Aristippos

Aristippos
(d. y. İÖ 435, Kyrene, Libya - ö. 366, Atina), Sokrates'in izleyicilerinden ve haz etiğini inceleyen Kyrene hedonizm okulunun kurucusu filozof . Sokrates'in öğrencileri için­de felsefeyi ilk kez para karşılığı öğreten Aristippos iyi yaşamın, hazzın en yüksek ve acının en düşük (ve sakınılması gereken) in­sani değerler olduğu inancı üzerine kurulu olduğuna inanırdı.

Öğrencilerine acı çek­mekten sakınmalarını öğütlediği gibi acı vermekten de sakınmalarını öğütlemişti. Sokrates gibi, özellikle uygulamalı etik ile il­gilendi. İnsanların yaşamlarını hazza ve haz peşinde koşmaya adamaları gereğine inanırken, aynı zamanda doğru yargılarda bulunmaları ve güçlü insani arzularına bir dü­zen verebilmek için özdenetim uygulamaları gereğine de inanmıştı. "Ben sahip olanım, sahip olunan değil" özdeyişiyle tanınır. Yazılarından hiçbiri günümüze ulaşamamıştır.
A.B.


Aristippos{438} soyca Kyreneli idi. Aiskhines’in dediği gibi, Sokrates’in ününü duyup Atina’ya geldi. Eresoshı peripatetik Phanias’ın söylediğine göre, Sokratesçiler arasında para alan ve hocasına para yollayan ilk sofist oydu. Bir gün ona yirmi mina yolladı, ama Sokrates daimonun buna izin vermediğini söyleyerek parayı geri gönderdi; nitekim bu harekete kızardı.

Ksenophon Aristippos’tan hoşlanmazdı; bu nedenle haz karşıtı sözlerini Sokrates’in ağzından Aristippos’a karşı söylemiştir. Theodoros da Felsefe Okulları Üzerine adlı eserinde ve Platon Ruh
Üzerine adlı diyalogunda, başka yerde de söylediğimiz gibi, ona çatmışlardır.  Yerine, zamanına ve adamına göre davranmayı bilir, her durumda ustaca rol yapabilirdi; bu nedenle Dionysios’un yanında ötekilerden daha saygın bir konumdaydı, çünkü olup bitenler için onun canını sıkmazdı. Elinin altındaki şeylerin keyfini çıkarır, sahip olmadığı şeylerden alacağı haz için kendini yormazdı. Bu yüzden Diogenes ona kral köpeği{443} derdi. Timon da aşağı yukarı şu sözlerle, bu gevşek yaşayışından ötürü onu iğneler: “Sahteyi eliyle yoklayıp bulan Aristippos’un gevşek yaşayışı işte böyle.”

380. Bir gün elli drakhme verip keklik almalarını söylemiş; biri karşı çıkınca, “Peki, sen bunu bir obole almaz miydin?” diye sormuş; beriki evet anlamında başını sallayınca, “Elli drakhme de
benim için o kadar işte” demiş.

381. Bir gün Dionysios yanındaki üç hetairadan birini seçmesini buyurunca, üçünü de alıp götürmüş ve eklemiş: “Bir tanesini seçmek Paris’e bile yaramadı.” Ama derler ki, kızları kapı girişine kadar götürmüş ve orada serbest bırakmış. Seçim yaparken de, karşısındakini küçümserken de böyle aşırıydı. Bu yüzden bir gün Straton, kimilerine göre de Platon, ona şöyle demiş: “Hem paçavra hem zengin işi harmani giymek bir tek sana vergidir.” Dionysios yüzüne tükürünce, sesini çıkarmadı. Bunu gören biri onu kınayınca, “Balıkçılar bir kaya balığı yakalamak için denizde ıslanmaya katlanıyorlar; ben bir aptal yakalamak için tükürükle ıslanmaya katlanmayayım mı?” demiş.

382. Bir gün Diogenes yeşillik yıkarken onun geçtiğini gördü ve “Bunları yemeyi öğrenseydin, tiranların avlusunda hizmet etmezdin” dedi. O da, “Sen de insanlarla ilişki kurmayı bilseydin, yeşillik yemezdin{445}” dedi. Felsefenin ne yararını gördüğü sorulduğunda, “Herkesle rahatça ilişki kurabilmemi sağladı” dedi. Gösterişli bir yaşam sürdüğü için biri onu kınayınca, “Bu kadar kötü bir şeyse, tanrıların şenliklerinde gösteriş olmazdı” dedi. Filozofların ne üstünlüğü olduğu sorulduğunda, “Bütün yasalar kaldırılsa, bizim yaşayışımız değişmez” dedi.

383. Dionysios ona neden filozoflar zenginlerin kapısına geliyor da, zenginler filozofların kapısına hiç gitmiyorlar, diye sorunca, “Çünkü filozoflar kendilerinde neyin olmadığını bilirler, öbürleri ise bilmez” diye yanıtladı. [Bir gün Platon gösterişli yaşayışından Ötürü onu kınayınca, “Dionysios sence iyi bir insan mı?” diye sordu; o da “Evet,” deyince, “Ama benden daha gösterişli yaşıyor; demek ki hem gösterişli hem iyi yaşamaya hiçbir engel yok” dedi.] Eğitimli insanlarla eğitimsiz insanlar arasında ne fark olduğu sorulduğunda, “Terbiyeli atlarla azgın atlar arasında ne fark varsa, o” dedi. Bir gün bir hetairanın evine girerken, yanındaki gençlerden biri utancından kızarınca, “İçeri girmek ayıp değil,” dedi, “çıkmayı bilmemek ayıp.”

384. Biri ona bilmece sorup, “Haydi çöz bakalım” deyince, “Bağlıyken bile başımıza iş açan şeyi
ne diye çözmemi istiyorsun, aptal?” dedi. Eğitimsiz olmaktansa dilenmek daha iyi dedi: Nitekim berikinin parası yoktur, ötekinin insanlığı. Bir gün biri ona söverken, o yürüdü gitti. Beriki peşinden gelip, “Ne kaçıyorsun?” deyince, “Senin sövmeye hakkın varsa, benim de dinlememeye hakkım var da ondan” diye yanıtladı. Biri bütün filozofları hep zenginlerin kapısında gördüğünü söyleyince, “Hekimler de hastaların kapısında” dedi, “ama böyle diye hekimlik yapmaktansa hasta olmak yeğlenmez.”

385. Bir gün deniz yoluyla Korinthos’a giderken fırtınaya yakalanınca korkudan allak bullak oldu. Biri, “Biz sıradan insanlar korkmuyoruz, ama siz filozoflar korku içindesiniz” deyince, Evet, çünkü tehlikeye attığımız canlar aynı değil” dedi. Biri çok şey biliyorum diye{446} böbürlenince, “Nasıl ki çok yiyip beden eğitimi yapanlar, gereği kadar yiyenlerden daha sağlıklı değildir, aynı şekilde çok şey değil, yararlı şeyleri okuyanlar daha üstündür” dedi. Onun adına dava bakan ve davayı kazanan logograph, “Sokrates ne işine yaradı?” diye sorunca, “Benim adıma söylediğin sözlerin doğru olmasına” karşılığını verdi.

386. Kızı Arete’yi aşırı olanı küçümsemeye alıştırarak ona en iyi öğütleri verdi. Biri ona oğlunun
eğitim aldıktan sonra ne bakımdan daha üstün olacağını sorunca, “Hiç olmazsa tiyatroda taş üstünde taş gibi oturmayacak” dedi. Biri oğlunu eğitim için onun yanına verince, beş yüz drakhme istedi. Beriki, “Bu paraya köle alırım” deyince, “Al!” dedi, “böylece iki kölen olur.” Yakın dostlarından para aldığını söylüyordu, kendisi kullanmak için değil, ama onlar paranın ne işe yaradığını görsünler diye. Bir gün mahkemede davası varken parayla hatip tuttuğu için onu
kınayanlara, “Yemek verirken de aşçı tutuyorum” dedi.

387. Bir gün Dionysios onu felsefe konusunda konuşmaya zorladığında. “Benden konuşma sanatını öğrenmeyi isteyip, ne zaman konuşmam gerektiğini senin bana bildirmen gülünç oluyor” dedi. Dionysios buna sinirlenip onu masanın en ucuna oturttu. Aristippos da “Demek bu yeri daha saygın kılmak istedin” diye karşılık verdi. Yüzmesiyle övünen birine, “Bir yunusun yapabildiği şeyle gösteriş yapmaya utanmıyor musun?” dedi. Bilgeyle bilge olmayan arasında ne fark olduğu sorulduğunda, “Bu ikisini onları tanımayanlara çıplak gönder, anlayacaksın” dedi. Çok içip sarhoş olmamakla övünen birine, “Bunu katır da yapar” dedi.

388. Bir hetaira ile yaşadığı için onu suçlayana, “Bir zaman içinde birçok kişinin yaşadığı evle hiç
kimsenin yaşamadığı bir ev almak arasında ne fark var?” diye sordu. Beriki, “hiç fark etmez,” dedi. “Peki, bir zaman içinde binlerce kişinin yolculuk yaptığı gemiyle hiç kimsenin binmediği bir gemide yolculuk yapma arasında ne fark var?” - “Hiç.” - “O halde, birçok kişinin yararlandığı ya da hiç kimsenin yararlanmadığı bir kadınla yaşamak da fark etmez.” Sokrates’in öğrencisi olduğu halde para alıyor diye onu suçlayana, “Elbette,” dedi. “Sokrates de birileri ona yiyecek ve içecek gönderdiğinde, birazını alıyor, kalanını geri gönderiyor; çünkü Atinalıların ileri gelenlerini kendine kâhya tutmuş; bense parayla alınmış köle Euthykhides’i kullanıyorum.” Sotion’un Filozoflar Zinciri adlı eserinin ikinci kitabında söylediğine göre, hetaira Lais ile de ilişkisi vardı.

389. Onu suçlayanlara şöyle dedi: “[Lais’i] tutuyorum, ama ona tutkun değilim; çünkü en iyi şey, hazlardan uzak durmak değil, onlara yenik düşmemek ve üstesinden gelmektir.” Pahalı yiyecekler aldığı için onu kınayana, “Sen bunları üç obole almaz miydin?” diye sordu. Beriki evet deyince, “Demek ki ben haz düşkünü değilim, ama sen para düşkünüsün” dedi. Dionysios’un hazinecisi Simos ―Frigyalı bir baş belasıydı― bir gün ona mermer döşeli görkemli bir ev gösterince, Aristippos boğazını temizleyip yüzüne tükürdü; Simos buna bozulunca da, “Daha uygun bir yer bulamadım” dedi.

390. “Kim koku sürünmüş?” diye soran Kharondas’a, kimilerine göre de Phaidon’a, “Zavallı ben,” dedi, “benden zavallısı da Pers kralı. Ama bak, başka canlıların hiçbiri bu yüzden alçalmıyor, dolayısıyla insan da. Şu kulamparaların canı cehenneme! Bizim güzel kokumuzu karalıyorlar.” <Bir gün Platon gösterişli yaşayışından ötürü onu kınayınca, “Dionysios sence iyi bir insan mı?” diye sordu; o da evet deyince, “Ama benden daha gösterişli yaşıyor; demek ki hem gösterişli hem iyi yaşamaya hiçbir engel yok” dedi.> Sokrates’in nasıl öldüğü sorulduğunda, “Ben de öyle ölmek isterdim” dedi. Bir gün sofist Polyksenos{447} onun evine gelip içeride kadınlar ve pahalı yiyecekler görünce, ona çıkıştı; Aristippos da biraz durup, “Bugün sen de bize katılır mısın?” diye sordu.

391. O da evet anlamında başını sallayınca, “öyleyse ne kınıyorsun beni?” dedi, “çünkü, anladığım
kadarıyla, pahalı yiyeceklere değil, harcanan paraya bozuluyorsun.” Kölesi yolda para taşırken yorulunca, Bion’un Söyleşiler adlı eserinde anlattığına göre, “Fazlasını bırak, ne kadar taşıyabiliyorsan, o kadarını al” demiş. Bir gün denizde giderlerken bindiği geminin korsan gemisi olduğunu anlayınca, parasını çıkarıp saymaya başladı. Sonra da sanki hiç istemiyormuş gibi kaldırıp denize attı ve ardından dövünmeye başladı. Bazılarının anlattığına göre de, “Aristippos bu para yüzünden ortadan kalkacağına, bu para Aristippos için ortadan kalksın, daha iyi” diye eklemiş. Bir gün Dionysios ne için yanına geldiğini sorunca, “bende olanla olmayanı değiş tokuş etmek için” diye yanıtladı.

392. Bazıları da şöyle yanıt verdiğini söylerler: “Bilgeliğe gereksinme duyduğum zaman, Sokrates’in yanma gittim; şimdi paraya gereksinmem var ve senin yanındayım.” Kap kacak alırken sesini dinleyip deniyorlar da, insan yaşamını rastgele değerlendiriyorlar diye insanlara kızıyordu. Kimilerine göre bu sözü Diogenes söylemiştir. Bir gün Dionysios içki sofrasında herkesin erguvan giysiler içinde dans etmesini buyurunca, Platon; “Kadın giysisi giyemem{448}”

393. diyerek buna yanaşmamış; Aristippos ise giyinmiş ve dansa kalkarken, taşı gediğine koyup,
şöyle demiş{449}:
“Aklı başında kadın Bakkhos şenliklerinde bile doğru yoldan çıkmayacaktır.”

394. Bir gün bir dostu için Dionysios’tan ricada bulunuyordu; istediğini elde edemeyince, ayaklarına kapandı. Bu yüzden biri onu alaya alınca, “Kabahat bende değil” dedi, “kabahat, kulağı ayaklarında olan Dionysios’ta.” Anadolu’da bulunduğu sırada Artaphernes onu yakalattı. “Bu durumda da kendine güveniyor musun?” diye sorana, “Bundan daha çok ne zaman güvenli olabilirim, aptal! Tam da Artaphernes ile karşılıklı konuşacağım zaman?” dedi. Tüm dallardan eğitim alıp felsefeyi bir yana itenleri Penelope’nin taliplerine benzetiyordu: Çünkü onlar Melantho, Polydora ve öteki hizmetçi kızları ele geçirmiş, evin hanımıyla evlenmenin dışında her
şeyi yapmışlardı.

395. Bunun benzerini Ariston{450} da söylemiş: Odysseus Hades’e indiğinde hemen hemen bütün ölüleri görmüş ve onlarla görüşmüş, ama yeraltı kraliçesini uzaktan bile görememiş.
396. Terbiyeli çocukların öğrenmeleri gereken şeyin ne olduğu sorulunca, Aristippos “Yetişkin birer erkek olduklarında işlerine yarayacak şeyler” diye karşılık verdi. Sokrates’ten ayrılıp Dionysios’un yanına gittiği için onu suçlayana, “Sokrates’in yanına eğitim için gittim” dedi, “Dionysios’un yanına ise eğlenmek için.” Sokrates, derslerden çok para kazanmış olan ona, “Bu kadar para nereden?” diye sordu; o da, “Sen şu birazcık parayı nereden elde ettinse, oradan,” diye yanıtladı.

397. Bir hetaira ona, “Senden hamileyim” deyince, “Sık bir çalılık arasından geçip de ‘bana batan
şu çalı’ derken ne kadar eminsen, bundan da o kadar emin olabilirsin” diye karşılık verdi. Biri ona oğlunu kendi oğlu değilmiş gibi bir yana atmakla suçladı; o da, “Sümük ve bitin de bizden olduğunu biliyoruz, ama işe yaramadığı için olabildiğince uzağa atıyoruz” dedi. Dionysios’tan, o, para; Platon kitap aldığı için ona çatana, “Benim paraya, Platon’un ise kitaba gereksinmesi var” dedi. Dionysios’un ona neden çıkıştığım sorana, “Başkaları neden çıkışıyorsa ondan” diye karşılık verdi.

398. Dionysios’tan para istedi; o da “Hani bilge gereksinim duymazdı?” dedi; bunun üzerine Aristippos, “Sen hele ver” dedi, “sonra bu konuda tartışalım.” Dionysios parayı verince de,
“Görüyorsun işte, gereksinmem yok” dedi. Dionysios ona,
“Tiranla ilişkiye giren, özgür gelse bile, ona köle olur çıkar{451}”
399. deyince,
“Özgür geliyorsa, köle değildir”

400. diye karşılık verdi. Diokles Filozofların Yaşamı Üzerine adlı eserinde böyle söylüyor; başkaları ise bunu Platon’a yakıştırırlar{452}. Bir gün Aiskhines’e kızdı, ama çok geçmeden “Barışmayacak mıyız? Böyle aptalca davranmaktan vazgeçmeyecek miyiz? Yoksa biri bizi içki sofrasında barıştırıncaya kadar bekleyecek misin?” dedi. O da, “Seve seve barışırım” diye karşılık verdi.

401. “Ama unutma ki,” dedi Aristippos, “büyüğün olduğum halde önce ben sana geldim.” Aiskhines de, “Hera hakkı için doğru, haklısın” dedi, “gerçekten de sen benden çok daha iyisin: Ben düşmanlık başlatıyorum, sense dostluk.” Aristippos hakkında anlatılanlar, bunlar. Dört Aristippos vardı: birincisi, şimdi söz konusu olan; İkincisi Arkadya üzerine eser yazmış olan{453}; üçüncüsü, eğitimini annesinden almış, birincinin kızından olma torunu; dördüncüsü de Yeni Akademeia’dan.

Diogenos Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, YKY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder