Alva Noë, çağdaş Zihin Felsefesi ve Bilinç Teorisi alanının önde gelen figürlerinden biridir. Özellikle bedenlenmiş (embodied) ve etkin (enactive) biliş üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır.
İşte Alva Noë'nin biyografik bilgileri ve temel yapıtları:
I. Biyografi ve Akademik Kariyeri
AlvaNoë'nin en ünlü eseri "Out of Our Heads: Why You Are Not Your Brain" (Kafamızın Dışında: Neden Beyniniz Değilsiniz) bu temel tezi özetler: Bilinç, bize olan veya içimizde gerçekleşen bir şey değil, bizim yaptığımız bir şeydir.
Bu görüş, özellikle Etkileşimli Biliş (Enactive
Cognition) yönüne odaklanır:
1. Algı Bir Eylemdir (Perception as Action)
- Geleneksel
Görüşe Eleştiri: Geleneksel görüşe göre, algı, beynin dış dünyadan
gelen duyusal verileri (görüntüleri, sesleri) pasif olarak alıp
kafatasının içinde bir temsil (representation) veya model
oluşturmasıdır.
- Noë'nin
Tezi: Algı, organizmanın çevreyle aktif, duyusal-motor
etkileşiminin bir sonucudur. Dünyayı görmemiz, nesnelerin nasıl
değiştiğine dair sahip olduğumuz duyusal-motor koşul bağımlılığı
(sensorimotor contingency) becerisine dayanır.
- Örnek:
Bir kahve fincanının rengi, onu hangi açıdan tuttuğumuza ve ışığın nasıl
değiştiğine bağlı olarak sürekli değişir. Beynimiz, bu sürekli değişimi
(renk, şekil, boyut) aktif olarak kontrol etme becerisine sahip
olduğu için fincanı tek, sabit bir nesne olarak algılar. Bu kontrol
becerisi algının kendisini oluşturur.
2. Beyin Yeterli Değildir, Gerekli Olan Bütündür
Noë, bilincin sadece nöral aktiviteye indirgenmesini
reddederken, beynin önemini tamamen yadsımaz.
- Tez:
Beyin, bilinci mümkün kılan karmaşık süreçleri kolaylaştırır, ancak
tek başına bilinci üretmek için yeterli değildir. Tıpkı bir
organdaki tuşlar müziğin üretimi için gerekli olsa da, müziğin kendisi
parmaklar, hava titreşimi ve dinleyici arasındaki dinamik etkileşimle var
olması gibi.
- Surfer
Metaforu: Bilinci, tek başına beyin üreten bir piyanist gibi
düşünmek yerine, beyni, bedeni ve dünyayı bir araya getiren bir sörfçü
gibi düşünmeliyiz. Sörfçü, dalga, tahta ve beden arasındaki sürekli,
dinamik etkileşim sayesinde hareket eder. Beyin, bu etkileşimi koordine
eden bir organdır, ancak bilincin kendisi o dinamik sistemin
tamamıdır.
3. Bilinç Kafamızın Dışındadır
Noë, bilincin sınırı beynimiz değil, bedenimizin ve
çevrenin dinamik sınırı olduğu sonucuna varır.
- Bu
görüş, Genişlemiş Zihin teziyle kesişir: Bilişsel yeteneklerimiz,
beynin kendisi, beden ve çevresel unsurların tek bir sistem olarak
çalışmasının ürünüdür.
- Sonuç
olarak, bilinci anlamak için bilim insanlarının sadece nöronlara
bakmaktan vazgeçip, canlı organizmanın çevreyle olan bütünsel
etkileşimini incelemesi gerektiğini savunur.
Özetle, Alva Noë'nin felsefesi, zihin-beden problemine eylem
ve deneyim merkezli bir çözüm sunarak, zihin felsefesinin odağını
kafatasının içinden, dünyadaki yaşayan, hareket eden bir varlığa
kaydırır.
III. Temel Kavramsal Katkısı
Noë'nin felsefi antropolojiye ve zihin felsefesine ana
katkısı, bilişin sınırlarını kafa derisinin dışına taşımasıdır. Bilinci,
nöronal bir gizem olmaktan çıkarıp, yaşayan bir organizmanın çevresiyle
kurduğu ilişkiye dönüştürerek, Felsefi Antropolojinin beden, eylem ve
çevre boyutlarını yeniden merkezileştirmiştir.
Alva Noë, bilinç ve zihin üzerine kurulu olan "Beyin
Merkezcilik" (Brain-in-a-vat / Kavanozdaki Beyin) olarak bilinen,
geleneksel felsefi ve nörobilimsel görüşe kökten karşı çıkar.
Geleneksel görüş, bilinci ve zihni, beyin içindeki saf
nöral aktiviteye indirgerken, Noë zihnin dört temel unsurun etkileşimi
olduğunu savunur:
Zihin = Beyin + Beden + Çevre} + Eylem/Etkileşim
1. Bedensel Biliş (Embodied Cognition)
Bu yaklaşımın ilk ayağıdır ve zihnin sadece beyinle değil, tüm
bedenimizle çalıştığını vurgular.
2. Etkileşimli Biliş (Enactive Cognition)
Bu, Noë'nin en radikal ve çığır açıcı katkısıdır. Bilişin, canlı
organizma ile çevresi arasındaki sürekli eylem döngüsü ile ortaya çıktığını
savunur.
Bu Yaklaşımın Felsefi Antropolojiye Etkisi
Noë'nin fikri, 21. yüzyıl Felsefi Antropolojisi için temel
bir araçtır çünkü:
- İndirgemeciliği
Reddeder: İnsanı, mekanik bir beyin makinesine indirgeyen Nöro-İndirgemeciliğe
karşı çıkar. İnsan, sadece gri madde değil, dünya ile sürekli ilişki
kuran, canlı bir organizmadır.
- Özneyi
Konumlandırır: İnsan varoluşunu, soyut bir rasyonaliteden çıkarıp, somut
bir bedene ve eyleme dayandırır. Bu, Fenomenoloji ve Varoluşçuluk
geleneklerini (bedensel deneyimin önemi) nörobilimsel bulgularla
birleştirir.
- Bilinç
Krizini Aşar: Bilincin beynin içinde "nasıl ortaya çıktığı"
(Hard Problem of Consciousness) sorusunu, bilinci "dünyada eylem
olarak ne yaptığı" sorusuyla değiştirerek çözmeye çalışır.
Özetle: Noë'ye göre "Siz beyniniz
değilsiniz," çünkü siz, beyniniz, bedeniniz ve dünya arasındaki
dinamik dansın kendisisiniz. İnsan varlığı, bu ilişkisel, bedensel ve
etkileşimli süreçte ortaya çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder