Giorgio Agamben

Giorgio Agamben (d. 1942), modern siyaset felsefesi, teoloji ve estetik alanlarında önemli eserler vermiş, İtalyan bir filozof ve düşünürdür. Sadece siyaset felsefesini değil, aynı zamanda edebiyat, dilbilim ve hukuk gibi pek çok disiplini harmanlayan özgün bir yaklaşıma sahiptir.

Hayatı ve Felsefi Gelişimi

  • Eğitimi ve İlk Etkileşimleri: 1960'larda Roma La Sapienza Üniversitesi'nde hukuk ve felsefe eğitimi aldı. Felsefi kariyerinin ilk yıllarında, Alman filozof Martin Heidegger ile tanışması ve onun seminerlerine katılması (1966 ve 1968), Agamben'in düşünce dünyasını derinden etkiledi. Agamben, Heidegger'in 'varlık' (Sein) ve 'varolan' (Seiendes) ayrımı üzerine yoğunlaşarak kendi özgün düşüncesini oluşturmaya başladı.
  • Önemli Hocaları ve Etkilendiği Düşünürler: Heidegger'in yanı sıra, düşüncesinde en çok etkilendiği isimler arasında Alman edebiyat eleştirmeni ve filozof Walter Benjamin öne çıkar. Benjamin'in eserlerini çevirmesi ve onlara dair yorumlar yazması, onun siyaset felsefesinin temelini attı. Ayrıca, Michel Foucault'nun biyopolitika (hayatın kendisinin siyasi iktidar tarafından yönetilmesi) ve iktidar mekanizmaları üzerine yaptığı analizler, Agamben'in 'istisna hali' ve 'çıplak hayat' gibi kavramlarını geliştirmesinde kritik bir rol oynadı

Akademik Kariyer: İtalya’da ve ABD’de çeşitli üniversitelerde ders verdi; Paris’te Collège International de Philosophie’de program direktörlüğü yaptı.

📚 Temel Kavramlar ve Katkılar

1. Çıplak Hayat (Bare Life / Homo Sacer)**

  • Antik Roma hukukundan aldığı homo sacer figürü: Öldürülmesi suç olmayan ama kurban edilmesi de yasak olan kişi.
  • Modern devletin, bireyleri “çıplak hayat” düzeyine indirerek —yani yalnızca biyolojik varlık olarak— siyasal alanın dışında bırakabileceğini savunur.

2. İstisna Hali (State of Exception)**

  • Carl Schmitt’ten aldığı kavramı yeniden yorumlar: Hukukun askıya alındığı, ama yine de hukukun egemenlik aracına dönüştüğü durum.
  • Modern demokrasilerde istisna halinin geçici değil, kalıcı bir yönetim tekniğine dönüştüğünü ileri sürer3.

3. Biyopolitika

  • Foucault’nun “yaşamın yönetimi” fikrini, ölüm siyaseti boyutunu vurgulayarak genişletir: Egemenlik, yaşamı koruma iddiasıyla aynı anda onu yok etme yetkisini de elinde tutar.
  • Zoe (salt biyolojik yaşam) ile bios (nitelikli, siyasal yaşam) ayrımını kullanarak, modern siyasetin bu iki yaşam biçimini nasıl iç içe geçirip yönettiğini analiz eder.

🎯 21. Yüzyıl Siyaset Felsefesi Bağlamında Önemi

  • Güvenlik Devleti: Terörle mücadele, pandemi yönetimi gibi durumlarda istisna halinin normalleşmesi.
  • Mülteci Politikaları: Vatansızlar, kamplar ve vatandaşlık dışı bırakma pratikleri.
  • Biyoetik ve Teknoloji: Genetik veri, biyometrik gözetim, sağlık politikalarının siyasal boyutu.
  • Hukuk–Şiddet İlişkisi: Hukukun askıya alınmasıyla birlikte şiddetin “meşru” hale gelmesi.

Giorgio Agamben’in yapıtları oldukça geniş bir yelpazeye yayılır; biyopolitika, egemenlik, hukuk teorisi, dil felsefesi, estetik ve teoloji gibi alanlarda üretim yapmıştır. En bilinenleri, Homo Sacer başlığı altında toplanan ve biyopolitika tartışmalarına damgasını vuran kitap dizisidir.

📚 Başlıca Yapıtları

Homo Sacer Dizisi

Bu dizi, modern siyasetin yaşam ve ölüm üzerindeki iktidarını tarihsel ve kavramsal olarak inceler.

  • Homo Sacer: Egemen İktidar ve Çıplak Hayat (1995)
  • İstisna Hali (State of Exception, 2003)
  • Tanık ve Arşiv (Remnants of Auschwitz, 1998)
  • Kutsal İnsan (Sacrament of Language, 2008)
  • The Kingdom and the Glory (2007) – iktidar ile ekonomi arasındaki teolojik kökenler
  • Opus Dei (2012) – litürji ve hukuk ilişkisi
  • The Use of Bodies (2014) – Homo Sacer dizisinin kapanış kitabı

Biyopolitika ve Felsefe Üzerine Diğer Çalışmalar

  • Açıklık: İnsan ve Hayvan (The Open: Man and Animal, 2002) – insan/hayvan ayrımının felsefi ve politik anlamı
  • Buyruk Nedir? (What is a Command?) – dil, hukuk ve iktidar ilişkisi
  • Yeminin Arkeolojisi (The Sacrament of Language) – dilin kutsallığı ve hukuk
  • Dünyevileştirmeler (Profanations, 2005) – kutsal ile dünyevi arasındaki sınırların bozulması
  • Çıplaklıklar (Nudities, 2009) – çıplaklık, görünürlük ve temsil üzerine denemeler

Estetik, Edebiyat ve Dil Felsefesi

  • Çocukluk ve Tarih (Infancy and History, 1978) – deneyim, zaman ve dil ilişkisi
  • Yaratım ve Anarşi (Creation and Anarchy) – sanat eseri ve kapitalizm ilişkisi
  • Hölderlin’in Deliliği – şair Hölderlin’in yaşamı ve eserleri üzerine
  • Nesir Fikri (Idea of Prose) – felsefe ve edebiyat arasında kısa metinler

💡 Agamben’in eserleri, özellikle Homo Sacer dizisi, 21. yüzyıl siyaset felsefesinde biyopolitika tartışmalarının temel referanslarından biri haline gelmiştir.

Agamben’in İstisna Hali (State of Exception) kavramını derinleştirelim.

📌 Temel Fikir

Agamben, Carl Schmitt’in “Egemen, istisna hâline karar verendir” tanımını alır ve genişletir. Schmitt’te istisna hâli, kriz anlarında hukukun geçici olarak askıya alınmasıdır. Agamben ise modern devletlerde bu durumun geçici olmaktan çıkıp kalıcı bir yönetim paradigmasına dönüştüğünü savunur2.

🔍 Kalıcılaşma Mekanizması

  1. Geçicilikten Sürekliliğe Kayış
    • Eskiden olağanüstü hâl, savaş, isyan, doğal afet gibi nadir krizlerde devreye girerdi.
    •  
      1. ve 21. yüzyılda, terör tehdidi, salgın hastalık, ekonomik kriz, göç dalgaları gibi “sürekli kriz” durumları yaratıldı veya sürekli gündemde tutuldu.
    • Bu krizler, hukukun askıya alınmasını normal yönetim pratiğine dönüştürdü.
  2. Hukukun İçinde ve Dışında Olma Paradoksu
    • Olağanüstü hâl, hukukun askıya alındığı ama yine de “hukuki” olarak ilan edildiği bir alan yaratır.
    • Böylece egemen güç, hem hukukun içinde (çünkü yetkisini hukuktan alıyor) hem de dışında (çünkü hukuku askıya alıyor) konumlanır.
  3. İstisnanın Kural Haline Gelmesi
    • Fiilen, istisna hâli artık “istisna” değil, yönetimin temel modu olur.
    • Bu, demokratik hukuk devletinin norm–istisna ayrımını aşındırır.
  4. Biyopolitik Boyut
    • İstisna hâli, nüfusun yaşamını doğrudan düzenleyen biyopolitik tekniklerle birleşir.
    • Mülteci kampları, karantina bölgeleri, güvenlik bölgeleri gibi alanlar, hukukun askıya alındığı ama yönetimin sürdüğü “istisna mekânları”dır.
  5. Estetik ve Medyatik Normalleşme
    • Krizler yalnızca yönetilmez, aynı zamanda “sahnelenir” ve medyatik olarak sürekli görünür kılınır.
    • Bu, toplumu kalıcı bir “aciliyet” hissine alıştırır; olağanüstü hâl artık şaşırtıcı değil, beklenen bir durum olur.

🎯 21. Yüzyıldan Örnekler

  • Terörle Mücadele Yasaları: 11 Eylül sonrası ABD’de ve Avrupa’da sürekli uzatılan olağanüstü yetkiler.
  • Pandemi Yönetimi: COVID-19 sırasında getirilen ve sonrasında da kısmen devam eden kısıtlamalar.
  • Göç Politikaları: Mülteci kamplarının “geçici” değil, kalıcı yerleşim alanlarına dönüşmesi.
  • Dijital Gözetim: Güvenlik gerekçesiyle başlatılan veri toplama uygulamalarının kalıcı hale gelmesi.

💡 Agamben’in uyarısı şu: Eğer istisna hâli kalıcılaşırsa, hukuk devleti görünüşte varlığını sürdürür ama özünde sürekli askıya alınmış olur. Bu da yurttaşları, hukuken korumasız ama yönetim altında tutulan “çıplak hayat” konumuna indirger.

 

İktidarın teolojik kökenleri. ?

Agamben’in The Kingdom and the Glory (Krallık ve Görkem) kitabında geliştirdiği “iktidarın teolojik kökenleri” tezi, modern siyasal iktidarın yalnızca seküler bir olgu olmadığını, Batı geleneğinde Hristiyan teolojisinin kavramları ve yapılarından türediğini savunur.

📌 Temel Çıkış Noktası

  • Soru: “Batı’da iktidar neden ‘ekonomi’ biçimini aldı, yani insan ve şeylerin yönetimi olarak kuruldu?”
  • Yanıt: Erken Hristiyanlık’ta Tanrı’nın üçlü doğasını (Teslis) tek tanrıcılıkla bağdaştırmak için geliştirilen “ilahi ekonomi” (oikonomia) fikri, Tanrı’nın göksel evi ve dünyayı yönetme tarzı olarak kavramsallaştırıldı.
  • Bu “ekonomi” anlayışı, Tanrı’nın yaratılışı ve insanlığı yönetme biçimini açıklarken, dünyevi iktidar biçimlerine de model oldu.

🏛 İki Boyutlu İktidar Modeli

Agamben, Batı siyasetinde iktidarın iki eksende işlediğini söyler:

  1. Krallık (Kingdom) – Egemenliğin “salt hükümranlık” boyutu.
    • “Kral hüküm sürer ama yönetmez” formülüyle ifade edilir.
    • Bu, Tanrı’nın mutlak egemenliğine benzer bir “varlık” boyutudur.
  2. Ekonomi (Government) – Yönetim, idare, düzenleme boyutu.
    • İlahi ekonomiden türeyen, dünyevi yönetim teknikleri.
    • Modern devletin bürokrasi, idare ve düzenleme mekanizmaları bu çizgide gelişir.

✨ “Görkem” (Glory) Unsuru

  • Agamben’e göre modern iktidar yalnızca yönetim tekniklerinden ibaret değildir; meşruiyetini ve sürekliliğini sağlayan törensel, litürjik ve sembolik bir boyuta da sahiptir.
  • Taç, taht, törenler, unvanlar, alkışlar, medya gösterileri… Bunlar “görkem”in modern biçimleridir.
  • Bu “görkem” unsuru, antik ve ortaçağ litürjilerinden miras alınmıştır ve halkın rızasını üretmede hâlâ işlevseldir.

🎯 21. Yüzyıl Bağlantısı

  • Siyaset–Medya İlişkisi: Liderlerin imaj yönetimi, törenler, semboller, medya gösterileri.
  • Devletin Çift Yüzü: Bir yanda “egemenlik” (kriz anlarında hukuku askıya alma gücü), diğer yanda “ekonomi” (nüfusun yönetimi).
  • Meşruiyetin Sahnelemesi: Modern demokrasilerde bile iktidar, görünürlük ve onay üretmek için tören ve sembollere ihtiyaç duyar.

💡 Agamben’in tezi, Foucault’nun biyopolitika analizini teolojik-siyasal bir soykütük ile tamamlar: Modern yönetim tekniklerinin kökeninde yalnızca seküler rasyonalite değil, ilahi yönetim modellerinin dünyevileşmiş biçimleri vardır.

1. Krallık (Egemenlik Boyutu)

  • Teolojik köken: Tanrı’nın mutlak hükümranlığı.
  • Modern karşılığı: Devletin “son karar” yetkisi, hukuku askıya alma gücü.
  • Özellik: Varlık düzeyinde “hüküm sürer ama yönetmez”.

2. Ekonomi (Yönetim Boyutu)

  • Teolojik köken: Tanrı’nın dünyayı ve yaratılışı yönetme tarzı (oikonomia).
  • Modern karşılığı: Bürokrasi, idare, nüfus yönetimi, biyopolitika.
  • Özellik: Sürekli düzenleme, yönetim teknikleri.

3. Görkem (Meşruiyet Boyutu)

  • Teolojik köken: İlahi litürji, kutsal törenler.
  • Modern karşılığı: Devlet törenleri, lider imajı, medya gösterileri.
  • Özellik: İktidarın görünürlük ve rıza üretme mekanizması.

💡 Bu şema, Agamben’in modern iktidarı “çift yüzlü” (egemenlik + yönetim) ve “törensel” (görkem) olarak kavradığını gösteriyor. Yani bugünkü siyasal düzen, hem kriz anlarında hukuku askıya alabilen hem de gündelik yaşamı yönetebilen bir yapı; üstelik bunu meşruiyet sahneleri ile sürekli yeniden üretiyor.


💡 Özet:

  • Foucault, modern iktidarı yönetim teknikleri üzerinden okur; egemenlik kavramı geri plandadır.
  • Agamben, Foucault’nun biyopolitika analizini egemenlik teorisi ve teolojik kökenler ile tamamlar; istisna halinin kalıcılaşmasını modern siyasetin anahtarı olarak görür.

Kullanımda Olan Bedenler (The Use of Bodies, 2014), Giorgio Agamben’in Homo Sacer dizisinin dokuzuncu ve son cildi. Yirmi yılı aşkın süren bu dev projenin hem kavramsal bir kapanışı hem de yeni bir siyaset ve yaşam anlayışına açılan kapısıdır.

📌 Kitabın Genel Çerçevesi

Agamben burada, önceki ciltlerde işlediği çıplak hayat, istisna hali, egemenlik gibi kavramları yeniden ele alır ve bunları “kullanım” (use) ve “form-of-life” (yaşam-biçimi) kavramlarıyla tamamlar.

🗝 Ana Temalar

1. Kullanım Kavramı

  • “Kullanım”ı, mülkiyet ilişkilerinden ve hukuki sahiplikten farklı, doğrudan yaşama içkin bir ilişki biçimi olarak tanımlar.
  • Bir bedenin “kullanımda olması”, onun üzerinde egemenlik kurulmadan, ama aynı zamanda ondan vazgeçilmeden, yaşamla sürekli temas halinde olması demektir.

Agamben’in Kullanımda Olan Bedenler’de geliştirdiği “kullanım” (use) kavramı, ilk bakışta gündelik anlamıyla “bir şeyi kullanmak” gibi görünse de, aslında çok daha derin ve felsefi bir içerik taşıyor.

📌 “Kullanım”ın Ne Olmadığı

·        Mülkiyet değil: Bir şeyi “sahip olmak” ile “kullanmak” arasında fark var. Mülkiyet, hukuki bir ilişki; kullanım ise doğrudan pratik bir ilişki.

·        Tüketim değil: Kullanım, nesneyi tüketip ortadan kaldırmak anlamına gelmez.

·        Egemenlik ilişkisi değil: Kullanım, üzerinde mutlak kontrol kurma ya da hükmetme biçimi değildir.

🔍 Agamben’in Anladığı Şekliyle Kullanım

·        Yaşama içkinlik: Kullanım, yaşamın kendisine gömülü bir ilişki biçimi. Bir bedenin “kullanımda olması”, onun bir “nesne” olarak sahiplenilmeden, ama yaşamın akışı içinde sürekli işlev görmesi demek.

·        Mülkiyetin askıya alınması: Kullanım, mülkiyet ilişkilerini geçici olarak “askıya alır” — ne tamamen sahiplenir, ne de tamamen terk eder.

·        Doğrudan temas: Kullanım, araya hukuki, ekonomik veya kurumsal bir aracının girmediği, doğrudan bir ilişki biçimidir.

🏛 Felsefi Arka Plan

·        Aristoteles: Politika’da köle “canlı bir araç” olarak tanımlanır; Agamben, bu tanımı tersyüz ederek, bedenin yalnızca sahip olunan bir şey değil, “kullanımda olan” bir varlık olarak düşünülmesini önerir.

·        Stoacılar: “Doğaya uygun yaşamak” fikrinde kullanım, doğrudan yaşamla uyumlu eylem biçimidir.

·        Foucault: Bedenin disiplin altına alınmasına karşı, kullanım kavramı bedeni özgürleştiren bir pratik olarak konumlanır.

🌱 Somutlaştırmak İçin

·        Mülkiyet ilişkisi: Bir eve sahip olmak → hukuki tapu, mülkiyet hakkı.

·        Kullanım ilişkisi: O evde yaşamak, yemek pişirmek, uyumak → doğrudan yaşam pratiği.

·        Agamben’e göre özgürleşme, “mülkiyet”ten çok “kullanım” ilişkilerini çoğaltmakla mümkün.

💡 Özet: Agamben’in “kullanım”ı, yaşamla kurulan doğrudan, aracısız, sahiplenmeden ama terk etmeden sürdürülen bir ilişki biçimi. Bu, hem hukukun hem de mülkiyetin dışında, ama yaşamın tam içinde yer alan bir varoluş tarzı.

2. Aristoteles ve Kölelik

  • Aristoteles’in Politika’sındaki kölelik tartışmasından yola çıkarak, efendi–köle ilişkisinin yalnızca ekonomik değil, ontolojik bir boyutu olduğunu gösterir.
  • Bu, egemen–yönetilen ilişkisini anlamak için yeni bir felsefi zemin sağlar.

3. Batı Ontolojisinin Eleştirisi

  • Batı düşüncesinde özne ile eylem, varlık ile kullanım arasındaki keskin ayrımı sorgular.
  • Bu ayrımın, hem siyasal iktidarın hem de hukukun temelinde yattığını savunur.

4. Form-of-Life (Yaşam-Biçimi)

  • “Form-of-life”, yaşam ile biçimin ayrılmaz olduğu, yani yaşamın kendisinin politik bir biçim aldığı varoluş tarzıdır.
  • Bu kavram, çıplak hayatın karşı figürü olarak, özgürleşme imkânını işaret eder.

Form-of-life (yaşam-biçimi) kavramı, Agamben’in düşüncesinde çıplak hayat kavramının tam karşısında duran, onun yarattığı siyasal kapanı aşma girişimidir.

📌 Temel Tanım

Agamben, Antik Yunan’daki iki “yaşam” kelimesinden yola çıkar:

·        zoé → tüm canlılara ortak olan salt biyolojik yaşam

·        bios → belirli bir topluluk veya bireye özgü, nitelikli yaşam biçimi

Modern siyaset, ona göre, bu ikisini ayırarak ve zoé’yi siyasal alanın dışına itip yalnızca bios’u tanıyarak işler. Form-of-life ise bu ayrımı ortadan kaldırır:

“Yaşam ile biçimin birbirinden ayrılamadığı, yaşamın her anında biçim, biçimin her anında yaşam olduğu varoluş tarzı.”

🔍 Çıplak Hayatın Karşı Figürü

·        Çıplak hayat: Hukuken korumasız, yalnızca biyolojik varoluş olarak yönetilen yaşam.

·        Form-of-life: Hukukun ve egemenliğin bu ayrımına tabi olmayan, yaşamın kendisinin politik biçim aldığı özgürleşmiş varoluş.

🗝 Kavramsal Özellikler

1.      Ayrılmazlık

o   Yaşamın “nasıl yaşandığı” ile “yaşamanın kendisi” arasında mesafe yoktur.

o   Her eylem, her ilişki, yaşamın biçimini de kurar.

2.      Potansiyel ve Özgürlük

o   İnsan yaşamı, biyolojik zorunluluklarla tamamen belirlenmiş değildir; her zaman başka türlü yaşama potansiyeli taşır.

o   Bu potansiyel, politik özgürlüğün zemini olur.

3.      Politik Boyut

o   Form-of-life, yalnızca özel alanın değil, kamusal alanın da konusu olur.

o   Yaşamın kendisi, politik bir ifade ve direniş biçimi haline gelir.

4.      Hukukun Ötesinde

o   Hukuk tarafından tanımlanmış “vatandaş” ya da “çıplak hayat” kategorilerinin dışında bir varoluş.

o   Ne tamamen yasa içinde, ne de tamamen yasa dışında — “kullanım” kavramıyla bağlantılı bir alan.

🌱 Somutlaştırmak İçin

·        Çıplak hayat: Mülteci kampında, hukuki statüsü olmayan, yalnızca biyolojik olarak hayatta tutulan kişi.

·        Form-of-life: Kendi yaşam biçimini, topluluk ilişkilerini, üretim ve paylaşım pratiklerini hukukun tanımladığı kimliklerden bağımsız olarak kuran kişi/topluluk (ör. özyönetimli komünler, açık kaynak toplulukları, alternatif yaşam kolektifleri).

💡 Özet: Form-of-life, yaşamın politikleşmesinin devletin ve hukukun müdahalesiyle değil, yaşamın kendi potansiyelini gerçekleştirmesiyle mümkün olduğunu savunur. Bu, Agamben’in Homo Sacer dizisinin sonunda sunduğu özgürleşme ufkudur.


5. Egemenliğe Karşı Pratik

  • Agamben, hukuku “askıya alma” mantığına karşı, hukukun dışında ama yaşamın içinde bir pratik önerir.
  • Bu, ne tamamen yasa içinde ne de tamamen yasa dışında olan, “kullanımda olan” bir yaşamdır.

🎯 Kitabın Önemi

  • Homo Sacer dizisinin teorik düğümlerini çözer ve yeni bir siyaset felsefesi ufku açar.
  • Foucault’nun biyopolitika analizini, yaşamın özgürleşme potansiyeli üzerine kurulu bir ontolojiyle tamamlar.
  • “Kullanım” kavramı, hem etik hem de politik düzlemde, mülkiyet ve egemenlik ilişkilerinin ötesinde bir yaşam biçimi düşünmeye davet eder.

Özetle

Agamben’in düşüncesi, özellikle iktidarın yaşam üzerindeki mutlak yetkisi fikrini radikal biçimde açığa çıkarmasıyla etkili oldu. Ancak eleştirmenler, onun analizlerinin:

  • Fazla tarihsel süreklilik iddiasına yaslandığını,
  • Somut siyasal strateji önermediğini,
  • Ve bazı durumlarda aşırı karamsar bir tablo çizdiğini söylüyor.

Kaynakça:

📚 Giorgio Agamben – Türkçe Çeviriler

Homo Sacer Dizisi ve İlgili Kitaplar

  • Kutsal İnsan: Egemen İktidar ve Çıplak Hayat (Homo Sacer: Il potere sovrano e la nuda vita) – Ayrıntı Yayınları, çev. İsmail Türkmen.
  • İstisna Hali (Stato di eccezione) – Monokl Yayınları, çev. Kemal Atakay.
  • Auschwitz’in Kalıntıları: Tanık ve Arşiv (Quel che resta di Auschwitz) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Açıklık: İnsan ve Hayvan (L’aperto: L’uomo e l’animale) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Krallık ve Görkem (Il regno e la gloria) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Dilsel Yemin (Il sacramento del linguaggio) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Opus Dei: Hukuk ve Ritüel Üzerine Arkeoloji (Opus Dei: Archeologia dell’ufficio) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Kullanımda Olan Bedenler (L’uso dei corpi) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.

Diğer Çalışmalar

  • Çocukluk ve Tarih (Infanzia e storia) – Kanat Kitap, çev. Betül Parlak.
  • Gelmekte Olan Ortaklık (La comunità che viene) – Ayrıntı Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Nesir Fikri (Idea della prosa) – Metis Yayınları, çev. Fırat Genç.
  • Dünyevileştirmeler (Profanazioni) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.
  • Çıplaklıklar (Nudità) – Monokl Yayınları, çev. Murat Erşen.

📖 İkincil Kaynaklar ve İncelemeler

  • Utku Özmakas, Biyopolitika: İktidar ve Direniş – Foucault, Agamben, Hardt & Negri, İletişim Yayınları.
  • Catherine Mills, Biyopolitika: Düşünürler ve Temalar, (çeviri: Türkçe baskısı mevcut).
  • Murat Erşen, Agamben Üzerine Yazılar (çeşitli derlemeler ve makaleler).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder