21.yüzyılda Etik

Etik felsefe, insan davranışlarının doğruluğunu, yanlışlığını, iyiliğini veya kötülüğünü değerlendiren bir disiplindir ve temel konuları arasında ahlaki değerler, normlar, sorumluluklar, erdem, adalet ve özgürlük gibi kavramlar yer alır. Ana dalları arasında normatif etik (ne yapmalı?), meta-etik (ahlaki yargıların doğası nedir?) ve uygulamalı etik (belirli durumlarda etik kararlar) bulunur. 21. yüzyılda etik felsefe, teknolojik gelişmeler, küreselleşme ve toplumsal değişimler ışığında yeni tartışma alanları ve düşünceler üretmiştir. Bu yüzyılda öne çıkan bazı yeni etik yaklaşımlar ve konular:

 1. Teknoloji ve Yapay Zeka Etiği

  • Yapay Zeka (AI) ve Özerklik: Yapay zekanın karar alma süreçlerindeki özerkliği, sorumluluk ve hesap verebilirlik soruları doğuruyor. Örneğin, otonom araçların kaza durumlarında kimi "kurtaracağı" veya AI sistemlerinin önyargılı kararlar alması etik tartışmaların merkezinde.
  • Veri Gizliliği ve Mahremiyet: Büyük veri, sosyal medya ve gözetim teknolojileriyle bireylerin özel hayatı tehdit altında. Bu, kişisel verilerin kullanımı ve kötüye kullanımı üzerine yeni etik kurallar gerektiriyor.
  • Makine Ahlakı: AI sistemlerine ahlaki karar alma yeteneği kazandırılabilir mi? Örneğin, bir AI'nın etik bir ikilemle karşılaştığında nasıl davranması gerektiği üzerine çalışmalar yapılıyor (ör. "Trolley Problem" ve AI).

2. Biyoetik ve Genetik Teknolojiler

  • Gen Düzenleme (CRISPR): İnsan genomunun düzenlenmesi, hem tedavi amaçlı hem de "tasarım bebekler" gibi uygulamalar için etik sorunlar yaratıyor. Genetik müdahalenin sınırları, eşitlik ve doğal süreçlere müdahale konuları tartışılıyor.
  • Ötanazi ve Yaşamın Sonu Kararları: Aktif ötanazi, destekli intihar ve yaşamı sürdürme teknolojilerinin yaygınlaşması, bireysel özerklik ve yaşamın kutsallığı arasında gerilim yaratıyor.
  • Klonlama ve Biyoteknoloji: İnsan klonlama veya sentetik biyoloji gibi alanlar, insan kimliği ve doğasına dair etik soruları gündeme getiriyor.

3. Çevresel Etik ve İklim Krizi

  • İklim Etiği: İklim değişikliği, nesiller arası adalet (gelecek nesillerin hakları), gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki sorumluluk paylaşımı gibi konuları içeriyor. Örneğin, karbon emisyonlarının azaltılması kimin sorumluluğunda?
  • Derin Ekoloji ve Antroposentrizm Eleştirisi: İnsan merkezli etik anlayış yerine, doğanın ve tüm canlıların kendi başına bir değer taşıdığına dair yaklaşımlar güçleniyor.
  • Sürdürülebilirlik: Tüketim alışkanlıkları, kaynak kullanımı ve ekonomik büyüme modelleri, etik bir perspektiften yeniden değerlendiriliyor.

4. Küreselleşme ve Sosyal Adalet

  • Küresel Etik: Küreselleşme, etik sorunları ulusal sınırların ötesine taşıdı. Göç, mülteci hakları, küresel yoksulluk ve eşitsizlik, evrensel insan hakları çerçevesinde tartışılıyor.
  • Kültürel Relativizm vs. Evrenselcilik: Farklı kültürlerin ahlaki normları arasındaki çatışma, özellikle insan hakları ve cinsiyet eşitliği gibi konularda yeni etik yaklaşımlar gerektiriyor.
  • Dijital Aktivizm ve İfade Özgürlüğü: Sosyal medya platformlarında sansür, dezenformasyon ve ifade özgürlüğü arasındaki denge, etik tartışmaların yeni bir alanı.

5. Posthümanizm ve Transhümanizm

  • İnsan Geliştirme (Human Enhancement): Biyoteknoloji, nöroteknoloji ve sibernetikle insan yeteneklerini artırma girişimleri, "insan" kavramını ve etik sınırları sorgulatıyor. Örneğin, bilişsel geliştirme veya biyolojik yaşlanmanın durdurulması etik mi?
  • Posthüman Etik: İnsan sonrası bir dünyada, makineler, biyolojik varlıklar ve hibrit formlar arasındaki ilişkiler için yeni etik çerçeveler geliştiriliyor.

6. Feminizm ve Çeşitlilik Perspektifleri

  • Kesişimsel Etik: Irk, cinsiyet, sınıf ve diğer kimliklerin kesişim noktalarında ortaya çıkan eşitsizlikler, etik tartışmalara yeni bir boyut katıyor.
  • Bakım Etiği (Care Ethics): Geleneksel adalet merkezli etik anlayışlara alternatif olarak, empati ve ilişkisel sorumluluklara odaklanan bakım etiği güçleniyor.

7. Pandemi ve Küresel Sağlık Etiği

  • Aşı Dağıtımı ve Adalet: COVID-19 pandemisi, kaynakların (aşılar, tıbbi ekipmanlar) adil dağıtımı, triyaj kararları ve bireysel özgürlüklerin sınırlandırılması gibi etik sorunları öne çıkardı.
  • Sağlık Eşitsizlikleri: Küresel sağlık krizleri, zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizlikleri ve sağlık hizmetlerine erişimdeki adaletsizlikleri vurguladı.

21. Yüzyılda Feminizm ve Toplumsal Cinsiyet Etiği: Karakterize Eden Temalar

21.yüzyıl, feminizmin dördüncü dalgasıyla (yaklaşık 2012'den itibaren) şekillendiği bir dönemdir. Bu dalga, önceki dalgaların (oy hakkı, iş gücü eşitliği) üzerine inşa olarak, dijital araçlar ve kesişimsel yaklaşımlarla (intersectionality) zenginleşmiştir. Toplumsal cinsiyet etiği ise, cinsiyet rollerinin etik boyutlarını –eşitlik, adalet, kimlik ve güç ilişkileri– merkeze alır; biyolojik determinizmden uzaklaşıp sosyal inşacılığı vurgular. Bu temalar, küresel hareketler (#MeToo) ile yerel bağlamlar (Türkiye'de kültürel ve dini tartışmalar) arasında köprüler kurar. Aşağıda, ana temaları özetliyorum; bunlar hem evrensel hem de kültürel çeşitliliği yansıtır.


Bu temalar, feminizmi statik bir ideolojiden dinamik bir harekete dönüştürür: Dördüncü dalga, post-feminizmin "eşitlik sağlandı" iddiasına karşı direnirken, toplumsal cinsiyet etiği, cinsiyetin (sex) biyolojiden, toplumsal cinsiyetin (gender) ise kültürden kaynaklandığını etik bir araç olarak kullanır. Ancak zorluklar devam eder: Dijital uçurumlar (erişim eşitsizliği), kapitalist kooptasyon (neoliberal feminizm) ve yerel dirençler (anti-feminist görüşler). Türkiye'de, bu temalar dini ve kültürel bağlamda (örneğin, İslam'ın kadın hakları yorumu) zenginleşir, eşitlik ile adaleti karşılaştıran tartışmalarla.

Gelecekte, iklim adaleti ve AI'daki cinsiyet bias'ları gibi yeni alanlar bu temaları genişletebilir. Feminizm, eşitlik mücadelesini sürdürürken, etik bir çerçeve olarak bireysel özgürleşmeyi toplumsallaştırır.

Küreselleşme ve Sosyal Adalet

Küreselleşme, 21. yüzyılda ekonomik, teknolojik ve kültürel akışları hızlandırarak sosyal adaleti yeniden tanımladı. Bu süreç, etik felsefede klasik kavramları (örneğin, Immanuel Kant'ın evrensel ahlakı veya John Rawls'ın adalet teorisi) küresel ölçeğe taşırken, yeni ikilemleri doğurdu: Yerel normlar mı yoksa evrensel ilkeler mi öncelikli?

1. Küresel Etik: Sınır Ötesi Sorunlar ve Evrensel İnsan Hakları: Küreselleşme, etik sorunları ulusal sınırların ötesine taşıyarak "kozmopolit etik" kavramını güçlendirdi. 21. yüzyılda, iklim değişikliği, çatışmalar ve demografik kaymalar göçü tetikledi; bu da mülteci hakları, küresel yoksulluk ve eşitsizliği evrensel insan hakları (örneğin, BM Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi) çerçevesinde tartışmaya açtı. Etik felsefede, bu Kantçı evrenselcilikle (her bireyin özerkliği ve onuru) örtüşür; Rawls'ın "halklar arası adalet"i ise zengin ülkelerin yoksullara karşı sorumluluğunu vurgular. Ancak, neoliberal küreselleşme bu etik yükümlülükleri piyasa mantığına indirgeyerek eleştirilir – örneğin, sermaye akışının eşitsizliği derinleştirmesi.21. Yüzyıl Örnekleri ve Etik Tartışmalar:

  • Göç ve Mülteci Hakları: 2023 Dünya Bankası raporuna göre, iklim değişikliği ve çatışmalar (örneğin, Ukrayna Savaşı ve Orta Doğu'daki gerilimler) 21. yüzyılda göçü dramatik şekilde artıracak; 2050'ye kadar 216 milyon iklim mültecisi bekleniyor. Etik olarak, bu "göç hakkı" tartışmasını (Uluslararası Göç Örgütü'nün 2024 raporu) gündeme getirir: Zengin ülkeler (AB, ABD) mülteci kamplarındaki insanlık dışı koşulları (örneğin, Yunanistan'daki Moria Kampı yangınları) nasıl haklılaştırır? Felsefi açıdan, Martha Nussbaum'un "kabiliyet yaklaşımı" burada devreye girer: Temel kabiliyetler (güvenlik, hareket özgürlüğü) evrensel olmalı, kültürel veya ekonomik gerekçelerle kısıtlanmamalı.
  • Küresel Yoksulluk ve Eşitsizlik: Oxfam'ın 2024 verilerine göre, en zengin %1'in serveti pandemi sonrası iki katına çıkarken, 700 milyon insan aşırı yoksullukta kaldı. Bu, küreselleşmenin "kazanan-hep kaybeden" dinamiğini yansıtır. Etik felsefede, Peter Singer'ın "etkin altruizm"i (zengin bireylerin küresel yoksullara yardım yükümlülüğü) ile bağlanır; ancak, ulus-devlet egemenliği (örneğin, G7'nin iklim finansmanı vaatlerini yerine getirmemesi) evrensel adaleti baltalar.

umcjustice.org +1

  • Etik Yaklaşımlar: Hibrit modeller (örneğin, Amartya Sen'in "karşılaştırmalı adalet") öneriliyor: Evrensel minimumlar (insan onuru) ile yerel bağlamlar dengelenmeli. 2025'te, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin gözden geçirilmesi bu tartışmayı alevlendirecek.

2. Kültürel Relativizm vs. Evrenselcilik: Ahlaki Normlar Arasındaki Çatışma Bu ikilem, küreselleşmenin kültürel etkileşimi artırdığı 21. yüzyılda zirveye ulaştı: Farklı toplumların ahlaki normları (örneğin, cinsiyet rolleri) evrensel insan haklarıyla çatışıyor. Etik felsefede, relativizm (Ruth Benedict'in kültürel determinizmi) "yerel normlar mutlak" derken, evrenselcilik (Kant veya Rawls) "insan onuru kültürden bağımsız" savunur. Cinsiyet eşitliği gibi konularda, bu gerilim "örtülü evrenselcilik"e yol açar: Batı merkezli haklar, sömürgeci olarak eleştirilir ama kadın hakları ihlalleri (honor killings) relativizmle savunulamaz.

21. Yüzyıl Örnekleri ve Etik Tartışmalar:

  • Cinsiyet Eşitliği ve İnsan Hakları: 2020'lerde, #MeToo'nun küresel yayılımı (örneğin, Hindistan'da Nirbhaya davası sonrası protestolar) evrenselcilik lehine döndü; ancak, Suudi Arabistan'daki kadın sürüş hakkı reformları (2018) relativizmi (kültürel yavaşlık) öne sürdü. Etik olarak, bu Alison Jaggar'ın "küresel feminizm"ini çağrıştırır: Evrensel haklar (CEDAW Sözleşmesi) kültürel adaptasyonla uygulanmalı. 2023'te, Taliban'ın Afganistan'da kız çocuklarının eğitimini yasaklaması, relativizm vs. evrenselcilik tartışmasını BM'de alevlendirdi – relativizm "kültürel özerklik" derken, evrenselciler "temel hak ihlali" olarak görür.
  • Diğer Çatışmalar: LGBTQ+ hakları (örneğin, Uganda'daki 2023 anti-gay yasası) relativizmi test eder: Batı evrenselciliği "insan onuru" derken, yerel normlar "geleneksel ahlak" savunur. Felsefi çözüm: Seyla Benhabib'in "karşılıklı diyalog" modeli – kültürler arası müzakereyle hibrit standartlar.
  • Etik Yaklaşımlar: 21. yüzyıl, "kritik evrenselcilik"e kayıyor: Evrensel minimumlar (örneğin, BM'nin 2024 Cinsiyet Eşitliği Raporu) ile kültürel çeşitlilik dengeleniyor, ama küreselleşme bu diyaloğu dijital platformlara taşıyor.

3. Dijital Aktivizm ve İfade Özgürlüğü: Sansür, Dezenformasyon ve Etik DengeSosyal medya, küreselleşmenin dijital yüzü olarak aktivizmi (örneğin, #BlackLivesMatter) güçlendirdi, ama sansür ve dezenformasyon ifade özgürlüğünü tehdit ediyor. Etik felsefede, John Stuart Mill'in "zarar ilkesi" (ifade özgürlüğü ancak başkasına zarar verirse sınırlanır) ile Habermas'ın "kamusal alan"ı çatışır: Platformlar (Meta, X) moderasyonla mı yoksa laissez-faire'le mi yönetilmeli? 2020'lerde, pandemi dezenformasyonu ve seçim manipülasyonları (2024 ABD seçimleri) bu etik alanı genişletti.21. Yüzyıl Örnekleri ve Etik Tartışmalar:

  • Dijital Aktivizm ve Sansür: 2020 Hong Kong protestoları veya 2022 İran'daki #MahsaAmini hareketi, sosyal medyayı aktivizm aracı yaptı; ancak, Çin'in Great Firewall'u veya AB'nin 2024 Dijital Hizmetler Yasası sansürü artırdı. Etik olarak, bu "dijital baskı"yı (2024 Amnesty raporu) gündeme getirir: Sansür otoriter rejimlerde (örneğin, Rusya'daki Telegram kısıtlamaları) ifade özgürlüğünü ezerken, evrenselcilik (BM İnternet Hakları) platform sorumluluğunu savunur.
  • Dezenformasyon ve Etik Denge: 2024'te, AI tabanlı deepfake'ler (örneğin, seçimlerde Trump-Biden sahte videoları) dezenformasyonu patlattı; Pew Araştırma Merkezi'nin 2021 öngörüsü (2020'ler için %50'si dezenformasyon azalır derken, gerçekte arttı) Mill'in zarar ilkesini test eder. Felsefi açıdan, Cass Sunstein'ın "echo chamber" eleştirisi burada: Serbest ifade demokrasiyi güçlendirir ama dezenformasyon sosyal adaleti baltalar. 2025 ABD Yüksek Mahkemesi kararları (Elon Musk'ın X moderasyonu), "özel sansür"ü etikleştirerek tartışmayı alevlendirdi.
  • Etik Yaklaşımlar: Hibrit regülasyonlar öneriliyor (örneğin, Reuters Enstitüsü'nün 2021 rehberi): Şeffaf moderasyon + kullanıcı eğitimi, ifade özgürlüğünü korurken dezenformasyonu sınırlıyor.

Genel Değerlendirme

21.yüzyılda küreselleşme, sosyal adaleti etik bir labirente dönüştürdü: Evrenselcilik (insan onuru temelli) ile relativizm (kültürel özerklik) arasındaki gerilim, dijital araçlarla küresel ölçeğe yayıldı. Bu başlıklar, Rawls'ın "örtülü uzlaşma"sını hatırlatır – farklı etik gelenekler ortak minimumlarda buluşmalı. Gelecekte, AI ve iklim krizleri bu tartışmaları derinleştirecek; etik felsefe ise çözüm için vazgeçilmez bir rehber: Adalet, sınırları aşan bir sorumluluk.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder