Costas Douzinas

Costas Douzinas (1951-2023), Yunan asıllı bir hukuk ve siyaset filozofudur. İnsan hakları üzerine yaptığı eleştirel analizlerle, bu kavramın evrensel ve tarafsız bir değer olmaktan ziyade, modern siyasi iktidarın bir aracı haline geldiğini savunur.

Düşüncesinin Temel Temaları

  1. İnsan Haklarının Siyaseti: Douzinas'ın ana tezi, insan haklarının, militarist müdahaleleri, neoliberal politikaları ve göçmenlerin dışlanmasını meşrulaştıran bir ideolojiye dönüştüğüdür. Ona göre, insan hakları söylemi, adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri örtbas etmek için kullanılır.
  2. Modernliğin Paradoksları: Douzinas, modern liberal devletlerin paradokslarını inceler. İnsan haklarını korumakla yükümlü olan devletlerin, terörle mücadele ve ulusal güvenlik gibi gerekçelerle bu hakları en çok ihlal edenler olduğunu gösterir. Bu, modernliğin içsel çelişkilerini gözler önüne serer.
  3. Konukseverliğin Etiği: Hukuki ve kuralcı insan hakları yaklaşımına karşı, daha radikal bir konukseverlik etiği önerir. Gerçek etik sorumluluğun, yerleşik yasal ve siyasi düzenleri sarsacak olsa bile, "öteki"ni (mülteci, göçmen) koşulsuz olarak kabul etmeyi gerektirdiğini savunur.

Önemli Yapıtları

  • İnsan Haklarının Sonu (The End of Human Rights, 2000): İnsan hakları söyleminin siyasi işlevini eleştirel bir dille incelediği temel eseridir.
  • İnsan Hakları ve Korkunun İmparatorluğu (Human Rights and the Empire of Fear, 2008): 11 Eylül sonrası dönemde insan haklarının, ulusal güvenlik politikaları bağlamında nasıl bir dönüşüm geçirdiğini inceler.

Costas Douzinas: İnsan Hakları ve Korkunun İmparatorluğu

Douzinas, bu eserde İnsan Hakları ideolojisinin, özellikle 11 Eylül saldırıları sonrası dönemde Batı'nın militarist politikaları, neoliberal yayılım ve sürekli hale gelen "istisna durumu" altında nasıl çarpıtıldığını inceler.

1. Korku Politikası ve İstisna Durumu (State of Exception)

Douzinas'ın temel tezi, Batı siyasetinin artık yasa değil, korku tarafından yönetildiğidir.

Siyasal Temel: Modern egemenlik, Carl Schmitt ve Giorgio Agamben'in kavramlarına paralel olarak, istisna durumu (hukukun geçici olarak askıya alınması) yaratma gücüne dayanır. Douzinas, terörle savaşın bu istisna durumunu sürekli hale getirdiğini savunur.
Korkunun İmparatorluğu: Küresel terörizm tehdidi, Batılı devletlere sınırsız bir gözetim ve önleyici savaş yetkisi sağlar. Bu, hukuk ve etiğin askıya alındığı, Guantanamo ve Ebu Gureyb gibi yerlerde somutlaşan bir Korku İmparatorluğu yaratır. Bu imparatorlukta temel haklar, "güvenlik" adına feda edilir.

2. İnsan Haklarının İdeolojik Çarpıtılması

Douzinas, İnsan Hakları söyleminin eleştirel potansiyeli olmasına rağmen, mevcut küresel düzende ideolojik bir araca dönüştüğünü savunur.

Hukukun Maskesi: İnsan Hakları, Batı'nın küresel müdahalelerinin (savaşlar, rejim değişiklikleri) ahlaki maskesi haline gelir. Savaşlar artık toprak kazanmak için değil, "insan haklarını korumak" veya "demokrasi getirmek" için yapılır. Bu, şiddeti meşrulaştıran bir söylemdir.
Kimlik Siyasetine İndirgenme: İnsan hakları, ekonomik ve sınıfsal sorunları (yeniden dağıtım) göz ardı edip, daha çok kimliksel ve kültürel haklara (tanınma) odaklanma eğilimindedir. Douzinas'a göre bu dar odak, neoliberalizmi ve küresel ekonomik eşitsizliği eleştirmek yerine, onunla uyumlu hale gelir.

3. Hukuk, Etik ve Antigone’nin Ruhu

Douzinas, hukukun ahlaki sınırlarını sorgulamak için Yunan tragedyası Antigone figürünü kullanır.

Antigone'nin Hukuku: Antigone, devletin pozitif yasasını (Kreon'un emri) reddederek, insanın yazılı olmayan, etik yasasını savunur. Douzinas, bu etik direnişin, günümüzdeki hukukun ötesine geçen ahlaki ve politik mücadeleler için bir model olduğunu savunur.
Adalet ve Aşkınlık: Gerçek adalet, mevcut hukuki çerçeveye sıkışıp kalan İnsan Hakları tarafından değil, hukuku aşan, radikal etik talepler tarafından sağlanabilir.

Sonuç

Douzinas'a göre, İnsan Hakları ve Korkunun İmparatorluğu arasındaki ilişki paradoksal ve derindir. İnsan hakları, bir yandan zulme karşı bir umut ışığı sunarken, diğer yandan bizzat o umudu baltalayan bir ideolojik aygıt haline gelmiştir. Kurtuluş, resmi hukuk diline güvenmek yerine, Antigone'nin etik direnişinde olduğu gibi, hukukun sınırlarını zorlayan radikal politik eylemlerde yatmaktadır.

Bağlamı ve İlişkileri

  • Michel Foucault ve Carl Schmitt: Douzinas'ın insan hakları eleştirisi, Foucault'nun iktidar analizi ve Carl Schmitt'in liberalizme yönelik eleştirilerinden beslenir. İnsan haklarının arkasındaki iktidar mekanizmalarını ortaya çıkarmak için bu düşünürlerin araçlarını kullanır.
  • Jacques Derrida: Derrida'nın soyut "koşulsuz konukseverlik" kavramını alıp, göçmen krizi gibi somut siyasi sorunlara uygular.
  •  John Rawls ve David Estlund gibi düşünürler devletin ve hukukun adil bir yapısını inşa etmeye odaklanırken, Douzinas bu yapıların kendisini, adaletsizlikleri nasıl ürettiği konusunda sorgular. Bu, atlasınızdaki daha geleneksel siyaset felsefesi görüşlerine radikal bir karşı nokta oluşturur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder