Miranda Fricker

Miranda Fricker, çağdaş felsefenin en önemli ve etkili seslerinden biridir. British filozof Fricker, epistemoloji (bilgi teorisi) ve etik alanlarını birleştirerek, adaletsizlik kavramına yeni bir boyut getirmiştir.

Giriş

Epistemik adaletsizlik, çağdaş felsefenin etik ve epistemoloji alanlarında önemli bir kavramdır. İngiliz filozof Miranda Fricker (1966–) tarafından geliştirilmiş ve bireylerin bilgiye dayalı katkılarının, toplumsal önyargılar ve güç ilişkileri nedeniyle haksız şekilde değersizleştirilmesini tanımlar. Bu kavram, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde adalet anlayışına epistemik bir boyut eklemektedir.


1. Epistemik Adaletsizlik Kavramı

Fricker’a göre epistemik adaletsizlik, bir kişinin bilgi üretme ve paylaşma hakkının, önyargılar veya güç dengesizlikleri nedeniyle ihlal edilmesi durumudur. Bu kavram, bilginin sadece doğruluk veya güvenilirlik açısından değil, aynı zamanda etik açıdan da değerlendirilebileceğini gösterir.


2. Tanımlanan İki Ana Tür

2.1. Tanıklık Adaletsizliği (Testimonial Injustice)

Tanıklık adaletsizliği, bir kişinin sözü, önyargılar nedeniyle ciddiye alınmadığında veya küçümsendiğinde ortaya çıkar.
Örnekler:

  • Bir kadın iş yerinde taciz deneyimini anlatırken erkek yöneticiler tarafından dikkate alınmaması.
  • Etnik azınlık bir bireyin şikayetinin önyargılar yüzünden göz ardı edilmesi.

Bu durumda sorun, bireyin güvenilirliğinin sosyal önyargılarla zedelenmesidir.

2.2. Hermeneutik Adaletsizlik (Hermeneutical Injustice)

Hermeneutik adaletsizlik, toplumda belirli deneyimleri anlamlandıracak kavramların eksikliği nedeniyle, bireyin deneyimini ifade edememesi veya anlaşılmaması durumudur.
Örnekler:

  • 1970’lerden önce cinsel taciz kavramının yaygın olmaması nedeniyle tacize uğrayan kadınların deneyimlerini doğru bir şekilde açıklayamaması.
  • “Gaslighting” veya “mikroagresyon” gibi kavramların yokluğu nedeniyle, bireylerin deneyimlerini topluma aktaramaması.

Burada sorun, sadece bireyin sözü değil, toplumun bilgi üretme ve anlamlandırma kapasitesinin eksikliğidir.


3. Günlük Hayattan Örnekler

Tür

Örnek

Epistemik Adaletsizlik Nedeni

Tanıklık

İş arkadaşının mobbing yaşadığını anlatması ama yöneticinin “abartıyorsun” demesi

Önyargı, bireyin deneyimini değersizleştiriyor

Hermeneutik

Bir LGBT+ bireyin ayrımcılığı ifade etmek için kelime bulamaması

Toplumda uygun kavram eksik, deneyim ifade edilemiyor


4. Önemi

  • Toplumsal Eşitsizlik: Epistemik adaletsizlik, sosyal güç eşitsizliklerini yeniden üretir.
  • Bilgi Üretimi: Farklı grupların bilgi üretme ve paylaşma hakkı sınırlanır.
  • Karar Alma: Hukuk, eğitim ve politika alanlarında adil karar alınmasını zorlaştırır.

5. Çözüm ve Öneriler

  • Farkındalık: Önyargıları tanımak ve söz hakkı olan herkesi ciddiye almak.
  • Kavram Geliştirme: Toplumun belirli deneyimleri anlamak için kavramsal araçlar üretmesi.
  • Dinleme Kültürü: Güç eşitsizliklerinin olduğu ilişkilerde, bireylerin söz hakkını etkin biçimde dinlemek ve değerlendirmek.

Sonuç

Miranda Fricker’ın epistemik adaletsizlik kavramı, bilginin etik boyutunu vurgulayan güçlü bir araçtır. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde adaletin sağlanması, bilgiye erişim ve paylaşım süreçlerinin adil biçimde düzenlenmesini gerektirir. Bu kavram, çağdaş felsefe, sosyal teori ve politik pratikler için önemli bir rehber sunmaktadır.

 

Demokrasi ve Epistemik Eleştiri

Fricker'a göre demokrasi, yalnızca siyasi süreçlere eşit katılım (oy kullanma) değil, aynı zamanda bilgi üretimine ve paylaşımına eşit katılımı da gerektirir. Bir siyasi sistem, eğer vatandaşlarının bilme kapasitelerine zarar veriyorsa, temelden kusurludur.

1. Epistemik Adaletsizlik Demokrasiyi Nasıl Sakatlar?

Fricker, adil bir demokrasi idealinin, epistemik adaletsizlikler nedeniyle fiilen nasıl engellendiğini gösterir:

  • Tanıklık Adaletsizliği ve Karar Alma: Bir demokratik forumda, marjinalize edilmiş grupların (azınlıklar, düşük gelirliler, kadınlar) sesleri veya tanıklıkları, sırf kimlik önyargıları nedeniyle daha az güvenilir kabul edilirse, kararlar eksik ve çarpık bir bilgi temelinde alınır.
    • Örnek: Bir yerel yönetim toplantısında, yoksul bir mahalle sakininin kentsel dönüşümün olumsuz etkilerine dair tanıklığı, onun sosyal statüsü nedeniyle ciddiye alınmazsa, bu durum yalnızca kişiye değil, demokratik sürecin kalitesine de zarar verir.
  • Yorumlayıcı Adaletsizlik ve Gündem Oluşturma: Demokrasinin gündemi, hâkim grupların anlayabileceği ve isimlendirebileceği sorunlarla sınırlı kalır. Yorumlayıcı kaynaklardan yoksun olan baskı deneyimleri (örneğin, yapısal ırkçılığın bazı yeni biçimleri), siyasi tartışmaya dahil edilemez veya doğru şekilde kavranamaz.
    • Sonuç: Demokrasi, en ağır yapısal adaletsizlikleri görememe veya adlandıramama riskiyle karşı karşıya kalır.

2. Düzeltici Epistemik Erdemler Olarak Demokrasi Savunuculuğu

Fricker, epistemik adaletsizlikleri düzeltmeyi, demokrasinin kendisini iyileştirmenin bir yolu olarak görür.

  • Demokratik Erdem: Fricker'ın önerdiği Tanıklık Adaleti Erdemi (önyargıya karşı koyma ve dürüstçe dinleme) ve Yorumlayıcı Adalet Erdemi (kavramsal kaynakları genişletme), başarılı bir müzakereci demokrasinin (deliberative democracy) temelini oluşturur.
  • Politik Sorumluluk: Demokrasideki her dinleyici ve konuşmacı, kendi kimlik önyargılarının sesleri nasıl filtrelediği konusunda refleksif (düşünümsel) olmalıdır. Bu, yalnızca ahlaki bir görev değil, demokratik katılımın adil işlemesi için bir zorunluluktur.

Sonuç: Fricker ve Politik Teori

Fricker, demokrasi teorisine, bilgi ve güç arasındaki ilişkiye odaklanarak radikal bir katkıda bulunur. Demokrasiyi savunmak, sadece oy haklarını korumak değil, aynı zamanda tüm vatandaşların bilgi üretme ve sunma yeteneklerini de yapısal önyargılardan korumaktır. Onun görüşleri, Iris Marion Young'ın katılımcı demokrasi ve farklılık politikaları üzerine yaptığı vurguyla güçlü bir şekilde örtüşür.

Seçilmiş Yapıtları (Kitaplar)

1. Ana Monografi (Kendi Kitabı)

  • Epistemic Injustice: Power and the Ethics of Knowing (Epistemik Adaletsizlik: İktidar ve Bilmenin Etiği) (2007)
    • Önemi: Fricker'ın en bilinen ve etkili eseri olup, "epistemik adaletsizlik" kavramını tanıttığı ve bu adaletsizliğin iki temel türünü (Tanıklık Adaletsizliği ve Yorumlayıcı Adaletsizlik) sistematik olarak analiz ettiği çığır açan çalışmasıdır.

2. Derleme ve Editörlük Çalışmaları

Fricker, özellikle sosyal epistemoloji ve feminist felsefe alanlarında kolektif bilgi ve etik üzerine önemli derlemelerin editörlüğünü yapmıştır:

  • The Routledge Handbook of Social Epistemology (Sosyal Epistemoloji Routledge El Kitabı) (2019)
    • Önemi: Sosyal epistemoloji alanındaki güncel tartışmaları ve ilerlemeleri kapsayan kapsamlı bir el kitabıdır.
  • The Epistemic Life of Groups: Essays in the Epistemology of Collectives (Grupların Epistemik Yaşamı: Kolektiflerin Epistemolojisi Üzerine Denemeler) (2016)
    • Önemi: Kolektiflerin (bilim ekipleri, jüriler, siyasi partiler) nasıl bilgi ürettiği, haklı inançlara ulaştığı ve kolektif epistemik eylemlerin etik sonuçları üzerine yazılmış makaleleri içerir.
  • Reading Ethics: Selected Texts with Interactive Commentary (Etik Okumaları: İnteraktif Yorumlarla Seçilmiş Metinler) (2009)
    • Önemi: Sam Guttenplan ile birlikte hazırlanan bu kitap, etik felsefesindeki kilit metinleri ve temel argümanları, derinlemesine yorumlarla birlikte sunar.
  • The Cambridge Companion to Feminism in Philosophy (Felsefede Feminizme Cambridge Refakatçısı) (2000)
    • Önemi: Jennifer Hornsby ile birlikte düzenlediği bu erken dönem çalışması, feminist felsefenin çeşitli alanlardaki (epistemoloji, etik, siyaset felsefesi) kapsamını ve etkisini gösteren temel bir kaynaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder