Felsefe Tarihi

Akımlar

Kavramlar

Felsefe Alanları

Düşünürler

Düşünürler (21.yy)

Düşünürler (20.yy)

Düşünürler (21. yy)

Bruno Latour

Bruno Latour bir felsefeci olarak kabul edilir, ama kendisini sadece “felsefeci” diye tanımlamak biraz eksik olur.

O hem bilim ve teknoloji çalışmaları (STS), hem de sosyal teori, hem de çağdaş politika ve ekoloji felsefesi alanında üretim yapmış, disiplinlerarası bir düşünürdür.


1. Latour’un Arka Planı

  • Doğum–ölüm: 1947, Beaune (Fransa) – 2022, Paris.
  • Eğitim: Felsefe eğitimi aldı; ardından antropoloji ve sosyolojiye yöneldi.
  • Kariyer: Collège de France, Sciences Po Paris gibi kurumlarda çalıştı.
  • Alanı: Bilimsel bilginin nasıl üretildiğini, teknolojinin toplumsal ilişkilerle nasıl örüldüğünü ve modern toplumun “doğa–kültür” ayrımını nasıl kurduğunu inceledi.

Latour, 1947 yılında Fransa'da, köklü bir şarap üreticisi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Başlangıçta felsefe ve ilahiyat eğitimi aldı. Felsefe doktorasını tamamladıktan sonra, bilim sosyolojisi ve antropolojiye yöneldi. Bu yöneliş, onun geleneksel felsefenin ve sosyal bilimlerin sınırlarını zorlayan bir düşünür olmasının ilk adımı oldu.

Kariyerinin başlarında, Fildişi Sahili'nde yaptığı askeri hizmet sırasında antropolojik saha çalışmalarıyla tanıştı. Daha sonra, 1970'lerin sonlarında bir biyoloji laboratuvarında yaptığı saha çalışması, onun en ünlü eserlerinden biri olan "Laboratory Life" (Laboratuvar Hayatı) adlı kitabının temellerini oluşturdu. Bu eserde, bilimsel gerçeklerin sadece keşfedilmediğini, aynı zamanda laboratuvar ortamındaki sosyal etkileşimlerle ve teknolojik araçlarla "inşa edildiğini" öne sürdü. Bu, bilimin nesnel ve tarafsız olduğu yönündeki yaygın inancı sarsan, o dönem için oldukça radikal bir fikirdi.

Latour, 1980'lerde ve 90'larda Paris'te bir araştırma merkezinde çalışırken, "aktör-ağ kuramı" (Actor-Network Theory - ANT) olarak bilinen teorisini geliştirmeye başladı. Bu teori, yalnızca insanları değil, teknolojik nesneleri, hayvanları, doğal unsurları ve fikirleri de sosyal ağların bir parçası olarak gören devrimci bir yaklaşımdı.


2. Latour ve Antroposen

Latour, Antroposen’i sadece jeolojik bir dönem değil, modernitenin temel varsayımlarını çökertecek bir politik-felsefi olay olarak yorumlar.
Ona göre:

  1. Modern Doğa–Kültür Ayrımı
    Modern Batı düşüncesi, “doğa”yı insan etkinliğinden ayrı, nesnel bir arka plan olarak varsaydı. Antroposen ise tam tersini gösteriyor: İnsan ve insan dışı varlıklar birbirine karışmış durumda.
  2. Gaia ve Politik Ekoloji
    Latour, James Lovelock’un Gaia Hipotezini felsefi olarak yorumlayarak, Dünya’yı pasif bir kaynak deposu değil, kendi “ajanlığı” olan etkin bir sistem olarak düşünmemiz gerektiğini savundu.
  3. Toprak (Terre) Kavramı
    Down to Earth (2017) kitabında, iklim krizi çağında “küreselleşme” ve “geri çekilme” (milliyetçilik) arasında üçüncü bir siyasal konum önerir: Toprağa bağlanmak. Bu, yerel ekosistemlere, maddi karşılıklı bağımlılıklara ve müştereklere odaklanmak anlamına gelir.
  4. Antroposen = Politik Kriz
    Latour’a göre iklim krizi yalnızca bilimsel ya da teknik bir sorun değil; modernitenin ekonomi, egemenlik ve bilgi düzenlerinin temelden dönüşmesini gerektiren bir politik krizdir.

3. Önemli Antroposen-İlgili Eserleri

  • We Have Never Been Modern (Nous n’avons jamais été modernes, 1991)
    Modernlik miti ve doğa–kültür ayrımı eleştirisi: Bu, Latour'un en etkili eserlerinden biridir. Latour, bu kitabında, "modern" felsefenin insanı ve doğayı birbirinden kesin çizgilerle ayırdığı ve bu ayrımın aslında hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmediği fikrini savunur. Ona göre, bizim yaşadığımız dünya, sürekli olarak "hibrid" adı verilen, hem insan hem de doğa unsurlarını barındıran karmaşık varlıklarla doludur. Örneğin, ozon deliği, hem kimyasal bir nesne hem de siyasi bir tartışma konusudur; bu da onun bir "hibrid" olduğunu gösterir.
  • Politics of Nature (2004)
    Ekolojik sorunları yeni bir “ortak dünya” politikası içinde ele alma çağrısı: Latour, Antroposen'in felsefi sonuçlarını bu kitabında ele alır. "Doğa" ve "politika" arasındaki geleneksel ayrımı reddeder ve doğanın da bir "siyasi aktör" olduğunu savunur. İnsan olmayan varlıkların (nehirler, ormanlar, hava) da siyasi süreçlerde temsil edilmesi gerektiğini ve bu varlıkların da kendi haklarının olması gerektiğini önerir.
  • Facing Gaia (2015)
    Gaia kavramını felsefi ve politik olarak işler.
  • Down to Earth (2017)
    Antroposen’de yeni bir siyasal yön bulma önerisi.
  • "Eylemde Bilim" (Science in Action): Latour, bu kitabında bilimin laboratuvarlarda nasıl yapıldığına dair bir "etnografi" sunar. Bilimin bir "gerçeklikten yansıtma" süreci olmadığını, tam tersine bir "yapım" süreci olduğunu gösterir. Ona göre, bir bilim insanının makalesi, sadece doğal bir gerçeği değil, aynı zamanda diğer bilim insanlarını, laboratuvar ekipmanını, yayıncıları ve fon sağlayıcıları da içeren bir ağın sonucudur.

Latour’un Antroposen tartışmalarındaki özgün yanı, meseleyi yalnızca çevrecilik düzeyinde değil, medeniyetin kendi kendisini yeniden tasarlama zorunluluğu olarak görmesidir.
Ona göre bu dönem, insanı merkezden indirip insan-dışı aktörlerle birlikte “dünya kurma”ya davet eden bir çağdır.

Bruno Latour’un Rota: Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız? (Down to Earth, 2017; Türkçe: Kolektif Kitap, 2019, çev. Orçun Türkay) kitabı, günümüz siyasetini iklim krizi ve küresel dönüşümler bağlamında yeniden düşünmeye çağıran kısa ama yoğun bir metindir.

📖 Kitabın Temel Çerçevesi

Latour, modernleşmenin sonuna gelindiğini ve artık klasik sağ/sol, küresel/yerel gibi ayrımların siyasal yön bulmamıza yetmediğini savunur. Ona göre, bugün karşı karşıya olduğumuz üç büyük sorun aslında tek bir olayın farklı yüzleridir:

  • 🌍 İklim krizinin inkârı

  • 🚶 Göç krizleri

  • ⚖️ Artan eşitsizlikler

Bu üçü, insanlığın “yaşanabilir bir dünya” bulma mücadelesinin parçalarıdır.

🔹 Ana Tezler

  1. Toprak Kavramının Dönüşümü

    • “Toprak” artık yalnızca coğrafi bir mekân değil; insan eylemlerine tepki veren, sınırlarını dayatan bir aktör.

    • İnsanlık, tarihte ilk kez yerkürenin kendi tepkilerini dikkate almak zorunda.

  2. Sınıf Mücadelesinden Yer Mücadelesine

    • Geleneksel sınıf mücadelesi, yerleşilebilir bir dünya bulma mücadelesine dönüşüyor.

    • Politik çatışmalar, “hangi dünyada yaşayacağız?” sorusu etrafında şekilleniyor.

  3. Modernleşmenin Çelişkili Hareketleri

    • Bir yandan dünyasallaşmak (küresel bağlarla bütünleşmek),

    • Diğer yandan toprağa bağlanmak (yerel ve ekolojik sınırları gözetmek) gerekiyor.

    • Bu iki hareket, aslında birbirini tamamlıyor.

  4. Yeni Politik Yön Arayışı

    • Sağ/sol, küresel/yerel, Batı yanlısı/karşıtı gibi eski koordinatlar geçerliliğini yitirdi.

    • Yeni siyaset, “yaşanabilir bir dünya”yı ortaklaşa kurma mücadelesi olmalı.

 Burada onun görüşleri bağlamında bir Anayasa maddesi tasarlayalım: 

Anayasa Maddesi 7: Doğa ve Yaşamın Hukuki Statüsü

  1. Doğa ve İnsan Olmayan Varlıkların Hukuki Kişiliği: Doğa, insan yaşamının ayrılmaz ve eşit derecede önemli bir parçasıdır. Nehirler, ormanlar, denizler, yaban hayatı ve ekosistemler, kendi varoluş hakkına sahip hukuki bir kişiliktir. Bu varlıklar, insan haklarına benzer şekilde korunur ve saygı görür.
  2. Yasal Temsil ve Koruma: Her bir doğal ekosistem veya coğrafi unsur (örneğin, Ergene Nehri), kendi varoluşunu ve ekolojik bütünlüğünü korumak için yasal süreçlerde temsil edilme hakkına sahiptir. Bu temsil, kamu tarafından atanan ve o ekosistemin çıkarlarını savunmakla yükümlü olan "Ekolojik Temsilciler" veya "Doğa Avukatları" aracılığıyla sağlanır.
  3. Kolektif Sorumluluk ve Yaptırımlar: Bu maddeye aykırı eylemlerde bulunan, doğal ekosistemlere zarar veren veya onları kirleten tüm bireyler, kurumlar ve tüzel kişilikler, bu eylemlerin ekolojik ve sosyal sonuçlarına göre ağır şekilde cezalandırılır. Bu cezalar, sadece maddi yaptırımlarla sınırlı kalmaz; aynı zamanda zararın tazmini ve ekosistemin eski haline getirilmesi yükümlülüğünü de içerir.

 📘 Bruno Latour – Türkçe Kaynakça

📌 1. Türkçeye Çevrilmiş Kitaplar

Toplumsalı Yeniden Toplama: Aktör-Ağ Teorisine Bir Giriş (Çev. Tellekt Yayınları)

Laboratuvar Hayatı: Bilimsel Olguların İnşası (Steve Woolgar ile birlikte, Çev. Phoenix Yayınevi)

Rota: Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız? (Çev. Kolektif Kitap)

Tutkulu Çıkarların Bilimi (Çev. Heretik Yayıncılık)

📌 2. Türkçe Makaleler ve Çeviriler

  • Latour, B. (2005). “Tarde ve Toplumsalın Sonu” Çev. M. Özgür, Toplumsal ve Problemleri derlemesi içinde.

  • Latour, B. (2019). “Aktör-Ağ Teorisi Üzerine” Çev. E. Yılmaz, Düşünce ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 5(1), 53–69.

📌 3. Akademik Tez ve Makaleler (Türkçe)

  • Bulut, Y. (2024). “Bruno Latour Bir Göçebebilim Örneği Olarak Okunabilir mi?” ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar.

  • Kahraman, S. (2022). Bruno Latour ve Modernite Eleştirisi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi.

  • **Demir, B. (2023). “Bruno Latour’da Doğa–Kültür Melezleri.” Felsefe Dünyası, 78(2), 77–94.

📌 4. Dijital Kaynaklar




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder