Biyopolitik/İmparatorluk Teorisi: Hardt ve Negri
Bu düşünce çevresinin temelini, İtalyan siyaset filozofu Antonio
Negri ve Amerikalı edebiyat teorisyeni Michael Hardt'ın ortak
çalışmaları oluşturur. Çalışmaları, 21. yüzyılın başında küresel hegemonyanın
nasıl işlediğine dair yeni bir çerçeve sundu.
1. Temel Tez: İmparatorluk (Empire)
Hardt ve Negri'ye göre, ulus-devletlerin egemen olduğu
geleneksel emperyalizm dönemi sona ermiştir. Yerine, merkezi olmayan, sınırsız
ve tüm küreyi kapsayan yeni bir egemenlik biçimi olan İmparatorluk
(Empire) geçmiştir.
- Merkezsiz
İktidar: İmparatorluk, ABD gibi tek bir devlete ait değildir, ancak
ulus-devletler, uluslararası kurumlar (BM, IMF), çok uluslu şirketler
(TNC'ler) ve hatta sivil toplum kuruluşlarından oluşan ağsal bir
mekanizma ile işler.
- Küresel
Hukuk Alanı: İmparatorluk, kendini meşrulaştırmak için hukuku ve
ahlakı kullanır; kriz bölgelerine "insani müdahale" gibi
eylemlerle evrensel adalet ve barış getiriyormuş gibi görünür.
- İktidarın
Sınırları: Ulus-devletlerin aksine, İmparatorluk kendini sınırsız
olarak görür. Tüm toplumsal alanı (ekonomi, kültür, siyaset, savaş) kendi
yönetimi altına almaya çalışır.
2. Biyopolitika ve Biyoiktidar (Biopolitics &
Biopower)
Bu teorinin en Marksist yanı, sömürünün ve iktidarın
doğasındaki köklü değişimi analiz etmesidir:
- Geleneksel
Sömürü (Disipliner Toplum): Foucault'dan yola çıkarak, sanayi
kapitalizminde iktidarın bireyin bedenini eğitmek, disipline etmek ve
üretken kılmak (fabrika, okul, kışla) üzerine odaklandığını belirtirler.
- Biyopolitik
Sömürü (Kontrol Toplumu): Günümüzde ise kapitalist üretim, doğrudan
yaşamın kendisini, toplumsal bedeni ve iletişimsel kapasiteleri
hedef alır. İktidar artık hayatı yönetmek, düzenlemek ve çoğaltmak
üzerinedir. Bu, Biyoiktidardır.
- Örnek:
Genetik kodun patentlenmesi, sosyal medyada üretilen verilerin
metalaşması veya duygusal hizmet sektörlerinin (bakım, iletişim)
yaygınlaşması, biyopolitik sömürünün alanlarıdır.
3. Yeni Emek Türü: Maddi Olmayan Emek (Immaterial Labor)
Ağ Toplumu ve Biyopolitika bağlamında, üretken emeğin
niteliği değişmiştir:
- Maddi
Olmayan Emek: Artık üretim, sadece somut bir ürün (araba, ayakkabı)
yaratmak değildir. Daha çok bilgi, iletişim, ilişki, duygu ve dil
üreten emek türüdür.
- Bilişsel
Emek: Fikirler, yazılımlar, analizler üretmek.
- Duygusal
Emek (Affective Labor): Hizmet sektöründe (hemşirelik, müşteri
ilişkileri) olduğu gibi, başkalarının duygularını yönetmek, bakım vermek
ve iletişim kurmak.
- Sonuç:
Sömürü, sermayenin işçiden çalınan somut fazla değerinden ziyade, bilişsel
ve duygusal ortak potansiyelin metalaştırılmasıdır.
4. Direnişin Öznesi: Çokluk (The Multitude)
Hardt ve Negri, geleneksel "proletarya" kavramının
bu yeni sömürü biçimini ve iktidar yapısını açıklamakta yetersiz kaldığını
düşünür.
- Tanım:
Çokluk (Multitude), İmparatorluğa karşı direnen, ancak tek bir
kimliğe veya ulusa indirgenemeyen, heterojen, dağınık ve küresel bir
toplumsal öznedir. İşsizler, göçmenler, enformasyon işçileri,
öğrenciler... hepsi bu çokluğa dahildir.
- Potansiyel:
Çokluğun gücü, bireylerin kendi biyopolitik potansiyelini
(bilişsel, duygusal, iletişimsel kapasitelerini) birleştirme ve ortak
olanı (The Common) özgürce üretme yeteneğinde yatar.
Biyopolitik Teori'nin Felsefi Etkisi
Bu çevre, Marksist teoriyi Foucault (Biyoiktidar) ve Deleuze
& Guattari (Ağlar, Arzu) gibi Post-Yapısalcı filozoflarla birleştirerek, 21.
yüzyıl küreselleşme karşıtı hareketlerinin ve Dijital Marksizmin
temel teorik kaynaklarından biri haline gelmiştir.
Kilit Yapıtlar:
- Empire
(İmparatorluk) (2000): Teorinin temelini atan başyapıt.
- Multitude:
War and Democracy in the Age of Empire (Çokluk: İmparatorluk
Çağında Savaş ve Demokrasi) (2004): Direnişin öznesi ve savaşın yeni
doğası üzerine odaklanır.
- Commonwealth
(Ortak Zenginlik) (2009): Ortak olanın (bilgi, doğa, duygular)
sömürüsüne ve özgürleşme potansiyeline odaklanır.
Michael Hardt ve Antonio Negri’nin İmparatorluk
(Empire) adlı eseri (2000), 21. yüzyılın Post-Marksist siyaset teorisinin
kurucu metinlerinden biridir. Küreselleşmiş iktidar, egemenlik ve savaş
kavramlarını yeniden tanımlayan bu yapıtın temel tezlerini ana başlıklar
halinde inceleyelim:
I. Yeni Egemenlik Biçimi: İmparatorluk (Empire)
Hardt ve Negri, dünya siyasetindeki temel değişimi, klasik emperyalizmden
(birkaç ulus-devletin diğerlerini sömürmesi) İmparatorluk adı verilen
yeni bir egemenlik biçimine geçiş olarak tanımlar.
Temel Tezler:
- Merkezsiz
ve Ağsal Egemenlik (Decentered and Networked Sovereignty):
- İmparatorluk,
ne ABD gibi tek bir devlettir ne de geleneksel bir imparatorluk gibi
coğrafi sınırları vardır. Güç, ulus-devletler, uluslararası hukuki
kurumlar (BM, Dünya Bankası) ve çok uluslu şirketler (TNC'ler) arasında
dağılmış, ağsal bir mekanizma ile işler.
- Bu,
"bir merkezin olmaması" değil, "her yerde olan bir
merkez" olması demektir.
- Sınırsız
İktidar (Borderless Power):
- İmparatorluk,
kendini evrensel ve tarihin sonu olarak sunar. Tüm zaman ve
mekânı kapsama iddiasındadır; bu nedenle sömürgeleştirilecek bir
"dışarı" alanı kalmamıştır.
- İktidar,
coğrafi sınırlardan (ulusal sınırlar) ziyade, biyo-politik kontrol
ağları üzerinden işler.
- Hukukun
Üstünlüğü İllüzyonu:
- İmparatorluk,
zorbalıkla değil, kendini küresel düzeni ve barışı sağlayan yasal bir
otorite olarak sunarak meşruiyetini kurar. Savaşlarını (örneğin
"insani müdahaleler"), evrensel ahlaki ve hukuki gereklilikler
adına yapar.
II. Yeni Sömürü Biçimi: Biyopolitika ve Maddi Olmayan
Emek
Yapıtın Marksist çekirdeği, kapitalizmin sömürü nesnesinin
ve biçiminin değiştiği tezine dayanır.
Temel Tezler:
- Biyoiktidar
ve Biyopolitika:
- İktidar,
artık sadece bireysel bedenleri disipline etmek (Foucault'nun disipliner
iktidarı) yerine, doğrudan tüm yaşamı, nüfusun üremesini ve toplumsal
etkileşimleri yönetir ve üretir. Biyopolitik alan, sermayenin
temel üretim alanına dönüşmüştür.
- Sömürü,
doğrudan yaşamın kendisini (sağlık, bilgi, iletişim, genetik)
hedef alır.
- Maddi
Olmayan Emek (Immaterial Labor):
- Sanayi
çağı emeği (somut ve fiziksel) yerini, bilgi, iletişim, ilişki ve
duygusal hizmetler üreten emeğe bırakmıştır. Bu emek, maddi olmayan
çıktılar üretir (yazılım, sosyal etkileşimler, yaratıcı içerik).
- Bu
emeğin özelliği, sadece tüketilebilir bir ürün değil, aynı zamanda sosyal
ilişkiler ve iletişim üretmesidir.
- Ortak
Olanın Sömürüsü (The Common):
- Sermaye,
artık sadece özel mülkiyeti değil, ortak olanı (The Common)—bilgi,
dil, genetik kodlar ve doğa gibi paylaşılan kaynakları—metalaştırarak ve
patentleyerek sömürmektedir.
III. Direnişin Öznesi: Çokluk (The Multitude)
Hardt ve Negri, bu yeni iktidar biçimine karşı ortaya
çıkacak direnişin, sanayi çağının proletaryasından farklı olacağını savunur.
Temel Tezler:
- Proletaryanın
Yerine Çokluk:
- Çokluk
(The Multitude), İmparatorluğa karşı direnen, ancak tek bir sınıfa,
ulusa veya kimliğe indirgenemeyen, küresel ve heterojen bir kolektif
öznedir. İşsizler, göçmenler, bilgi işçileri, güvencesiz çalışanlar
ve marjinalleşen tüm grupları kapsar.
- Çokluk,
bir "Halk" (People) gibi tekil bir kimliğe sahip değildir,
aksine farklılıklarını koruyarak ortak bir eylemde birleşir.
- Kaçış
ve Kurucu Güç:
- Çokluğun
direnişi, sadece yıkıcı (yıkma) değil, aynı zamanda kurucu (oluşturma)
bir güce sahiptir. Bu direniş, İmparatorluktan kaçışla (yeni yaşam
ve üretim biçimleri yaratmak) ve ortak olanı yeniden ele geçirmekle
başlar.
- Çokluğun
nihai hedefi, küresel sermayenin sömürdüğü biyopolitik potansiyeli özgürce
ve demokratik bir şekilde kullanabilmektir.
Özetle, İmparatorluk, 20. yüzyıl Marksist
analizinin araçlarını alıp, onları Foucault ve Deleuze gibi post-yapısalcı
teorisyenlerle birleştirerek, 21. yüzyılın küresel, biyopolitik iktidar
dinamiklerini açıklamaya çalışan temel bir manifestodur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder