Aktör-Ağ Teorisi’nin Temel Görüşleri
AAT, felsefenin geleneksel ikiliklerini (doğa-kültür,
insan-teknoloji, özne-nesne) reddederek, karmaşık bir "ağ"
kavramı üzerine kurulmuştur. Bu teoriye göre dünya, sadece insanlardan oluşmaz;
aksine, birbirine bağlı hem insan hem de insan dışı aktörlerin
(eyleyenlerin) oluşturduğu ağlardan ibarettir. Teorinin öncü isimleri Bruno
Latour ve Michel Callon'dur.
Temel görüşleri şunlardır:
- Simetri
Prensibi: Bu, AAT'nin en temel ve en tartışmalı ilkesidir. AAT, bir ağ
içindeki insan aktörlerle (örneğin, bir bilim insanı) insan dışı aktörleri
(bir laboratuvar ekipmanı, bir veri seti, hatta bir kapı kolu) eşit
derecede önemli ve eyleyici olarak kabul eder. İkisini de
"aktör" olarak nitelendirir. Amaç, teknolojik araçların veya
doğal unsurların, toplumsal süreçleri pasif nesneler gibi değil, aktif
katılımcılar gibi nasıl etkilediğini göstermektir.
- İlişkisellik
(Relationality): AAT'ye göre, bir aktörün gücü veya kimliği, kendi
içinde var olan bir özellik değildir. Güç, tamamen o aktörün diğer
aktörlerle kurduğu ilişkiler ağı tarafından belirlenir. Örneğin, bir
doktorun gücü, sadece kendi bilgisinden değil, aynı zamanda stetoskopundan,
hastane altyapısından ve hastalarla olan ilişkilerinden oluşan ağdan
gelir.
- Çeviri
(Translation): Ağlar, kendiliğinden oluşmaz; farklı aktörlerin bir
araya getirilmesi ve belirli bir amaca hizmet etmeye "ikna
edilmesi" süreçleriyle inşa edilir. AAT, bu süreci "çeviri"
olarak adlandırır. Bir projenin hayata geçmesi, bir bilimsel keşfin kabul
görmesi veya bir şehrin trafik akışının sağlanması, bu çeviri süreçlerinin
sonucudur.
Tartışılmayı Neden Hak Ediyor?
- Güçlü
Analitik Çerçeve: AAT, karmaşık sosyo-teknik sistemleri (örneğin,
iklim değişikliği, internetin yayılması, bir nükleer santralin inşası)
analiz etmek için eşsiz bir çerçeve sunar. Geleneksel teorilerin aksine,
ne teknolojinin ne de toplumun tek başına belirleyici olduğunu savunur;
ikisinin de birbirini dönüştürdüğünü gösterir.
- İnsan
Dışı Eyleyiciliğin Anlaşılması: Yeni Materyalizm tartışmamızda ele
aldığımız gibi, AAT, insan dışı varlıkların (virüsler, algoritmalar, doğal
afetler) toplumsal süreçlerdeki rolünü anlamlandırmak için somut bir dil
sağlar.
Eleştiriler (Tartışmanın Diğer Yönü)
- Güç
ve Eşitsizlik Sorunu: AAT'nin en büyük eleştirisi, "simetri"
prensibinin toplumsal güç, sınıf ve eşitsizlik gibi konuları yeterince
açıklayamamasıdır. Bir milyarderin veya bir devlet başkanının eyleyiciliği
ile bir arabanın kapısının eyleyiciliğinin eşit olmadığı; asıl gücün bu
ağları kimin inşa ettiğinde ve kontrol ettiğinde yattığı ileri sürülür.
Eşitlik Değil, Eşit Muamele
AAT'deki simetri prensibi, bir analizin
başlangıcında, araştırmacının ön yargılı olmaması gerektiğini ifade eder. Yani,
araştırmacı, analize başlamadan önce, bir insanın bir kapı kolundan veya bir
algoritmadan daha "önemli" veya "aktif" olduğunu varsaymamalıdır.
Bunun yerine, her ikisini de aynı analitik dille, yani "eyleyen"
olarak ele almalı ve ağ içindeki etkileşimlerini gözlemlemelidir.
Bu, bir kapı kolunun bir insanla aynı ahlaki değere sahip
olduğu anlamına gelmez. Sadece, bir binanın içinde insan hareketlerini nasıl
mümkün kıldığını ve yönlendirdiğini nesnel bir şekilde incelemeyi hedefler.
Amaç, ön yargıdan uzak durarak, ağ içindeki güç dağılımını daha net
görebilmektir.
Aktörlerin Farklı Ağırlığı ve Ağların Gücü
Bir ağdaki aktörler her zaman farklı ağırlıklara
sahiptir. AAT bu durumu reddetmez, aksine bu ağırlıkların nereden geldiğini
analiz eder. Teorinin asıl gücü burada yatar:
- Güç,
Bir Sonuçtur: Bir CEO'nun devasa gücü, onun kişisel bir özelliği
değildir. Bu güç, onun bir ağ içinde ne kadar fazla insanı, teknolojiyi,
sermayeyi ve kurumu "başarıyla çevirdiğinin" (dönüştürdüğünün)
bir sonucudur. CEO'nun gücü, kendisinden değil, kontrol ettiği ve
istikrara kavuşturduğu karmaşık ağdan gelir.
Dolayısıyla, AAT, siyasi bir eşitlik savunan ütopik
bir teori değildir. O, ağları oluşturan ve dağıtan unsurların nasıl
çalıştığını, eyleyiciliklerinin nasıl bir araya gelerek büyük bir güç
yarattığını anlamak için kullanılan bir metodolojik araçtır.
Futbolcu, tek başına bir aktör veya eyleyendir. Ancak
onun performansı (eyleyiciliği veya gücü), sadece kendi yeteneğine bağlı
değildir. Bu performans, antrenörün taktiği, takım arkadaşlarının uyumu, hatta
sahanın zemini ve taraftarın desteği gibi bir ağ içindeki diğer aktörlerin
birleşimiyle ortaya çıkar.
Futbolcu farklı takımlarda farklı performanslar
sergilediğinde, AAT'nin savunduğu gibi, gücün veya eyleyiciliğin kişiye içkin
bir özellik olmadığını, aksine ilişkisel bir ağın sonucu olduğunu görmüş
oluruz. Bu, bireysel yeteneğin ancak doğru ağ içinde anlam kazandığının en açık
kanıtıdır.
Elbette. Aktör-Ağ Teorisi (AAT), temelleri birkaç ana
düşünür tarafından atılmış bir yaklaşımdır. Bu alanda en çok öne çıkan iki isim
ve onların ana yapıtları şunlardır:
Bruno Latour (1947-2022)
AAT'nin en tanınmış ve en etkili figürü olan Latour,
felsefe, sosyoloji ve bilim tarihi alanındaki çalışmalarıyla bu teoriyi
genişletti.
- Science
in Action: How to Follow Scientists and Engineers Through Society (Eylem
Halindeki Bilim: Bilim İnsanlarını ve Mühendisleri Toplumda Nasıl
İzlemeli, 1987): Bu eser, AAT'nin metodolojisini somut bir şekilde
gösterir. Bilimsel gerçeklerin, sadece akıl yürütme veya deneylerle değil,
aynı zamanda laboratuvar ekipmanları, yayınlar ve diğer bilim
insanlarından oluşan bir ağın inşasıyla nasıl oluştuğunu anlatır.
- We
Have Never Been Modern (Hiç Modern Olmadık, 1991):
Latour'un en önemli felsefi metinlerinden biridir. Doğa ve toplum, nesne
ve özne gibi modern düşüncenin temel ayrımlarının aslında hiçbir zaman tam
olarak var olmadığını savunur ve AAT'nin temelini oluşturan hibrit ağlar
kavramını derinleştirir.
- Reassembling
the Social: An Introduction to Actor-Network-Theory (Sosyal
Olanı Yeniden Kurmak: Aktör-Ağ Teorisine Bir Giriş, 2005): AAT'nin
karmaşık fikirlerini daha erişilebilir bir dille sunan bu kitap, teorinin
temel kavramlarını ve metodolojisini net bir şekilde açıklar.
Michel Callon (d. 1947)
Latour ile birlikte AAT'nin kurucu isimlerinden biri olan
Callon, özellikle sosyoloji ve ekonomi alanlarında önemli katkılar yaptı.
- "Some
Elements of a Sociology of Translation: Domestication of the Scallops and
the Fishermen of St Brieuc Bay" (Çeviri Sosyolojisinin Bazı Öğeleri:
St Brieuc Körfezi Tarayıcılarının ve Balıkçılarının Evcilleştirilmesi,
1986): Bu makale, AAT'nin ana kavramlarından biri olan "çeviri"
(translation) sürecini somut bir örnek üzerinden inceler. Bir bilimsel
projenin, bilim insanları, deniz hayvanları, balıkçılar ve teknolojik
ekipmanlar gibi çok farklı aktörlerin nasıl bir ağa dâhil edilerek
başarıya ulaştığını gösterir.
Bir ağdaki "karar verici"nin statüsü ve gücü,
diğer aktörlerden açıkça farklı görünür.
AAT, bu durumu şöyle açıklar: "Karar verici"nin
statüsü ve gücü, onun doğuştan gelen bir özelliği veya ağın dışında konumlanmış
bir unsur değildir. Aksine, bu statü, o kişinin ya da kurumun, ağdaki diğer
aktörleri (insanlar, parça teknolojiler, finansal kurallar, yasalar vb.)
başarılı bir şekilde kendi amaçları doğrultusunda eylemeye ikna
etmesinin bir sonucudur.
Karar verici, aslında ağın merkezileşmiş bir düğümü
hâline gelir. Gücü, o düğüme akan tüm ilişkilerden ve bağlantılardan
kaynaklanır. Örneğin, bir şirketin CEO'sunun karar alma gücü, sadece kendi
yeteneğine bağlı değildir; aynı zamanda şirketin finansal yapısı,
algoritmaların sağladığı veriler ve yasal düzenlemelerden oluşan devasa bir
ağın bir çıktısıdır.
Bu noktada, eleştirmenler haklı olarak şu soruyu sorar:
AAT'nin bu yaklaşımı, halihazırda var olan toplumsal güç ve sınıf
farklılıklarını yeterince hesaba katıyor mu? Yoksa bu farkları, basitçe
"ağ inşasının bir sonucu" olarak mı görüyor?
Sonuç olarak, bu gerilim, teorinin
en zayıf ama aynı zamanda en çok tartışılan noktalarından biridir. AAT, gücü bireysel
bir özellikten ziyade ağın bir ürünü olarak göstererek bize yeni bir
bakış açısı sunar, ancak bu yaklaşımın sosyal eşitsizlikleri ne kadar iyi
açıklayabildiği hâlâ büyük bir tartışma konusudur.
Çevrim, içine dâhil ettiği aktörlerin basit bir toplamından
daha fazlasıdır. Çevrim; aktörler arası etkileşimden doğan, kendine özgü bir
varoluşa sahip yeni bir olgudur. Bu varoluş, bireysel aktörlerin
davranışlarından öngörülemeyen yeni özellikler, yeni davranış kalıpları ve yeni
bir mantık sergiler.
Bu nedenle, evet, çevrim bir analiz öznesi hâline gelir. Tıpkı bir organizmanın hücrelerinin tek tek incelenmesinin organizmanın kendisini açıklamaya yetmemesi gibi, bir ağın incelenmesi de, o ağın içindeki aktörlerin incelenmesinden farklı bir analitik düzey gerektirir. Sizin de belirttiğiniz gibi, ağın kendiliğini, kendi mantığını ve kendi dinamiklerini incelemek, modern dünyayı anlamanın en önemli yollarından biridir.
Bruno Latour'un "Sosyal Olanı Yeniden Kurmak:
Aktör-Ağ Teorisine Bir Giriş" (2005) adlı eseri, Aktör-Ağ Teorisi’nin
(AAT) hem felsefi temellerini hem de pratik metodolojisini açıklayan en önemli
kaynaklardan biridir. Yapıtın ana teması ve bölümleri şöyledir:
Ana Teması: Geleneksel Sosyolojiye Meydan Okumak
Kitabın ana teması, geleneksel sosyolojiyi ve onun
"toplum"u (social) anlama biçimini kökten eleştirmektir. Latour'a
göre, sosyologlar genellikle sınıf, kültür, kurum gibi önceden tanımlanmış
soyut kategorileri kullanarak dünyayı analiz ederler. Oysa bu yaklaşım,
gerçekte insanların ve nesnelerin nasıl bir araya geldiğini, yani "sosyal
olanın nasıl yeniden kurulduğunu" anlamamızı engeller. Latour, bunun
yerine, somut bağları ve ilişkileri takip eden, insan-dışı aktörlerin rolünü de
hesaba katan yeni bir sosyoloji biçimi önerir.
Yapıt, bu ana temayı iki ana bölüm hâlinde işler:
Bölüm 1: Birliktelikleri Nasıl Anlatmaya Başlamalı?
Bu bölüm, geleneksel sosyolojinin temel varsayımlarını
sorgulayan eleştirel bir giriş niteliğindedir.
- Giriş:
Latour, geleneksel sosyolojinin aksine, kendi yaklaşımında
"sosyal"i bir isim değil, bir fiil olarak gördüğünü
belirtir. Yani, sosyal olan bir şey değildir, yapılan bir şeydir.
- "Toplum"u
Eleştirmek: Bu kısımda, geleneksel sosyolojinin kullandığı soyut
kavramları (örneğin, "toplumsal sınıf") sorgular ve bu
kavramların, insanların gerçek yaşamdaki karmaşık ilişkilerini gizlediğini
savunur.
- Etkileşimlerin
İzlenmesi: Latour, sosyal bilimcileri, hazır kavramlar kullanmak
yerine, sosyal bağları oluşturan somut etkileşimleri, akışları ve ağları
takip etmeye davet eder.
Bölüm 2: Sosyal Olanı Nasıl Yeniden Kurmalı?
Bu bölüm, teorinin pratik yönünü ve metodolojisini anlatan
yapıcı bir öneri sunar.
- İnsanları
ve İnsan-Dışıları Eşit Düzeyde Ele Alma: Latour, insan ve insan-dışı
aktörler (nesneler, teknolojiler, kavramlar) arasında bir hiyerarşi
kurmaktan kaçınılmanın önemini vurgular. Her ikisinin de ağın inşasında
aktif bir rol oynadığını belirtir.
- Ağları
Çözümleme: Bu kısım, AAT'nin temel analitik araçlarını sunar:
- "Aktör"
(Eyleyen): Ağın en küçük ve en temel birimi.
- "Çeviri"
(Dönüştürme): Aktörlerin farklı çıkarlarının, ağın ortak bir hedefine
dönüştürülmesi süreci.
- "İstikrar
ve Akış": Ağların nasıl istikrarlı yapılar hâline geldiğini ve
bu yapıların nasıl değişebildiğini inceler.
- Ağı
Belirleyen Özellikler: Latour, bir ağın, insan ve insan-dışı
aktörlerin bir araya gelmesiyle nasıl yeni ve beklenmedik özellikler
kazandığını açıklar.
Kısacası, kitap, "toplumu" soyut bir
kavramdan çıkarıp, sürekli inşa edilen ve çok sayıda aktif unsurdan oluşan somut
bir ağa dönüştürmek için bir kılavuz niteliğindedir.
📘 Kitaplar
- Latour,
B. (2020). Hiç Kimse Modern Olmamıştır. (Çev. A. Türker Ok).
İstanbul: Metis Yayınları.
- Latour,
B. (2014). Bilimin Toplumsal İnşası. (Çev. A. Türker Ok). İstanbul:
Metis Yayınları.
- Rendueles,
C. (2024). Sosyofobi: Dijital Ütopya Çağında Siyasal Değişim. (Çev.
A. Türker Ok). İstanbul: İletişim Yayınları).
📄 Makaleler
- Küsüroğlu,
S. (2021). Aktör-Ağ Teorisi: Toplum ve Bilim Nasıl Birbirine Bağlanır?. Evrim
Ağacı.
https://evrimagaci.org/aktorag-teorisi-toplum-ve-bilim-nasil-birbirine-baglanir-18628
- Yılmaz,
A. (2019). Aktör-Ağ Teorisi Perspektifinden Uluslararası İlişkilerde
Nükleer Güvenlik. Uluslararası İlişkiler Dergisi, 16(64), 45–67.
- Demirtaş,
B. (2020). ANT Yaklaşımıyla Kent Mekânının Yeniden Üretimi: İstanbul
Örneği. Planlama Dergisi, 30(2), 112–130.
📑 Tezler
- Kaya,
M. (2018). Aktör-Ağ Teorisi Bağlamında Dijital Medya ve Toplumsal
Hareketler. (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü.
- Arslan,
E. (2021). Sağlık Politikalarının ANT ile Analizi: Aile Hekimliği
Uygulaması. (Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder