent) teşkil etmez. Bu onaylar, yeterli bilgi ve rasyonel değerlendirme olmadan verildiği için zayıf ve ahlaki açıdan geçersizdir.
  • Gerçek Onayın Şartları: Gerçek bir onay, bilgilendirilmiş, gönüllü ve anlaşılabilir olmalıdır. Dijital platformların karmaşık yapısı, kullanıcıların rasyonel bir karar verme yeteneğini kısıtladığı için, şirketlerin ve platformların etik yükümlülükleri daha da artar.

Başlıca Yapıtları

  • Faces of Hunger: An Essay on Poverty, Justice and Development (1986): Uluslararası adaletsizlik ve açlık konularında, Kantçı ilkeleri uygulayarak zengin ülkelerin yoksul ülkelere karşı olan ahlaki görevlerini inceler.
  • Towards Justice and Virtue: A Constructive Account of Practical Reason (1996): Pratik aklın doğasını ve adaleti inşa etmedeki rolünü ele alır.
  • A Question of Trust: The BBC Reith Lectures (2002) (Güven Sorunu: BBC Reith Dersleri): Güven, şeffaflık ve hesap verebilirlik konularında temel argümanlarını sunduğu popüler eseridir.
  • Rethinking Rights and Responsibilities (2014) (Hakları ve Sorumlulukları Yeniden Düşünmek): Hak ve sorumluluk arasındaki ilişkiyi, özellikle uluslararası ve dijital bağlamda inceler.

O'Neill'in felsefesi, teoriyi günlük ve küresel etik sorunlarla birleştirme çabasıyla, çağdaş siyaset felsefesinin en pratik ve etkili seslerinden biri olmuştur.

 

Güven Sorunu: BBC Reith Dersleri (2002)


Onora O'Neill'in 2002 yılında BBC için hazırladığı A Question of Trust (Güven Sorunu) dersleri, modern toplumun karşı karşıya kaldığı güven krizini ele alır. O'Neill, bu popüler eserde, güvenin azaldığı bir çağda kurumların, siyasetçilerin ve medyanın nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda Kantçı etik üzerine kurulu güçlü argümanlar sunar.

Kitabın ve derslerin temel tezi şudur: Toplumda sürekli olarak güvenden bahsetmek, aslında hesap verebilirlik ve şeffaflıktan kaçınmanın bir yolu haline gelmiştir. Gerçek çözüm, daha fazla "güven inşa etmeye" çalışmak değil, rasyonel, anlaşılır ve tutarlı hesap verebilirlik mekanizmaları kurmaktır.

Temel Argümanlar

O'Neill'e göre, çağdaş toplumdaki güven krizini ve çözümünü anlamak için dört temel argüman öne sürülür:

1. Güven, Bir Hedef Değil, Bir Sonuçtur

  • Argüman: Kurumlar ve siyasetçiler, güveni bir amaç veya hedef olarak belirler. Sürekli olarak "bize güvenin" veya "güven inşa ediyoruz" gibi ifadeler kullanırlar. O'Neill'e göre bu yanlıştır. Güven, doğru eylemlerin, şeffaflığın ve dürüstlüğün bir sonucudur. Bir kurum doğru, rasyonel ve hesap verebilir bir şekilde çalıştığında, güven kendiliğinden oluşur.
  • Kritik Kavram: Güvenin peşinden koşmak yerine, güvenilirlik (trustworthiness) hedeflenmelidir. Bir kurumun güvenilir olması için, eylemlerinin ve amaçlarının tutarlı, anlaşılır ve şeffaf olması gerekir.

2. Hesap Verebilirlik, Şeffaflıkla Karıştırılıyor

  • Argüman: Günümüzde "şeffaflık" genellikle yeterli bilgi sağlamak (çoğunlukla karmaşık ve anlaşılmaz verilerle) anlamına gelir. Oysa O'Neill için bu, sadece bir yanılsamadır. Çok fazla karmaşık bilgi (uzun raporlar, teknik veriler) sunmak, hesap verebilirliği sağlamaz; aksine, sorumluluğu maskeleyebilir.
  • Kritik Kavram: Gerçek hesap verebilirlik, verilen bilgilerin anlaşılır ve hedefe yönelik olmasını gerektirir. O'Neill, hesap verme sürecinin, hem hesap veren hem de hesabı soran taraf için rasyonel ve erişilebilir olması gerektiğini savunur.

3. Güvenin Üç Kaynağı: Akıl, İlke ve Bağlam

O'Neill, güvenin oluşumu için gerekli olan üç Kantçı koşulu belirtir:

  • Akıl (Reason): Kurumların ve bireylerin kararlarının mantıklı ve rasyonel olması gerekir. Duygusallık veya ideoloji değil, gerekçeler temel alınmalıdır.
  • İlke (Principle): Eylemler, herkesin kabul edebileceği ahlaki ilkelere (Kategorik Buyruk) dayanmalıdır. Yani eylemler, kişisel çıkarlar yerine evrensel normlara uygun olmalıdır.
  • Bağlam (Context): Güven, bağlama duyarlıdır. Bir kurumun güvenilir olması için, eylemlerinin o bağlamdaki beklentilere uygun olması ve ilgili tarafların görüşlerini dikkate alması gerekir.

4. Profesyonel Ahlakın Önemi

  • Argüman: Modern toplum, profesyonel uzmanlıklara (doktorlar, bilim insanları, gazeteciler) büyük ölçüde bağımlıdır. Güven krizi, bu profesyonellerin etik standartlarının erozyona uğramasından kaynaklanır.
  • Çözüm: Bu profesyonellerin sadece yasalara uyması yetmez; aynı zamanda kendi mesleklerinin temel ahlaki yükümlülüklerine sıkı sıkıya bağlı kalmaları gerekir. O'Neill, profesyonel etik ve öz-düzenlemenin, dışsal kontrol ve kurallardan çok daha etkili bir güven kaynağı olduğunu savunur.

Özetle, O'Neill'in eseri, güveni bir duygu meselesi olmaktan çıkarıp, siyasi ve ahlaki bir yapı meselesi haline getirir. Toplumsal krizi aşmanın yolu, rasyonel bir hesap verebilirlik etiğine geri dönmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder