David Harvey, çağımızın en etkili Marksist düşünürlerinden ve eleştirel coğrafyacılarından biridir. Küresel kapitalizmin krizleri, neoliberal politikaların mekânsal sonuçları ve sermayenin birikim süreçleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır.
Düşüncesinin Temel Temaları
- Mekânın
Rolü: Harvey, kapitalizmin sadece tarihsel bir fenomen değil, aynı
zamanda mekânsal bir fenomen olduğunu savunur. Ona göre, kapitalist
sistemdeki krizler ve çelişkiler, sermayenin yeni coğrafi alanlara
yayılmasıyla çözülmeye çalışılır. Kentleşme, küreselleşme ve yeni
pazarların fethi, bu mekânsal çözümlerin bir parçasıdır.
- Mülksüzleştirme
Yoluyla Birikim (Accumulation by Dispossession): Bu, onun en çok
bilinen kavramıdır. Karl Marx'ın artı değerin emekten sömürülmesi
teorisini genişleten Harvey, günümüz neoliberal çağında sermayenin, halkı
topraklarından, kaynaklarından ve kamu hizmetlerinden zorla mülksüzleştirerek
de biriktiğini savunur. Özelleştirmeler, finansallaşma ve kamu mallarının
metalaştırılması bu sürecin örnekleridir.
- Neoliberalizmin
Tarihsel Analizi: Neoliberalizmi, 1970'lerin ekonomik krizlerine bir
yanıt olarak, küresel egemen sınıfların güç ve kârlılıklarını yeniden
tesis etmek için başlattığı kasıtlı bir siyasi proje olarak görür.
Önemli Yapıtları
- Neoliberalizmin
Kısa Tarihi (A Brief History of Neoliberalism, 2005):
Neoliberalizmin doğuşunu, gelişimini ve küresel sonuçlarını ele aldığı
temel eseridir.
- Sermayenin
Sınırları (The Limits to Capital, 1982): Marx'ın sermaye
analizini mekânsal boyuta taşıdığı en önemli teorik eseridir.
Bağlamı ve İlişkileri
- Karl
Marx ile İlişkisi: Harvey, Marx'ın analizini günümüz küresel
kapitalizminin mekânsal ve finansal dinamiklerini açıklamak için kullanan,
modern bir Marksist teorisyendir. Marx'ın kuramsal analizine somut, mekâna
dayalı bir boyut ekler.
- Stephen
Gill ile İlişkisi: Stephen Gill küresel sermayenin devletleri
nasıl "disipline ettiğini" ve siyasi alanlarını nasıl
kısıtladığını incelerken, Harvey bu sürecin daha geniş bir maddi ve
mekânsal zeminini analiz eder. Biri siyasi mekanizmalara, diğeri bu
mekanizmaların coğrafi sonuçlarına odaklanır.
- Thomas
Piketty ile İlişkisi: Thomas Piketty'nin r > g
formülüyle gösterdiği eşitsizliğin sonucuna karşı, Harvey, bu
eşitsizliğin nasıl üretildiğini, yani sermayenin mülksüzleştirme
yoluyla nasıl biriktiğini açıklar. İkisi de aynı soruna farklı açılardan
yaklaşır: biri nicel verilerle, diğeri ise nitel ve mekânsal süreçlerle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder