Biyoteknolojinin toplumsal tarihi," bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin biyoloji ve genetik alanlarında nasıl ortaya çıktığını ve bu gelişmelerin toplumu, kültürü, ekonomiyi ve etiği nasıl derinden etkilediğini inceleyen disiplinler arası bir alandır.
Bu tarih, laboratuvardaki keşiflerden ziyade, bu keşiflerin hukuk,
ahlak, politika ve pazar ile etkileşimine odaklanır.
Biyoteknolojinin Tarihi Dönüm Noktaları
Biyoteknolojinin toplumsal tarihini genellikle üç ana döneme
ayırabiliriz:
1. Klasik Biyoteknoloji Dönemi (Tarih Öncesi - 19. Yüzyıl
Ortaları)
Bu dönemde biyoteknoloji, esasen canlı organizmaların doğal
süreçlerini kullanarak ürün elde etme şeklindedir.
- Temel
Etkileşim: Toplum, doğal fermantasyon ve yetiştirme tekniklerini gıda
üretimi için kullanır.
- Örnekler:
- Tarım:
Seçici ıslah yoluyla daha iyi ürünler ve hayvanlar yetiştirilmesi.
- Gıda:
Bira, şarap, ekmek ve yoğurt yapımında mikroorganizmaların (mayalar ve
bakteriler) kullanılması.
2. Modern Biyoteknoloji Dönemi (19. Yüzyıl Ortaları -
1970'ler)
Bu dönem, genetik ve biyokimya alanındaki temel
bilimsel keşiflerle başlar.
- Kilit
Keşifler:
- Mendel
Genetiği (1860'lar): Kalıtım yasalarının keşfi.
- Antibiyotikler
(1928): Penisilinin keşfi ve II. Dünya Savaşı sonrası yaygın
kullanımı, tıp ve halk sağlığında devrim yarattı.
- DNA'nın
Yapısı (1953): Watson ve Crick'in çift sarmal modeli, genetiğin
moleküler temelini ortaya çıkardı.
- Toplumsal
Etki: Tıbbi alanda büyük ilerlemeler yaşanırken, aynı zamanda öjenik
gibi yanlış uygulamaların da ortaya çıkmasına neden oldu (ne yazık ki
genetiğin çarpıtılmasıyla, belirli insan özelliklerinin istenip
diğerlerinin istenmediği bir toplumsal kontrol mekanizması).
3. Endüstriyel Biyoteknoloji ve Genetik Mühendisliği
Dönemi (1970'ler - Günümüz)
Bu dönem, rekombinant DNA teknolojisinin icadıyla
başlar ve biyoteknolojinin ticari bir endüstri haline gelmesini sağlar.
- 1973:
Genetiği değiştirilmiş (rekombinant) DNA'nın laboratuvarda başarılı bir
şekilde birleştirilmesi. Bu, "Sanayi Genetiği'nin Yükselişi"
(Sheldon Krimsky'nin de odaklandığı alan) olarak anılır.
- 1975
Asilomar Konferansı: Bilim insanları, bu yeni teknolojinin potansiyel
tehlikeleri hakkında kendi kendilerini denetlemek için bir araya geldi.
Bu, biyoteknoloji tarihinde bilim etiğinin ve öz-düzenlemenin en
erken ve en önemli örneklerinden biridir.
- 1980'ler
ve Sonrası:
- Biyofarmasötikler:
İnsan insülini gibi ilaçların GDO'lu bakteriler kullanılarak üretilmesi
(ilk başarılı ticari uygulama).
- GDO'lu
Mahsuller: Genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerinin tarlalara girmesi
(1990'lar ortası), GDO'ların gıda güvenliği ve çevre etiği hakkında
küresel bir tartışma başlattı.
- İnsan
Genom Projesi (2003): İnsan gen haritasının çıkarılması,
kişiselleştirilmiş tıp ve genetik testlerin yaygınlaşmasının önünü açtı.
- CRISPR
(2010'lar): Gen düzenleme teknolojisinin basitleşmesi, insan
embriyoları ve gen terapileri gibi konuları yeniden etik tartışmaların
merkezine taşıdı.
Temel Toplumsal ve Etik Etkileşimler
Biyoteknolojinin toplumsal tarihi, bu gelişmelerin dört ana
alanda yarattığı çalkantılarla şekillenmiştir:
A. Hukuk ve Patentler
1980'de ABD Yüksek Mahkemesi'nin "canlı, insan yapımı
bir mikroorganizmanın patentlenebileceğine" karar vermesi, biyoteknoloji
şirketleri için dönüm noktası oldu. Bu, genlerin ve canlı organizmaların
"buluş" olarak kabul edilerek üzerlerinde mülkiyet hakkı iddia
edilmesini sağladı ve biyoteknoloji endüstrisinin devasa bir ekonomik güç
haline gelmesinin zeminini hazırladı.
B. Çıkar Çatışmaları
Sheldon Krimsky'nin çalışmalarının merkezinde yer
alan bu konu, üniversite araştırmaları ve özel sektör arasındaki finansal
bağların güçlenmesiyle ortaya çıktı. Bilim insanlarının, araştırmalarını
finanse eden şirketlerle finansal bağlarının olması, araştırmaların tarafsızlığı,
sonuçların gizlenmesi ve bilimsel yayınların güvenilirliği konularında ciddi
etik kaygılara yol açtı.
C. Gıda Güvenliği ve Tüketici Hakları
GDO'ların ticari kullanıma girmesiyle birlikte, bu ürünlerin
etiketlenmesi, uzun vadeli sağlık etkileri ve küçük çiftçiler üzerindeki
ekonomik etkisi gibi konular, büyük toplumsal hareketlere ve yasal
düzenlemelere neden oldu. Gıda güvenliği, şeffaflık ve etik tüketim talepleri
arttı.
D. İnsani Değerler ve Kutsallık
Kök hücre araştırmaları, insan klonlaması, organ nakli ve en
son gen düzenleme (CRISPR) gibi konular, yaşamın başlangıcı, sonu ve insan
varlığının doğası hakkındaki felsefi ve dini inançlarla çatışmıştır. Bu durum,
biyoetiğin hızla gelişmesine ve devlet politikalarında bilim danışmanlığı
mekanizmalarının kurulmasına yol açmıştır.
Biyoteknolojinin toplumsal tarihi, bir yandan insanlığın
hayat kalitesini artıran devrim niteliğindeki bilimsel ilerlemelerle doludur;
diğer yandan da bilimin ekonomik çıkarlar, etik sınırlar ve sosyal adalet
arasındaki gerilimlerle nasıl mücadele ettiğini gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder