“Affective Turn” (Duygulanımsal Dönemeç), 1990’ların ortasından itibaren sosyal bilimler ve beşeri bilimlerde ortaya çıkan bir yönelimdir. Bu yaklaşım, klasik “akıl–duygu” ikiliğini sorgular ve duyguları/etkileri yalnızca bireysel psikolojiye ait değil, bedensel, toplumsal ve kültürel-politik güçler olarak ele alır.
🔹 Affective Turn’un Temel
Özellikleri
- Duygular
bireysel değil, ilişkisel ve dolaşımsal: Bedenler, nesneler ve
toplumsal bağlamlar arasında dolaşır.
- Zihin–beden,
akıl–duygu, doğa–kültür ayrımlarını sorgular.
- Politik
boyut: Duygular, toplumsal düzenin kurulmasında ve kimliklerin
inşasında merkezi rol oynar.
- Felsefi
arka plan: Spinoza’nın “affectus” kavramı, Deleuze & Guattari’nin
“duygulanım” (affect) anlayışı, fenomenoloji ve postyapısalcı düşünce.
📚 Öne Çıkan İsimler ve
Katkıları
- Eve
Kosofsky Sedgwick → Queer teori içinde duyguların rolünü tartıştı (Touching
Feeling, 2003).
- Brian
Massumi → Deleuze’den ilhamla duygulanımı “henüz adlandırılmamış
yoğunluklar” olarak tanımladı (Parables for the Virtual, 2002).
- Teresa
Brennan → The Transmission of Affect (2004) ile duyguların
bireyler arasında “bulaşıcı” olduğunu savundu.
- Lauren
Berlant → Cruel Optimism (2011) ile duyguların neoliberal
kültürdeki paradoksal işlevlerini inceledi.
- Sara
Ahmed → The Cultural Politics of Emotion (2004), The Promise
of Happiness (2010) ile duyguların kültürel-politik dolaşımını analiz
etti.
- Patricia
Ticineto Clough → The Affective Turn (2007, derleme) ile bu
alanı kurumsallaştıran isimlerden.
- Nigel
Thrift → Coğrafya ve sosyal teori bağlamında duygulanımın
mekânsal-politik boyutlarını tartıştı.
- Michael
Hardt & Antonio Negri → Empire (2000) ve sonrası eserlerde
duygulanımı biyopolitika ve emek teorisiyle ilişkilendirdiler.
✨ Özet
- Affective
Turn, duyguları bireysel psikolojiden çıkarıp bedensel, kültürel ve
politik güçler olarak ele alır.
- Çevrede
öne çıkan isimler: Sedgwick, Massumi, Brennan, Berlant, Ahmed, Clough,
Thrift, Hardt & Negri.
- Bu
yaklaşım, feminist teori, queer teori, kültürel çalışmalar ve siyaset
felsefesiyle iç içe gelişmiştir.
Affective Turn çevresinde adı geçen herkes aynı
ölçüde “filozof” değil; bazıları kültürel teori, queer teori, edebiyat kuramı
veya sosyal bilimler kökenli. Ama aralarında doğrudan felsefi kariyeri
olan ya da felsefe disipliniyle güçlü bağ kurmuş isimler var:
📚 Felsefi Kariyeri Olan
İsimler
- Brian
Massumi
- Aslen
siyaset teorisi ve felsefe eğitimi aldı.
- Deleuze
ve Spinoza’dan ilhamla “affect” kavramını felsefi düzlemde yeniden
yorumladı.
- Parables
for the Virtual (2002) felsefi bir metin olarak kabul edilir.
- Sara
Ahmed
- Felsefe
eğitimi almış olmasa da feminist teori ve fenomenoloji (özellikle
Husserl, Merleau-Ponty, Fanon) ile doğrudan çalışır.
- Duyguları
fenomenolojik ve kültürel-politik bağlamda tartışarak felsefi zeminde
üretim yapar.
- Lauren
Berlant
- Daha
çok edebiyat ve kültürel çalışmalar kökenli olsa da, Cruel Optimism
(2011) kitabı siyaset felsefesi ve etik tartışmalarına doğrudan girer.
- Patricia
Ticineto Clough
- Sosyoloji
kökenli ama Deleuze, Spinoza ve çağdaş felsefeden yoğun biçimde beslenir.
- The
Affective Turn (2007) derlemesi, felsefi tartışmaları sosyal teoriyle
birleştirir.
- Michael
Hardt & Antonio Negri
- Negri
doğrudan bir filozoftur (Spinoza, Marx ve çağdaş siyaset felsefesi
üzerine).
- Hardt
da siyaset teorisi ve felsefe alanında çalışır. Empire (2000) ve
devamı, duygulanımı biyopolitika bağlamında felsefi olarak işler.
🎓 Daha Çok Kültürel Teori
/ Sosyal Bilimler Kökenli İsimler
- Eve
Kosofsky Sedgwick → queer teori ve edebiyat kuramı.
- Teresa
Brennan → psikanaliz ve sosyal teori.
- Nigel
Thrift → coğrafya ve sosyal teori.
✨ Özet
- Doğrudan
felsefi kariyeri olanlar: Brian Massumi, Antonio Negri, Michael Hardt.
- Felsefeyle
güçlü bağ kuranlar: Sara Ahmed, Patricia Clough, Lauren Berlant.
- Daha
çok kültürel teori/sosyal bilim kökenli: Sedgwick, Brennan, Thrift.
Michael Hardt’ın “Affective Labor” başlıklı makalesi
(boundary 2, 1999) özellikle 21. yüzyıl kapitalizminin dönüşümünü
anlamak için çok önemli bir metin. Hardt burada, klasik Marxist emek analizini
güncelleyerek “immaterial labor” (maddi olmayan emek) kavramı içinde duygulanımsal
emek (affective labor) kategorisini açar.
🔹 Hardt’ın “Affective
Labor” Tezinin Ana Hatları
- Affective
Labor’ın Tanımı
- “Affective
labor”, duygular, hisler, bakım ve ilişkiler üretmeye yönelik emektir.
- Örneğin:
sağlık hizmetleri, eğitim, bakım emeği, müşteri hizmetleri, terapi, hatta
çağdaş kültür endüstrilerinde duygusal atmosfer yaratma.
- Bu
emek, yalnızca mal veya hizmet değil, duygusal bağlar ve toplumsal
ilişkiler üretir.
- Kapitalizmdeki
Konumu
- Geleneksel
olarak bu tür emek “kadın işi” veya görünmez emek olarak
marjinalleştirilmişti (ör. ev içi bakım, duygusal destek).
- Hardt’a
göre post-Fordist, küresel kapitalizmde bu emek artık merkeze
yerleşmiştir.
- Yani
kapitalizm, duyguları ve ilişkileri doğrudan üretim sürecine dahil
etmiştir.
- İmmaterial
Labor ile İlişkisi
- Hardt,
“affective labor”ı “immaterial labor”ın (maddi olmayan emek) bir yüzü
olarak görür.
- İmmaterial
labor: bilgi, iletişim, kültür ve duyguların üretimi.
- Affective
labor: bu üretimin özellikle duygusal ve ilişkisel boyutu.
- Toplumsal
ve Politik Boyut
- Affective
labor, yalnızca kapitalizmin sömürdüğü bir emek biçimi değil, aynı
zamanda kolektif öznelik ve topluluk üretiminin kaynağıdır.
- Yani
bu emek, hem kapitalizmin merkezinde yer alır hem de kapitalizme karşı
alternatif toplumsallıkların imkânını taşır.
- Feminist
Teoriden Etkilenme
- Hardt,
feminist teorinin “caring labor” (bakım emeği) analizlerinden beslenir.
- Kadınların
görünmez kılınmış emeğini, kapitalizmin yeni merkezinde konumlandırarak
politik önemini vurgular.
✨ Özet
- Affective
labor, duygular ve ilişkiler üreten emektir.
- Eskiden
marjinal görülen bu emek, günümüz kapitalizminde merkeze
yerleşmiştir.
- Kapitalizm
bu emeği sömürür, ama aynı zamanda bu emek yeni kolektif özneliklerin
ve direniş biçimlerinin kaynağı olabilir.
🌱 Hardt’ın bu makalesi,
daha sonra Antonio Negri ile birlikte yazdığı Empire (2000) kitabının da
teorik zeminini oluşturur. Orada “biyopolitika” ve “immaterial labor”
kavramlarıyla birlikte, duygulanımsal emeğin küresel kapitalizmdeki rolünü daha
geniş bir çerçevede işlerler.
Türkiye’de “Duygulanımsal Dönüş”ün Kullanıldığı Alanlar
1. Edebiyat ve Kültürel Çalışmalar
- Roman,
şiir ve sinema analizlerinde duyguların yalnızca bireysel değil, toplumsal
ve kültürel dolaşımda nasıl işlediği tartışılıyor.
- Örneğin
göç, travma, toplumsal cinsiyet ve kimlik meselelerinde duyguların
“kolektif hafıza” ile ilişkisi inceleniyor.
2. Siyaset Felsefesi ve Sosyoloji
- Ulusal
kimlik, toplumsal hareketler, protesto kültürü gibi konularda duyguların politik
işlevi öne çıkarılıyor.
- “Korku
siyaseti”, “umut politikası” veya “öfkenin kolektif gücü” gibi kavramlar
bu bağlamda tartışılıyor.
3. Medya ve İletişim Çalışmaları
- Sosyal
medyada duyguların dolaşımı, “viral” içeriklerin duygusal etkileri, nefret
söylemi ve duygusal manipülasyon konularında kullanılıyor.
- Özellikle
Sara Ahmed’in “duyguların yapışması” kavramı, medya analizlerinde sıkça
referans veriliyor.
4. Felsefe ve Psikoloji
- Zihin
felsefesi ve fenomenoloji bağlamında, duyguların yalnızca zihinsel
durumlar değil, bedensel ve ilişkisel kipler olduğu tartışılıyor.
- Psikoterapi
literatüründe (özellikle duygu odaklı terapi) Tomkins ve Ahmed gibi
isimlerin etkisi hissediliyor.
✨ Özet
- Türkiye’de
“duygulanımsal dönüş” en çok edebiyat, kültürel çalışmalar, siyaset
felsefesi ve medya araştırmaları alanlarında kullanılıyor.
- Kavram,
bireysel psikolojiden çok toplumsal, kültürel ve politik bağlamlarda
duyguların işlevini anlamak için tercih ediliyor.
Türkiye’de “Duygulanımsal Dönüş” Üzerine Akademik
Kaynaklar
- Felsefe
ve Sosyal Bilimler
- Ayşe
Uslu Özer, Sosyal Bilimlerde Duygulanımsal Dönüşün Felsefi Arka
Planından Bakarak Duygulanımı Anlamak (Ethos Felsefe, 2021) →
Zihin–beden, akıl–duygu, doğa–kültür ayrımlarını sorunsallaştırarak
duygulanımın felsefi temellerini tartışıyor.
- Uluslararası
İlişkiler
- Efser
Rana Coşkun, Uluslararası İlişkiler’de Duygusal Dönüş: Duyguların
Analizi (Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024) →
Duyguların uluslararası ilişkiler disiplininde nasıl analiz edilmeye
başlandığını inceliyor; “duygusal dönüş” kavramını bu bağlamda
kullanıyor.
- Kültürel
Çalışmalar ve Sosyoloji
- Çeşitli
yüksek lisans ve doktora tezlerinde, özellikle göç, toplumsal cinsiyet,
medya ve kimlik çalışmaları bağlamında “duygulanımsal dönüş” kavramı
kullanılıyor.
- Sara
Ahmed, Lauren Berlant ve Brian Massumi gibi isimlere atıf yapılarak
duyguların toplumsal dolaşımı tartışılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder