Felsefe tarihi boyunca “gerçeklik” sorusu, düşüncenin en ısrarlı ve en tartışmalı alanlarından biri oldu. Antikçağ’dan moderniteye, moderniteden günümüze uzanan çizgide, “dış dünya”nın varlığı, doğası ve bilinebilirliği üzerine verilen yanıtlar, yalnızca teorik değil, kültürel ve politik sonuçlar da doğurdu. Burada, üç farklı dönemin üç ayrı gerçeklik anlayışını — Realizm, Yeni Realizm ve Spekülatif Realizm — bir arada sunarak hem sürekliliği hem de kopuşu görünür kılmayı amaçladık. B.Berksan
1. Realizm (Gerçekçilik)
- Tez:
Dünya, insan zihninden bağımsız olarak vardır; bilgi, bu bağımsız
gerçekliğin doğru temsillerini elde etme çabasıdır.
- Anti-tez:
Algı ve bilgi, daima öznel koşullar ve dilsel yapılar tarafından
biçimlenir; “çıplak gerçeklik”e doğrudan erişim mümkün değildir.
- Sentez:
Nesnel gerçeklik vurgusu korunurken, bilginin her zaman belirli tarihsel,
kültürel ve dilsel çerçeveler içinde üretildiği kabul edilir.
2. Yeni Realizm
- Tez:
20. yüzyıl başında, idealizme ve aşırı öznelciliğe tepki olarak, algı ile
nesne arasındaki doğrudan ilişki yeniden vurgulanır; nesneler zihinden
bağımsızdır ama algı yoluyla doğrudan deneyimlenebilir.
- Anti-tez:
Algının doğrudanlığı iddiası, bilişsel bilim ve fenomenoloji tarafından
sorgulanır; algı her zaman yorumla yüklüdür.
- Sentez:
Nesnelerin bağımsız varlığı kabul edilir, ancak algının yorumlayıcı doğası
da hesaba katılır; böylece hem bilimsel hem fenomenolojik boyut bir arada
tutulur.
3. Spekülatif Realizm
- Tez:
İnsan-merkezci felsefeler (Kant sonrası gelenek, postmodernizm) gerçekliği
yalnızca insan deneyimi üzerinden düşünür; oysa gerçeklik, insanın
erişiminden bağımsız olarak vardır ve düşünülebilir.
- Anti-tez:
Spekülatif Realizm’in bazı versiyonları, metafizik spekülasyonu aşırı
genişleterek ampirik temelden kopabilir.
- Sentez:
İnsan-sonrası bir gerçeklik anlayışı, hem ontolojik spekülasyonu hem de
bilimsel verileri besleyen, çok-disiplinli bir çerçevede geliştirilebilir.
Neden Birlikte? Realizm, temeli; Yeni Realizm, modern
dönemin düzeltmesini; Spekülatif Realizm ise çağdaş felsefenin radikal
açılımını temsil eder. Birlikte ele alındıklarında, hem sürekliliği hem de
kopuşu gösteren bir düşünce atlası ortaya çıkar. Bu üçlü, 21. yüzyıl düşüncesinde
Posthümanizm, Nesne Yönelimli Ontoloji ve Metamodernizm gibi başlıklara
doğrudan köprü kurar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder