Aristoteles’in eserlerini konu alan yorumlar.
Aristoteles'in inceleme eserleri, muhtemelen okulda muhafaza
edildikleri için -Strabon bir mahzende tutulduklarını anlatır- Hellenistik
çağda fazla tanınmazlar, ama diyalogları büyük rağbet görür. İnceleme
yayınlarının yayımlanmasından sonra ise diyalogları giderek önem kaybeder ve
tamamıyla ortadan kalkar. İmparatorluk çağında yorumcuların dönemi başlar ve
Aristoteles'in inceleme eserleri önce Aspasios ve Aphrodisiaslı Aleksandros
gibi Peripatetik yazarların, sonra da Porphyrios, Syrianos, Ammonios,
Asklepios, Simplikios ve Philoponos gibi genelde Yunan dilinde yazan
Yeni-Platoncu yazarların (Atina'da ve İskenderiye'de) ayrıntılı yorumlarına
konu olur. Latin dünyasında ise Aristoteles'in özellikle mantık alanındaki
eserleri Severinus Boethius (480- 526) tarafından tercüme edilip yorumlanır.
Arapçaya tercümeler
Hz. Muhammed' in İslam'ı kurmasından sonra Müslüman olan
Araplar VII. yüzyılda Suriye ve Mısır'ı istila edince, Aristoteles'in
Süryaniceye tercüme edilmiş eserleriyle karşılaşırlar ve genelde
Hıristiyan tercümanlar tarafından Süryanice ile Yunancadan Arapçaya tercüme
edilmelerini teşvik ederler. Abbasi halifelerinin başkenti haline gelen
Bağdat'ta IX. yüzyılda El-Kindi sayesinde Aristoteles'e yeniden ilgi duyulma[1]ya başlanır ve Müslümanlar onun felsefesini
tektanrıcı din için önemli bir temel olarak görür. Böylece
Aristoteles'in felsefesinden alınan ilhamla Arapça sayısız eser ortaya çıkar.
Böyle eserlerin yazarları arasında Doğuda (Mezopotamya, İran) El-Farabi (y.
870-y. 950) ve İbn Sina (980- 1037), Batıda da (Araplar tarafından fethedilmiş
olan Fas ve Endülüs) İbn Bacce ve İbn Rüşd'ü sayabiliriz
İbn Rüşd
İbn Rüşd Aristoteles'in eserleri konusunda, biri kısa olup
özet olarak adlan[dırıln, biri orta uzunlukta, biri de
"büyük" olarak adlandırılan üç yorum eseri yazar. Platon nasıl ilk
Hıristiyan filozofların hayran olduğu filozof ise, Aristoteles de Arapların en
hayran olduğu Yunan filozof haline gelir. İspanya'da Avicebron [İbn Cabirol)
(1020?-1058?) ve Musa İbn Meymun (1138- 1204) gibi Yahudi filozoflar da Aristoteles'e
ilgi duyar. Bizans İmparatorluğunda da Aristoteles, örneğin
Nikomedeialı [İzmit] Eustathios (1060- 1120) ve Ephesoslu Mikhail (Xl-XII.
yüzyıllar) tarafından incelenip yorumlanır.
Latin dünyası
Ortaçağ boyunca Aristoteles'in ağırlıklı olarak mantık
alanında ve sadece birkaç eseri konusunda bilgi sahibi olan Latin dünyası,
Sicilya ve İspanya'daki Araplar ve Venedik'teki Bizanslılar yoluyla Corpus
Aristotelicum'u keşfeder. Böylece Aristoteles'in eserleri XII. yüzyılda
Toledo'da (Abraham İbn Daud, Dominicus Gundisalvus) ve Palermo'da (Michael
Scotus, Bartolomeo da Messina) genelde Yahudi olan ve her iki dili bilen
tercümanlar tarafından tercüme edilir; aynı dönemde Venedikli tercümanlar da
(örneğin Giacomo Veneto) Aristoteles'in eserlerini Yunancadan Latinceye tercüme
ede Platon'un felsefesine göre çok daha "bilimsel" sayılan, ama dünyanın
ebediyeti ve ruhun ölümlü olması gibi savlarından dolayı Hıristiyanlıkla uzlaştırılması da daha zor olan
Aristoteles'in felsefesi önceleri Avrupa üniversitelerinde (Paris, Oxford)
dini yetkililer tarafından yasaklanır, ama sonra özellikle Albertus Magnus
(1193-1280) ile Thomas Aquinas (1225-1274) sayesinde yeni Skolastik
felsefenin temeli olarak kabul edilip benimsenir.
Thomas Aquinas'ın teşvik ettiği ve yine Dominiken bir keşiş olan Willem van Moerbeke (1215- 1286),
Aristoteles'in tüm eserlerini Yunancadan Latinceye tercüme eder, onu da sayısız
başka yazarın yorum eserleri izler.
Üniversitelerde durum
XIV. yüzyılda Avrupa'nın belli başlı üniversitelerinde
(Paris, Oxford, Padova) özellikle mantık ve fizik alanında etkili olan
Aristoteles'in felsefesi, Dante Alighieri, Nicolas Oresme, Jean Buridan ve
Marsilio da Padova gibi düşünürler yoluyla başka ortamlarda etkisini gösterir.
Aynı dönemde üniversite ortamının dışında da Hıristiyanlığın düşmanı sayılan
Aristoteles'e karşı itirazlar geliştirilmeye başlanır (örneğin Francesco
Petrarca tarafından). XV. yüzyılda Hümanizmin doğuşu ve Yunan ile Latin
yazarlarının yeniden keşfiyle Aristoteles'in de felsefesi -Platonculuğa ve Yeni-Platonculuğa duyulan ilgiye
rağmen (Floransa'da Marsilio Ficino ve Platoncu Akademeia)- ortaçağa göre daha
zarif tercümelere konu olur. Aristoteles özellikle Paolo Veneto, Nicoletto
Vernia ve diğerleri sayesinde Padova'da olmak üzere üniversitelerde önemli bir
rol oynamaya devam eder. Konstantinopolis'te de Gemistus Pletho gibi
Platoncularla Trabzonlu Georgios gibi Aristotelesçiler arasında karşıtlık
yaşanır. Aldo Manuzio Venedik'te Aristoteles'in tüm eserlerinin ilk baskısını
yayımlar
Avrupa'da durum
Aristoteles XVI. yüzyılda üniversite kültürü üzerinde hakim
olmaya devam eder; özellikle Padova'da Pietro Pomponazzi ile Giacomo Zabarella
sayesinde ünü Avrupa'ya yayılırken, örneğin Floransa'da Machiavelli yoluyla
siyasi alana ve Poetika'nın gördüğü rağbet sayesinde edebiyat dünyasına nüfuz
eder. Aynı dönemde Protestan dünyasında özellikle Aristoteles'i Skolastik
düşüncenin babası, da Roma Kilisesi'nin yozlaşmasının kaynağı
olarak gören Martin Luther'in eleştirilerinin hedefi olur; öte yandan Philippus
Melanchthon (1497- 1560) Aristoteles'in itibarının iade edilmesi için faaliyet
gösterir. Rotterdamlı Erasmus (1467?-1536) Aristoteles'in tüm eserlerinin yeni
bir baskısını hazırlar. XVI. yüzyılda Aristoteles'in
özellikle metafizik ve pratik felsefe alanındaki düşünceleri İspanya'da,
Francisco de Vitoria ( 1483?- 1546) gibi Dominiken ve Francisco Suarez (1548-
1617) gibi Cizvit keşişler, Portekiz'de de Coimbra Üniversitesi'nin yorumcuları
(1528-1 599) sayesinde yeniden ele alın[maya
başlanır.
XVII.yüzyıldan XIX.yüzyıla
Ancak Galileo Galilei (1564- 1642) ve Rene Descartes (1596-
1650) ile birlikte modern bilimsel devrimin yaşanmasıyla Aristoteles'in
fiziğinden vazgeçilirken, mantık ve pratik felsefe alanındaki düşünceleri
Almanya başta olmak üzere Avrupa'nın çeşitli üniversitelerinde
incelenmeye devam edilir. Aristoteles'in fiziği ve metafiziği, XVII. yüzyılda
Gottfried Wilhelm Leibniz (1646- 1716) tarafından, pratik felsefesi, doğal hak
öğretisi şeklinde de olsa XVIII. yüzyılda Thomasius (1655- 1728) ve Christian
Wolff (1 679- 1754) tarafından yeniden ele alınır, ama yüzyıl sonunda yerini
Immanuel Kant'ın (1724- 1804) pratik felsefesi alır. Kant'ın sadece kısmen
Aristoteles' e atfedilebilecek olan özel metafiziğine (akılcı psikoloji, akılcı
kozmoloji, akılcı teoloji) yönelttiği eleştirilere rağmen, XIX. yüzyılda
Aristoteles'in felsefesinin tamamı, onu bütün zamanların en büyük filozofu
sayan Georg Wilhelm Hegel (1770- 1831), Friedrich
Wilhelm Schelling (1775- 1854), Ludwig Andreas Feuerbach (1804- 1872), Karl
Marx (1818-1883) ve Soren Kierkegaard (1813-1855) tarafından büyük takdir görür.
XIX. yüzyıl başlarında modern filolojinin doğuşuyla Berlin Bilimler Akademeia' sının teşvikiyle Immanuel Bekker (1785-1871) tarafından Aristoteles'in tüm eserlerinin ilk eleştirel baskısı gerçekleştirilir, onu takiben de Fransa'da Felix Ravaisson (1813-1900), Almanya'da Christian August Brandis ( 1790- 1867), Friedrich Adolf Trendelenburg (1802- 1872), Hermann Bonitz (1814- 1888) ve Franz Brentano (1838- 1917), İngiltere'de John Cook Wilson (1849- 1915), Ingram Bywater (1840- 1914) ve Henry Jackson (1839-1921) sayesinde Aristoteles daha önce eşi görülmemiş incelemelere konu olur.
XX.yüzyıl
XX. yüzyıl başlarında
Aristoteles'in eserleri Almanya'da Werner Jaeger (1888- 1961) ve İngiltere'de
William David Ross (1877- 1971) gibi büyük filologlar tarafından yorumlanır.
XX. yüzyıl felsefesinin tamamı, hem Martin Heidegger (1889- 1976) tarafından
ortaya atılıp Almanya'da Hans Georg Gadamer ( 1900-2002) ve Joachim Ritter
(1903-1974), Fransa'da Pierre Aubenque (1929-) tarafından devam ettirilen
hermenötik gelenek hem de İngiltere'de John Langshaw
Austin (1911 -1960), Gilbert XX. yüzyıl Ryle (1900- 1976), Peter Frederick
Strawson (1919-2006) ve Gertrude E.M. Anscombe (1919-2001) tarafından temsil
edilen analitik gelenek Aristoteles'in büyük etkisi altında kalmıştır. XX.
yüzyıl sonlarında Alasdair Maclntyre, Martha C. Nussbaum ve Hilary Putnam gibi
Amerikalı filozoflar Aristoteles'ten ilham almaya devam ederler.
Antik Yunan, Ed: Umberto Eco, Platon, Enrico Berti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder