Hartmut Rosa (d. 1965), çağdaş Alman sosyolog ve siyaset bilimcidir. Eleştirel Teori'nin önde gelen temsilcilerinden biri olarak kabul edilir ve çalışmalarını modernitenin zamansal yapısı ile insanın dünyayla ilişkisi üzerine yoğunlaştırır. Rosa'nın teorisi iki temel kavram üzerine kuruludur: Sosyal Hızlanma (Modernitenin sorunu) ve Rezonans (Modernitenin önerilen çözümü).
Biyografi ve Akademik Konumu
Doktora derecesini Humboldt Üniversitesi'nden (Berlin) Siyaset Bilimi alanında almıştır.
Jena'daki Friedrich Schiller Üniversitesi Sosyoloji Profesörü ve Erfurt Üniversitesi'ndeki Max Weber İleri Kültürel ve Sosyal Çalışmalar Merkezi'nin (Max Weber Center) Direktörüdür.
Eleştirel Teori geleneğinde yer alır; özellikle Hızlanma (Acceleration) ve Yabancılaşma (Alienation) kavramlarına modern bir içerik kazandırmıştır. Fenomenolojik yaklaşımdan (özellikle Merleau-Ponty) ilham alır.
Temel Görüşleri ve Teorileri
Hartmut Rosa'nın düşüncesi, modern toplumun kendisini dinamik
bir şekilde istikrarlı kılan temel mekanizmasını ve bunun insan deneyimi
üzerindeki yıkıcı etkilerini analiz eder.
1. Sosyal Hızlanma (Social Acceleration)
Rosa'ya göre, modern toplumun temel sorunu zamansal
bir sorundur. Modernite, varlığını korumak için sürekli büyümeye, yeniliğe
ve hızlanmaya ihtiyaç duyar.
- Üç
Boyutlu Hızlanma:
- Teknik
Hızlanma: Ulaşım, iletişim ve üretim hızındaki sürekli artış (Örn:
İnternet hızı, seyahat süresi).
- Yaşam
Hızı Hızlanması: Gündelik hayatın temposundaki artış, birim zamanda
daha fazla şey yapma ihtiyacı (Örn: Multitasking).
- Sosyal
Değişim Hızlanması: Kültürel pratiklerin, toplumsal kurumların ve
bilgi tabanının eskiye oranla çok daha hızlı değişmesi.
- Koşan
Duran Adam (Rasender Stillstand): Rosa, sürekli hızlanmanın paradoksal
bir şekilde durgunluk hissine yol açtığını savunur. Bireyler,
sadece yerinde saymak için bile sürekli daha hızlı koşmak
zorundadırlar; bu, yön duygusu olmayan, amaçsız bir tempodur.
2. Yabancılaşma (Alienation)
Hızlanmanın doğal sonucu, insanın dünyayla kurduğu
ilişkinin bozulması, yani yabancılaşmadır. Marx'ın yabancılaşma
kavramını genişleterek, Rosa bu yabancılaşmanın beş ana alanda gerçekleştiğini
söyler:
- Zaman
ve Mekândan Yabancılaşma: Her şeyin "zamandan kazanma" amacı
gütmesi, zamanın öznel değerini kaybetmesi.
- Eylemlerden
Yabancılaşma: İşin, sadece üretim aracı olarak görülmesi,
eylemin özünde taşıdığı anlamın kaybolması (doktorun hastadan çok ekranla
ilgilenmesi).
- Şeylerden
Yabancılaşma: Nesnelerin kalıcı anlamını yitirmesi ve hızla eskimesi,
sadece tüketim için var olması.
- Diğer
İnsanlardan ve Kendinden Yabancılaşma: Sürekli performans baskısı ve
iletişim hızının artması, derin ilişkilere zaman bırakmaz ve bireyi
kendi bedeninden ve duygularından koparır (Tükenmişlik Sendromu /
Burnout).
3. Rezonans (Resonance) Felsefesi (Çözüm Önerisi)
Rosa, yabancılaşmanın panzehrinin rezonans olduğunu
ileri sürer. Rezonans, yabancılaşmanın karşıtı olan, insanın dünyayla dönüştürücü
ve cevaplayıcı bir ilişki kurma modudur.
- Tanım:
Rezonans, bireyin dünyadan gelen bir "çağrıya" (bir
manzaraya, bir müzik parçasına, başka bir insana) "yanıt
verdiği" ve bu süreçte hem kendisinin hem de dünyanın dönüştüğü
karşılıklı bir etkilenme deneyimidir.
- Dört
Özelliği:
- Etkilenme
(Affection): Dünya bireye dokunur (çağrı).
- Öz-Yeterlilik/Yanıt:
Birey bu çağrıya cevap verir (yanıt).
- Dönüşüm:
İlişki, her iki tarafı da değiştirir.
- Esaslı
Kontrol Edilemezlik (Uncontrollability): Rezonans, planlanamaz veya
zorla üretilemez. Kendiliğinden ortaya çıkması gerekir.
- Rezonans
Eksenleri: Rosa, insanın rezonans kurabileceği temel ilişki
eksenlerini ayırır: Yatay (İnsanlar arası ilişkiler), Diyagonal
(İş, bilim, sanat gibi şeyler ve nesnelerle kurulan ilişkiler), Dikey
(Doğa, din, tarih gibi soyut/ontolojik kategorilerle kurulan ilişkiler) ve
son olarak Öz-Eksen (Kendi bedenimiz ve ruhumuzla kurduğumuz
ilişki).
Başlıca Yapıtları
Rosa'nın eserleri, modern toplumun eleştirel analizini ve
iyi bir yaşamın temellerini araştırmaktadır.
Yapıt Adı (Türkçe Çevirisi) |
Orijinal Adı (İngilizce) |
Odak Noktası |
Sosyal Hızlanma: Modernitenin Yeni Bir Teorisi |
Social Acceleration: A New Theory of Modernity |
Hızlanma teorisini sistematikleştirir ve modern toplumu
dinamik istikrar temelinde analiz eder. |
Yabancılaşma ve Hızlanma: Geç Modern Zamansallığına
Dair Eleştirel Bir Teoriye Doğru |
Alienation and Acceleration |
Hızlanma ile yabancılaşma arasındaki ilişkiyi inceler ve
Marx'tan bu yana eleştirel teori geleneğini günceller. |
Rezonans: Dünyayla İlişkimizin Sosyolojisi |
Resonance: A Sociology of Our Relationship to the World |
Hızlanma ve yabancılaşmaya normatif bir cevap olarak
rezonans kavramını geliştirir. İyi bir yaşamın nasıl mümkün olacağını
sorgular. |
Dünyanın Kontrol Edilemezliği |
The Uncontrollability of the World |
Kontrol etme arzusunun modern yaşamı nasıl domine ettiğini
ve gerçek rezonans için kontrol edilemezliği kabul etmenin neden
hayati olduğunu açıklar. |
Hartmut Rosa'nın Ana Tezi: Dünyanın Kontrol Edilemezliği
(Uncontrollability of the World)
Hartmut Rosa'nın The Uncontrollability of the
World (Dünyanın Kontrol Edilemezliği) adlı eseri, onun Hızlanma
(Acceleration) ve Rezonans (Resonance) teorisinin temel bir
bileşenini oluşturur. Bu kavram, modern toplumun en büyük ironisini ve insan
deneyiminin en büyük zorluğunu açıklar.
Rosa'ya göre, modernitenin itici gücü olan kontrol etme
arzusu, toplumu yabancılaşmaya (alienation) sürükler ve rezonans
(anlamlı ilişki) kurma yeteneğimizi yok eder.
Temel Görüş: Kontrol Edilemezlik Bir Engel Değil, Bir
Koşuldur
Rosa'nın temel tezi şudur: Modern insan, yaşamını, çevresini
ve hatta kendi iç süreçlerini tamamen kontrol edilebilir, öngörülebilir ve
elde edilebilir (available) kılmaya çalışır. Ancak gerçek rezonans
(anlamlı ve dönüştürücü ilişki), yalnızca kontrol edilemez olanla, yani dünyanın
gizemli, öngörülemez ve itaat etmeyen yönüyle karşılaştığımızda mümkündür.
1. Kontrol ve Erişilebilirlik (Availability) İdeolojisi
Modernitenin temel motoru, dünyayı bir kaynak deposu
olarak görme eğilimidir. Her şeyin teknik olarak yönetilebilir, planlanabilir
ve optimize edilebilir olduğuna dair bir inanç vardır.
- Kontrol
Çabası: Hava durumunu kontrol etmekten (iklimlendirme), bir hastalığı
tamamen ortadan kaldırmaya (gen düzenleme), duygularımızı kontrol etmeye
(ilaçlar) kadar her şeyi kapsar.
- Erişilebilirlik
(Verfügbarkeit): Bu, her şeyi hazır, kolayca ulaşılabilir ve hemen
kullanılabilir kılma arzusudur. Modern toplum, deneyimleri (tatil,
aşk, kariyer başarısı) ürünler gibi görüp, satın alınabilir ve
tüketilebilir hale getirmeye çalışır.
- Sonuç:
Kontrol çabası başarılı olduğunda bile, elde edilen şey ölü, soğuk ve
yabancılaşmış bir ilişki olur. Planlanmış bir tatil,
"rezonans" kurabileceğimiz büyülü, beklenmedik anlar içermez;
sadece "yapılacaklar listesinde" bir maddedir.
2. Rezonansın Kontrol Edilemezlik İhtiyacı
Rosa, gerçek rezonans deneyimlerinin doğası gereği
kontrol edilemez olduğunu savunur.
- Dönüşümün
Şartı: Bir müzik parçasının sizi derinden etkilemesi, bir sanatsal
eserin sizi alıp götürmesi, ya da birine âşık olma deneyimi;
bunların hepsi planlanamaz, zorla üretilemez ve tam olarak
garanti edilemez durumlardır. Bu deneyimler, benliği dönüştürme gücüne
sahiptir çünkü bireyin üzerindeki denetim mekanizmasını kırarlar.
- Dünyanın
Cevabı: Rezonans, dünyadan gelen bir çağrıya (Call) yanıt
vermeyi gerektirir. Dünya bize kendi koşullarıyla seslenir. Eğer
biz o çağrıyı tamamen kontrol etmeye çalışırsak, dünya bize yanıt
vermeyi bırakır ve ilişki kesilir.
- Gizem
ve Yeterlilik: Kontrol edilemezlik, dünyada her zaman bir gizem
(mystery) ve aşırı zenginlik olduğu anlamına gelir. Bu gizem,
sürekli keşif ve dönüşüm için gereken enerjiyi sağlar.
3. Yabancılaşmanın Yeni Biçimleri
Dünyayı kontrol etme takıntısı, sadece dışsal yabancılaşmaya
değil, aynı zamanda içsel (kendine) yabancılaşmaya da yol açar.
- İçsel
Kontrol: Birey, kendi bedenini, duygularını ve hatta sağlığını
(Wellness) bile bir optimizasyon projesi haline getirir. Ne zaman
sevineceği, ne zaman meditasyon yapacağı tamamen bir verimlilik
çizelgesine bağlanır. Bu, beden ve ruh ile kurulan rezonansı
kesintiye uğratır.
- Siyasal
Agresyon: Rosa, kontrol edilemezlik korkusunun siyasi alana da
yansıdığını belirtir. Belirsizlik ve kontrol edilemezlik karşısında
duyulan korku, siyasi polarizasyonu, agresyonu ve düşmanı tamamen
kontrol etme arzusunu körükler.
Zihin Felsefesi ile Bağlantısı
Bu tezin, Kolektif Bilinç ve Zihin Felsefesi
ile güçlü bağlantıları vardır:
- Etkileşimli
Biliş (Enactivism): Rosa, bilişin (zihin/deneyim) bir nesneyi manipüle
etme ve kontrol etme eylemi değil, dünyayla kurulan dönüştürücü bir
ilişki olduğunu vurgular. Bu, Alva Noë'nin algının bir eylem
olduğu fikriyle rezonansa girer.
- Dijital
Kontrol: Neuralink ve AI gibi teknolojiler, kontrol
edilemezliği ortadan kaldırma vaadinde bulunur. Bu teknolojiler,
yabancılaşmanın nihai aşaması olabilir, çünkü düşünce, niyet ve hatta
duyguları bile teknik olarak yönetilebilir kılma riskini taşır. Rosa'ya
göre, bu, rezonansın sonunun başlangıcı demektir.
Rosa, kontrol edilemezliği bir kusur olarak değil, iyi
bir yaşam sürmenin ve dünyayla anlamlı bir ilişki kurmanın önkoşulu olarak
görmemizi ister. Dünyanın bize karşılık vermesine izin verdiğimizde,
yani kontrolü bıraktığımızda, yaşamın gerçekten zenginleştiğini söyler.
Hartmut Rosa’nın Demokrasinin Geleceği: Rezonans
Perspektifinden adlı kitabı, onun “rezonans”
kavramını siyaset felsefesi ve demokrasi tartışmalarına uyguladığı önemli bir
çalışmadır.
📖 Kitabın Temel Çerçevesi
1. Demokrasinin Krizi
- Rosa,
çağdaş demokrasilerin yalnızca kurumsal değil, aynı zamanda duygusal ve
varoluşsal bir kriz yaşadığını savunur.
- Yurttaşların
siyasal süreçlerle bağının zayıflaması, siyasetin “soğuk” ve
yabancılaştırıcı bir hale gelmesi, demokratik meşruiyeti aşındırıyor.
2. Rezonans Kavramı
- “Rezonans”,
Rosa’nın hızlanma ve yabancılaşma teorisine karşı geliştirdiği temel
kavramdır.
- İnsanların
dünyayla, başkalarıyla ve kurumlarla çağrı–yanıt ilişkisi içinde,
karşılıklı etkileşim ve anlam üretimiyle bağ kurmasını ifade eder.
- Demokrasi,
yalnızca prosedürler değil, yurttaşların kendilerini duyulmuş, yanıtlanmış
ve etkili hissettiği bir rezonans alanı olmalıdır.
3. Demokrasi ve Yabancılaşma
- Modern
toplumlarda hızlanma ve bürokratikleşme, yurttaşların siyasete
yabancılaşmasına yol açıyor.
- Rosa’ya
göre bu yabancılaşma, yalnızca ekonomik ya da kurumsal değil, aynı zamanda
duygusal ve varoluşsal bir kopuştur.
4. Rezonans Perspektifinden Demokrasi
- Demokrasi,
yurttaşların yalnızca oy kullandığı bir sistem değil, karşılıklı
etkileşim ve duyulma deneyimi yaşadığı bir alan olmalıdır.
- Siyasal
kurumlar, yurttaşlarla rezonans ilişkisi kurabildiği ölçüde meşru ve
sürdürülebilir hale gelir.
- Bu
yaklaşım, demokrasiyi salt prosedürel değil, yaşantısal ve ilişkisel
bir olgu olarak yeniden düşünmeyi önerir.
✨ Kitabın Katkısı
- Eleştirel
Teori geleneğini (Frankfurt Okulu) günceller; yabancılaşma kavramını
“rezonans” üzerinden yeniden yorumlar.
- Demokrasi
tartışmalarına yalnızca kurumsal değil, fenomenolojik ve varoluşsal bir
boyut ekler.
- Yurttaşlık,
temsil ve katılımın ötesinde, insanların siyasette “duyulma” ve “yanıt
bulma” deneyimini merkeze alır.
Türkçe Çeviri Kitapları
Yabancılaşma ve Hızlanma: Geç Modern Zamansallığına Dair Bir Eleştirel Teoriye Doğru (Beschleunigung und Entfremdung, 2013) Çev. Mücahid Kaya, Albaraka Yayınları, 2022.
Dünyanın Kontrol Edilemezliği (Unverfügbarkeit, 2018) Çev. Mücahid Kaya, Albaraka Yayınları, 2022.
Harmurt Rosa'nın Düşüncesinde Rezonans, Yabancılaşma, Yurttaşlık, Zeynep Savaşçın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder