21.Yüzyıl Düşünsel Ortamının Gerçekliği


Manzara nasıl görünüyor? Aşağıda bazı ölçütleri bir araya getirerek, daha çok sorunlu alanlara değindik. Kuşkusuz bizi iyimserliğe sürükleyecek madalyonun öteki yüzü de var. Ancak durum tespiti yaptığımızda, bilançonun eksi bakiye verdiği de çok açık.

Bir düşüncenin veya felsefi eğilimin yeşerdiği koşulları ve 'topografyayı' anlamak, o düşünceyi çok daha anlamlı kılar. Bu nedenle aşağıda bazı temel belirlemeler yaptık.

1. Çevrenin Bozulması:

  • Dünya Meteoroloji Örgütü'nün 2024 raporuna göre, atmosferdeki karbondioksit, metan ve nitröz oksit konsantrasyonları, son 800.000 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Küresel ortalama sıcaklık 1850-1900 ortalamasının 1.55°C üzerinde. Okyanuslar ısınmaya, deniz seviyeleri yükselmeye ve buzullar erimeye devam ediyor.

2. Güneyden Kuzeye Göçler:

  • BM'nin verilerine göre, 2024 itibarıyla uluslararası göçmen sayısı 304 milyona ulaştı. Bu rakam, 1990'dan bu yana neredeyse ikiye katlandı. Bu göçlerin arkasında çatışmalar, iklim krizi ve ekonomik zorluklar gibi faktörler yatıyor.

3. Savaş ve Çatışmalardaki İnsan Kayıpları:

  • 2024'te kaydedilen çatışmayla ilgili ölümlerin sayısı 152.000'i aştı ve II. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana görülen en yüksek rakamlardan biri oldu. Küresel Barış Endeksi'ne göre, 78 ülke kendi sınırlarının dışında çatışmalara katılıyor.

4. Türlerin Yok Olması:

  • WWF'nin 2024 Yaşayan Gezegen Raporu'na göre, 1970'ten bu yana izlenen vahşi yaşam popülasyonlarının ortalama büyüklüğü %73 oranında şaşırtıcı bir düşüş gösterdi. BM Biyoçeşitlilik Raporu'na göre ise 1 milyondan fazla bitki ve hayvan türü yok olma tehdidi altında.

5. Doğal Kaynakların Tükenmesi:

  • Dünya Kaynak Enstitüsü'ne göre, 2024'te tropik orman kayıpları rekor seviyelere ulaştı. UN-Water raporu, su kaynaklarının giderek azaldığını ve su kıtlığının artan bir küresel sorun haline geldiğini belirtiyor.

6. Açlık (Yetersiz Beslenme):

  • Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2024 raporuna göre, dünya genelinde yaklaşık 733 milyon insan açlıkla yüz yüze. 2,33 milyar insan ise sağlıklı bir yaşam için gerekli olan gıdaya düzenli erişimi olmayan gıda güvensizliği yaşıyor.

7. Küresel Gelir Dağılımındaki Adaletsizlik:

  • Oxfam'ın 2024 raporu, milyarderlerin servetinin 2023'e göre üç kat daha hızlı arttığını ortaya koydu. Aynı zamanda, küresel yoksulluk içinde yaşayan insanların sayısı, 1990'dan bu yana neredeyse hiç değişmedi.

8. İntiharlar:

  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 727.000 kişi intihar ederek hayatına son veriyor. İntihar, 15-29 yaş aralığındaki gençler için üçüncü en büyük ölüm nedenidir.

9. Barınma Sorunları:

  • UN-Habitat'ın 2024 raporuna göre, dünya genelinde 2.8 milyardan fazla insan yetersiz barınma koşullarında yaşıyor ve 1.1 milyardan fazla insan gecekondu mahallelerinde veya gayri resmi yerleşimlerde barınıyor.

10. Uyuşturucu Bağımlılığı:

  • Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 2024 Dünya Uyuşturucu Raporu'na göre, dünyada 292 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı ve uyuşturucu kullanımına bağlı hastalıkların ve çevresel zararların arttığı belirtiliyor.

11. Küresel Suç İstatistikleri ve Eğilimler

  • Şiddet Suçları: Küresel cinayet oranları, 21. yüzyılın başlarında bazı bölgelerde önemli düşüşler gösterse de, savaş bölgeleri ve bazı Latin Amerika ile Afrika ülkelerinde hala çok yüksek seviyelerde seyrediyor. Özellikle 2024'te, Latin Amerika'daki cinayet oranları dünya ortalamasının üzerinde kaldı.
  • Organize Suç ve Kaçakçılık: Organize suç ağları, giderek daha karmaşık ve ulusötesi bir hal alıyor. İnsan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi yasa dışı ticaretler, küresel ekonomiyi milyarlarca dolar zarara uğratıyor. Bu suçlar, siyasi istikrarsızlık ve yozlaşmayı da tetikliyor.
  • Siber Suçlar: 21. yüzyılın en hızlı büyüyen suç türüdür. Siber saldırılar, kimlik hırsızlığı ve veri sızıntıları, hem bireyler hem de büyük şirketler için milyarlarca dolarlık zarara neden oluyor. UNODC'ye göre, siber suçlardan kaynaklanan küresel ekonomik kayıplar her yıl katlanarak artıyor.
  • Yolsuzluk (Yolsuzluk Algı Endeksi): Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün (Transparency International) verilerine göre, dünya genelinde yolsuzluk algısı, birçok ülkede kurumlara olan güveni temelden sarsmaya devam ediyor. Yolsuzluk, gelir dağılımındaki adaletsizliği artırarak ve kamu hizmetlerini zayıflatarak sosyal düzeni bozuyor.

12.Kadınlara Yönelik Şiddet

  • Küresel Yaygınlık: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve BM Kadın Birimi'nin 2024 verilerine göre, dünya genelinde 15 yaş ve üzeri her üç kadından biri (%30), hayatında en az bir kez partneri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalmıştır. Bu şiddetin büyük bir kısmı, ev ortamında gerçekleşir.
  • Femicid (Kadın Cinayetleri): BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) raporlarına göre, dünya genelinde kadınların hayatını kaybetmesinin en yaygın nedenlerinden biri, mevcut veya eski eşleri gibi yakın partnerleri tarafından işlenen cinayetlerdir. 2024'te, kadınlara yönelik bu cinayetlerin sayısında bazı bölgelerde artış görülmüştür.

13.Boşanma İstatistikleri

  • Artan Trend: Küresel olarak, boşanma oranları son 50 yılda genel bir yükseliş eğilimi göstermiştir. Bu trend, özellikle 1970'lerden itibaren, kadınların ekonomik bağımsızlığının artması, sosyal normların değişmesi ve boşanmanın daha kabul edilebilir hale gelmesiyle hızlanmıştır.
  • Bölgesel Farklılıklar: Boşanma oranları bölgelere göre büyük farklılıklar gösterir. Örneğin, Avrupa ve ABD gibi Batı ülkelerinde bu oranlar yüksekken, Asya ve Orta Doğu'da daha düşüktür. Ancak birçok geleneksel toplumda da bu oranlar artış göstermektedir.

14.Dillerin Kaybolması

  • Mevcut Durum: Dünya genelinde konuşulan yaklaşık 7.000 dilin, neredeyse yarısı (yaklaşık 3.500 tanesi) yok olma tehlikesi altındadır. Bu dillerin büyük bir kısmı, 1000'den az kişi tarafından konuşulmaktadır.
  • Kaybolma Hızı: UNESCO'ya göre, günümüzde her iki haftada bir dil kaybolmaktadır. Bu, her yıl yaklaşık 25 dilin dünya haritasından silindiği anlamına gelir.
  • Felsefi Boyut: Bir dilin ölmesi, sadece bir iletişim aracının kaybolması değil, aynı zamanda o dile ait benzersiz bir dünya görüşünün, bir kültürün, geleneklerin ve bir bilgi sisteminin de sonsuza dek yitirilmesidir. Bu durum, postmodernizmin vurguladığı anlam krizini ve metamodernizmin yeniden inşa etmeye çalıştığı kültürel bağların ne kadar kırılgan olduğunu gösterir.

15. Yalnızlık ve Sosyal Bağların Zayıflaması

  • İstatistik: Küresel ölçekte yapılan araştırmalara göre, özellikle genç yetişkinler ve yaşlılar arasında yalnızlık hissi ciddi bir sorun haline gelmiştir. ABD'de yapılan bir anket, yetişkinlerin yaklaşık yarısının kendilerini yalnız hissettiğini ortaya koymuştur. Bu durum, diğer ülkelerde de benzer eğilimler göstermektedir.
  • Felsefi Bağlamı: Bu veri, postmodernizmin getirdiği toplumsal atomizasyonun ve bireyselleşmenin somut bir sonucudur. İnsanlar, geleneksel topluluk bağlarından koptukça, yeni anlam arayışına giriyor. Bu, Hanzi Freinacht'ın "sosyal dinleme" ve "topluluk inşa etme" gibi kavramlarının neden bu kadar önemli olduğunu açıklıyor.

16. Küresel Siyasi Kutuplaşma

  • İstatistik: Pew Araştırma Merkezi gibi kuruluşların verilerine göre, birçok ülkede siyasi görüşler giderek daha da kutuplaşıyor. Partiler arasındaki uçurumlar derinleşiyor, orta yol zeminleri daralıyor ve farklı görüşteki insanlar arasındaki hoşgörü azalıyor.
  • Felsefi Bağlamı: Bu durum, politik felsefede konsensüs arayışını zorlaştırıyor. Klasik liberal ve faydacı modellerin bu yeni "kabilecilik" olgusunu açıklamakta zorlandığı görülüyor. Bu veri, metamodernizmin hem ironik bir mesafeyle hem de samimi bir şekilde diyalog kurma çabasının neden acil bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

17. Yapay Zekâ ve Otomasyon Nedeniyle İşlerin Kaybolma Riski

  • İstatistik: OECD ve McKinsey gibi kuruluşların raporlarına göre, gelişmiş ekonomilerdeki işlerin %14 ila %50'si, yapay zekâ ve otomasyon nedeniyle önümüzdeki 10-20 yıl içinde otomatikleştirilme riski taşımaktadır.
  • Felsefi Bağlamı: Bu istatistik, Nick Bostrom'un felsefesini destekleyen en güçlü sosyo-ekonomik verilerden biridir. Yalnızca bilim kurgu bir tehdit olan "süper zekâ" tehlikesinin ötesinde, yapay zekânın zaten mevcut olan işsizlik ve gelir adaletsizliği sorunlarını daha da derinleştireceği endişesi, transhümanizmin aciliyetini vurguluyor.

18. Dünyada Özgürlük Endeksi (Freedom in the World)

  • Küresel Durum: Bu endeks, ülkeleri üç ana kategoriye ayırır:
    • Özgür Ülkeler: Dünya ülkelerinin %20'si.
    • Kısmen Özgür Ülkeler: Dünya ülkelerinin %34'ü.
    • Özgür Olmayan Ülkeler: Dünya ülkelerinin %46'sı.
  • Genel Eğilim: Freedom House raporu, küresel özgürlüklerin 18 yıldır üst üste düşüş gösterdiğini ve 2024'te "Özgür Olmayan" ülkelerin sayısının en yüksek seviyeye ulaştığını belirtmiştir

19.Askeri ve Jeopolitik Güç Topoğrafyası

  • Küresel Askeri Harcamalar: Dünya genelindeki yıllık askeri harcamalar 2 trilyon doların üzerinde. En büyük harcama yapan ülkeler ABD, Çin ve Rusya'dır. Bu devasa bütçeler, Said'in "bilgi-iktidar" teziyle ilişkili olarak, uluslararası politikaları ve hegemonik söylemleri şekillendirir.
  • Nükleer Silahlanma: Dünyada yaklaşık 12.500 nükleer savaş başlığı bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu ABD ve Rusya'ya aittir. Bu, varoluşsal kaygı (Heidegger, Sartre) ve medeniyetin geleceği gibi felsefi sorulara doğrudan dokunur.
  • Silah Ticareti: Uluslararası silah ticareti, küresel ekonomi ve diplomasi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. En büyük silah ihracatçıları arasında ABD, Rusya, Fransa ve Çin yer alır.  robotlar" (insan kontrolü olmadan hedef seçebilen ve yok edebilen sistemler) hızla geliştiriliyor. Bu, robotların nüfusu ve yapay zekâ etiği hakkında yaptığımız tartışmalarla doğrudan bağlantılıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder